/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 26.
    +2
    girdiğim petrol ofisinden bir araba aldım ve benzinini fulledikten sonra çalıştırarak nereye gittiğim meçhul şekilde dümdüz sürmeye başladım. acaba rüyamda ki gibi nesnelerin içinden geçebilir miyim? bunu denemek çok tehlikeli olurdu. hava zifiri karanlık üstelik yaşayan kimse yok yani bir kazana yapsam beni kurtaracak bir ambulans, hastane, doktor yada halk yok. bunu denemenin intihar olabileceğini düşündüm ama buradan kaçışında inanılmaz zor olabileceğini düşünüyordum. yolda bir internet bağlantısı buldum ve kamyonetin arkasında ki kodu; "L-1465G610SPDF" yazısını google'a arattım.

    bir sonuç bulamamıştı. tahmin etmeliydim... her şey bir saçmalıktan ibaretti. ama şuan içinde bulunduğum evrene nasıl geldim? acaba bu kod sadece bana özgü bir kod muydu internette bunun hakkında bir şey aramak çok saçma olmalı... arabanın içindeki küçük tablete, tüm ayarları manuele aldım ve tüm girdilerin ayarlarını silip, yazılabilecek her yere bu kodu girdim. bir değişiklik olmamıştı...

    kodun tersten yazılışı yani gördüğüm gezegendeki bayrağın üzerinde yazan kodları girdim; "FDPS016G5641-L" şeklinde. kodu girdikten sonra arabada inanılmaz bir enerji hissettim. yüzüme sıcaklık olarak yansıyordu ve arabanın tüm fonksiyonları kilitlenmişti. kapı kilitlenmiş, açılmıyor, arabanın camı sonuna kadar kapanıp kilitlenmiş ve fren - gaz pedali işlevini kaybetmişti. sanırım rüyamdaki şey gerçekleşecekti. ölmeyi göze almıştım çünkü başka şansım yoktu. yaklaşık 5 dakika boyunca 325km/h hızla gitmeye devam ettik, önümde araba olmadığı için herhangi bir değişim göremedim. rüyamda gördüğüm arabadan daha iyi bir araba olduğu için daha hızlıydık...
    ···
  2. 27.
    +2
    hikayede ki gibi burasıda, hiç yaşam belirtisi yok... 15 dakikaya devam...
    ···
  3. 28.
    +4
    aradan 10-15 hatta 20 dakika geçti ama yolda bir değişim yok... ne araba, ne mağaza dümdüz gidiyor. otoyola girmiş olmalıydım yoksa yol bu kadar boş olamaz. gözümü çok şiddetli ışıklar almaya başladı. nasıl olsa araba kontrolden çıkmıştı. kafamı eğip camdan yukarı doğru baktım ve gök yüzünde ayın kaybolduğunu ve tuhaf ışıklı cisimlerin sarsılarak dünyaya yaklaştığını gördüm.

    aklımda hemen araştırmalarım canlandı. acaba bu başka bir evrene açılan solucan deliğinin kapısı olabilir mi? çünkü kara delik olma ihtimali oldukça düşük. kara delik olsa nesneleri yutmaya çoktan başlamıştı. eğer gördüğüm şey gerçekten solucan deliğiyse arabadan kurtulmam gerekiyordu ama bu imkansızdı, tüm yollar kilitliydi ve arabanın içindeki küçük tablet bloke olmuştu. hemen telefonumu çıkardım ve küçük bir araştırma yaptım. arabanın radyosunu açtım, hiçbir radyo kanalı çekmiyordu. bir tanesinden kulakları tırmalarcasına yüksek hertz de ses dalgası çıkmaya başladı. ses dalgasının etkisiyle arabaya bir şey olmuş olmalı ki saatteki hızı maksimuma yani ibrenin gösterdiği kadarıyla 400km/h çıktı...

