1. 1.
    0
    1970'lerde, saçları dimdik, yukarıya doğru kalıp gibi yaptırmak moda olmuş. Buna uymak için insanlar saçlarını yaptırıyo, haftalarca da yıkamıyolarmış. Bir liseli kız, okulundaki en yüksek saç yarışmasını kazanmak için saçlarını bu şekilde yaptırmış. Eve dönerken saçları örümcek ağına takılmış ama farketmemiş. Okuldaki yarışmayı kazandıktan sonra saçlarını birkaç hafta yıkamamış. E havasını atacak ya, banyoya kafasına bi torba geçirip giriyomuş.
    Bi gün okulda sınav olurken kız aniden, şak diye bayılmış. Hastaneye kaldırmışlar, fakat maalesef kurtaramamışlar. Doktorlar ölüm nedenini anlamak için otopsi yaparken, kızın saçlarını aralayınca morgu binlerce örümcek basmış. Meğerse kızın takıldığı ağdaki örümcek, kafasının içine yumurtlamış ve o örümcekler sonraki birkaç hafta da kızın kafa derisini kemirip beynine girmişler. Bu olaydan sonra Amerika'da, saçlarını öyle havaya doğru yapanlara rastlanmamış
    ···
  2. 2.
    0
    Ingiltere'de okuyan iki Türk kızı yurttta aynı odada kalıyorlarmiş. Bi gece kızlardan biri arkadaşının evine ders çalışmak için gidecekmis. Diğer kızla vedalaşıp çıkmış ama daha yurttan 100 metre falan uzaklaşmış ki ders kitaplarından birini unuttuğunu farketmiş. Odaya geri dönmüs tabiyatıyla. Kapıyı açtığında ışıkların kapalı olduğunu görmüs. "Banu yattı heralde" diye düşünüp ayaklarının ucuna basa basa karanlıkta kitabını aramış. Bulamayınca da, "Simdi kızcağızı rahatsız etmeyim, nasılsa arkadasımda aynı kitaptan var. idare ederiz artık" deyip çıkıp gitmis. Ertesi sabah sınavdan sonra odasına döndüğünde bir de ne görsün! Oda baştan aşağı kan içinde! Arkadaşının vücudu da parçalar halinde oraya buraya dağıtılmış. Duvarda da (muhtemelen kızın kanıyla yazılmış) bir yazı varmış:
    "Aren't you glad, you didn't turn on the lights?"
    (Işıkları açmadığın için memnun musun?)
    ···
  3. 3.
    0
    bide bunu okuyun ipneler
    Derince taraflarında bir ev varmış iki katlı üst katta ev sahibi alt katta kiracı oturmaktadır. Gece kapının zorlanma sesine kadın uyanır ve kocasını kaldırır bey baksana kapı zorlanıyor belki hırızdır der. Adam kapıya baktığında kapı hala zorlanmaktadır. Hemen mutfak kapısından çıkıp ön kapıya koşar ve kimseyi göremez. Tekrar yatağına döner ve uyumaya devam ederler.Bu olay 3-4 gün tekrar edince ev sahibine şu kapıya bir demir yada alarm takralım bakın hırsız zorluyor kaç gündür der. Bunun üzerine ev sahibinden aldığı yanıt çok enteresandır: o benim ölen amcam .Bu cevabın üzerine kiracı olayı anlıyamaz ve ev sahibi açıklar amcam çok hasta idi ve gelini ona çok eziyet ediyordu.Ölüm döşğinde bile bir bardak su vermemişti garibe siz yatmadan önce kapıya bir bardak su koyun ve Adem amca biz buraya yeni taşındık ev sahipleri bir üstkatta oturuyor diyin o bir daha sizi rahatsız etmez derler. Kiracılar ev sahibinin onlarla dalga geçtiğini düşünür. Gece ise uyumamış ve tetikte beklemektedir. Kapı zorlanmaya yine başlar ve adam bu sefer hemen arkakapıdan çıkıp ön kapıya koşar. Kapıda kimse bulunmamasına karşın karısı içeriden kapının hala zorlandığını söyler. Adam da kadın da şaşkındır. Biri kapının önünde diğe evin içindedir ve kapı zorlanmaya devam eder 15sn daha. Daha sonra ev sahibinin dediği gibi kapının önüne bir bardak su koyarlar ve kapı tekrar zorlandığında da kapıya yaklaşarak Adem amca bu evin yeni kiracılarıyız biz bak sana bir bardak su koyduk kapının önüne onu iç ve üst kata git artık eski sahileri orada oturuyorlar lütfen bizi bir daha rahatsız etme biz her gece suyunu kapının önüne bırakıcaz derler. Kapının zorlanması bitince de kapıyı açarlar ve suyun içilmiş olduğunu görürler. Ertesi gece yine suyu kapının önüne koyup yatarlar ama o gece ne kapı zorlanır ne de su içilir
    ···
  4. 4.
