/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 26.
    +4
    Uyandığımda odamdaydım beyler, sıkıntısız uyandım, ağızda kötü tat oluyor tabii. Anesteziden kalkıyoruz diye biraz da tak bir durum ama her şey iyiydi yani olumsuz hiç bir şey olmamıştı, sakatlanmam sadece minik ufak tefek bir şeydi, sadece babam sağolsun acele ameliyata alınabilmiş ve hemen iyileşme sürecine girmiştim, ufak ağrılarım oluyordu fakat 1 aya iyileşecektim. Ameliyat sırasında inanılmaz bir rüya görmüştüm, tek hatırladığımda oydu açıkçası başka bir tak hatırlamıyordum ameliyatla ilgili. Annem bana sarılıp ağlamaya başlayana kadar da çok bir şey anlamadım. Dediklerine göre ameliyatta kalp spazmı tarzı bir şeye girmiştim, az kalsın gidiyormuşum filan babam bunun standart olarak bazı hastalarda yaşandığını söylemiş ama tabii annemi bir türlü rahatlatamamış. Zaten annemi inandırması da tahminimce pek mümkün olmazdı bu duruma, malum ana yüreği. Fakat ben annemn ağlamasına rağmen rüyamı aklımdan çıkartamıyordum, beyler yanlış anlamayın öldüm de cenneti gördüm demiyorum ama ölüp cenneti gördüysem eğer, evet cennet böyle bir yer. Taşlı güpgüzel bir dere vardı, tüm taşlar mermer gibi yuvarlak bembeyaz taşlar olur, bilirsiniz onlardandı işte beyler. Bembeyazdı hepsi suyun akışıyla oyulup yuvarlaklaşmıştı, fakat hava öyle aydınlık filan değildi, zifiri karanlıktı tek aydınlatan ay ve derenin beyaz taşlarıydı. Yürüdüğümde simsiyah bir taşın üstünde derenin tam ortasında oturan bir kız gördüm, bembeyaz güzel bir yaz elbisesi giymişti. Ebrar'ım, koştum ona sarıldım bir iki defa öptüm, karşı çıkmadı sanki her şey eskisi gibiydi. "Seni her şeyden çok seviyorum Ata, benimle kal" dedi. inanın beyler hayatımda hiç bir yerde o kadar olmak istemedim, hiç bir şey istemeden orada kalmak istedim, derenin soğuk sularında başımı bir kayaya yaslayıp dinlenmek istedim. Ama o anda yavaşça sahneden uzaklaştı kamera ve bir anda uyandım. Ağzımda tak tadı vardı, başım hafif ağrıyordu, dizim korkunç ağrıyordu. Her tarafım tentürdiyotluydu, aptal olmuş gibi öylece yatabildim bir süre, ne gelen ses etti ne giden. işin sonucunda öylece kaldım, Erhan amca'dan bana bir porsiyon kebap yollatmışlardı onu yerken bile sessiz sessiz oturdum, Zeynep'in dediği gibi acınası haldeydim.
    ···
  2. 27.
    +4
    Ebrar tekrar Alo dediğinde içim rahatladı bu sefer Alo sözcüğünün sonuna "Baba" sözcüğünü eklemişti, eğer garip bir fantazi içerisinde yaşamıyorsa arayan babasıydı, rahatlamıştım. Ebrar "Yalnız değilim ki baba yanımda Ata var" dedi bir anda. O sırada masadaki herkesin kanı dondu, herkes bir on saniyeliğine dönüp Ebrar'a baktı, herkes çökmüştü. Ben babalarla tanışma olaylarında hala çok gerilirim beyler, ama o gün bir ayrı gerildim. Adamla daha kızla çıkmadan lap diye tanışacaktık, üstelik abuk subuk bir kıyafet vardı üstümüzde. yannan kürek bir şeyler, tam da kızınız için yanlış seçenek benim ulan diye bağıran bir kıyafet. "Tamam baba geliyorum ben" dedi Ebrar, sonra da telefonu kapattı. "Atakan bey" dediğinde kafamı iki yana sallayıp "Hesabı ödeyin lütfen" dedi gülerek. işte yannanlara yan basmıştık beyler, bizdeki para bırakın hesabı ödemeyi, Tarlabaşında ucuz travestiye bile çakamazdı öyle az para vardı. Ağzımı açtım "Ebrar ben.." Ebrar hafifçe güldü, sonra da kartını bana uzattığını farkettim, inanılmaz derecede içerlemiştim, bunu anlamış olacak ki hemen durumu kurtarmaya çalıştı "Benim hesabımı burdan çektirir misin? Masadan kalkınca esiyor, üşüyorum Ata çok lütfen?" Ne kadar ince kurtarmıştı hatun, önünde saygıyla eğilecektim, kasaya gittiğimde elimi cebime attım kendi hesabımı ödedikten sonra Ebrar'ın kartını uzattığımda garson hızlıca kartı geçirdi, şifreyi tuşladı Ebrar buraya sık geliyor olmalıydı.. Makbuzu kontrol ettikten sonra garsona kafamı salladım o da bana salladı, mekandan çıkarken Ebrar'la kol kola yürüyorduk, "Yoruyorsun beni" dedi. "Bu kadar yavaş yürünür mü Ata haddiii" diye ısrar etmeye başladı. Sonra nişantaşında bir taksi bulana kadar hızlı hızlı yürüttü beni. Ortaköy'e gidelim mi Ata? dedi. Kafamı iki yana salladım, evin nerede Ebrar? diye sordum. Yaramaz kızım ben evden kaçtım diyip muzipçe güldü. Ben çok düz adamdım böyle saçma şeyleri anlamam mümkün değildi ama oyuna ayak uydurayım dedim. O halde ben de polisim güzelim, hadi dedim. Ebrar bana gülümseyip baktı. Böyle saçmalıklara katlanan ilk insansın gibi bir şeyi ağzında geveledi sonra bunun nasıl falso olduğunu farketmiş olacak ki sustu. Beşiktaşa gittik bir taksiyle, yine hatun ödedi. Bu sefer elimi cebime atamadan parayı çıkartmıştı, ben varmayı beklerken o tam parayı resmen hazırlamış taksiciye uzatmıştı, taksici bana kim bu gavat la diye bakarken indik arabadan. Ödemesene diye kızdım Ebrar'a. Gülüp "Arada başkan hanım da yapar yaramazlık" dedi. Ben de güldüm, sevimli kızdı Ebrar. Bir kahve içtik beşiktaş çarşıda, ben sigara da içtim. Ebrar bana kızdı, sonra da ceza olarak onu eve bırakmam gerekti. Beşiktaşta Swissotelin orada oturuyordu, tahmin ettiğim üzere iyi paraydı. Evin önüne vardığımızda hiç gitmek istemiyordum fakat Ebrar'ın eve dönmesi şarttı, yavaşça bana yaklaştı iyice dibime gelince. Eğlenceli birisin Ata dedi, Omuzlarımı silktim ben de nasıl aklıma geldi hala bilmesem de "Sen sıkılana kadar öyleyim Ebrar" dedim. Ben kolay sıkılıyorum yaa diye sevimli sevimli güldü Ebrar. Bu cümle canımı yakmış olsa da gülüşüne odaklandım beyler, tıpkı o karikatürdeki gibi. Bana yaklaşıp yanağımdan öptü, okulda görüşürüz Ata dedi ve beni Swissotel'in ışıklarının vurduğu o parkta öylece bıraktı. Hayatımda hiç o kadar güzel bir park, hiç bu kadar yalnız bir park görmemiştim beyler, biraz oturdum.. Bir tinerci yanıma yaklaştı sonra bir iki adım uzaklaştı, buyur kardeş dedim ona dönüp. Abi be, bir sigaran var mı? diye kibarca sordu, Buyur kardeşim diye bir dal verdim, yanyana oturduk lafladık biraz. Kızın birinin aşkından, tinerciyle arkadaş oluyordum. Mal oluyordum, deli oluyordum. Ben de gibtir olup eve döndüm bir şekilde. Ertesi gün cumartesiydi, evde vakit geçiriyordum bu sırada telefonuma bir mesaj geldi Whatsapp adından gördüğüm isimden sonra ufak bir şok yaşadım "Rüya"
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      olum o karikatür efsaneydi amk lan iyi yerden çakmışsın espriyi helal kardeşim
      ···
  3. 28.