    tüm bunlar yaşanırken bir taraftan gök yüzüne endişeli gözlerle bakıp bir taraftan telefondan araştırmalar yapıyordum. çektiğim kamyonet resmine denk geldim gök yüzündeki tuhaf şeyler dünyaya oldukça yaklaşmıştı. arabayla son sürat giderken birkaç insanın yaşadığı küçük bir köy gördüm? büyük ihtimalle göz yanılsamasıydı... arabanın benzinini bitmesiyle bir yerde durdu. arabadan indim ve yaklaşık 900 metre geride kalan köye doğru ilerledim havanın karanlığında nasıl bulacağımı ve buraların çok ıssız olduğunu, açıkçası korktuğumu hissediyordum.
    ···
  4. 29.
    +3
    tahminimce üzerinde olduğum, çiçeklerin ve otların çürümüş olduğu bu toprak benim zamanımda yemyeşil bir tarım arazisiydi. köye doğru hızlı adımlar atmaya başladım. arabayla geçerken gördüğüm evi gördüm, gece kondu tarzı bir evdi ve tüm ışıkları yanıyordu. iyice heyecanlanmıştım. içeriden çocuk kahkahaları televizyon sesi geliyordu. kapıyı tıklattım, ses gelmedi. bir kaç kez daha tıkladım ve kapı tıklatmamın etkisiyle hafif bir şekilde açıldı.

    içeriye merhaba, iyi akşamlar diye bağırdım. tüm ses kesilmişti ve içerisi çok karanlıktı. kapıdan bir adım atıp tekrar dışarı çıktım ve binaya baktım. tüm ışıkları sönmüştü. acaba geldiğim için korkup beni bir hırsız falan mı sandılar? telefonun flaşını açtım ve tüm odaları gezdim. inanır mısınız günümüze dair hiçbir şey yok her şey is pas tutmuş koltuklar yırtılmış, lambalar patlamış...

    ama nasıl olur? az önce içeri girmeden önce her şey dışarıdan çok güzel gözüküyordu... bu kadar tuhaflık haddini aşıyordu artık. evin bir alt katı olduğunu gördüm ve girmekle girmemek arasında bir ikilemde kaldım. cidden çok korkuyordum girmem lazım mıydı? sorularımın cevabı bu eski püskü bodrum katında olabilir miydi? artık tek umudu mu alt kata bağlamıştım ve kapısını açtım.
    ···
  5. 30.
    +3
    ucu bucağı olmayan derinlikte bir merdivenle karşılaştım. o kadar karanlıktı ki aşağı doğru adım atsam düşmem an meselesiydi. telefonun flaşını açtım fakat sadece ayaklarıma kadar aydınlatmaya yetiyordu. şarjımda bir hayli az kalmıştı, bu dert değildi, arabalar ile şarj edebilirdim. her duruma karşı cebimde sakladığım küçük şarj kablom neyse ki yanımdaydı...

    küçük ve dikkatli adımlarla aşağıya doğru inmeye başladım telefonun ışığını sağıma doğru tuttuğumda simsiyah bir boşluk gördüm. sol taraf ise merdivenlerin duvara bağlı olduğu yer. tutunacak bir yeri dahi yoktu merdivenin. yaklaşık 10 dakika boyunca indim ve hala yol bitmemişti. inerken aklımı uçuracak derecede bir ses yankılandı ve tüylerim diken diken, korkuyu iliklerime kadar hissettirecek kadar şiddetli bi sarsıntı yaşadım. kalp atışım o gecekinden 10 kat daha seri atmaya başladı. sesin yankısı hala devam ediyordu. bir çan gibi kulağımda tekrar tekrar yankılanıyordu.

    geri dönmek iyi bir fikir olabilirdi ama vazgeçemezdim. aşağıya inmem lazım, aşağıda beni karşılayacak şey bir insanda olsa, ruhani bir varlık bile olsa aşağıya inmem gerekiyordu...
    ···
  6. 31.
    +1
    15 dakika mola...
    ···
  7. 32.
    +4
    merdivenlerden inerken burnuma çok ağır küf kokuları gelmeye başladı ve odada çok güçlü rüzgar dalgası geldiğini hissedebiliyordum. son bir kac adım daha attım ve merdivenin bittiğini yani atılacak adım olmadığını, bir yerin dahi olmadığını gördüm sol taraf duvar sağ taraf ise boşluktu. geri dönecektim, arkama döndüm ve telefonun flaşını tuttum. inmemi sağlayan basamaklar yok olmuştu.

