Lisenin başlarındaydım aliesiyle sürekli anlaşamayan bir cocuktum yani onların beni kısıtladığını sanıyordum kendimce ergenliğinde verdiği baş kaldırma iç güdüsü beni ailemle karşı karşıya getirmemi sağlıyordu. Lisede sessiz kimseyle konusmayan bi çocuk olmuştum, fazla arkadasım yoktuda sadece cok fazla sıkılırsam yanımdaki cocukla muhabbet etme gereksinimi duyardım.Ben böyle sürerken o olay oldu, yine sınıfın havalı çocukları aklı sıra benimle dalga geçiyorlardı komik, IQları ayakkabı numarasından küçük zengin züppeleri benimle dalga geçiyordu ve buna sınıftaki hemen hemen gülüyordu.Ben bunları aldırış etmeden hayatıma devam ederken yine bir gün yeni bir gün diye hayatıma devam ediyordum yine çantamı sol duvara dayadım içinden klagib karalama defterimi çıkardım ve ayıptır söylemesi biraz grafiti ve skech atabiliyorum ve buna sınıfın cok güzel değil ama çirkinde olmayan kızı sevgi ilgi duyuyordu.Ben her ne kadar sevgiye kötü davranmamak içinde uğraşsam sevgiyi ister istemez önüne dön vs gibi cümlelerle kırdığımı düşünüyordum. Günler böyle devam ediyordu ailemle kavga ders çalışmamam dersleri dinlemem vs vs. Hayatım kötü değildi aslında güzel bile sayılırdı okuldan çıktım ve yine taks salonuna doğru gidiyordum. Klagib ilk otobüse binmedim çünkü ilk otobüse binen dalyaraklar salak salak kızlara yürüme ve otobüsün ortasında tabiri caizse patlamalık ama doğrusu Trap olan müzik türünü açıyolardı. Bende bunlara sövmemek için ikinci otobüse biniyordum. Hafiften yağmur ciseliyordu ve benim boşluğum yeniden ağrımaya başladı eve kötü bi ağrı ve neredeyse düzenli olarak her sabah 2 ağrı kesici kullansamda akşama kadar etkisi geçiyordu ama bu ağrıya kendi çapımda bastırmıştım bu ağrı bana beni hatırlatıyordu ve otobüsüm geldi bindim ailemi zora sokmamak için gittiğim devletin taks salonuna gidiyordum. Taktım kulaklığı ve yine o bana azimi aşılayan sarkıyı açtım cant be touched bunu dinlediğim her gün tüylerim diken diken olur ve bu müzik listesinde hero adlı sarkı vardı böyle gidene kadar kendime kulaktan alınan cesaret hapımı dolduruyodum yine zütümden kayan pantolonumu otobüsten inerken yukarı çektim ve o giriş kapısına yürüdüm ve hocamı gördüm yine kafamla selam verdim oda gözüyle selam verdi soyunma odasına gittim, giyinmeye başladım o eski ayakkabılarımı yeniden giydim, kokuyorlardı ama ayakkabı alacak param yoktu ve aileme bunu söylemeye çekiniyordum, üstümü giyindim sort ve eski t shortlerimden birini geçirdim kabaca kendimi anlatayım 178 boy 74 kilo esmer street workoutun bana bağışladığı hafiften geniş omuzlu bir vücut tanıtım bitti. Yine herkezden uzak bir köşeye geçtim ve oturdum bandajımı cıkardım ve sarmaya başladım sarma işlemi bitince telefonla uğraşıyordum genellik antemanlara önce gelir ve 15 dakika kadar oturuyordum. Saat 7 ye doğru geliyordu ve yavaştan dolmuştu hoca hadi kızlar herkez sıraya geçsin dedi ve bugün süpriz var dışarda koşcaz dedi sebebi ise dışardaki olimpik koşu sahasında zütü güzel hatunlar vardı baktım abazalar ulamaya başladı, ama benim buraya gelirken kızlara bakmak gibi bir amacım zerre kadar yoktu.Ben aslında dışarda koşmaya sevmiyordum çünkü en az o kocaman sahada 7 8 tur atıyorduk ve benim cidden boşluğum çok ağrıyordu, ne kadar bu acıyla yaşamayı kavramış olsamda acıdan dişlerimi sıkarak 2 dişimin kırıldığı olmuştu. Koşu bitti içeri girdik ve yuvarlak oluşturdu ısınma hareketimiz bile 20 dakika sürüyodu bitince herkez eldivenini giysin dedi, gölge taksu başlıyordu hoca herkeze sol, sol, sağ, sağ, sol kroşe, sağ aparkat gibi kombinasyon gösteriyodu ve yine klagib kendinize eş bulun dedi ben yine Berkay la eş oldum sadece adını ve yaşını biliyordum. Bize sağ sol sol sağ vur dedi ilk ben vurdum bu hareket sadece teknik için hızlı vurmuyorduk sadece dokunduruyorduk. Sıra sıra vuruyorduk 2 3 4 5 round derken serbest dövüş dedi hoca başladık yine dedim ve berkaya yumruğumu uzattım oda yumruğunu uzattı ve başladık benim kötü bir huyum vardı neden bilmiyorum antreman esnasında miğdem bulanıyordı ve içeri hızlıca gidip elimi gırtlağıma sokup zorla kusturuyordum berkay bu duruma alışmıştı artık.

Sonra yeniden devam ettik 2 round sonra süre bitti ve kum torbasına vuruyordum. Diğer kromagnonlar güç gösterisi için hızlı vuruyordu taks hakkında hiç ilgileri yoktu ve cahildiler.Ben ise hızlıca yumruğu dokundurup çekiyordum bunu bir taksör abi sayesinde öğrenmiştim böyle devam ettik kum torbasıda bitti ve anteman şınav mekik ve leg raise yapıp ip atladık bitti.