    +4
    Beyler var mı sabahçı tayfa?
    ···
    1. 1.
      0
      burdayız pnp
      ···
  4. 29.
    +4
    Ayrıca da Rüya hakkında şimdiden söylüyorum, kız bu işten zevk aldığı için yapıyor fakat aynı anda para alıyordu hikayemizin ilerleyen bölümlerinde Zeynep'le tanışacağız, Zeynep de Rüya'nın benzeri bir modeli çıkacak beyler. Orada daha net anlayacaksınız.
    ···
    1. 1.
      0
      devam panpa
      ···
  5. 30.
    +4
    Neyse beyler velhasıl kelam tabii ki hikayemizin güzel kızı Rüya olamazdı, öyle güzel kız bize yannan bakardı. Ama yalan yok kızın da ruhuna huurluk işlemişti beyler, su sebili var bizim koridorda kızlar oradan su içmez genelde malum, eğilirsin arkadan pislik olsun diye biri gelir dokundurur, tabii haklı olarak hoşlanmazsın. Rüya geçerdi bu sebile 15 dakika su içerdi huur, arkasında olurdum ben de hep şanssızlığıma bak ki kız da hep sürttürmeye çalışırdı dıbına koduğum. Beyler, yanlış anlamayın muallak filan değiliz ama böyle kızı da sevmem, böyle kız benden uzak yavşakları seven kızlardandır amaç bir gün sürttürdüğünde heh be ne rahatladım demek herhalde, bu arada kız lise bitimine kadar kimseyle de çıkmadı beyler gösterip de vermemek de ayrı bir huyuymuş sanırım. Neyse panpalar devam edelim. Rüya'yı fazla kötülemeyek, kedi uzanamadığı ciğere mundar dermiş. O gün de sınıf başkanı seçimleri yapılıyor, bu Rüya da zengin kız yurtdışında okuyacak, babası parasını verecek ama CV lazım, kızın notlar iyi, ah bir de sınıf başkanı olsa! Ne güzel olur halbuki, zaten bu huur da bunu planlamıştı bir iki gündür erkeklere genelde yavşayarak veyahutta ben şehre yeni geldim (Kız liseyi okumak için dışardan gelmişti) bana etrafı gösterin yaa diyerek bir iki erkekle dışarı çıkıp onlarla tanış olmuştu. Kısaca çoğu oy onundu tabii karşısına kendisinden iyisi çıkmazsa. Ben de dedim ulan adaylığımı koyayım filan haşat edeyim huuryu, sonra düşündüm dedim alt tarafı sınıf başkanlığı, yurtdışında okumayacaksan bir gibe yaramayan aptal bir şey, yannan kürek işler. Tam bu sırada Ebrar diye bir hatun vardı sol ön sırada çok sessiz ama böyle el kadar minicik 1.50 boylarında açık kumral saçlı, incecik kolları, bilekleri, narin bir suratı olan kızdı vücudu hafif balık etliydi fakat abartı derecede değildi, genel olarak kız çok narindi, zarifti, yine parası olduğu çok belliydi çünkü: çok bakımlıydı, kollarında, yüzünde hiç sakal bıyık görmedim beyler kızın ve inanın millet 9. sınıfta kendini hep böyle saldığı anlarda göreceğine inanıyor böyle şeyleri, ama hatun sağlam derecede kendine bakıyordu, büyük olasılık en güzel saç boyasından, en güzel parfümlerden kullanıyordu, hep çok güzel kokardı. Şirindi, ufak tefekti ama sessiz de bir kızdı, Ebrar öyle bir hatundu ki sınıfın yarısı zaten onun şirinliğinden etkilenip ona oy verirdi. O sırada hoca önümüze birer parça kağıt koyup,"Kapalı oylama yapalım beyler bayanlar ve de rica ediyorum bunu önemseyip, dalga geçmeyin. Bu yurtdışında okumak isteyen arkadaşlarınızın bazıları için önemli." dedi. Sınıfa gözlerini dikip kim aday oluyor diye sorduğunda ben tam el kaldıracaktım ki Ebrar'ın el kaldırdığını gördüm, büyük olasılık benden korkan tipler bana korkusuyla oy verecek, Ebrar'ın sevimliliğine de bir iki oy gidecek, oylar bölünecek Rüya başkan olacaktı. Neden bilmiyorum ama Rüya'nın başkan olmasını istemiyordum, şirret bir kız gibi geliyordu. O yüzden elimi yavaşça indirdim, Kalan eller Rüya ve Ebrar'ınkilerdiler ve ben hangisine oy vereceğimi bilmiyordum, Ebrar iyi kızdı ama Rüya da ciks objesi gibi hatundu, bu sırada hoca kağıtları toplayacam lan hadi bakışını üstüme kitledi, kağıda bir kelime karalayıp hocaya verdim, fakat ucuna ufak bir yonca işareti çizdim çünkü yoncaları çok severim ben beyler böyle ufacık fakat her yerden fışkıran yoncalar pek hoşuma gider zaten gelir gelmez sıramada bir tane kazımıştım sıramın üstünde ufacık bir yonca vardı fakat o kadar hoş kazınmıştı ki onu büyütmeye veyahutta daha fazla oymaya kıyamıyordum. Kağıdın arka köşesine yoncayı çizip katlayıp hocaya verdim, oylar sayıldığında bir sessizlik sınıfa yayıldı. Sonra da kimin başkan olduğunu öğrendik..
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +1
      Sözlükte herkesin boyu ya 1.85 ya 1.95 dıbına koduklarım nasılda sallıyorlaf
      ···
    2. 2.
      +1
      Ahaha kardeşim ben sık sık boyumun kısa olmasını isteyen bir adamım, bir çok sıkıntı çıkarıyor bana, kaldı ki 1.85 bana kalırsa çok uzun bir boy da değil ya işte ortalamaya göre uzun kalıyor ülkemizde, zaten 1.85 boyuma rağmen göbekliyim, öyle tasvir et kafanda beni.