    bu demek oluyorki tek şansım kendimi o karanlık boşluğa bırakmak olacaktı...
    ···
  8. 33.
    +4
    tüm cesaretimi topladım ve olayların nasıl bu kadar hızlı geliştiğini tekrar düşünmeye başladım. her şey o gördüğüm rüya yüzünden miydi? hem ne alakası vardı bunun bir rüyayla? tam bunları sorgularken yüzüme çarpan rüzgar bir anda sırtıma çarpmaya başladı, sanki biri beni dürtükler gibi yerimde duramayacağım kadar, karşı koyamayacağım kadar şiddetli bir rüzgar vurmaya başladı. sanki aşağıya atlamamı istiyormuş gibi.

    rüzgara karşı koyamadım ve ayaklarım basamağı terk ederek, vücudum boşluğa doğru ivme kazanmaya başladı. düşüyordum ama düşüyormuş gibi hissetmiyordum. sanki yukarıya doğru çekiliyormuş gibiydim. düşüş esnasında rüzgarın şiddetli ivmesiyle kafatasım zarar görmüş olmalı ki bilincimi kaybettim...
    ···
  9. 34.
    +2
    tekrar uyandığımda başımda 2 tane adam olduğunu gördüm. bana bakıyorlardı. hemen neredeyim diye soru yönelttim ve aramızda şöyle bir diyalog gerçekleşti:
    b: ben
    a: adam

    a: burayı nereden buldun, nasıl geldin buraya? bir anda yanımızda belirdin? kimsin sen?

    b: ben, köyünüze geldim, şehirde hiç insan yoktu. yardım istemek adına geldim buraya. neler oluyor neden şehir terk edilmiş gibi kimse yok, her yer yağmalanmış bir savaş mı oldu?

    a: dalga mı geçiyorsun? olanlardan hiç mi haberin yok?

    b: hayır ben, evime gidiyordum ve tam kapımın kilidini yerleştirdiğimde bayıldım ardından uyandığımda kendimi bu zamanda ve her yerin yıkık dökük olduğu şehirde buldum, buralar böyle değildi.

    a: neler saçmalıyorsun kardeşim! çok film izlemişsin kaybol buradan büyük ihtimalle bi hırsızsın. defol buradan. onca iş arasında senle uğraşmayalım.

    diğer adam(d:)

    d: ne oluyor derdi neymiş?

    a: zamanı kırdığını iddia eden aptalın biri, çok film izlemiş, tamda kapıyı gösteriyordum.

    b: ben hırsız falan değilim sadece şehre neler olduğunu öğrenmek istiyorum. hangi yıldayız? saat kaç ve burası neresi?

    d: dostum bu adam doğru söylüyor olabilir, olanları anlatalım belki işimize yarar bilgiler verir.
    ···
  10. 35.
    +1
    adam: sana olanları anlatmadan önce 24 ekim 2041 tarihinde olduğumuzu söyleyeyim.
    bak, bundan 25 sene önce 2 devlet arasında bir tartışma çıktı ve birbirlerine saldırmaya hazırlandılar. dünya seyirci kalmıştı, kimse etliye sütlüye karışmak istemiyordu, adeta bana dokunmayan yılan 1000 yıl yaşasın kafasındaydı devletler. devletimiz ve rakip devletin arasındaki tartışma büyüdü ve birbirlerini nükleer bombalarla tehdit ettiler.

    saldırıya geçen ilk taraf güçlü bir istihbarata sahip olduğu için bizim devletimiz oldu. rakip devlete atılan uranyum dolu nükleer füzeyi düşmana göndermek üzere havaya ateşlediler, füze gökyüzünde süzülürken ozon tabakasını çok ağır bir şekilde zedeledi ve bir gaz bulutu içinde füze kayboldu.

    belki görmüşsündür gök yüzündeki nesneleri, ışıklı olanlar hani... işte onlardan bizim yaşadığımız bölgede 3 tane çıktı ve inanılmaz hızlı şekilde büyüyerek tüm şehri kapladı. herkes evlerine sığındı ama kaçış imkansızdı. onlara giren bir daha çıkamıyor, yaşayıp yaşamadığı belli olmuyordu.

    b: peki ne bunlar nasıl bu kadar güçlüler ve ne işe yarıyorlar?

