Hüseyin amca çok acayip bi adam. Dün gece yorganını üstünden çekip balkondan aşağıya attığım için kızdı bana. Sonra masadaki küllüğü bana fırlattı. Gözümü açınca gökyüzünü görüyordum. Ama rengi kırmızıydı. Kafam yarılmış galiba. Balkondan içeri girdiğimde bedenim yavaş yavaş çözülüyordu. Yengem mutfakta yemek hazırlıyordu. Kafamın acısıyla yanına gidip bağıra bağıra şarkı söyledim. Bana gözlüklerinin camı altından bakıyordu. Çok sıkıcısın diyip yumurtayı tavana fırlattım. Arkamı dönüp gidiyordum. Sol baldırımda bir acı hissettim. Nalet kadın oklavayla vurmuş. Ardından kötü kelimeler de söylüyordu. Pis büsküvi...

Yerde kıvranırken bi böcek gördüm. Bana bakıyordu. Neden baktığını sordum. Cevap yok... Lanet olasıca böcek! Kalktım tuvalete gittim. Aynada dakikalarca kendime baktım. Saçlarımı topladım. Yüzümü her zamanki gibi yıkamadım. Doğallığı gidiyor hep. Tuvaletin kapısını çalarak dışarı çıktım. Yengem mutfaktan tabakları taşıyordu sofraya. Tuvaletten çıkarken kapıyı çalmış olmam garibine gitti herhalde. Sen ne anlarsın yaşlı diye bağırdım ama duymadı. Sanırım sadece aklımdan geçiriyormuşum.

Sonuna kadar yazıcam iki kişi okusun yeter benim için.

Kahvaltıdan sonra dışarı çıkmak istedim. Kapıda çocuklar vardı. Bana bakın dedim. E haliyle baktılar.
-istanbul’u kanuni ne emeklerle fethetti. Ya sizler! Burda boş vakit geçirerek mi bu emeğin karşılığımı veriyorsunuz? Kalkın çabuk! Kalkın! Malatya’ya sefer düzenliyoruz.

Sanırım anlamamış olacaklar ki bende fazla üstelemedim. Tamam kaybolun bir daha görmeyeyim diye geçiştirerek yoluma devam ettim.
O sırada yokuş aşağı inen bi kız vardı ama sanırım onun cinsiyeti yoktu. Bi melek gibi.. Sanki saçları rüzgarda ata binen domestos gibiydi. Ya ben betimleyemiyorum işte o kadar güzel. Yanına koşarak gittim. Elimi uzattım... Bana bakmadı bile. Arkasından abla cüzdanını düşürdün diye bağırdım. Bu sefer baktı. Sonra cüzdanını kontrol etti. Çantasındaymış ahlaksızca bir kelime kullandı limon kolanyası suratlı.

Kimse okumuyorsa sonra yazayım :/

Dışarıdaki olaylar canımı sıktı ve ne zamandır bodrumdaki tahtaları saymadığımı fark ettim. Yengemin anahtarını çalıp bodruma indim. Orda beni büyüleyen bir şey vardı. Tam karşımda bir duş teknesi ve içinde fare ölüsü vardı. Fare ölüsünü incelemeye koyuldum. Yaklaştım ve daha da yaklaştım hay klarnet canlıymış bu. Kalkıp kaçmaya başladı. Ondan korktuğum için de eve geri çıkma fikri zihnimde belirmeye başladı.

Tahtaları sayamadan eve geri döndüm. Karabasan suratlı amcam işten dönmüş salonda televizyona homurdanıyordu. Yanına gidip televizyonun önünde burak kut gibi acayip hareketler yaparak şarkı söyledim. Sanırım hoşuna gitmedi kumandayı bana fırlattı ama sahip olduğum olağanüstü refleksler beni üzerime gelen tehlikeden kurtartı. Opps ama o da ne? Televizyon delinmiş.