      ···
  6. 31.
    +4
    Rüya ağzını açtığı zaman, keşke geri dönüp gitseydim dedi. Nagihan'ı eskiden tanırdım, Efe gibi çirkin bir tiple gezebilecek klasmanda çirkinlikte bir kızdı. Şu sıralar Ebrar ile yakın olduğunu duymuştum, Rüya'nın dediğine göre Ebrar ile Nagihan kavga etmişlerdi çünkü Nagihan hala Efe'yi seviyordu ama sanırım Efe Ebrar'a yürümek istiyordu ve Ebrar buna hiç ses çıkartmıyordu, Rüya'nın dediğine göre zaten çoktan belli bir mertebeye erişmişlerdi yani. Ebrar hem arkamdan iş çeviriyor, hem beni dışlıyor üstüne de bunu gibtiğimin salağı Rüya bile bilirken ben bilmiyordum. Beyler bakışlarım dondu, öylece kala kaldım. "Aa, ayıcık bozuldun mu?" dedi. "Yoksa paran mı yok?" "Başka türlü de ödeyebilirsin." gibtir git Rüya dedim, elimi cüzdanıma atıp içtiğimiz kahvelerin parasını masaya bıraktım, ceketimi üstüme atıp mekandan çıktım, hava deli soğumuştu beyler ben çıkana kadar. Yolda beni Deniz aradı. Sahilde bir şeyler içeceklermiş, bu soğukta bile herifler şarap içmek için yer arıyorlardı. Ama bir gün içinde hem Ebrar'dan ayrılmış hem de asla yarışamayacağım bir elemanın Ebrar'ın peşinden koştuğunu öğrenmiştim. Ben de bu soğukta şarap içecek bir yer ayarlasam iyi olacaktı. Bu sırada arkamdan koşturan birinin sesini duydum, bu Rüya'ydı inatla beni peşlemeye devam ediyordu. "Hadi göster bana napıyoruz bugün?" diye sordu. Denizleri arayıp sormalıydım fakat mal gibi Rüyayla beraber tekele doğru yürüyorduk, huur karı peşimi bırakmamıştı. Hava soğuyunca iyice yaklaşıp koluma girdi, kafasını omzuma koyup o şekilde yürümeye çalıştı. Sanırım bir şekilde onu kendisi olduğu için sevecek birini arıyordu. Bu kişi ben değildim ama nedense beni öyle görüyor olmalıydı, inatla sokulmaya çalışıyordu, tekele vardığımızda şarap seçme sırası gelmişti.
    ···
  7. 32.
    +4
    olum ebrarı öldürmemen hata lan sana çektirdiklerine bak rüya enazından dürüst oruspu oldunu kabul ediyor diyeri arkandan is ceviriyor
    ···
    1. 1.
      0
      haklısın panpa
      ···
  8. 33.
    +3 -1
    Son kağıt açıldığında durumlar eşitti, kağıdın sol köşesinde benim çizdiğim yoncayı görebiliyordum ve kimin kazandığını ben zaten bliyordum, zilin çalmasıyla sonucu duymadan bahçeye çıkmak için ayağa kalktım hoca da bana bakıp Atakan otursana aslanım yerine zil çalmadı dedi Hocam, kusura bakmayın ben Ebrar'ın başkan olacağını zaten biliyordum dedim sonra da kapıyı açıp çıktım, beyler inanır mısınız allah kısmet etmedi ama ileride arkadaşım olacak Kaan diye bir eleman vardı bizim sınıfta, herif o gün Ebrar'ın yüzünü görcektin lan kız ilk defa yannan görmüş yeni huur gibi kalmıştı der durur. Koruda sigara içerken köşeye güzelce sinmiştim, tenefüslerimi öğle tenefüsü hariç sigarayla geçiriyor sonra da derse dönüyordum beyler öyle taktan bir lise hayatı denebilir, biraz değişikti tabii ama mutlu da oluyorduk. Mesela tenefüste sigara içebilmek bizi mutlu ediyordu, ileride kocaman bir grup olup da okulda deri ceketle gezip ortalığın dıbına koyduğumuzda da mutluyduk, neyse dediğim gibi köşeye sinmiş sigara içen 95 kiloluk bir ayı düşünün beyler, gözüküyordum tabii her yerden ama işte yaklaşanı da ben görebiliyordum, o sırada ufak bir silüetin bana yaklaştığını gördüm, koşarak geliyordu, sigaramı attım çünkü güvenlikçi Mehmet Ali abinin de kısa boylu olması ve zütten kan alması hikayelerini duymuştum. Belki odur diye düşünmüştüm ama yanılmışım gelen Ebrardı, neşeli neşeli "oo kötü alışkanlıklar" dedi. Hafif bir off çektim çünkü sigaram bin olmuştu, açıkçası üzülmüştüm, ikinci sigarayı ağzıma aldığımda Ebrar bana korkuyla baktı, "Ata bee, benim yanımda içmesen olur mu?, Astımım var benim, çok kötü oluyorum ben." Ters ters baktım beyler, kafama sıçayım ters ters baktım kıza. Kız da "Ay içebilirsin de tabii" dedi. Ters ters bakmama rağmen, hiç bu kadar hızlı tükürdüğümü yaladığımı hatırlamıyorum, sigarayı ağzımdan çekip, pakete geri koydum, Ebrar'a bir adım daha yaklaştım, kokusunu alıyordum beyler kızın, dibindeydim. Sonra Ebrar da bana bir adım yaklaştı..
    ···
  9. 34.
    +4
    Bir iki ay içerisinde artık Ebrar'dan iyice uzaklaşmıştım, bunun dışında sürekli bana dışarıdan haberleri ulaşıyordu beyler, ben onsuzluğa dayanamaz hale gelmişken o Efe denen çocukla çıkmaya başlamıştı, hatta Facebook'ta bir iki fotoğraflarına rastlamıştım Ortaköy'de bir bardalardı, masada kokteyller, herkes gülümsüyordu. Bizim okuldan bir yavşak paylaşmıştı Sezgin diye, bu elemanın da kulağında çivi filan vardı beyler, öyle değişik piercing seven ağzı yüzü yamuk bir tipti. Her günümü Ebrar'ı görmemeye çalışarak geçiriyordum, beni gördüğü zaman yavaşça gülümseyip yanıma gelip hafif sarılırdı. Fakat asla çok yaklaşmazdı. Öyle bir hale gelmiştim ki artık sadece bu anlar için yaşıyordum öyle ufak anlardan besleniyordum beyler. Efe'yle Ebrar'ı bazen onlar kantine yemeğe giderken görüyordum, ben de koruya sigara içmeye çıkmışsak karşılaşıyorduk, Efe bana ters ters bakıyor ben Ebrar'a başımla selam veriyordum. işte günler böyle geçiyordu beyler, belki saçma belki salakça ama böyleydi be beyler. Bazı çıkışlarda hep beraber kahvehaneye giderdik. Yine bir gün gitmişken ben yine o yandaki restauranttan Ebrar'ın sesini duydum. Belki de başkasıydı, bilmiyordum deliriyor muydum? Ulan tekrar mı baksam? diye düşünürken. Kaan başını kaldırdı, oynama sırası bendeydi, kanka pas benim eli oyna sen dedim. 9 alırsın filan diye de sırtına vurup kalkıp gittim. Öyle bir aşkla kalkmıştım ki Halil abi masa devirdim sanmış, koşarak gelmişti. "Noluyor ulan burada?" diyebildi sadece. Halil abi be, senin yan dükkana uğrayıp gelecem iki dakika dedim. Eyvallah çekti, kepengi açıp dışarı çıkmamla beraber şok oldum beyler.