    adam: solucan delikleri olduğunu tahmin ediyoruz. sadece onlar bir insanı içine çektiklerinde farklı bir boyutta doğmalarını sağlarlar. ama şehrin yağmalanmasına açıklık getiremedik ve anlayamadık. çünkü şuan ki evrende yada şehirde sadece biz varız. belkide öyle sanıyoruz. en iyisi ömrümüzün sonuna kadar burada beklemek. yeterli erzağımız var ve dışarıya çıkınca o koku, radyasyon kokusu insanı kanser edecek kadar kuvvetli bir koku...
    ···
  11. 36.
    0
    1 saat sonra devam
    ···
  12. 37.
    0
    okuyan dostlarıma duyuru; biraz işim var. yaklaşık 18:00-19:00 civarında 5-6 bölüm daha gelecek, belkide daha fazla.
    ···
  13. 38.
    +1
    --son sürat devam ediyoruz--

    ben: yeterli erzağımız olsa dahi, sorgulamadan, körü körüne, bu kadermiş yapacak bir şey yok mu diyeceğiz? saçmalamayın. buradan çıkmamız ve neler olduğunu öğrenmemiz lazım, sizi bilmem ama ben gidiyorum.

    diğer adam: gidebilirsen tabi bizi de yanına almanı isteriz, buradan çıkış yok, yerinde olsam kapıyı açtığım an buraya girmenin kötü bir fikir olduğunu düşünüp geri dönerdim.

    artık kafam allak bullak olmuştu, bu adamlar tek tekin tiplere benzemiyordu. erzakları bitince yamyamlık bile yapabilecek tarzda insanlardı. bir an önce buradan kurtulmam gerekiyordu ama burada gördüğüm insanlar beni yalnız bırakmayacak bana ayak bağı olacaklardı. aptal kafam... ne vardı da girdim şu çıkmaza...

    ben: yatıyorum, biraz istirahate ihtiyacım var, madem buradan çıkamıyoruz birbirimize katlanmak zorundayız.

    ikisi de kafa salladı ve uykuya daldım.
    ···
  14. 39.
    +1
    uyku esnasında yine rüyalar alemine girdim ve rüyamda ruhani bir varlığın bana yaklaşarak, yüksek sesle;
    v: varlık
    b: ben

    v: yanındakilere güvenme ve burayı hemen terk et! sizin gibileri bu tarz yerlerde istemiyoruz! hemen burayı terk et

    b: ses nereden geliyor? sen... sen kimsin? ve neden gitmemi istiyorsun? zaten bir yolu olsa arkama bakmadan giderim. hem yanımdaki adamlar hakkında ne biliyorsun?

    v: kim olduğum seni ilgilendirmez ama küçük bir ip ucu vereyim. 25 sene önce gördüğün rüya yada henüz 5 gün önce gördüğün rüya desem senin için daha anlaşılır olur. kırmızı kamyonetin şoför koltuğunu boş sanıyordun değil mi? ahmak... şoförsüz bir kamyon ilerler mi sence? insanlar gerçekten çok salak.

    b: ne demek oluyor bunlar? hem...

    v: vaktim doldu...

    yattığım yerden atılarak kanter içinde uyandım. odadan bulunan adamlar uyumamıştı ve ne olduğunu sordular. kötü bir rüya herhalde hatırlamıyorum diyerek geçiştirdim ve uyumak üzere kafamı tekrar yere yasladım.
    ···
  15. 40.
    +1
    düşünüyordum... rüyamda gördüğüm varlığın yüzünü hatırlamaya çalışıyordum. başımın belaya girdiği kesindi çünkü beni tanıyan bir ruhani varlıktı... gördüğüm rüyadaki kırmızı kamyonetin sürücüsü olduğunu iddia etti... saçmalık, neden böyle şeyler oluyor? bu ruhani varlık rüyama girdiyse bu oda da olma ihtimalide bir hayli yüksek...

    uyuyormuş gibi yapıp adamların konuşmalarını dinledim, saçmalayıp duruyorlardı ve kayda değer bilgiler vermiyorlardı. onları dinlemek tamamen zaman kaybıydı. tüm bu düşünceler içinde tekrar uykuya daldım. amacım rüyamda varlığı tekrar görmekti.

