Neyse gidiyoruz artık hazırlandık falan, geri dönücez.
Mahmut geldi abi, elinde bizimkilerin kiralamadığı sanırım başkasına ait olan bir plastik oturaklı kaykay..

Murat abi murat abi, abi bunu kırmışlar.
Adamlar geldi, hacı kırmışsınız parasını verin.
Bizimle bir alakası yok olayın, 80 lira gibtiler orada adamı, gibimde bile değil elbet.

Geri dönerken hayatımda şu ana kadar daha halen daha iyisini tatmadığım (belki de çok aç olduğumdan) köfteyi yedim.
Köfteci yusuf, abi muazzamdı, görürseniz ve açsanız yiyin, mükemmel bir şey.

Öyle öyle döndük işte eve..

okudum eline saglik suku vermeyende okuyor panps merak etme

Bizi tabii ki de kaymaya almadılar, hoca lazımmış, set lazımmış falan, içeri girmek için bizden 700 lira gibi bir para istediler, kişi başı o da.
Dışarıda da plastik kaykaylar falan kiralayan birileri var.
Bu arada buraya bu evlerden gelen sürüyle, otobüsler dolmuş yani, 500 kişiyiz dıbına koyum.

Ben kaymıyorum, onlar eğleniyor derken çişim geldi, arkadaşın da gelmiş.
Çiş sırasına girdik ki öyle bir sıra yok, sanki bana am var dediler geldik.
100 kişi var belki, dedim giberler yürü.
Aşağılara doğru indik, gözden kaybolduk, gidip ağaçların dibine kök saldık sıcak sıcak.

Akşam olmaya yakın iyiden iyiye acıktık, diğer otobüsler, minibüsler köfte ekmek, sucuk ekmek veriyor hem de tam ekmek.. çocuklar yere atıyor yiyemediğini biz açlıktan kırılıyoruz abi.

Hava da soğuk daha büyük bir enerji kaybı var, gibi tuttuk.

Gece 1 gibi yola çıktık yarak gibiydi.
Minibüste bir çocuk vardı, mahmut adı.
Filistinli, zehir bin.
ingilizce makine mi elektrik mühendisliği mi ne okuyordu.
Ezan falan okuyor minibüste delinin gibtiği, taşağına okuyor onu da tabii ki.

Sabah namazında ulu camii'ye vardık, namazlar kılındı.
Çıkışta benim arkadaş beleş dağıtılan çorbadan içti.
Ben bedava şeyleri sevmem, içmedim onun için de.
Birkaç türbe, şehzade mustafa ziyareti falan derken 11 gibi bir kahvaltı ve uludağ yolu.
Altımda ince keten bir pantolon, onun altında dunk ayakkabılar.
Uludağdayım!

izmirdeki arkadaşım..
Evet, izmirdeyiz, yıl 2012, abilerde kalıyoruz, evet abiler.
Nur evi bildiğin, maklube falan ama tam öyle değil işte!
Evde yemek yok.
Paramız bitiyor.
Evde yemek yok moruk.
1 hafta boyunca tek yediğimiz bir paket makarnadan ibaret yemin ederim size.

2012 yıl başı hayatımın en berbat yılbaşıydı bu sebepten.
Gediz üniversitesinde girdik.
illüzyon şovları falan off efsane şeyler.

Yıl başında etli pilavla ayran yedim lan, epey açtım ama.
Ertesi gün uludağa gideceğiz.
Yılbaşına kardeşimle gediz üniversitesinin dışındaki oturma yerlerinde girdik, gökyüzü açıktı, hava soğuktu ve Melancholy Man çalıyordu.

Bir yazı hatırlıyorum, doğal gaz işi yaparken babam, paraya para demiyor gerçekten, gidiyoruz nakit televizyon alıyoruz 106 ekran.. yıl 2010 dıbına koyum, zenginiz bayağı o yaz.
Her gün rakı içiyor, hemen her gün mangal yaptık o yaz, hemen her gün.
Yaz 100 gün sürdüyse 80i mangallıydı.

