devam edeyimmi lan

at yalanını gibeyim inananı panpa

Anlat bakalım

devam et amk

ben Almanları ırkçı vermezler biliyorum demek ki arada böyleleride varmış .

sallamıyosa huur çocuğuyum 23 yaşında adamım bukadar iyi sallayanını görmedim

bu amk fredini ben dövücem amk adresini ver binin

Seri anlat amk fredine gıcık oldum bak

Devam panpa

sadece arkadaşım demezmi. vay amk senin halil dedim. bu bin beni kandırmıştı. sohbeti devam ettirdim. bu bin robinaya nezamandır asılıyormuş, konuşmaya çalışıyormuş. robinada buna yüz vermiyormuş. bu olay uzun zamandır devam ediyormuş. ben bi yandan kızla yazışırken bi yandanda halile saydırıyorum içimden. hiç beklemiyordum ondan böyle bişey aramız çok iyidi çünkü. bi anda onun bendeki karizması çizilmişti.

neyse robinayla 1 saate yakın konuşmuştuk. robina "ben arkadaşlarla dışarı çıkıyorum. yarın görüşürüz" diyerek konuşmayı sonlandırmıştı. neyse bir iki saat sonrada halilin işi bitti. çıktık restorandan eve doğru yürüyoruz. tabi 2-3 gündür bendeki eziklik gitmişti. halilin bendeki karizması yerle bir olmuştu amk. gözümde mükemmel biri değildi artık o. önceden 3 dil biliyor. yakışıklı. falan filan diye gözümde çok büyütmüştüm bunu. ama şimdi bunun bir ezikliğini görmüştüm. neyse yolda yürürken halil bana azarlarvari bir üslupla "robinaya yavşamıyosun dimi" gibi gibimsonik bir soru yöneltti. bende işkillendim. acaba robina beni ters köşe edip rezilmi edecekti diye. belkide gerçekten çıkıyolardıda robina beni kandırmıştı amk. aklıma bir kurt düşmüştü. yok ağa ne konuşucam falan dedim. "haa iyi ozaman" dedi üstten üstten. neyse eve vardık biz yemeğimizi yedik duşumuzu aldık dışarı çıktık 1-2 saat sonra geldik eve. bu halil çok yorulmuş olacakki hemen vurdu kafayı uyudu. ben fırsat bu fırsat dedim robinaya mesaj attım. nasıl gidiyo falan. hemen cevap geldi sen haala uyumadınmı falan diye. neyse yine böyle 10-15 dk konuştuk. sonra uyuya kalmışım amk. bi uyandım telefon yanımda. dedim kıza ayıp oldu.

neyse kalktım hemen elimi yüzümü yıkadım sofraya oturduk kahvaltı yapıyoruz. halil böyle bişeyden işkilleniyomuş gibi mal mal bakıyo. neyse çıktık yola yürüyoruz. ben iyice işkillendim. kesin robina beni ters köşe yapacaktı amk. ben bu halile "niye öyle bakıyon lan diye sordum." bu hemen muhtaçmış gibi biryüz ifadesiyle "olum robinayla ne konuşuyorsunuz" dedi.

ben mal oldum amk. aha dedim gibi tuttuk. anladıysa taku yerdim çünkü halil olmazsa ben almanyada napacam amk. hemen "konuşmuyoruz" falan diye itiraz ettim. "senin sevgilinemi bakacam amk" falan diye durumu geçiştirdim. ben sanki suçu gün yüzüne çıkmış suçlular gibiydim amk. bütün gün kimseyle konuşmadım. somurtuyordum sürekli. robinada konuşmaya çalıştı ama ben oflaya puflaya kısa cevaplar veriyordum. ya ben kandırıyosa diye mesafeli duruyordum. neyse ben bu halili beklerken aklıma bir fikir geldi.