    yine bilinç altımın oyunlarıyla yeşil bir alanda görmeye başladım kendimi, ruh benim ama vücudum sanki benim vücudum değildi rüyamda... tam gezinirken kulağıma bir ıslık sesi geldi, ama o kadar yakından çalınmış bir ıslık ki, üfürmesini o serinliği kulağımda hissettim. olduğum yerde durdum ve arkamı dönmedim. bilgi almak istiyordum ama belki biraz gizemli konuşursam o şeyden bilgi elde edip sorularımın yanıtını bulabilirdim.

    b: ne istiyorsun?

    v: saçmalama? asıl birşeyler isteyen sensin. bunu ikimizde biliyoruz.

    b: benimle neden uğraşıyorsun?

    v: yanındaki dallamaların söylediği şeylere inanma, seni kandırmak için saçma sapan şeyler zırvalıyorlar.

    b: bana bir çıkış yolu gösterde defolup gideyim şu pislik çukurundan.

    v: hayır bunu istemiyorum. biraz daha burada kalacaksın, hayatta kalırsan seni af...

    b: NE SAÇMALIYORSUN SEN? KiM OLUYORSUN DA BENiM HAYATIMI KONTROL EDEBiLDiĞiNi SANIYORSUN? KENDiNi GÖSTERMEYE BiLE KORKAN BiR SALAKSIN.

    v: sakin ol, burada kuralları ben koyarım ve yerinde olsan böyle biriyle düzgün konuşurdum aksi takdirde hiç hoşuna gitmeyecek sonuçlarla karşı karşıya kalabilirsin fani ruh... sana şu kadarını söyleyeyim. adamların erzak dolabında bir şey var. buradan çıkmanı sağlayacak şey. ama dikkatli olmanı tavsiye ederim.

    b: ne var? neden şifreli konuşuyorsun? biraz dah...

    v: bu kadar yakınma yeterli. gidiyorum, bana güvenme ve benle iletişime geçmeye çalışma...
    ···
  16. 41.
    +1
    varlık yok oldu ve rüyam devam etti. rüyamın devamında yaşlı bir adam bana bir kağıt uzattı ve kağıtta 6300AU yazısını okudum. bu yazıyı aklımda tutmam gerekiyordu ve uyanana kadar unutmam gerekiyordu. rüya bitti başka rüyalar gördüm ve uyandım. şansım yaver gitmiş olmalı ki yazıyı unutmadım ve uyandığım gibi telefonuma kaydetmek üzere not defterini açtım. adamlardan biri hemen maydanoz oldu ve beni sorgulamaya başladı. kaçamak cevaplar verdim ve onu atlattım. notu telefonuma kaydettim ayağa kalktım ve odayı dolaşmaya başladım.

    adam bana ne aradığımı sordu, bir şey olmadığını ve sadece canımın sıkıldığını söyleyerek onu geçiştirdim. tam erzak dolabına gittim adam koşarak yanıma geldi.

    a: yerinde olsam onlara dokunmazdım.

    b: erzağınız umrumda değil sadece içinde neler var görmek istiyorum.

    a: seni ilgilendirecek bir şey yok. buradan uzaklaş, kan çıkmasın.

    b: siz neler saçmalıyorsunuz kardeşim? kan çıkmasın falan? hayırdır yani ne olacak, polis, asker yok diye beni mi öldüreceksiniz? hadi öldürün bakalım. madem çıkış yok öldüründe leşimin kokusuyla yaşayın aylarca, belkide yıllarca. bekliyorum hadi.

    adam bunun üzerine gözlerimin içine odaklanmış bir şekilde yanımdan ayrıldı. erzakları karıştırmaya başladım, rüyamda ki varlığın söylediği, beni buradan kurtaracak şeyin burada olduğunu söylemişti...
    ···
  17. 42.
    +1
    önce sakinleştim ve erzak dolu dolabın içini açtım. aceleci davranmak dikkat çekmemi sağlayacaktı, o yüzden olabildiğince doğal davranmaya başladım.

    dolabın içinde çikolatalar, bisküviler ve koli koli litrelik su şişeleri vardı. son kullanma tarihlerine baktığımda ise üretim tarihinin 2040, son kullanma tarihinin ise 2042 olduğunu gördüm. ama bir dakika. söylenilene göre bu olay 2016 da yaşandı ama nasıl oluyor da erzakların üretim tarihi ve tüketim tarihi bulunduğum evrenin zamanıyla uyuşuyor?