    0
    beyler okuyup hoşuna giden varsa söylesin yazayım bikaç tane daha
    ···
  5. 5.
    0
    15 yaşındaki Betty Sue lise öğrencisiydi. Genç kız okuldan arta kalan zamanlarda çeşitli ailelerin çocuklarına bakıcılık yaparak para kazanmaktaydı. Ailelerin birbirine tavsiyesi üzerine yeni müşteriler bulmak Betty için daha fazla iş imkanı sağlayacağından, kendini beğendirmek için son derece sorumlu ve ölçülü davranmaya dikkat ediyordu. Yağmurlu bir Kasım gecesi bir ailenin evine ilk gez gidecekti. Zengin bir aileydi ve iki küçük kızları vardı. Evin hanımı evden çıkmadan önce Betty Sue’ya birtakım talimatlarda bulundu, kızların kesinlikle saat dokuzda yatmış olmaları gerektiğinin altını çizdi.
    ···
  6. 6.
    0
    Küçük kızlar umduğundan da uslu çıkmışlardı, Betty Sue hiç zorlanmadan kızları yedirdi, biraz oyun oynadılar, televizyon izlediler ve yatma saatleri geldiğinde de hiç itiraz etmeden üst kattaki odalarına gitmeye razı oldular. Betty Sue kızların pijamalarını giymelerine yardımcı oldu, dişlerini fırçalamalarını izledi, üstlerini örttü ve “iyi uykular” dileyerek ışıklarını söndürüp aşağıya indi.
    ···
  7. 7.
    0
    Şimdi gece yarısına dek ev kendinindi. Zengin karı-koca 12’den önce dönmeyeceklerini söylemişlerdi. Aslında yapmakta olduğu işin en sevdiği kısmı da buydu. Çocukları yatırdıktan sonra ev sahiplerinin gelmelerini beklerken kafasına göre takılabiliyordu; şimdi istediği TV kanalını izleyebilir, abur cubur atıştırabilirdi. Bir süre TV izledikten sonra uykusu gelmişti, Betty oturduğu kanepeye uzandı ve gözleri hemen kapanıverdi. Daha uykuya dalalı on dakika bile geçmeden telefonun sesiyle uyandı. Çok şiddetli zil sesi kızı yerinden zıplatmıştı. Hemen kendini toparlayıp ayağa kalktı ve kapının yanındaki sehpanın üzerinde duran telefonu açarak kulağına zütürdü.
    ···
  8. 8.
    0
    “Çocukları kontrol ettin mi?” diye konuştu karşı taraftan gelen bir erkek sesi. Telefon açan dalga geçer gibi sormuştu soruyu, sanki kahkaha atmak üzereydi adam. Betty Sue “bu da kim?” diye düşündü, ev sahibinin sesine benzemiyordu. “Affedersiniz, sesinizi alamadım, kimsiniz?” diye sordu genç kız. Ancak adam yanıt vermeden telefonu kapattı.
    ‘Herhalde okuldan birilerinin canı sıkılmış, beni işletiyor olmalılar.. ama buranın numarasını da nasıl öğrenmişler?’ Betty Sue kafasında bu düşüncelerle tekrar kanepeye gidip oturdu. Canı sıkılmıştı, uykusunun bölünmesi hiç iyi değildi, yeniden uzansam mı diye düşünürken telefon yine çaldı.