Babam çok güzel meyhane pilavı yapar.
Bana biraz yemek yapmayı öğretti.
Alt katta bir kuzenim var, 21 yaşında şimdi, özel üniversite okudu.
Makarna yapmasını bilmiyor, annesi yapıyor o yiyor.

Tamam ben de bir aşçı değilim ama yapamadığım standart yemek yok.
Yalnız kalmak, yalnız yaşamak gerçekten çok şey öğretiyor.

Babam didime gittiği zaman çok üzüldüm.
Biraz uzunca bir yazı yazdım ona, ağlatmış söylediği kadarıyla.
Üzüldüm, baba bu.
Gölgesi yeter derler.
Gölgesi de yoktu gerçi istanbulda iken ama, olsun, oradaydı nihayetinde.

Bilecikten istanbul tekele geldiğinde mesaiye kalırdı, mesaide yemeği yemez eve getirirdi, boşanmışlar o zaman tabii, adam 9da işten geliyor nasıl yemek yapacak.

Yalnız büyümek çok şey öğretiyor insana.

Kümes demiştim, 4. katın babamın olacağını da hatırlıyoruz.
Kümes..
Ayyaş amcam kümesimizi yıktı.
Kendisine bir kümes yaptı, izin istemedi.
Babam uyanık bir adamdır aslında ama konu ailesi olunca çok yufka yürekli oluyor adam.
Bu iyi niyeti de kullanıyorlar elbet.

Ben yoktum ama didime doğru giderken babamlar, minik amcamlar, yengemler kapıya çıkıp babamın yeni eşini yuhalamışlar..
Ailemizi dağıttın, pis kadın vb. gibi.

Babamın didimdeki evine gittim, altınkuma 5 dakika.
2.5 katlı bir villada cüzi miktar bir kira karşılığı oturuyor.
Öyle ki büyüdüğüm ev orta ayarın altında bir evdi ve büyüdüğüm evi daha pahalıya kiralamış durumda.
Hayat çok tuhaf, çok büyük lan didimdeki ev.
Ama oradaki her ev de böyle yani.
Mutlu şimdi, bahçesinde şeftalisi, portakalı var, limonu var.
Kendi ekiyor kendi yiyor, karışanı yok, görüşeni yok.
Mutluyum onun adına.

Bir de elektrikli motor almış, sürdüm ben de, eğlenceli bir şey lan elektrikli motor, zzzzz diye ses çıkartıyor 35km hızla gidiyor falan ahaha

Yaz kank okuyan var

Rezervasyon

20-25 dakika sonra televizyon kapandı, televizyon kapandıktan 15 dakika sonra yanındaydım, üstüne çıktım, leş gibi kokan bir ağzı vardı, arkadaşım LEŞ!
Size yemin ediyorum, aranızda hiç öpüşmemiş ve tutkuyla öpüşmek isteyen genç kardeşlerim varsa, çok bile öpüşmek istiyor olsa 10 saniyeden fazla dayanamaz, intikam uğruna dayandım.
Bir ara gerçekten, ciddi ciddi kusacaktım ağzına huur çocuğunun.
Dişlerini fırçalardı, yemek de yerdi, dişleri beyazdı ama ağzı leş kokuyordu.
Boynuna abandıktan sonra ellerimi vücudunda gezdirip iyice gaza getirdim, nefesi kegib kegib atıyordu artık, bu kısımları uzatmak istemiyorum ciks mi lan bura?
iyice nefesi kilitlendikten sonra ona dönüp; "ben gidiyorum" dedim.

Bana baktığını göremiyordum ama biliyordum.
Yer yatağıma geri döndüm, kulaklıklarımı takıp, mutlu ve tatmin olmuş bir şekilde uyudum.
O günden sonra bana wpden 3-4 kere yazdı, cevap alamadı.

Sonra da numaramı değiştirdim zaten, gibime kadar yolu var.