Amcam kötü kötü kelimler kullanıyordu. Çiçek vazosunu aldığı gibi üzerime koştu. Tek çare tuvalete koşup kapıyı içeriden kitlemekti. Hemen harekete geçip planımı devreye soktum. Ama sanırım hesaba katmadığım ufak bit detay...
Paspas dünyayı ayaklarımın altından çekmeye yetmişti. Vazo tuz buz oldu ve sırtım sanırım çok acıyordu.

Orda uzun bir süre baygın kalmışım. Yengem amcamla tartışıyordu. Televizyonu nasıl yaptıracağız diyordu. Fakirler madem yaptıramayacaksanız niye alıyorsunuz. Tuvalette kendimi incelemek için ayağa kalktım. Ayaklarım uyuşmuş. Koli bandı kafalı amcam!
Aynada saçlarıma baktım ve yıkanma vaktim gelmişti.

Yengeeeee fırçayı getir sırtımı fırçala.. Yengeee! Duymuyor mu bu yine beni? Aaaa kanepe çeneli seni. Banyomu kendim yapıp çıktım. Aynaya yine baktım. Yine ben... Kendime bi öpücük kondurup dışarı çıktım. Amcamla gözgöze geldik. Hiçbir şey demeden dışarı çıktı.

Akşam ilgi olursa devam edicem.

Ardından hemen koşturarak ben de gittim. Kahveye gidiyordu koca ayak. Ben de gelebilir miyim soruma olan cevabı kesin ve sert bir şekide hayır oldu. Ben peşini bırakır mıyım?

-Amca amca amca amca amca amca amca...

+Ne var ulan?

-Amca ben de gelicem. zütürmezsen bayramda babama şikayet ederim ve keşkek tabağının içine sümkürürüm.

+Tamam gel ama uslu durucaksın.

-Sen merak etme amcacişkoşum.

Peşine takıldım. Yolda gördüğüm kedilere ilk önce miyavlayıp sonra hıkhhh yaparak kovuyordum. Patronun kim olduğunu bilmeliler.

Kahveye vardık. Eski arkadaşlarıyla okey oynayacakmış. Benden sessiz ve uslu bi çocuk olmamı istedi. Aslında kalkana kadar uslu ve sessiz bir çocuk olmuştum ama amcam yine o kötü kelimeleri söylüyordu. Kokarca ayağı!

Çayını üstüne döktüm ve kel arkadaşına kafasına ne olduğunu sordum. Kızdı hemen eve zütürdü. Bi dayak daha mı gelicek yoksa? Hayır. Hemen tuvalete kitledim kendimi.

Acıktığımı hissettiğimde saat bi hayli geçti. Etraf karanlıktı sanırım ben de uyuya kalmıştım. Kapıyı açtım o da ne? Hay tirbişon kafam! Her yer aydınlık. Pislik amcam tuvaletin ışığını kapatmış. Artık konuşmam gerekli daha büyük bir oda istiyorum. Hem ışığı içeriden olsun yoksa ışığımı kapatıyor taraksız. Efkarlandım mutfaktan paketi alıp bi tane sakız attım. Ne kadar rahatlattı bilemezsiniz. içimden müzik dinlemek geçiyordu. Bi saat kulaklığımı ve telefonumu aradım. Hay aksi benim telefonum ve kulaklığım yokki.

Moralim bozuldu şadırvana indim. Çekçekle yerdeki suları temizledim. Aynada kendime bakmayı ihmal etmedim. Halen eskisi gibiyim.
Çok terlemiştim. Elimi yüzümü yıkamak istedim. Ama yüzüm eskirdi. Doğallığı bozulmasın diye yıkamadan çıktım.

En yakın markete gittim. Kasiyer genç kıza sorular sormaya başladım.

-Kafka sizce neden öldüğünde yazdıklarının yakılmasını istemiş?

+Bilmiyorum.

-Popüler insanların aslında yalnız olmaları hakkında ne düşünüyorsunuz?

+Ya yalnız değillerdir ki ama olabilirler de...