    ···
  9. 9.
    0
    “Çocukları kontrol ettin mi?” Yine aynı adam, sesi hiç de tanıdık değil. Okuldaki oğlanlar değil mi acaba? Betty Sue “Bak.. kimsin..” demeye kalmadan telefon yeniden suratına kapandı. Bu defa sinirlerinin iyice gerildiğini hissetmişti genç kız. Sapığın biri kendisiyle oyun oynuyordu. Bu çok can sıkıcıydı. Ne yapmalı diye düşünürken elinin altında çalan telefon bir kez daha yerinden sıçramasına neden oldu.
    ···
  10. 10.
    0
    Ses bu defa daha tehdit ediciydi: “Çocuklar çoktan elimde.. birazdan sıra sana gelecek..”. sertçe kapanan telefonun çıkarttığı ses kulağında çınladığında Betty Sue damarlarındaki kanın donduğunu hissetti. Bu ne küstah bir sapık! Ne yapmaya çalışıyor? Polisi arasam belki de iyi olacak.. Betty Sue hiç tereddüt etmeden 911’i aradı. Görevli memura telefonla taciz edildiğini anlattı. görevli detayları dinledikten sonra şayet telefon sapığı bir kez daha ararsa onu hatta daha uzun tutmaya çalışmasını, böylelikle yerini tespit edebileceklerini söyledi. Betty Sue’nun içi biraz olsun rahatlamıştı, telefonun başında beklemeye devam etti, adamın arayacağından emindi.
    ···
  11. 11.
    0
    iki dakika sonra gerçekten de telefon çaldı. Adam yine küstah bir ses tonuyla konuşuyordu: “Hala çocukları kontrol etmedin, ne yapıyorsun sen? Nasıl bir bebek bakıcısısın?” Betty Adamın sesinden tiksiniyordu ama onunla konuşmaya çalıştı, “Bayım, ben iyi bir bakıcıyım, birazdan da çocukları kontrol edeceğim.. de sana ne bundan? Sen kimsin ki?” Adam yanıt vermedi ancak insanı ürperten bir kahkaha attı. “Lütfen.. artık beni rahatsız etme” dedi Betty Sue sesi titreyerek. “Görürüz bakalım” dedi adam gülerek ve telefonu kapattı.
    ···
  12. 12.
    0
    Betty Sue titreyen ellerine bakarak telefonu yerine bıraktı. Bu iş çok canını sıkmıştı. Birden çocukları gerçekten de kontrol etmesi gerektiğini düşündü. Ama merdivenlerin başına gelince birden durakladı. Daha önce defalarca çocuk bakıcılığı yaptığı halde, şimdi niye üst kata çıkmaya korkuyordu ki. Bu telefonlar bu kadar mı etkilemişti onu? Tam cesaretini toplayıp ilk basamağa çıkmıştı ki telefonun korkunç sesi yine yankılandı.
    ···
  13. 13.
    0
    Kahretsin, bu sapıktan nefret ediyorum diyerek telefonu kaldırdı. Karşı taraftan gelen ses bu defa farklıydı: “Bayan, ben polis memuru Brown, lütfen evi hemen terk edin, şikayetinize neden olan aramaların bulunduğunuz evin içinden yapılmakta olduğunu tespit ettik. Birisi evdeki diğer hattı kullanarak sizi arıyor! Hiç vakit kaybetmeden hemen evden ayrılın!”
    ···
  14. 14.
    0
    son yazdıgım olayın üzerine çeşitli rivayetler var kimi kız tam ölcekken polis kurtardı dior biri hepsini öldürdü dior ben sizin hayalgücünüze bırakıyorum
    ···
  15. 15.