Eminönüne indik, bir çift vardı, balık tutmaya gelmişler, içimi ısıtmıştı sohbetleri, biraz konuştuk.
Vapurla karşıya geçtik ve bize geldik, babamı çok şaşırttım, kalakaldı adam sabah bizi kapıda görünce.
Bu kız nereden geldi diye sordu bana birkaç kez, ben de gelmiş işte haber verdi sabahtan aldım diye salladım.

O gece bizde kaldı, üst ranzada üvey kardeşim vardı, alt ranzada o ve yerde ben yatıyordum.
Yanına çağırdı, gittim.
Biraz hüzünlendi, bir taklar anlattı hatırlamıyorum.
Ağlamaya başladı omzumda, kafasını kaldırıp dudaklarından öptüm.
Karşılık verdi, hızlandım, hızlandı.
Işıklar kapalıydı, dışarıda içeriye süzülecek bir tutam bile ışık yoktu.
içeriden televizyon sesi geliyordu.
Bekle dedim, bekledik.

16 yaşımdaki ilgi arayışındaki ilgiyi uzak kız kuzenden bulmuştum.
intihar olaylarını ona açtım, birkaç zaman sonra babamlar beni çekti, hayırdır ne intiharı sorun ne diye insan gibi konuştular, babam bana uzun zamandan sonra bağırmadı.

Çok sıkıldım vs diye salladım bir şeyler o zaman için.

Ben bu olayı öğrendiğimde 20 yaşındaydım.
Kimin kime bunu söylediğini, kimin yetiştirdiğini 2014 yılında öğrendim.

Ve uzaklardan kız kuzenle irtibata geçtim.
Yanıma gelecekti, bir miktar para ayarladım ve yanıma geldiğinde cezayir sokağına doğru aktık istiklalde.
Şarap mahzeni varmış bir arkadaşının oraya gidelim dedi, iyi dedim kaçtı zütümüze para.

Gittik, 5 bira içtim, bir bardak şarap içti, kavunlu şarap, şarap sevmem ama o şarap çok güzeldi.

100 lira hesap verip çıktım, karşıdaki bara geçtik.
La fontaine mi ne, yarak gibi bir bar, 2 vodka+redbull'a 56 lira verip çıktım, evlat acısı!

Kuzenimi gibtim.
Hayır hayır gibmedim.
16 yaşındaydım, ergenlik dönemleri ve aptal buhranları hepimiz biliriz.
intihar etmeyi düşündüm pek çok kez, ilgi arıyordum biraz da.
Uzak bir kuzen vardı, babaannemin kardeşinin torunu ta dıbına koyum.
15 yaşındayken ben o 14 yaşındaydı, bir gece bunlar bize geldi, herkes minik amcamlarda, orta kattayken biz alt katta tv izliyorduk, üçlü koltukta oturuyordu, yanıma gelsene dedi.
Neden dedim, gel istersen dedi.
Moralimi bozdu haliyle.
Dışarı çıktım, ayyaş amcamın oğlu olan kuzenimle konuştuk, herkes ilgi sever cart curt dedi, çok ağır abi takılırdı, 2 yaş büyüktü benden, aile işte, bazı zamanlar severdim onu.

Kümes yapmıştık babamla bahçede, orayı kapattık bu kuzenle, benim evde 35 ekran bir tv vardı ondanda ps2, pes atardık, ilk sigaramı orada içime çekmiştim. Viceroy.

Mahallede sürekli top oynardık, sürekli ama her gün.
Bir tane bigiblet geldi bana sünnet olduğumda, davetiyem duruyordu en son nerede şimdi bilmiyorum, 7 eylül 2001'de sünnet oldum.
Sünnet olduğumda 2 tane yuvarlak tost yemiştim, sevinmiştim.
Dışarıda hep tost yiyemiyorduk.

2001 yılında babam bilecikte çalışıyordu, 98-2002 arası bilecik tekelde çalıştı, hafta sonları geldi sadece eve.
Mahalle arkadaşlarımdan cemalin babası gemiye giderdi, 6-7 ay bazen 2 sene.
Ayyaş amcam dalgıçlık yapardı o dönemler dalmaya giderdi birkaç ay.

