Kahvaltımı yaptıktan sonra, kasabanın en işlek caddesine çıktım ve yürümeye başladım. Gülümseyerek gezen sarışın, kot şortlu ve çizmeli country kızlar, sıcak hava, sokakta müzik yapan gençler... Burası benim yerimdi ulan...

Ne işim vardı lan Seattle'da, soğukta, yağmurda...

Kızları da soğuk şişko ve feministti. Hiç işim olmaz.

Neyse beyler ben sanki rüyadaydım, hayvan gibi gezdim o gün. Yolda güzel güzel kızlar bana gülümsüyorlardı, özgüvenim yerine gelmişti. Seattle'da insanlar kaçıyordu aq, nasıl bir cenabet yerse.

Kulağıma ortama uygun bir müzik taktım.

https://www.youtube.com/watch?v=3YDBinehD5g

O an aklıma bir şey geldi. Eski kız arkadaşım MJ hala burda mıydı acaba? Ex'ten next olmaz ama zamanında sevmiştim be... En azından bi daha görsem diye düşündüm.

Eski çalıştığı pub'a gittim. Saat öğlen 3 olmuştu, pub açık olmalıydı.

Beni gıcık etmek için giblemedi ve yanımıza oturup Tanya ile rusça konuşmaya başladı. Kızı da sıkıyordu ama gitmek bitmedi bir türlü.

Bu durumdan sıyrılmam gerekiyordu, ezilemezdim böyle.

"Dostum türkiyede iki kişi konuşurken, araya girenin tak yiyeceği söylenir. Sizde buna benzer bir laf var mı bilmiyorum ama sohbetimizi kesmesen iyi olur"

Sergey durdu. bin buz kesmişti, bana doğru sertçe bakıyordu.

Anlamıştım, kavga geliyordu. Kendimde sevdiğim bir özelliğim varsa, oda kavgadan bir kaç saniye önce vücuduma gelen adrenalin yüklemesidir.

Saniyeler içinde durumu tarttım. Elimdeki bira şişesiyle Sergey'yin burnuna sağlam bir tane geçirerek onu gafil avlayabilir ve bu şekilde dövebilirdim. Yoksa herif benden çok daha uzun ve ağırdı, şansım azdı fakat adamların mekanındaydım. Her türlü hayatım kayabilirdi.

Sergey bana döndü ve "Ben Tanya'nın sevgilisiyim, sevgilimle konuşmak için senden izin almam "dedi.

Tanya ise "Hayır, eski sevgilim" dedi. Hay ben senin aklını skeyim Tanya, serseri eski sevgilinin partisinde ne işin var aq?

Bende Sergey'i yok sayarak Tanya'ya döndüm.

"Neyse Tanya, sanırım senin kişisel meselelerin var bu akşam, başka bir zaman özel olarak takılırız" diyerek mekanı terk etmek üzere yola koyuldum.

Mekan çok gergindi, bu rus oç'larla onların yerinde dövüşmek gibi bir salaklığı yapamazdım.

Sergey'in arkadaşları bana tip tip bakıyorlardı ama kimse bişey demedi.

Arabayı aldım ve Tanya'ya söverek eve doğru sürmeye başladım.

Gencolar, kusura bakmayın beklettim. Birkaç güne devam edeceğim, şuan hala yaşadığım olaylar çok karıştı, önce onları bir çözmem lazım

MJ'in eskiden çalıştığı pub'a gittim. Bende tabi heyecan vardı, hayatımda gerçek anlamda aşık olduğum üç kızdan biriydi MJ, ama aradan iki yıl geçmişti, kızın hala burada çalışması çok zor bir ihtimaldi.

Ben cool bir havayla gidip bara oturdum ve etrafı kesmeye başladım. Çalışan iki garson vardı ve hiçibiri de Mj değildi tabiki.

Bu sırada kahverengi saçlı, kahrevengi gözlü, kahküllü, küçük ve kalkık burunlu fakat giydiği beyaz tişörte baskı yapan iri göğüsleriyle dikkat çeken garson yanıma geldi ve ağır bir güneyli aksanıyla;

"Hoşgeldim tatlım, sana ne verebilirim?" diye sordu gülerek. Louisina gibi güney eyaletlerinin en sevdiğim özelliği buydu işte. Kızların geneli iri göğüslü ve güzel oluyorlardı, sıcakkanlı olmaları da ayrı iyiydi. Yoksa Washington, oregon ve hatta california bile yalan. Ben genel olarak Batı Yakasını sevmedim amerikada.

Neyse ben bir tane budweiser söyledim. Biramı içerken ise Serhat aradı.

"Kanki neredesin ya, yerini söyle seni alayım işimiz var."

Serhat'a yerimi söyledim ve ben biramı bitirdiğimde bu bin gelmişti.

"Kanki aq yine başını belaya sokacaksın lan. Ne işin var bu pub'da? Mj'imi arıyosun?"

"Ne alakası var be olum, bi bira içtik aq".