    ···
    1. 1.
      0
      kesin rüya aq rüyaysa ağlarım
      ···
    2. 2.
      +1
      hadi hızlı yaz fena merak ediyom sonunu
      ···
  10. 35.
    +4
    Belki ileride hikaye değerlenir bu partı da imanlı patlican kardeşime yazayım, ciğerlere kadar çek panpa.
    ---
    Ebrar'ı nereden biliyorsun lan sen? Hayvan diye güldü Deniz. Biz tanıştık kanka sen dert etme be dememle beraber Ebrar'ın arkasından koşmaya başladım, ne diyeceğimi en ufak bilmiyordum beyler ama yetişmek istiyordum. O güzel kokusunu tekrar içime çekmek istiyordum. Kızı daha 3 dakikadır var yok tanıyordum ama çok etkilenmiştim beyler, zaten asosyal bir bin olmasam bile ilk defa bana böyle güzel, sevimli yaklaşan iki arkadaşım vardı ömrümde biri Ebrar diğeri Denizdi, Deniz'le çıkmam mümkün değildi, belki de mümkündü de ben öyle muallaklerden değilim. O yüzden Ebrar'ın peşinden kovalıyordum şimdi.. Deli gibi koşuyorduk, bu sırada Deniz arkamdan bağırdı "Oğlum dur lan dur." Önemli bir şey söyler diye hızlıca durdum, Deniz arkamdan gelip zar zor durup yanımdan geçip bir iki adım geri bastı, "Ulan Ayı, abazalıktan kırım kırım kırınıyo musun? Kafayı mı yedin ayı oğlu ayı?" Deniz'e içimden geçenleri diyemedim ama harbiden lan diye bir onay cümlesini kurdum, Kanka sen tedirgin olma dedi. inanın beyler hatırlamıyorum ama Avrupa yakasında bir mekan vardı Limonata diye, Ortaköyde veyahutta Nişantaşı gibi jet sosyete mekanıydı. Deniz dedi Limonata'da buluşucaz biz onlarla, Ebrar'ın da Melisa diye bir arkadaşı var ben onunla tanışıcam dedi. Ulan çakal, nasıl da ayarlamıştı Ebrar'ı bana yaparken Melisa'yı da kendine ayarlıyordu. O gün eve döndüğümde beyler ne tak yiyeceğimi düşünmeye başladım, karşıya geçmek zor geldi, arabayı kaçırsam peder bey ağzıma sıçardı. Kadıköye gidip vapurla yardırırdık karşıya o da olur lan diye düşündüm, akşam 7'de yemek yiyecektik, eve geldiğmde saat 4'tü tak gibi yorulmuşum okuldada, uyusam mı? diye düşünürken yatağa yattım üstüme nasıl bir ağırlık çöktüyse gözlerimin kapandığını hissettim..
    ···
    1. 1.
      0
      Haha eyv panpam
      ···
  11. 36.
    +3 -1
    Gözleri bir açtım, amcığa dönmüşüz, saatim hala kolumdaydı kaldırmamla saatin 5 olduğunu gördüm, oturduğum yerden 1 saate ancak Kadıköye geçerdim, sonra (Ortaköy'e ya da Nişantaşı'na geçecektim) (Hangisi olduğunu bir hatırlasam dıbına koyim, şimdilik daha pahalı olsun diye Nişantaşı diyelim) "Ulan Kadıköööy" diye hızlıca aptal saptal bir tişört giyip kuzenden çarptığım o dönem harbi moda olan böyle siyah hafif irice bir kot pantolon vardı onu geçirip evden çıktım. Ama nasıl koşuyorum bizim oradaki metrobüse, adamın birine çarptım. Herif "Ne bu acele kardeş" dedi, Mahallede yaygındır böyle koşana biz de sorarız, abi gibtiğimin metrobüsünü yapmışlar kullanacağım, gibe gibe kadıköye yetişeceğim dedim, adam kaşlarını çattı, sinirlendi ama ses etmedi deli sandı herhalde. Koştum ben de çıkarttım akbili bir bastım, malum ses, "Sana geçiş yok, niye? Çünkü paran yok Ata, paran yok." işte dedim, yolun sonuymuş. O sırada çarptığım dayı arkadan yanaştı turnikeye akbili soktu, "dülüüt" diye öttü akbil. Geç aslanım dedi, yetiş kadıköyüne. Allah razı olsun abi diye bağırırken hayatın ve belki metrobüsün ilk defa o kadar güzel olduğunu gördüm. Her şey daha saçma renkli geliyordu, ailemin ilgisizliği, babamın sallamazlığı ben çıkıyorum dediğimde, "Eyi git, nereye gidiyorsan" demesi. Bunlara rağmen güzeldi beyler hayat, o gün Kadıköy'de indiğimde Rıhtıma hiç böyle hızlı koşmamıştım, saat 18.13'te tam kapılar kapanırken o gün delikanlının birinin kapıları tutan adama "Abi allahını seversen dur, bak kapatırsan şanssız bir adam olacağım bugün gözünü seveyim" dediğini duyan iskeledeki yolcular, delikanlıyı deli sandılar. Şimdi itiraf ediyorum beyler, o delikanlı bendim. 18.15'te vapura güç bela atlayarak binip Beşiktaşa yola çıkan da bendim. Saat 7'de Nişantaş'ında nasıl olacağım diye düşünen de.
    ···
  12. 37.
