-
26.
+1Rezzers
-
27.
+42 şubat 2022 tarihli dökümanda işten ayrılma dilekçemi verdiğimi ve artık başka bir iş bulduğum gerekçesiyle istifa ettiğimi okudum. ben işini seven bir insanım. neden böyle bir şey yapmış olabilirim ki? kafam iyice karıştı ve nasıl olduda ben 2016 senesinden 2041 senesine geldim. tamam zamanda yolculuk olabilir ama konumuzla uzaktan yakından alakası yok çünkü araştırdığım kadarıyla zamanda yolculuk, kara deliklerle ve solucan delikleri ile gerçekleşiyor hadi en kötüsü sağlam bir zaman makinesiyle...
ama benim yaptığım tek şey evime girip anahtarı yuvasına yerleştirmekti. bu kadar basit olmamalıydı ve dünyada bu kadar insan varken bu şeyin bana olması tam bi saçmalıktı. bu işte bi iş var... biri benimle dalga geçiyor lafını etmiştim fakat geri alıyorum çünkü artık bu bir kişinin yapabileceği bir iş değil hatta "kişi"nin yapabileceği bir iş değil.
telefonumu biraz kurcaladım ve plakasını aldığım kamyonetin resmini tekrar inceledim. kamyoneti bulmam lazımdı ama nasıl bulacağım konusunda hiç bir fikrim yoktu, fikir alabileceğim bir internet yada arayabileceğim bir kişi dahi yoktu. resmen tıkılı kaldım evrende, araba yok, otobüs yok, insan yok. sadece ben ve düşüncelerim var. yada ben öyle zannediyordum... -
28.
+1Güzelmiş sardı ben bunu okurum
-
-
1.
0teşekkür ederim, hoş geldin...
-
1.
-
29.
+3okurken dinlemenizi tavsiye ettiğim müzik; https://youtu.be/5_5VOkR-PaM
kamyoneti bulmak üzere yola koyuldum. yanıma bilgisayarımı da aldım. koca şehirde kırmızı bir kamyonet aramak üzere yola çıktım. iğneyle kuyu kazmaktan farksızdı... ne yapacağım hakkında hiç bir fikrim yoktu. telefonum bir elimde, bilgisayarım bir elimde koştura koştura ilerliyordum, telefonumdan bir ses geldi...
o an ki heyecanı size anlatamam, bi internet bağlantısı takılmıştı Wi-Fi'a bu demek oluyor ki yakınlarda canlı belirtisi var. korkmuyorda değildim ama başka şansımda yoktu. bağlantıyı kaybetmeden nerede tam çektiğini bulmak için küçük manevralar yapmaya başladım. internetin çektiği yer dağlık bir alandı, her yer topraktı, burada nasıl internet çekebilir ki? imkansız...
yaşam belirtisi umrumda değildi, ihtiyacım olan tek şey internetti... sorularıma cevap olacağını, beni aydınlatacağını düşündüğüm tek şey. şifreliydi fakat bilgisayar bilgim sayesinde bir kaç saat uğraşla şifre kombinasyonlarıyla ağa bağlandım. 2016 senesinin internetinden bir hayli hızlıydı. hemen haberler yazıp google'a arattım. tüm haberler normal görünüyordu. günümüz tarihini internette arattığımda 8 mart 2016 yazısıyla karşılaştım. ama nasıl olur?? benim kapının önünde bayıldığım tarih 7 mart 2016 yani, yani 1 gün mü geçti sadece? peki marketteki bisküvilerin son kullanma tarihleri? bilgisayarın tarihinde yazan 2022 istifa dilekçem ve bilgisayarın 2041 yılını göstermesi?
işler iyice sarpa sarmaya başlamıştı... düzene tam alışmaya çalışırken, amacıma ulaşmaya ve aklımdaki soruları yanıtlandırmaya çalışırken böyle bir şeyle karşılaşmam beni derinden sarsmıştı... -
30.