    adamın söylediklerine göre şehirde kendilerinden başka yaşayan kalmamıştı. yine kafam aşırı derecede karışmıştı ve amacımdan sapmamı sağlamıştı. ama dolabın yanından ayrılmadım ve içinde bi çanta buldum.
    ···
  18. 43.
    +1
    çantanın içinde elektronik bir cihaz buldum. üzerinde herhangi bir tuş yoktu. üzerinde marka vb. yazmıyordu.

    hemen el çevikliğiyle adamların göremeyeceği şekilde cebime attım. aradığım şey büyük ihtimalle buydu. adamlarla pek konuşmuyordum. yine yatacağımı söyledim ve köşeme çekildim. telefona benzeyen cihazı kurcalamaya başladım. herhangi bir girişi, ses açma kapama, kapatma vb. hiçbir opsiyonu bulunmuyordu. dümdüz telefon ekranı gibiydi ve arkasıda siyah krom kaplama, çelik gibi bir şeydi. elektronik bir cihaz olduğu kesin gibiydi ama ne yapacağımı bilmiyordum.

    yine düşüncelerimle ne yapacağımı, cihazı nasıl harekete getirebileceğimi düşünürken uykuya daldım. tesadüfe bakın ki bu sefer rüya görmedim. yaklaşık 2 saat sonra tekrar uyandım ve adamların uyuduğunu gördüm.
    ···
  19. 44.
    0
    telefonumu açtım ve kodların yazdığı not defterini açtım. kağıdım ve kalemim yoktu ama aklıma parlak bir fikir geldi. telefonun üzerindeki tuşları cihaza hizalayarak yani yansıtarak yansıma bir klavye elde ettim ve harflerin yansıdığı cam ekranın üzerine yazan kodları aynı bir telefonun klavyesinden yazıyormuş gibi bir bir girdim cihaza.

    kodları girdim ve hiçbir şey olmadı. sinirlendim ve cihazı cebime alarak tekrar uyudum. yaklaşık 47 dakika sonra uyandım ve cebimde inanılmaz bir sıcaklık, elimi cebime attığımda cihazın çok ısındığını ve sürekli titreşim yaptığını fark ettim. cihazı yere bıraktım ve yerde titreyerek hafif hafif yol almaya başladı fakat titreşimin yere çarpmasıyla çok rahatsız bir ses çıkmaya başladı. bu seste uyuyan adamları rahatsız edecekti ve uyanmalarını sağlayacaktı. onlar uyanırsa başım belaya girebilirdi. o yüzden şuan bunu yapmak iyi bir fikir değildi. ama cihaz git gide ısınıyordu, patlama riski yüksekti ne yapacağımı bilmiyordum, ne yapacağımı düşenecek fazla zamanım kaldığını da pek sanmıyordum.
    ···
  20. 45.
    +3
    düşünecek kafam kalmamıştı ve ne yapacağımı bilmiyordum. cihazı yerden aldım ve elimde hızlı bir şekilde sallamaya başladım. salladıkça koluma farklı bir enerji nüfuz etmeye başladı. sanırsam işe yarıyordu.

    kısa süre sonra cihazı tekrar yere bıraktım ve titreşimin kesildiğini fark ettim ama yaydığı sıcaklık artıyordu ve neredeyse tüm odayı ısıtmıştı. aradan 7 dakika geçtikten sonra yerde duran cihazın sol köşesinden kırmızı bir x ışını doğrusal bir şekilde bir noktayı işaret etmeye başladı. bu olay beni fena heyecanlandırmıştı. ışık çok zayıftı ama bir noktayı işaret ediyordu.

    yerimden doğruldum ve sessizce cihaza dokunmadan noktaya doğru yol almaya başladım. sessiz olmalıydım. aksi takdirde adamları uyandırabilirdim. ışık hüzmesinin gösterdiği noktaya ilerledim ve bir şey olmadı. 3-4 dakika bekledim ve hiçbir şey olmadı. tam geri dönecektim ki bir anda vücudum kas katı kesildi ve kıpırdayamaz hale geldim. bacağımdan çok serin terler akmaya başladı ve dilim damağım ani bir şekilde kurudu. kıpırdayamıyordum ama çok şiddetli bir rüzgar yüzüme çarpıyordu.
    ···