    +3
    Başını aşağı yukarı salladı, istiyordu fakat nedenini bilmediğim bir şekilde ben istemiyordum, kusura bakmayın da beyler post kıymetli iki ferre yazacaz diye eskiden namus belasına zütümüzü kaptıramazdık, ben de kızcağızı orada bırakıp çıkma planları yapmaya başladım. O da bunu anlamış olacak ki, "Ters ilişki mevzusu var istersen" dedi. O zaman durumu çaktım beyler, bu kızın manitası anladığım kadarıyla biraz zütçü bir elemanmış. Zaten kız da bozulmak istemediği için ona uyuyormuş tabii. Neyse bu sefer tersten zorlamaya başladım beyler, ama yine olmuyordu, sanırım çok gergindi bir ki espri yaptım güldü. Bu sırada hatun rahatlayınca biraz konuştuk sonra onun da isteyip istemediğine bakarak girdim. Bir şekilde işi hallettim. Tabii bu sırada prezervatif tak olmuş bilmemne bunlardan bahsetmek bile istemiyorum. Hani oluyor bunlar be beyler, eğer ki ben yapacam edecem diyorsanız bu işin biraz farzı gibi. Orhan'ın anlattığına göre o dönem çıktığı bir kızda bir kere bunlar arkadan denerlerken Orhan'ın gibe kıvamlı nutella gibi tak sürülmüş, orhan bir şey diyememiş ama ben hemen geliyorum ya diyip çıkıp gibi yıkadıktan sonra 2 saniyede dönmüş. işte böyle de kibardı herif, sesini çıkartıp kızla dalga geçmezdi. Kız çok bozulmuş, ağlamış teselli etmiş filan yani öyle de bol gönüllüydü, giberdi ama özrünü de dilerdi. Neyse dönelim Nilgün'e, Nilgün'le sigaramızı döndük öyle 12. sınıfta bir iki kere daha evine gittim, okula daha yakın bir tane kiralamıştı. Hediye filan zütürdük öyle, vazo çaydanlık bir şeyler. Hala o şehir dışından elemanla çıkıyordu. O yüzden fazla kalmadık, araşmadık soruşmadık ama hep içimde bir ukteydi o hatun, şimdi naptı merak etmeden de duramıyorum arada. Neyse, o gece Nilgünden çıkıp eve gittiğimde içime yaptığım oturdu be beyler, niye böyle yapmıştım, üstelik Ebrar'ın yakın çevresinden birine. Ve ya kız memnun olmayıp da gibeyim senin sevgilin ne kofmuş lan derseydi? işte bu gerginlikler beni sardı beyler o akşam.
    ···
    1. 1.
      +2
      orhanda yıne ıyı tak gelmıs arkadasa domates kabugu gelmıstı sadsadasdasd
      ···
      1. 1.
        0
        anansdasıdnsa lfmasD:SADas:DaS:DQW:Rweilgkwrgıhewrh8qweqweqw
        ···
      2. 2.
        0
        Dıyo huur lahmacun yemıs sıkısmeden once sA:DASD:ASDSA:SA:DSAD:sadsd ne gulmustuk ya
        ···
      3. 3.
        0
        ahahsduashduadhua ulan ne güldüm be, hak yolu varken tak yolu neden diye hep sorarım ben zaten beyler, anlamıyorum arkacıları ama yani bilmiyorum.
        ···
      4. 4.
        0
        onun da zevkı ayrı kardes ben sevıyorum :P
        ···
      5. 5.
        0
        bende seviyorum kanka
        ···
      6. 6.
        0
        bendensın
        ···
      7. diğerleri 4
    2. 2.
      0
      sevdiği kızı üzmeyen adam gibi ADAM ORHAN PANPAMIZI KUTLUYORUM
      ···
  13. 38.
    +3
    bacın gibim rüya
    ···
  14. 39.
    +3
    Kağıtta "Efe'ye dikkat et Ayı, bu seferlik Ebrar için ikinizi kolluyorum" yazmıştı, Efe denen bir çocuk vardı beyler, adını duyar duymaz yıkıldım, çünkü eleman çirkin olmasına çirkindi fakat Ebrar'ın aradığı ilgiyi Ebrar'a gösterebilecek bir çocuktu, bunun dışında inanılmaz derecede zengindi, bazı günler okula spor arabayla filan gelen bir tipti, normal günlerde de şöförle geliyordu zaten, benim bu çocukla yarışmam için şansı bırakın, ihtimal yoktu. Eleman tedirgin olmadan ehliyetsiz Maserati süren bir tipti. Bunun dışında okulda force'u olan Ayhan kardeşimiz de belli ki Ebrar'dan hoşlanıyordu çünkü, bunu benim için değil Ebrar için söylemişti. işte şimdi iki kişiyi halletmemiz gerekiyordu, bunun tek bir yolu vardı o akşam ne yapacağıma karar verecektim, Ebrar'a ne olduğunu söylemeliydim. Ona her şeyi anlatacaktım. Onu nasıl sevdiğimi, aşkımın ne kadar büyük olduğunu ve onsuz bu işe gerçekten dayanamadığımı yanımda olmazsa gerçekten taku yiyeceğimi söyleyecektim. Okul çıkışı biraz konuşabilir miyiz? diye sordum. Kış geliyordu hava soğuktu, "Beni vapura üşütmeden bırakırsan olur Ata" dedi. Anlaştık dedim ben de çıktığımızda vapura doğru yürüdük aşağı doğru inerken ona konuyu açtım, seni seviyorum diyerek başladığım gibi anlattım anlattım ve anlattım iki kelimelik "Peki o zaman" cevabıyla yüreğimi yaktı, ne diyeceğini bilmiyordu çünkü: o böyle bir şeyleri hala hissedebiliyor olduğum ihtmalini çoktan bitirmişti ona göre ben yakın bir arkadaş belki uzaktan arkadaş olmak istediği eski sevgiliydim, durum hiç iyi değildi hayatta tek tutunduğum dal, belki de uzun süredir bir tanem dediğim Ebrar'ı kaçırıyordum elimden, bitiyordu beyler en sonunda. Vapurun önüne geldiğimizde, onu çok kıskandığımı söyledim. Omuz silkti Ebrar hanım, ona göre bu doğal bir olaydı anlaşılan Ebrar'ım lütfen diye yalvarana kadar uzun süre sessiz sessiz oturdu. En sonunda kafayı yiyip sokakta yürüyen dallamaları yanından geçince kıskanıyorum, onlar da senin kokunu alıyorlar, almamalılar diye sinirlendim. Elimi tuttu, gözüme bakıp Ata, sen benim en yakınımsın, gitmeni istemiyorum ama gitmek istiyormuş gibi konuşuyorsun dedi. Haklıydı, daha fazla Ebrar'ın yanında kalmam mümkün değildi, bu kıskançlıkla yakın zamanda birilerini öldürecektim ya da kız iyiden iyiye önüne gelenle çıkmaya başladığı şu dönemde beni de yine elden geçirip belamı tekrar gibecekti. Bu işin böyle kapanmasını istemiyordum fakat başımı olumlu yönde salladım, Ebrar'ım gideceğim ben dedim, mecburum dedim. Aaah, baloyu unutma ama diye yanağıma ufak bir öpücük kondurdu. Ne balosu, heee o balo mu? LAN?!
    Tümünü Göster
    ···
  15. 40.