+5okurken dinlemenizi önerdiğim müzik: https://youtu.be/JA5FgJ1c8-w
acaba rüyada olabilme ihtimalim var mı? hatırlamaya çalıştığım o gece beni aniden uyandıran, kalbimin inanılmaz atış sesi, koridorun karanlığı, kapıyı kitlemem, diğer gün kurduğum saatin zamanından önce çalması hatta telefondan çalmaması? acaba rüya mı hatırlamak isterken gördüğüm rüyayı mı yaşamaya başladım? böyle bir ihtimal olamaz. inanılmaz derecede uçuk şeyler düşünmeye başlamıştım, galiba delirmekti bu...
internete bulunduğum durum hakkında şeyler yazdım fakat alakalı hiçbir şey çıkmadı. internetin zamanı normal zamanı gösteriyorda ben gelecekteyim? hemde 25 yıl ilerideyim. bu sadece bir rüyayı hatırlamayı arzulamakla olacak bir iş değildi... bir diğer tuhaflık ise, güneş batmıyor ve saatlerdir gündüz. saat 21:43'ü göstermesine rağmen öğlen zamanı gibi güneş tam tepede ve kavurucu bir sıcak var...
kırmızı kamyonetin arkasında yazan plakayı internette arattım ve bir firmaya ait olduğunu gördüm. firmanın adresini aldım ve oraya doğru yol almaya başladım. benim için uzun bir yol olacaktı, herhangi bir taşıt yoktu. karnımda acıkmıştı... son kullanma tarihleri geçmiş bisküviler geldi aklıma. kime göre, neye göre tarihi geçmiş? 2041 senesinde olduğumu doğrulayan sağlam bir kaynakta yok. o yüzden yolda gördüğüm ilk markete daldım ve biraz yiyecek aldım. -
31.
+2https://www.youtube.com/watch?v=qw5RSMvv5tY
kamyonet firmasına ulaşmam yaklaşık 11 saatimi aldı, yolda ara ara dinlendim ve tarihi geçmiş yiyecekleri tükettim. neredeyse varmıştım. yalnızca 500 metre kalmıştı.
iyice heyecanlanmıştım yorgun ayaklarımı olabildiğince hızla öne atarak hızlanmaya çalışıyordum. firmaya varmıştım, içeri girdim. resmen araç mezarı... siz diyin 1000 ben diyeyim 10.000 tane araç var...
kamyoneti bulmam günlerimi alacak gibi gözüküyor. ucu bucağı olmayan bir koro halinde dizilmiş araçlar, aradığımın burada olduğuda kesin değil zaten, şansımı denemem lazımdı ama biraz uyumam gerekiyordu. saatlerdir ayaktaydım ve havanın sıcaklığı beni olabildiğince yormuştu. arabanın birinin içine girdim ve yumuşak koltuğa uzanarak uyudum... -
32.
+3--saat bir hayli geç olmuş dostlar, pek talep yok zaten... şu saatte yazsam kimse görmez. yarına devam edeceğim. okuduğunu bildiğim 3-4 kişi var, onların hatrına hikayeyi sonuna kadar yazacağımdan şüpheniz olmasın. ilgi olmasa bile, şuku gelmese bile yarıda bırakmayacağım. esen kalın, hayırlı geceler... --
-
33.
0Prezerv
-
34.
0Rezerved
-
35.
0Reserved
-
36.
+6... devam ediyoruz...
uyumadan önce saat 23:11'i gösteriyordu ama belirttiğim gibi güneş öğlen zamanı gibi en tepede kavurucu bir sıcak yaymaya devam ediyordu... uyandım ve hatırlamaya çalıştığım rüyayı gördüm ve hepsi hafızamda... bana rahat bi uyku sağlayan arabayı terk edip dışarıya çıktım...
saat 12:26 ve hava zifiri karanlık... ay hiç olmadığı kadar yakın neredeyse 3 saat koşsam yetişecek gibiyim, o kadar yakın... işte o gece gördüğüm ama hatırlayamadığım şimdi gördüğüm rüya;
"bi arabanın içinde son sürat gidiyorum. hız ibresi neredeyse yerinden fırlayacak o kadar zorluyor hızım. önümde onca araba var ama hiç birine çarpmıyorum. bir hayalet misali hepsinin içinden geçiyorum. 280 km/h hızla yol alıyorum. frene bassam da hiçbir şekilde duramıyorum. arabanın tekerlekleri eridi, önümde bir mağaza var sağ sol yapamıyorum büyük ihtimalle çarpacaktım. tekerlekler eridi ve araba yere sürterek, asfaltın ateşini çıkararak hız kaybetmeden yol almaya devam ediyor. araba mağazanın içinden geçti ama çarpmış gibi sarsıldım ve bayıldım. tekrar uyandığımda kendimi bi uzay aracının içinde ve bir gezegenin üzerine yeni iniş yapmış olarak görüyordum. benden önce gelen astronotlar bir bayrak dikmişti. uzaktaydı... ilerledim, kesin kanada yada amerikadır diye düşünüyordum. bayrağa yaklaşınca tanıdık bir şeyle karşılaştım.
