amerikada geçirdiğim 1 yılı anlatıyorum

ahahah başlığa bak amk

amerikada milli olan kardeşim. keşke bilseydim bunları o zaman. şimdi okuyorum ancak. orada yanlış değerlendirdim zamanı. birşeyi bilip yapmak var. keşke öyle yapsaydım.
bir nevi aynı sayılırız. Amerikada milli olan adamız sonuçta ^^
ileriki yıllarıma bırakıyorum artık.

büyük hata kardeş sen ciks aşk meselelerine gireceğine devletten kira yardımı talep edip 1 yıllık kira yardımı alabilirdin böyle bi hakkı var yeni vatandaş adaylarının istersen gıda yardımı bile iş bulmanada yardımcı olabilecek bir sürü kurum var kaldıki bunlara gerek yok 3 4 yıl kendini sıkarak kızkardeşinin hayatınıda kurtarırdın belki yurtdışında bi üniversite mezunu olurdu sende bitirebilirdin üniversiteyi yine gelirdin türkiyeye.

reserved
edit: ulan tmm amerikaya gittiğine inandım ama gerisini çok sallamışsın be usta yuh amk Woody Allen filmi gibi bune lan amk

Bu, Mert adlı bir gencin yaşadığı dolu dolu bir yıldır. Tüm inci sözlük panpaları için içimi döktüğüm bir yazı
<<< the end >>>

Geliyorum Trabzon... geliyorum ...
istanbulda indim. Tekrar başka bir uçakla Trabzon Havalimanına geldim.
Havaalanının çıkışında yere eğilerek yeri öptüm. Babam eniştemin tipo arabasıyla beni almaya geldi. Eve girdim.
annem...
kız kardeşim...

amerikada çok düşündüğüm bir şey ise kız kardeşimin masmavi gözlerine mutlaka dürüst bir insanın bakması gerektiğiydi. Dürüstlük...
Keşke o biletleri ona söyleseydim diye çok düşündüm.
ama vicdanım rahat, çünkü aldatmadım, yalan söylemedim. kendim olmuştum orada.
dürüst bir insan olarak döndüm. vicdanım rahat.

belki 30 yaşıma geldiğimde tekrar giderim oraya. Green card'ım yanmaması için 2 kez 2şer yıllık geçici devir alırım. Belki daha sonra. Şimdi Türkiyedeyim. vatanımda ...

vatanımda...

olmadı

<< 52. Gün >>
Felicity uçak biletlerimi bulmuş. 8 gün sonra bu çocuk gidecekti. Gidiyordum, unutmuştum bileti. Eve geldiğimde kanepede masturbasyon yaparken yakaladım onu. Bana sinirli şekilde bakıyordu. Arkadan yeni soyunmuş iri biri geldi. evden kovacaktım fakat düşündüm.

işte einstein'in zaman teorisini kanıtladığım bir an daha... zaman durdu...
Bileti bulduğunu bilmiyordum. Felicity evi derhal terketmemi söyledi. Ben eşyaları toplarken inim inim inledi ciks yaparken. Hem ağlıyordu, hem de ciks yapıyordu. Kapıdan çıkarken o biletler hannah'ın hatırası, aslında o uçağa binmeyecektim, sen beni hayata döndürecektin dedim. Anlaması çok geç olmuştu. Kapıyı çektiğim gibi koşarak ayrıldım oradan. Elimde bavulum tekrar sokaklardaydım. Tüm paramı harcadım. Barda scotch, taco bell derken para tükendi.
60. günün sonunda ülkeden ayrıldım.

valla özlemekten korktuğum için gidemiyorum biyere

=50. Gün= (Son 10 gün kala)
Hannah telaşla kapıyı çaldı. Felicity işteydi. direkt dudaklarıma yapıştı. Çok hayal ediyordum. Avril lavigneye benzetiyorum demiştim. Tekrar atayım capsi görün
http://red-hot-girls.com/...ection_ever_part_7_17.jpg
Hayır diyebildim fakat. Olmaz dedim, sorumluluklarım var dedim. Gitti mecburen.