halilin telefonunu oyun oynama bahanesiyle alıp mesajlara baktım. hakkatende yavşıyomuş ama robina buna yüz vermiyormuş amk. ben bi rahatladım bi rahatladım. sormayın gitsin amk. hemen yüzüm güldü yüzüme renk geldi falan. ben hemen instagramdan robinaya yazdım nasılsın falan diye. baktım cevap vermiyo amk. neyse 5 dk sonra mesaj attı bu. bugün niye öyleydin diye sordu bu. bende başım ağrıyordu gibisinden bişeyler salladım. özür diledim. buna dedim ben "yarın tatil. bana lubeck i gezdirirmisin dedim. robina "tabiki * " dedi. benim kalbim küt küt atıyo amk. kızı ayarlamıştım.

robinayı merak edenler için : http://imgim.com/10362350...369202687_948526676_n.jpg

hamburga indiğim ilk günü falan yazmıyorum oralar sıkıcı. ikinci günden başlıyorum.

neyse pampalar işte ilk günün yorgunluğunu üzerimden atmıştım. sabah saat 7-8 gibi halil beni kaldırdı. çalıştığı restorandaki adamla bir gün önceden konuşmuş. ben işe girecektim. neyse kahvaltımızı falan yaptık. gittik. çıktık evden yürüyerek gidiyoruz restorana. hiç yabancılık çekmedim amk. 50 adımda bir dönerci kebabcı falan var zaten. nargiledir bilmem nedir. bizim türkiyedeki ara mahalleler gibiydi geçtiğimiz yollar.
neyse biz yarım saat sonra falan restoranda bittik. restoran sahibi adamla tanıştık işte adamın adı hakan. bundan sonra hakan dicem.

hakan abi sen mutfağa geç sana yapacağın şeyleri göstersinler diye beni mutfağa gönderdi. mutfağa girdim. herkes bana baktı. hani sınıfa geç gelmişindirde kapıdan girince herkes sana bakar ya. öyle bişey işte.

neyse halil yolda gelirken mutfağa girince kendimi tanıtmam için bir kaç cümle öğretmişti. kapının eşiğinden yüksek sesle kendimi tanıttım işe yeni başladım ben mert falan gibisinden. herkes aaaa flan dedi. herkes sıraya dizildi kendilerini tanıtıyorlar memnun oldum falan diyorlar. mutfakta 5-6 kişi vardık. benimle beraber 3 bulaşıkçı vardı. biri köpüklüyor biri duruluyor bende diziyordum. anlayacağınız çok daşşaklı yere gelimiştim. yanımdaki 2 bulaşıkçıda kızdı. biri 30 yaşlarında falan biride benden 2-3 yaş büyüktü. bunlar iş sırasında bana bişeyler diyolardı ama konuşmalarından bir iki kelime dışında hiç bişey anlamıyordum. benden 2-3 yaş büyük olan kızın adı robina idi. bildiğimiz alman kız modeli işte sarı saçlı, narin. tam bir kız işte amk. neyse ben bu kızdan etkilenmiştim. fırsat buldukça göz göze gelmeye çalışıyordum. bulduğum ilk fırsattada konuşmayı denicektim.

beyler meraba geçtiğimiz yaz hem dil hem tatil hemde çalışma amacıyla almanyaya teyzemlerde kalmak üzere 2 aylığına gitmiştim.

teyzemin oğlu halil benden 3-4 yaş büyük. acayip kafa bir çocuktur.
hamburg'da lubeck de yaşıyorlar. bilen bilir. almanyada en büyük gibişin döndüğü şehir hamburgdur. olayda burda geçiyor zaten.

ben halilin garsonluk yaptığı restorana bulaşıkçı olarak girdim. restoranın sahibi zaten türktü. ben öyle kelli felli işçi olarak değilde yardım ediyormuş gibi çalışıyordum. adamda harçlık olarak günde 25-30 euro veriyordu. zaten çok çalışmıyordum.

işten çıkınca evde duşumuzu alır sonra sabaha kadar ortamlara akardık. demiştim ya en pis gibişin döndüğü yer diye. işte burda her akşam gibiş vardı yani.

okuyacak olursa hikayeye başlıcam.
ARADA CAPS OLACAK