bayrağın üzerinde kodlar yazıyordu ve bu kodlar kırmızı kamyonetin arkasında yazan kodların tersten yazılışıydı - eğer beynim beni yanıltmıyorsa - tabi rüyada kamyonetten haberim olmadığı için devam ettim ve beyaz bir ışık hüzmesi üzerimide doğru geliyorken bir anda rüya son buldu."
bu rüya bana adeta bir rehber olmuş, artık ne yapacağımı kestirecek hale gelmiştim. kamyonetin aramanın zaman kaybı olduğunu düşünerek en yakın petrol ofisine doğru yol aldım... -
37.
+2girdiğim petrol ofisinden bir araba aldım ve benzinini fulledikten sonra çalıştırarak nereye gittiğim meçhul şekilde dümdüz sürmeye başladım. acaba rüyamda ki gibi nesnelerin içinden geçebilir miyim? bunu denemek çok tehlikeli olurdu. hava zifiri karanlık üstelik yaşayan kimse yok yani bir kazana yapsam beni kurtaracak bir ambulans, hastane, doktor yada halk yok. bunu denemenin intihar olabileceğini düşündüm ama buradan kaçışında inanılmaz zor olabileceğini düşünüyordum. yolda bir internet bağlantısı buldum ve kamyonetin arkasında ki kodu; "L-1465G610SPDF" yazısını google'a arattım.
bir sonuç bulamamıştı. tahmin etmeliydim... her şey bir saçmalıktan ibaretti. ama şuan içinde bulunduğum evrene nasıl geldim? acaba bu kod sadece bana özgü bir kod muydu internette bunun hakkında bir şey aramak çok saçma olmalı... arabanın içindeki küçük tablete, tüm ayarları manuele aldım ve tüm girdilerin ayarlarını silip, yazılabilecek her yere bu kodu girdim. bir değişiklik olmamıştı...
kodun tersten yazılışı yani gördüğüm gezegendeki bayrağın üzerinde yazan kodları girdim; "FDPS016G5641-L" şeklinde. kodu girdikten sonra arabada inanılmaz bir enerji hissettim. yüzüme sıcaklık olarak yansıyordu ve arabanın tüm fonksiyonları kilitlenmişti. kapı kilitlenmiş, açılmıyor, arabanın camı sonuna kadar kapanıp kilitlenmiş ve fren - gaz pedali işlevini kaybetmişti. sanırım rüyamdaki şey gerçekleşecekti. ölmeyi göze almıştım çünkü başka şansım yoktu. yaklaşık 5 dakika boyunca 325km/h hızla gitmeye devam ettik, önümde araba olmadığı için herhangi bir değişim göremedim. rüyamda gördüğüm arabadan daha iyi bir araba olduğu için daha hızlıydık... -
38.
+2hikayede ki gibi burasıda, hiç yaşam belirtisi yok... 15 dakikaya devam...
-
39.
+1bekliyoruz güzel yazıyorsun
-
-
1.
0teşekkür ederim, hoş geldin...
-
1.
-
40.
+4aradan 10-15 hatta 20 dakika geçti ama yolda bir değişim yok... ne araba, ne mağaza dümdüz gidiyor. otoyola girmiş olmalıydım yoksa yol bu kadar boş olamaz. gözümü çok şiddetli ışıklar almaya başladı. nasıl olsa araba kontrolden çıkmıştı. kafamı eğip camdan yukarı doğru baktım ve gök yüzünde ayın kaybolduğunu ve tuhaf ışıklı cisimlerin sarsılarak dünyaya yaklaştığını gördüm.
aklımda hemen araştırmalarım canlandı. acaba bu başka bir evrene açılan solucan deliğinin kapısı olabilir mi? çünkü kara delik olma ihtimali oldukça düşük. kara delik olsa nesneleri yutmaya çoktan başlamıştı. eğer gördüğüm şey gerçekten solucan deliğiyse arabadan kurtulmam gerekiyordu ama bu imkansızdı, tüm yollar kilitliydi ve arabanın içindeki küçük tablet bloke olmuştu. hemen telefonumu çıkardım ve küçük bir araştırma yaptım. arabanın radyosunu açtım, hiçbir radyo kanalı çekmiyordu. bir tanesinden kulakları tırmalarcasına yüksek hertz de ses dalgası çıkmaya başladı. ses dalgasının etkisiyle arabaya bir şey olmuş olmalı ki saatteki hızı maksimuma yani ibrenin gösterdiği kadarıyla 400km/h çıktı...