-istanbul’a nasıl gidiliyor abiler?

+Siz iyi misiniz? Bir şey almayacaksanız çıkar mısınız?

Sinirlenip çikolataları tek tek poşede koydum. Ve düt düt makinasının önüne koydum. Tek tek okuttu ve 22 lira dedi. Koşa koşa dışarı çıktım. Amcam bana para vermezdi. Eve gidip odama geçtim. Çok yorulmuştum. Aynada kendime baktım. Biraz yorgun görünüyordu o. Zaman kavramı kafamda yok olmuş gibiydi yattım ve hemen uykuya daldım.

Rüyamda mustafa topaloğluyla evleniyorduk. Kasetlerinin satılmadığından yakınıyordu. Aşkım cdye geçmelisin desem de beni dinlemedi.

Ben neden mustafa topaloğluna aşkım diyordum yahu? O stressle uykudan uyandım. Sanırım hollandadaydım. Mustafa da yanımda yatıyordu. Ve biz evliydik. Ülkemizde erkekler kendi arasında evlenemezdi. Yurt dışında evlenme fikri mantıklı ama ben bi erkekle evlenmek istemiyordum. Kalkıp kapıyı açıp koşmaya başladım. Merdivenlerden yuvarlanırken kan ter içinde farklı bir uykudan uyandım. Zihin yapıma tüküreyim.

Odamın kapısı yarı aralıktı dışarıdan ışık geliyordu. Sabah olmuş.
Hemen balkona koşup kargalara gak sesi çıkardım. Benim daha üstün olduğumu bilmeliler.

Amcamların yanına gidip yatağını salladım.

-Deprem oluyooooooo

Amcam yine o kötü kelimeleri söyledi patates kafa! Ben şaka olduğunu söyleyince çıplak ayağıyla suratıma tekme attı. Yere yığıldım.
5 dakikaya kendimi toparladım. Yengem yemek hazırlıyordu.
Kahvaltımı yapıp balkondaki çiçeklerin yanına gittim. Godzilla suratlılar sulamamıştı. Onlara şefkat göstererek bardaktan su damlaları sunuyordum. Sanırım sevinmişlerdi. Canınız sıkılıyordur sizin sürekli burda duruyorsunuz dedim. Babamın yanına giderken sizi de gezmeye çıkarıcam söz dedim.

Ortaokulum evime çok yakındı. Ne zamandır ortaokuldaki hocalarımı ziyaret etmediğimi hatırladım. Bayramdan önce gitmeliyim dedim kendi kendime. Okula gittim. Güvenliğe hocalarımla görüşmem gereken bir konu var dedim. Dışarıda beklemem gerektiğini söyledi. Derstelermiş şuan.

Canım sıkıldı. Güvenliğe sakızının olup olmadığını sordum. Varmış Allahtan. Başım çatlıyordu. Ağrısını aldı. Ders bitince sadece kadın hocalarımın yanına gittim ve sıkı sıkı sarıldım. Ne pis bi insanım yahu. Neyseki aklımı okuyamıyolar. Hangi üniversiteye gittiğimi sordu bir çoğu. Tabiki itü de arkeoloji okuyorum dedim.

Hocalar da çok sıkıcı. Beden dersi olan çocukların topunu kaçırdım. Okulun çatısına diktim. Güvenlik beni kovaladı. Dışarı çıkmak zorunda kaldım.

Amcam araba alıcam diye tutturdu. Allah’ın fakiri. Neyse birlikte gittik araba pazarına. Ben anlıyorum amca dedim. Sen yanımda sessiz ve uslu bi şekilde dur dedim. Kötü bi kelime ile savuşturdu söylediklerimi. Gargamel burunlu. Tofaşlara bakıp duruyordu. Gel benimle diyerek kolundan çekiştirdim. Lüks arabaların yanına gittik. Kafama vurdu yine damacana.