Serhat tabi inanmamış göründü

"Tamam neyse, hadi gel bi işimiz var"

Serhat'ın mercedese atlayıp yola koyulduk. Bu Serhat'ın bir özelliği idi. Hiçbir zaman tam bilgi vermezdi bin.

beyler çok sarhoşum lan, yazamıyorum. Size göre gece, bana göre sabah devam ederim hadi iyigeceler

ben cevap bile vermedim, bu bini engelledim ve hayatıma normal devam ettim, ta ki o hafta sonuna kadar.

Bu arada Tanya'ya da kızmıştım, fırına falan gitmiyordum. Cuma günü iş çıkışında Tanya'nın kardeşi Alya'yı gördüm. Kalçalarını ve altındaki tangasını belli eden dar bir tayt üstüne geniş göğüs dekolteli bir tişört giymiş, sözde koşu yapıyor ama gerçekte hava atrak ego tatmin ediyordu. Yalnız kızda nasıl bir fizik varsa, bakışları bile beni tahrik ediyordu.

Jenya D diye bir ferreci var, aynısı aq.

Neyse bu kaşar beni görünce hafifçe gülümsedi ve selam verdi.

"Selam sen tomorrowsun dimi? Geçen tanışmıştık"

Evet çok güzel geceydi aq diye düşünürken "Evet, sende Alya'sın"dedim.

Biz hafiften sohbete başladık, tüm iç güdülerim bana "Kaç!" diye haykırıyordu fakat ben yine gibime teslim olmuştum.

Alya beni yukarıdaki evine "özür" kahvesi için davet ettiğinde de, bunun salaklık olduğunu bile bile gittim.

karıyı gibtin mi sen onu söyle

Tanya ile her sabah ufaktan muhabbet ediyorduk. Onun gülümsemesi bana cidden neşe veriyordu. Tanya 3 yaşındayken ailesi sovyetlerden kaçıp abd'ye gelmiş. Yani amerikalı sayılır ama rus yanını hiç bırakmamış, sorunca "rusum" diyor vs.

Tanya'nın çalışmadığı günler ben işe mutsuz gidiyordum. Aradan bir 3 hafta geçmişti ki, ben bu Tanya ile işleri ilerletmeye karar verdim. izin günümde Tanya'nın çalıştığı mekana gittim ve bir kahve söyledim.

Selam, naber nasılsın faslından sonra ise direkt lafa girmeye karar verdim.

"Bu haftasonu nepıyorsun?"

Tanya biraz şaşırsa da hemen cevap verdi.

"Arkadaşlarımla bir partiye gideceğim, sen?"

"Benim bir planım yok, belki senin planına dahil olabilirim"dedim ve gülümsedim.

Tanya'da bana bakıp gülümsedi ve cevap verdi.

"Neden olmasın"

Skmişim aq seattle'ını lan. Sıcacık hava, eğlenceli atmosfer ve özlediğim amerika havası burda vardı.
Tabi bizim Serho hemen benle taşak geçmeye başlamıştı.

"Kanki senin bu amerikada kızlardan çektiğin ne ya? Başın dertten kurtulmadı am yüzünden aq ehehe"

"Kanki napalım am görünce dayanamıyoruz " diye cevap verdim.

Aklıma lousinana'daki eski maceralarınız geliyordu. bin Serhat, keko Kazım ve mülayim Yusuf tan oluşan evimiz, her hafta sonu partilememiz, aşık olduğum MJ...

Ne günlerde bea.

Bu arada benden sizde bir tavsiye gençler, Amerika'ya gelirseniz seattle ve yakın civarlarından uzak durun, Türkiye'yi bile mumla ararsınız.

Beyler Serhat kankamın kaldığı yer kasabaydı, havaalanında indikten sonra 2 saat yol gitmemiz gerekiyordu, ama sağolsun Serhat ordaydı.

Eskiden beni hatırlayan panpalar bilir, anlatmıştım Serhat'ın nasıl bir bin olduğunu. muallak evladı yakışıklı da olmuştu şimdi. Saçları 3 numaraya vurmuş, vücut yapmış, hafif kirli sakal falan havalı takılıyordu bin.

Tabi 2 senedir kankamı görmüyordum, özlemiştik birbirimizi.

Bu arada Serhat mercedes clk almıştı, arabaya bindik ve ABD'deki ilk evim olan o kasabaya doğru yol almaya başladık.

Beni merak edenler için iyiyim panpalar. Valla biraz macera yaşadık, yarında yine başka bir şehre gidiyorum, pek yazacak durumum olmadı. O zamana kadar Serhat ile yaşadığım eski maceralarımı okuyabilirsiniz buradan:

http://www.incisozluk.com...maceralar-ve-k%C4%B1zlar/

Yeni kalktım, müsaade edin bir kahve içip geliyorum

Gencolar dün viski içmiştik, gündüz 2:40 gibi anca uyandım. Şimdi kendime geldim ve yeni partı yazıyorrum

Beyler dışardayım, fakat merak etmeyin hikaye devam ediyor

Birazdan part atacağım beyler, yazıyorum şuan

amk salağı 2 tane corona içen polishi rus sanıyo olm onlar polonyalı rus olsa giber atarlar seni.

takip ettiğimiz tüm hikayeler beklemede amk

Rezervasyon

Reserved

Rez bro