    +3
    Ben iki tane "Papaz karası" dedim, Kral tekeldeydik beyler modanın orada, bizi orada severlerdi, tanırlardı da adam baktı, dedi şişesi 8 liraya yapayım mı sana? Dedim olur abicim uygundur ancak Rüya'nın surat ifadesini görmeliydiniz. "Napıyorsun sen ya şişesinden ucuz şarap içirtçeksin bana?" dedi. Bakışlarımı iyice yüzüne kitledim, kaşlarımı çattım. Görmek istemişti, gösteriyordum ben de. Biz böyleydik beyler, şişesinden ucuz şarap içmişliğimiz çok vardı ve kolay sarhoş olmanın yolu da buydu, Rüya'nın ters bakışları eşliğinde şarapları aldık ve beraber moda sahile indik beyler, görmeliydiniz. Hatun ömründe modanın o dik merdivenleri inmemişti belliydi, öyle mal mal iniyordu. Ona bakarken Ebrar'ın sevimliliğini hatırladım, sadece bir anlığına gözümün önünde Ebrar belirmiş gibi hissettim sonra kafamı sallayıp bu görüntüyü aklımdan kovdum. Bizimkileri çimlerin üstünde bulduk beyler, Kaan gitarını çıkarmıştı, beni görür görmez gitarı bana pasladı bir iki defa tıngırdattıktan sonra geri verdim, şarabımı açtım yere çöktüm, Erkan, Kaan ve Deniz dik dik Rüya'ya bakıyordu, ben de elimle gösterdim "Rüya hanım bizim sahilde ne yaptığımızı merak ediyormuş beyler" Madem öyle, dedik. Onu da getirdim, bizimkiler kafalarını salladı. Rüya bana bakınca "Çok soğuk Ayıcık, azıcık yanına geleyim mi?" dedi. Bizimkiler bana tuhaf tuhaf bakmaya başladı. Ben de kafamı öylece salladım, Rüya dibime gelip ceketimin fermuarını açıp içine girdi, sonra da fermuarı tekrar kapattı "Şimdi daha iyi değil mi?" dedikten sonra bana iyice sokuldu. Aslında kötü bir insana benzemiyordu, ama benlik değildi, şarabın tıpasını açmaya çalışırken bir klagib olarak şarabın içine düşen tıpa yüzünden deli gibi sinirlendim. Fakat yapacak hiç bir şey yoktu, Rüya'yla dönerek şarabı içmeye başladık, Kaan güzel şarkılar çalıyordu, gözümde ise Ebrar canlanıyordu, Rüya'nın suratında sahilin ışıkları dans ediyordu. Öylece uzun süre oturduk beyler, sanki zaman durmuş gibiydi. Sonra da yanımıza bir iki tinerci yaklaştı, Rüya'nın yüzünde korktuğunu gördüm.
    ···
  16. 41.
    +3
    Beyler Zeynep benim 1 aylığına okulda gözükmememi istedi. ilk Eylül ayında okullar açıldığında ben orda olmayacaktım fakat sonrasında okula girdiğimde bomba gibi düşmemi istiyordu. Eski imajımı bana geri kazandırmak konusunda çok ısrarcıydı. Her zaman bana şey derdi (Hollywood konuşması vardı biraz hatunda tıpkı Ebrar gibi) "Bazı insanlarda Az gösteriş çok gösteriş demektir Atacım ve sen bu insanlardan birisin." Bütün bu planları yaptığı gün meyhaneye gidecek ve ona ilk defa rakı ısmarlıyacaktık, Zeynep ömründe rakı içmemişti ve denemek istiyordu, biz de Halil abi'nin mekandan kalktık (Şimdi burada tekrar ufak bir ekleme beyler, çoğu zaman biz orada otururduk, orası bizim zamanımızın sonlarına doğru kafe açtı makbuz kesmeye başladı ondan evvel, içerisnde oyun oynanan bir iki iş yeri olan kepenkli bir kahvehaneydi, biraz batakhane türevindeydi fakat gelen tipler genelde öğrenciydi o yüzden hiç öyle düşünmedik zaten mekan çok da kalabalık olmazdı. Zeynep gibi yakın kız arkadaşlarım hariç hiç bir kıza bu mekanı göstermedik tabii , o dönem de adı Yolgeçen Han'ıydı, biz kısaca Han der geçerdik. Hikayede de bundan sonra Han diyeceğim) Neyse, Han'dan kalkıp meyhaneye doğru yola çıkacaktık, Han'da Halil abi'nin yaptığı klagib tadilatlardan biri vardı ben de bir tanesinin üstünden atlayayım derken bir anda nasıl olduğunu anlamadan sağ bacağımdaki rahatsızlık nüksetti beyler, dizimdeki kaslar kendini bırakıverdi, diz kapağım yerinden çıktı öylece kaydım. Yerde yattım bir süre fakat bir türlü kalkamıyordum, Zeynep'in gözünden endişe akıyordu, sürekli elinde buzlarla dizime basmaya çalışıyor, omzuma vurup "Söz geçecek bak buradayım ben" diyordu. Ama beyler, bu acı sanki köprücük kemiğimi kırdığımdakine benzer bir acıydı, sızlama gibi korkunç bir ağrı.. işte o anda anladım, kırmıştım ama nereyi? Diz kapağımı mı? Hayır, hayır mümkün değildi. Hemen yakın olan Haydarpaşa Numuneye gittik babamın şimdilik endişlenmemesi için haberi olmamasını istedik. Ondan sonra da Orhan'ı ve Kaan'ı çağırıp Numuneye yollandık, Kaan da Orhan da Kadıköy'de oturduklarından çabucak geldiler, beni bir taksinin arkasına koymaya Halil abi Kaan Orhan ve Zeynep yardım etti, kafamı Zeynep'in başına koydum beyler, sağ dizim hafif kırık oturuyordum, Zeynep dizime bakıcna ufak bir çığlık attı, "Ata- ata diz kapağın dizinin üstünde duruyor" dedi. Harbiden aşağı bakınca diz kapağımın yerinden çıkıp taa yukarıya kadar geldiğini gördüm beyler, o kadar korktum ki sıçtığıma kısa süreliğine inandım. Zeynep bir eliyle gözlerimi kapadı, sonra ufak bir kasisten geçince ağrım korkunç şiddetlendi bir süre Zeynep'in elinin içine sessiz sessiz ağladım ama sonra gözlerimin karardığını hissettim beyler.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +1
      naptın kendine amk tam bişeyler iyi gidecek diyorum bi yerden bi tak çıkartıyon sinirlendim
      ···
  17. 42.
    +3
    Kaymıştım, uyandığımda bir röntgen masasında yatıyordum beyler, doktorlar endişeli gözüküyorlardı, içlerinden bir kaçını tanıyordum lan, Haydarpaşa Numune'yede ben çocukken giderdik, burası oradan farklı gözüküyordu. Gözüm Zeynep'i aradı bir türlü rastlaşamadık. Babamı gördüm, ameliyat ekipmanını üstüne giymişti, yanıma geldi saçlarımı okşadı yavaşça. "Oğlum bak korkma tamam mı? Şimdi bir iki soru soracaklar sana, anestezin için lazım" Tüm sorulara cevap verdikten sonra sağ kolumu ve sol kolumu masaya bağlayıp üstüme ışıkları tuttular beyler o anda anladım, burası röntgen odası değildi, ameliyat oluyordum. Maskelerin altındakileri yavaş yavaş tanımaya başladım, babamın arkadaşı Erhan amca, Cengiz amca, hepsi oradaydılar Abdulrezzak abi (Kendisi doğma büyüme iranlıydı fakat sonradan Türkiye'de çalışmaya gelmişti) hepsi yanyana dizilmişlerdi. Babam yanıma gelip sordu, acı duymuyordum fakat kötü durumdaydım, "Diz kapağını yerinde tutan bir tendon var oğlum, onu da tutan bir kemik, sen o kemiği kırmışsın kemiğin de tendonu ortadan ikiye cart diye kesmiş, diz kapağını içeride bulup yerine koyacaklar sonra da tendonu bağlayacaklar kemiğine iki vidayla, korkma hemen geçecek hiç sıkıntın olmayacak yalnız 1 ay kadar okula gitmen sakıncalı olabilir." Beyler inanır mısınız o anda öyle bir güldüm ki, tüm ameliyathane inlemiştir, rahatladığımı gören Erhan amca bana baktı, "Atakan korkma ağzına kötü bir koku gelecek, tatsız bir şey olacak ama 10 saniye bile geriye sayamayacağına bile iddiaya girerim" Hakikaten dediği gibi ağzıma taktan bir koku geldi beyler anlatması mümkün değil ama ilaçlı votka denebilir tadı için. Keskin ve sertti ardından bana bakıp güldü Erhan abi, "Bitirirsen eğer ameliyattan çıktıktan sonra hastane yemeği değil kebap ısmarlayacağım sana" saymaya başladım, "10-9-8-3-2-1-0" Ben kazandım demek için ağzımı açtığımda başım yana düştü, uyuyakaldım beyler.