Felicity çok dinamik olarak eve geldi. Hareketliydi, sanki enerjisi yenilenmişti. Direkt banyoya girdi ve uyudu.(iyi geceler demeden)

45. gün
insanların güvenini hızlı kazanıyordum. Bu konuda iyiydim. Dürüst ve gerçekçi biri olduğum için çevremce seviliyordum.
<< Biraz vegas ister misiniz ? malesef ^^ vegasa gidemedim hiç >>
Mutfak ustamla karşılaştım. Kendisi o işte idi hala. Konuştuk biraz. iş istersen başvur demişti. Türkiyeye döneceğimi söyledim. Ailemi çok özlemiştim.

Şu özlem varya, gerçekten insanı en çok kıran nokta bu. Aç kalırım, parasız kalırım fakat ailemsiz... bir hiç gibiyim.
Babam mail attı. Nasılsın diyordu. Zar zor bilgisayarı açıp girmiş gmail'e. Öğrettiydim biraz. Bu arada yer imlerindeki ferreları da görmüş ^^.

Onunla yazıştım biraz. Annem iyi, herkes iyi diyordu. Özledik seni diyordu...

Şu özlem varya ...

=56. Gün=
Felicity ile konuşmayalı 4 gün olmuştu. O... hiç beklemediğim şekilde hareket ediyordu.

40. Gün ...
Felicitynin babası ile tanıştım. Sıradan bizim gibi biri görünüyordu. Eğlenceli, espirili biriydi. Daha önce Türklerle takılmış fakat aralarında olay olduğu için pek sevmiyormuş Türkleri. Beni nedense çok sevdi. Baba-Oğul balık avına çıkalım bir ara demişti. Gülmüştüm baya.

44. Gün...
Geçen 4 gün zarfında hiçbirşey olmadı. Aynıydık. Felicity'de bir tuhaflık vardı. Sanki suçluluk hissediyordu. Her dediğime uyuyor, söylediklerim onun için çok önem ifade ediyordu. Bunlar aldatmanın bir belirtisidir. Daha önce okumuştum

..

ee panpa noolmuş

Nickin güzelmiş anlat

reserved en fak mantık hatanda züt edicem

felicity benden evlilik teklifi bekliyordu. Evlenmemiz gerekiyordu.

Artık Lost gibi anlatacağım. Flashback ve Flashforwardlarla.

=60. Gün Türkiyeye Dönüşüm=
içimdeki burukluk ve üzüntüyle hava alanına geldim. Çok kırılmıştım, öyle ki patlama noktasına kadar gelmiştim. Uçak beni bekliyordu.

... 30 gün önce.
=30. Gün=
Felicity ile resmi olmayan şekilde nişanlandık. Pinot noir şarap ve cips ile birbirimize yüzük taktık. O gece gerçekten sıkı bir ciks yaptık. Baya ateşliydi. beraber duş aldık ve uyku moduna geçtik. Yakın zamanda evlenecektik.

=31. Gün=
Süper bir kahvaltıyla uyandım. Menemen... Ohaa dediğim andı. internet saolsun bir tarif bulmuş. Yapmış. Güldüm baya ^^ Domates kabuklarını soymasını unutmuştu.
O gün yürüyüş yaptım biraz. 200 dolar harcadım. Sigara felan içtim.
Akşama o işten gelmişti. Yüzü biraz kızarıktı, anlam veremedim. Gece konuşmadı benimle, iyi geceler deyip yattı

ulan taco belli çok özledim ak bu arada new jersey patersonda yada cliftonda başlasaydın keşke çok türk kaynar oralar iş bulurdun ama türkler insanı fazla kullanıyo oralarda.

valla dinliyom ben

lan senin yalanını gibem emi

konuşulanların ne olduğunu pek kestiremedim. zira çok aksanlıydı ve anlamamı istedikleri kesindi. neyse devam edeyim