    0
    1980’lerin başlarında, Amerika Birleşik Devletleri, Kentucky Eyaletinde küçük bir kasabada yaşayan 14-15 yaşlarındaki dört kız arkadaş bir gece içlerinden birinin evinde kalacaklardı. Carol’un anne ve babası o gece evde olmayacakları için dört kızın kendi evlerinde gelip küçük ve masum bir parti vermelerine izin vermişlerdi. Akşam üzeri tüm kızlar ailelerinden izin alarak Carol’un evine geldiler. Kızın anne-babası çocuklara dikkatli olmalarını, başka kimseyi eve almamalarını, dışarıya da çıkmamalarını tembih ettiler ve dört kızı baş başa bırakarak evden ayrıldılar.
    ···
  16. 16.
    0
    Kızlar birkaç saat boyunca müzik dinleyip dans ettiler, ardından TV’de bir korku filmi izleyerek gerildiler ve sıra şöminenin önünde oturup birbirlerine ürkütücü öyküler anlatmaya geldi. Hem korkuyor hem de eğleniyorlardı. Ancak konu birkaç gün önce ölen bir adama geldiğinde hepsi de fazlasıyla gerilmişlerdi. Leonard adındaki yaşlı ve huysuz adam tek başına yaşadığı evinde ölü bulunmuş ve çok az insanın katıldığı cenaze törenini ardından toprağa verilmişti.
    ···
  17. 17.
    0
    Yaşlı Leonard hakkında yaşarken de her zaman tuhaf öyküler anlatılırdı ve geçimsiz biri olduğu için kasabada pek sevilmezdi. Kızlardan biri okulda dolaşan son söylentiyi anlattı: güya Leonard alelacele gömülmüş ve aslında ölmemiş, mezardan çıkmak için toprağı kazmaya çalışıyor ve arada çığlıklar atıyormuş.
    ···
  18. 18.
    0
    Kızlar bu ürkünç söylenti karşısında korkuyla titremeye başlamışlardı, sadece Carol etkilenmemiş gibiydi: “Bunlar saçmalık, adam tabi ki sahiden ölmüştür ve mezardan çıkmaya filan da çalışmıyordur!” sıkı bir tartışma başladı aralarında. Üç kız Carol’un bu olaydan kendileri gibi etkilenmemiş olmasına dayanamıyorlardı. Sonunda işi iddialaşmaya dek zütürdüler. Şayet Carol şimdi tek başına mezarlığa gider ve geri dönerse gerçekten de korkmadığını anlayacaklardı. Ama gerçekten gittiğini ispat etmek için de bir sopayı tam Leonard’ın mezarının üzerindeki toprağa saplaması gerekiyordu. Ertesi sabah diğerleri hep birlikte mezara gidip sopayı görürlerse Carol’a inanacaklardı.
    ···
  19. 19.
    0
    Carol bu iddiayı hiç tereddüt etmeden kabul etti. Zavallı bir yaşlı adamın cesedinden ve mezarından korkmadığını arkadaşlarına ispat etmeye o kadar kararlıydı ki anne ve babasının tembihlerini çoktan unutmuştu bile. Cesur genç kız “Bir saate kalmaz dönerim, ben gelene dek merakla beklersiniz artık..” dedi ve mantosunu kapıp koşar adımlarla evden çıktı. Arkadaşları Carol’un dönmesini sabırsızlıkla bekliyorlardı, ancak bir saat geçtikten sonra kız hala dönmeyince önce endişelenmeye, sonra da korkmaya başladılar. Sabahın dördüne kadar pencere önünde sabırsızlıkla kızın geri gelmesini beklediler.
    ···
  20. 20.
    0
    Ya Carol’un başına bir şey geldiyse bunu ailelerine nasıl anlatacaklardı? Ancak yabana atmadıkları önemli bir olasılık da Carol’un kendileriyle dalga geçmesiydi. Şimdi dışarıda bir yerde saklanmış da olabilirdi. Bütün bu olasılıklarla gergin ve uykusuz gecenin ardından sabahı ettiler. Carol’un anne ve babası eve döndüğünde kızlar telaşla gece olanları anlattılar. Şaşkınlığa uğrayan ve iyice endişelenen ebeveynler önce polisi aradı ve derhal mezarlığa doğru yola koyuldu. Kızlarının başına ne geldiğini ancak Leonard’ın mezarına ulaştıklarında anladılar.
    ···