tüm bunlar yaşanırken bir taraftan gök yüzüne endişeli gözlerle bakıp bir taraftan telefondan araştırmalar yapıyordum. çektiğim kamyonet resmine denk geldim gök yüzündeki tuhaf şeyler dünyaya oldukça yaklaşmıştı. arabayla son sürat giderken birkaç insanın yaşadığı küçük bir köy gördüm? büyük ihtimalle göz yanılsamasıydı... arabanın benzinini bitmesiyle bir yerde durdu. arabadan indim ve yaklaşık 900 metre geride kalan köye doğru ilerledim havanın karanlığında nasıl bulacağımı ve buraların çok ıssız olduğunu, açıkçası korktuğumu hissediyordum. -
41.
+3tahminimce üzerinde olduğum, çiçeklerin ve otların çürümüş olduğu bu toprak benim zamanımda yemyeşil bir tarım arazisiydi. köye doğru hızlı adımlar atmaya başladım. arabayla geçerken gördüğüm evi gördüm, gece kondu tarzı bir evdi ve tüm ışıkları yanıyordu. iyice heyecanlanmıştım. içeriden çocuk kahkahaları televizyon sesi geliyordu. kapıyı tıklattım, ses gelmedi. bir kaç kez daha tıkladım ve kapı tıklatmamın etkisiyle hafif bir şekilde açıldı.
içeriye merhaba, iyi akşamlar diye bağırdım. tüm ses kesilmişti ve içerisi çok karanlıktı. kapıdan bir adım atıp tekrar dışarı çıktım ve binaya baktım. tüm ışıkları sönmüştü. acaba geldiğim için korkup beni bir hırsız falan mı sandılar? telefonun flaşını açtım ve tüm odaları gezdim. inanır mısınız günümüze dair hiçbir şey yok her şey is pas tutmuş koltuklar yırtılmış, lambalar patlamış...
ama nasıl olur? az önce içeri girmeden önce her şey dışarıdan çok güzel gözüküyordu... bu kadar tuhaflık haddini aşıyordu artık. evin bir alt katı olduğunu gördüm ve girmekle girmemek arasında bir ikilemde kaldım. cidden çok korkuyordum girmem lazım mıydı? sorularımın cevabı bu eski püskü bodrum katında olabilir miydi? artık tek umudu mu alt kata bağlamıştım ve kapısını açtım. -
42.
+3ucu bucağı olmayan derinlikte bir merdivenle karşılaştım. o kadar karanlıktı ki aşağı doğru adım atsam düşmem an meselesiydi. telefonun flaşını açtım fakat sadece ayaklarıma kadar aydınlatmaya yetiyordu. şarjımda bir hayli az kalmıştı, bu dert değildi, arabalar ile şarj edebilirdim. her duruma karşı cebimde sakladığım küçük şarj kablom neyse ki yanımdaydı...
küçük ve dikkatli adımlarla aşağıya doğru inmeye başladım telefonun ışığını sağıma doğru tuttuğumda simsiyah bir boşluk gördüm. sol taraf ise merdivenlerin duvara bağlı olduğu yer. tutunacak bir yeri dahi yoktu merdivenin. yaklaşık 10 dakika boyunca indim ve hala yol bitmemişti. inerken aklımı uçuracak derecede bir ses yankılandı ve tüylerim diken diken, korkuyu iliklerime kadar hissettirecek kadar şiddetli bi sarsıntı yaşadım. kalp atışım o gecekinden 10 kat daha seri atmaya başladı. sesin yankısı hala devam ediyordu. bir çan gibi kulağımda tekrar tekrar yankılanıyordu.
geri dönmek iyi bir fikir olabilirdi ama vazgeçemezdim. aşağıya inmem lazım, aşağıda beni karşılayacak şey bir insanda olsa, ruhani bir varlık bile olsa aşağıya inmem gerekiyordu... -
43.
+1yaz yaz yaz helal
-
44.
+115 dakika mola...
-
45.
0Hmm nice bike