    ···
    1. 1.
      0
      panpa whatsapp sslerinde arkadaki kız ebrarmı
      ···
    2. 2.
      0
      sex and tavuk dürüm kankim nerdesin amk
      ···
    3. 3.
      0
      kendıme yıyecek bıseyler hazırlayıp hıkayelere yamuldum kanka burdayım
      ···
    4. 4.
      0
      ss lerdeki kız ebrarsa paintten mütüş bir çabayla suratını birleştirdim nasıl bir tatlılığı olduğu hakkında fikir sahibiyim
      ···
      1. 1.
        0
        Evet kanka o zaten direk ama paintten çabanı takdir ettim ahaha, helal olsun ne diyim.
        ···
      2. 2.
        0
        kanka gülüşü çok güzelmiş harbiden ha kızın şimdi na yaptığını biliyormusun evlendimi kaldımı
        ···
      3. 3.
        +1
        ben tumblr kız fotosu sandım ebrar mıymıs O.O
        ···
      4. 4.
        0
        çok güzelmiş ha kanka bu efenin annesini kanırtim oç yüzünden ayı kardeşimiz evlenecekti belkide amk ananı gibim efe
        ···
      5. 5.
        +2
        gordugum ılk efeyı tokat manyagı yapıcam
        ···
      6. 6.
        +1
        kanka evlenme durumu yok ama şuanda zaten beş kıta uzaklıktaki hatunu hayatta bulamayız yani. Bir iki defa irem'den haberini aldım, hala aynıymış zaten hikayenin sonunda da kendi ağzından dinleyeceksiniz onu.
        ···
      7. 7.
        0
        hala aynıymıs derken anlamadım kanka hala şu seni satıp lavuklarla yatıp kalktığı ebrarmıymıs lafta omu onları kullamıyomus hala?
        ···
      8. 8.
        +2
        Aynen öyle be kanka hala öyleymiş fakat onu son kez gördüğümde söyledikleri doğruysa onun yolu da o olsun, varlığımızda bahtiyar olamayanlar yokluğumuzla mesut olsunlar kardeş.
        ···
      9. 9.
        +1
        hikayenin sonunu bekliyoz dürümcü kankimle seri kanka
        ···
      10. diğerleri 7
    5. 5.
      0
      haha merak ettım
      ···
    6. diğerleri 3
  18. 43.
    +3
    Okullar tabii ki açılmıştı beyler, bahsetmedik ama lise 3 bizim için zorlu bir dönem olmaya başlamıştı, zütümüzden kan alıyorlardı ve biz it gibi çalışıyorduk, dershaneler, haftasonları dolulukları içinde bir tek ortak paylaşımım olan bizim ekiple buluşabiliyordum. Ebrar ile buluşmam zaten mümkün olmuyordu. Haftasonları o da benimle buluşuyordu, döndüğünden beri ilk defa hayatında biri yoktu ve inanır mısınız bu beni inanılmaz mutlu ediyordu, bir yanım hala onunla olmak, geri dönmek istiyordu onunla kalmak istiyordu. Napalım ben böyleydim işte beyler, haftasonları güzel yemeklere zütürüyordum onu, sonrasında o ödüyordu tabii. Aramızdaki 3 yıllık ilişkiden sonra benim paramın kısıtlı olduğunu anlamıştı, ben çaktırmamaya çalışsam da mümkün mertebe o ödüyordu her defasında ödememesini söylüyordum genelde pislik olsun diye teşekkür ederim diyip öpermiş gibi yaparken yanağını ısırıyordum. O günleri de hala özlüyorum, Ebrar insanın çevresinde olunca insanı mutlu eden bir varlıktı fakat ona aşık olduğunuzda sizi inanılmaz üzerdi, bu hikayeyi dinleyen bir kaç kişinin bile Ebrar'a aşık olmasından onun cazibesini az çok çıkartabiliriz sanırım beyler, neyse devam edelim hikayemize biz böyle devam ederken Ayhan diye bir arkadaşım vardı, iyi anlaşırdık ama çok da takıldığımız bir tip değildi, annesi kimya hocasıydı bir gün Ayhan'ın annesi Nurgül hoca beni çağırdı dedi Atakan, Ayhan sana bir şey iletecekmiş ama bulamıyormuş, sana bu kağıdı vermemi istedi dedi. Tabii benim kanım dondu kimse bana tutup da hocayla kağıt gönderecek kadar önemli bir şey yazamazdı, yazsa bile ne anlamı olabilirdi ki? Bildiğim kadarıyla Ayhan son dönem çok hastaydı bir karaciğer sıkıntısı vardı fakat okulda herkesin sevdiği tanıdığı bir tip olduğundan direk dedikoduyu da alan bir elemandı. Fakat şaşırtıcı bir biçimde dedikoduyu dağıtmazdı, sadece içinde olan insanlara söylerdi, bu yüzden onu herkes o kadar severdi, olayın aslını astarını bulmadan kimseyi uyarmayan erkek bir adamdı. Kağıdı alıp cebime attım, korkmuştum. Olabileceklerden hoşlanmıyordum, Ebrar son dönem bana çok mesafeli davranıyor, bir şey istediği zaman sadece yanıma yanaşıyordu. Bu da artık iyice beni kıllanıdırıyordu, hayatında bizim okuldan biri varsa benimle rekabet etmek istemeyeceğini biliyordum, bu yüzden belki de geçmişimizi gizliyor olabilirdi. Ne halt edecektim, kağıdı açmalıydım. Kağıdı açtığımda yüzüm düştü ama o sırada iki sıcacık el beni belimden tutup kafasını sırtıma gömdü, sonra beni güzelce kokladı, gülüp "Atkı için teşekkür ederim Şövalyem" dedi. Kağıdı saklamaya uğraşmak zorundaydım..
    Tümünü Göster
    ···
  19. 44.