Aldı tofaşı eve arabayla gittik. Hayırlı olsun amcacım diyerek kaportaya sert sert vurdum. Kovaladı yine beni pencere kulbu.

Amcam çok kaba bir insan neyseki bayrama az kaldı. Bayramda babamla annemin yanına gitmeyi düşünüyorum.

Eve geldiğimizde akşam olmuştu. Amcam keyifle sigara içiyordu. Yengem de ona çay yapmıştı. Sohbetleri sarmadığı için odamda oturuyordum. Canım sıkıldı salona gidip amcamın küllüğünü elime aldım. Amca bak kar yağıyor diye küllükteki külü kafasına doğru üfledim.
Hemen ağzı bozuldu yine. Pislik adam ya. Yine kovaladı beni. Ama araba aldığı için mutlu ya çok da uğraşmadı benimle.

Dün gece yorgunluktan. Kaçta yattığımı hatırlamıyorum. Sabah kalkınca odamın ışığını yaktım aynada kendime baktım. Yine her zamanki gibi yüzümü yıkamadım. Saçlarımı topladım ve balkona gittim. Karşı binadan bana bakan kadına dik dik baktım. Beni etkileyebileceğini zannediyordu. Ona kötü bakışımı attım. Korkmuş olacakki kafasını çevirdi.

Bizim mahalle çok acayip başka bir binada da kadının teki perdesini kapatmadan üstünü değiştiriyordu. Ben böyle ufak şeylerden etkilenmem. Beni kandıramazsınız şeytanlar.

Elektrik tellerindeki kuşlara fındık fırlatıp aşağıdaki çocukların kafasına su dökmeyi ihmal etmeden kahvaltı yapmaya gittim. Çayımı kaynar içmeyi sevdiğimden hemencik bitirip televizyonu açmak için kalktım. Amcam hala televizyonu tamir ettirmemiş. Trakya ağızlı amcam.

Cidden okuyanınız varsa kendini belli etsin yahu. Okumayacaksanız boşuna uğraşmayayım.

Dışarı çıktım bakkaldan su almak için. 9 liralık su olmuş 11 lira. Bunu bahane edip almadan çıktım. Çünkü amcam bana para vermezdi. Dışarıda voleybol oynayan kızlara selam verdim. Etkilenmiş olacaklar ki. Sesimi yarım oktav kalınlaştırıp beraber oynamaya ne dersiniz dedim. Hoşlarına gitti sanırım. Hep benim üstüme atıyolardı. Sertçe vurup uzaklara gönderiyordum. Güçlü kollarımın farkına varmaları için. Çok çabuk sıkıldılar seninle oynanmıyor diyip ardına kaba bir kelime kullandılar. Gittiler saç kırıkları.

Eve giderken çocukların bana sertçe baktığını gördüm. Sabah ıslatmıştım galiba. Onlara kedi gibi hırlayıp yoluma devam ettim.
Merdivenlerde hiç sevmediğim komşularıma rastladım. Korkutucu bakışlarımla onlara baktım. Yazık yazık diyip yanımdan geçtiler. Nereme yazık pis kakalar? Hem yakışıklıyım hem sesim güzel. Ben çok meşhur bi sanatçı olucam. O zamanda bu kıytırık semtten taşınıcam.

Evde yengem vardı sadece. Yengemle sohbet etmek istedim. Bana kaba davranıyordu.

-yenge yenge yenge yenge

+uff ne var yine?

-bana yatak alır mısınız?

+hayır.

-yenge yenge yenge yenge

+efendim çocuğum söyle.

-sizin neden çocuğunuz yok?

Cevap vermeden odasına doğru gitti. sanırım yanlış bir şey yaptım. insanları üzmekten nefret ederim. Yanına koştum özür dilerim diyip sarılmak istedim. Dönerek bir şeyle vurdu bana. Yere yığıldım. Nemrut suratlı. Uzun bir süre sonra kendime geldim. Yemek yemeden odama geçtim. Akşama kadar yattım orda.