Kim daha bin diye düşünürdük, babalarımız uzakta olduğu için böyle düşünürdük, çocukluk.

Cemal en çok kavga ettiğim çocuktu, çok nadir dayak yedim ondan, yani hiçbir zaman dayak yemedim ama cemal de kavga edilmeyi hak etmezdi.

Bize gelirdi, silkroad oynardık, henüz 10-12 yaşlarında çocuklardık.

Annesi kapıya gelirdi, cemal giderdi.
Cemal 10 dakika sonra geri gelirdi, dudağı patlak.
Çok döverlerdi sebepsizce.

Cemal evlendi geçenlerde, kuzeni bana haber vermişti düğününe çağırıcam seni diye ama çağırmadı.
Çocukluk küskünlük zamanları oluyor elbet ama düşman değiliz, aynı sokakta top koşturan, aynı sokakta büyüyen çocuklarız.

olm çok sardı lan nedense

bir de paralelabaza vardı lan, severdim o bini de.

Çocukken sürekli kavga ederdim, sürekli ama, evet, sokağın reisi bendim.

Biz 5 kişiydik, cemal, bertuğ, resul, selçuk ve ben..

Selçuk kan kardeşimdi, babalarımız da kan kardeşti.

Sürekli pikniklere giderdik birlikte, ailecek.
Selçukta ben de alırdık kolayı elimize, banardık ekmeği içine, mangalın başında babamlar..

Babamın bir anısını anlatayım, bunlar hasan amcamlarla gençliklerinde yine pikniğe geliyorlar..
içiyorlar bir güzel, hasan amcamın abisinin karavanıyla gidiyorlar pikniğe.
O karavana çok kez girdim, severim karavanları.

Kafalar iyice zum olduktan sonra diyorlar ki; hadi antalyaya gidelim.

Vay dıbına koyayım bunlar başlıyor sürmeye, burdura kadar gidiyorlar.
Burdurda ayıldıktan sonra ceplere bakıyorlar, cüzdanlarda para yok, ben doğmamışım o zamanlar, ablam yok, yıl 80lerin sonları.

Dönüyorlar gerisin geriye.

Rezervee

Yine ben bu benzinlikte çalıştığım sıralarda bir zirve vardı, 2014 caddebostan, ilk katıldığım zirveydi.
işten çıkıp gittim, yarak kürek tipler aq, anexeiss, huseyinavnigibipinar, cccusuyoruzreyizccc ve kubar ile orada tanışmıştım.

Zirveye varır varmaz kubar zaten yat yat al bunun böbreği diye bir giriş yapmıştı.
O gece güzeldi, sabahladık.

memeucundakipiercing, merlin in hell ve huseyinavnigibipinar sabahladık, diğer binler, germss, anexeiss falan 3 gibi uzadı.
Olay çıktı falan polis geldi bizi de kovdu, dedik oturuyoruz amk.

Hatırladığım, gidip 5 bira aldım o 5 biradan 1 tane içtim, biralarıma da çöktüler, hâlâ söylenirim bu konuda..

Benzinlik marketinde kasiyerlik yaparken bızdık bir çalışan vardı, gepçük gibi bir tipi vardı binin benden 4 yaş büyüktü, orada çalışarak bir nostalji motor almıştı.
Bir gün 2 kadın geldi, o da yanımdaydı o sırada, dedim ki;
- bunlar lezbiyen
+gibtir, nerden biliyosun aq
- ben bilirim amk

öyle böyle derken iddiaya girdik, sorarsın soramazsın.
Açtım ses kaydını hatun tuvaletten çıktı, pardon dedim içerideki arkadaş, partnerin mi?

Ha? dedi

"lezbiyen misiniz" dedim, yüzüm kızardı.

Sorma böyle sorular bir daha dedi, gitti.

zütüm attı ama iddiayı kazandım, 50 lira kaptım binten, sonra da oradaki herkese lahmacun ısmarladım o parayla.