    +3
    Devam ediyoruz beyler, tam gaz hem de yazma şevkim arttı bir anda bu partı da yazayım hemen 2 dakikalık tuvalet molasından sonra size geleceğim.
    ---
    Öyle bir an gelmişti ki artık her şey bomboştu, hani bilirsiniz ilk defanızdaki heyecan yoktur ama heyecansızlık da değildir, artık yeni bir şey değil ama zevkli bir şey yaparken, örneğin araba kullanmaktan zevk alan bir adam için, örneğin bilgisayar oynarken bir oyundan alınan keyif için, örneğin bigiblet sürerken ve ya motor kullanırken. işte o anda ben de öyle hissediyordum, Nilgün çok kısa değildi beyler, bunu da hikayemize ekleyelim dolayısıyla minnak şirin modelden çok ortalama güzellikte ortalama bir kızdı fakat davranışlarıyla ve bazen cazibesiyle bunu kapadı sanırım insanlar için, benim için sadece bir kerelik olay olduğu için bir şey diyemem. Ama kızın evinde bilirsiniz kız yanıza uzanır siz yanındasınızdır saçlarını okşarsınız filan ya öyle bir pozisyonda yatıyorduk. Sigarayı dönerek içiyorduk, bir an önce bitsin ve aksiyona başlıyim istiyordum açıkçası. Sigara biter bitmez Nilgün'ü tutup boynunu öpmeye başladım beyler sağ elimle de bir şekilde aşağıdan okşamaya çalışıyordum ama olaydan komple haberim olmadığı için öylece bir şekilde kendimce saçma bir uğraş veriyormuşum sonradan Nilgün söylemişti bunu da fakat çok libidolu bir hatun olduğu için o da sağ eliyle benimkini ellemeye okşamaya başladı pantolon üstünden. Şunu da ekleyeyim burada Nilgün öyle çok tecrübeli değil de içgüdüsüne göre ilerliyordu, öyle bir raddeye geldik ki artık ikimiz de yarı çıplaktık, ışıklar açık seviştiğim ilk kızdı beyler Niilgün o yüzden belki anısı farklıdır ama her şeyi görüyordum, tam başını koydum ki öylece bana baktı, kız gerçekten ıslaktı ve yanıyordu beyler ama gözümün içine bakıp başını iki yana salladı öylece. "Ne var kızım ağzını elimle mi kapatıyim?" (Denizden sevgilisinin komşular duymasın diye bunu istediğine dair geyikler yapardık hep) "Ayı hayır ben bakireyim" dedi. Beyler gram inanmadım, kızın sevgilisi 3 senelikti ve bir kerecik bir şey yapmamışlardı ama hafif başını dayayıp da içeri doğru zorlayınca hiç kolay girmediğini ve alırken zorlandığını farkettim, canı yandığı belliydi. Sonra ona dönüp baktım, "Sahiden mi söylüyorsun lan sen?" Başını üstüste salladıktan sonra gözünden yaşlar aktı. "Sevgilimle olsun istemiyorum, çünkü: benimle evlenceğine çok inanmış, seninle olmasını da istiyorum Ata ama bunun sadece bugünlük olduğunu biliyorum, yan tuvaletten konuşmalarınızı duydum" işte o anda bende kayış koptu beyler, kız doğru söylüyordu. "Ee dedim sevgilinle napıyorsunuz peki?" O anda hızlıca ayağa kalktı, bu sefer yüzü hınzırca gülüyordu benimkini ağzına alıp sakso çekmeye başlayınca benim de yüz güldü beyler tabii. Ama zaten çok tecrübeli değildi, üstelik çok uğraşıyordu ve de zaten 4 biradan sonra çok zorlanıyordum ben. Öyle bir süre devam ettik , kafamı kaldırıp "Amaan giberler" diye soruyu sordum. "istersen ilk seferin benimle olabilr biliyorsun değil mi?"
    Tümünü Göster
    ···
  20. 45.
    +3
    Deniz bana bakıp direk sarıldı, "Kardeşim benim sen Ebrar'dan sonra mı bozdun be? Sen sevgilisi olana yazmazdın Ayı, biliyorsun be kardeşim dost acı söyler en çok senin başına geldi niye hala yapıyorsun başkasına?" Öylece bakakaldım, Deniz çok haklıydı ama beyler inanır mısınız? Ben şuanda bunu istiyordum, o yüzden bahaneyi sıktım. "Ayrılmışlar oğlum" dedim. Güldü, "Ulan bilmiyor musun Nilgün'le o pekekenti, iki günde bir ayrılıp tekrar barışırlar, o çocuk o kızı tapulu malı gibi koruyor, Murat'ın başına gelenleri bilmiyorsun galiba?" Murattan pek haberim yoktu beyler, ama o gün öğrendiğim kadarıyla olay şuydu Murat Nilgün'e yazıyordu, Nilgün'ün sevgilisi bu olaydan hoşnut olmayıp şehir dışından istanbuldaki arkadaşlarını arayıp Üniversiteli tayfaya kendince liseli avlattırıyordu. Tabii ben sadece güldüm devam ettim. Nilgün'ün kadıköyde kendi evi var zaten oğlum, kimsenin haberi olmaz işte diyiverdim. Deniz de bana dik dik bakıp, birader git lan hadi dedi. Haklıydı, o halde bu son gün bir daha yapmam söz dedim? Anlaşmıştık. Kafasını salladı, hadi bugünlük eyvallah derken o ben tuvaletten çıktım. Tekrar Nilgün'ün yanına gittim. Bir bira daha söyledik artık oturmuş sanki sevgililer nasıl oturursa öyle oturuyorduk, bir elim dizindeydi fakat çok ileride tutmuyordum. Diğer elim de masadaydı öylece oturuyorduk, ömrüm boyunca sevgililerimle öyle oturmayı sevdim, arkadaşlarımla bazen masda otururken kol atarım arkadaşıma, gizli bir şey söyleceksem o zaman söyleyebilirim, ama sevgilimle bir türlü öyle oturamadım, birbirine sokulup oturmayı ben de severim ama sevgilime genelde o zaman tek kolumla tam bir sarmalama yaparım, kol atma değil yani. Neyse sonuç olarak öyle oturduk Nilgün'le sonra da 4. biradan sonra kalkıp evine gittik. Evin kapısını açar açmaz yatağın üstüne oturdum, kitaplarına ve odasına bakıyordum. Öylece takılıyordum işte, bir sigara filan yaktım etrafa bakınırken gülümsedim, Ebrar'ın odası kadar bir evde, Ebrar'ın yakın bir arkadaşını gibmek üzereyken aklımdan ne geçtiğini ben bile merak ediyordum beyler.
    ···
    1. 1.
      0
      panpa denizle hala görüşüyormusun
      ···
    2. 2.
      +1
      Evet Deniz Kaan ve Orhanla görüşüyorum geri kalan tayfa etrafa dağıldı, bir sene evvel de Deniz ve Kaanla aynı evde kalıyordum fakat aileler tabii biraz sıkıntı çıkardı, aynı şehirde yaşıyoruz niye evdesiniz lan siz diye kızıp bizi ayırdılar ama genel anlamda hep beraberiz.
      ···