Terli tshortümü cıkardıkim okul thortümü giydim ve cıktım kötü bir huyum daha evim dışında hiç bir herde yıkanamam hemen hemen neyse ben değiştim deodorantımı sıktım cıktım. Metroya yürüyordum yine kulaklık kulağımda içinde Hayki ft Allame Manifesto çalıyo yine tüyler diken benim yürüyen merdivene çıktım ve dıt dıt basıp atladım aşağıya indim , 5 dakikaya geldi 14 dakika sonra otobüs durağına geldim ve kalktığını görünce koşmaya başladım zar zor atladım otobüse 15 20 dakikaya geldim yürümeye başladım.Eve geldim ve kapıyı annem açtı öptüm.Çantamı kenara attım hemen soyundum anneme t shortu anne yıkasana şunu dedim. Girdim sıcak su açık olmadığı için soğuk bir duş aldım elim ayağım titredi ama anneme söylemedim. Neyse geçtim yine odama babam geç geldiği için direk salona uğramadan odama geçtim. Taktım kulaklığı Rota-Bulut açtım bu şarkıları özenle seçip dinliyordum. Yine listeden ilerlerken uyuya kaldım alarm çalar. Gözümü açıp okulun temeline kum yapan fabrikanın makinasını yapan adamlara bile sövdüm. Yine üstünü giyinme faslı derken aldım çantayı çıktım, otobüs durağına geldiğimde kaçtığını fark etmem zor olmadı çünkü kalabalık olan durak boştu başladım okula yürümeye. Okulumun yolu underground bir mahalleden geçiyordu ve okulumun akşamları önünde travestiler duruyordu.
Köşe başı prezervatif doluydu. Kamyoncular yine iş başında diye kendi kendime küfür ede ede geldim.
20 22 dakika geldim sayılır içeri girerken güvenlikçi abiye selam verdim ve kulaklığımı çıkardım. Sınıfa giderken yine o kızı gördüm ve yüzüne bakmaya utandığım için hızlı atan kalbimle beraber sınıfıma girdim.Sol arka duvar kenarı pustum ve uyudum. Yine ön sıramda oturan kalk öğretmen geldi diye dürttü bende tamam be dedim yine istemeden sevgiyi kırdığımı düşünmüştüm. Saatler geçmiyordu derken cıkış taks ev derken lisenin son günleriydi. Okul bitince gelcem diye Ahmet abiyi aradım oda yerin hazır aslan dedi bende eyvallahımı çektikten sonra klagib ilerleyen günlerime son verdim okuldan karnemi aldım direk Ahmet abinin büfesine gittim. Ahmet başkan dedim ben geldim hoş geldin boş gittin derken sabah 10da iş başı akşam 6 derken günlük 40 tlye başladım motorla sipariş dağıtcaktım. Kalktım gidiyorum işe başladım yerleri öğretiyordu Ahmet abi iki sokak 3 sokak 150 metre ilerde filan dedi. Kolaydı cabuk öğrendim toplasan 15 yere gidiyordum.Ve ortamda güzel patron gibi gösteriş yapan biri değildi Ahmet abi adamdı genellikle gençken yaşadığı şeyleri anlatırdı. Milli oluşu filan anladınız siz.Ben böyle devam ediyordum işte 2 3 hafta olmuştu yerleri artık yapılan tostlardan anlayabiliyordum. Hayatım böyle iyiydi param var eve yük olmuyorum, hatta yardımcı oluyorum baya bi gözüne girmiştim ve testte çözüyordum ailem bu durumdan memnundu.2 ay olmuş anneme işten çıkcam haftaya dedim sen bilirsin oğlum dedi. Ahmet abi ben haftaya işten çıkıcam.Oda tamam aslanım dedi. Ahmet abi çok iyi adamdı. Neyse işte dolmuştu kendime ayakkabı pantolon vs herşeyimi almıştım kimseye yük olmadan geçiniyordum. Okulda hiç değişik şeyler olmuyordu her sene böyle mal mal ben tek tabanca devam ederken o karagün kapımızı çaldı siz kaya beyin oğlumusuz eve buyrun ben acil tıp teknisyeni buğra demir babanız bugün saat 22 30 sularında araba kazası yaptı.Ben taş kesilmiştim telefon elimden düşmüş telefondaki adam ordamısınız beyefendi beyefendi ordamısınız diyr sayıklıyorken kendime geldim nereye zütürüyorsunuz babamı dedim.Şu hastaneye gidiyoruz dedi hemen üstüme bir ceket aldım ve yola çıktım dolmuşa atladım önünde indim danışmaya Kaya Kaya solmaz araba kazası nerde su an diye yüksek sesle sordum kadın heyecanlı bir şekilde telefon görüşmesi yaptı şu an ameliyatta dedi beynimden kaynar sular döküldü. Birşeyi fark ettim annemin hiçbirşeyden haberi yoktu.

Anne, babam kaza yapmış çabuk şu hastaneye gel dedim kadın hiç bir kelime etmedi. Benimle aynı şeyleri yaşıyordu resmen. Annem 30 dakika sonra yanımıza geldi. Ameliyat devam ediyordu 2 3 saat kadar sonra doktor çıktı ve durumu çok ciddi ameliyat kritikti dedi annem olduğu yere yığıldı ben annemin bayılğını görünce gözlerimi hakim olamadım anne çığlıklarıyla bağırmaya başladım. Hemen hemşireler tolandı başına annemin babam ameliyattan çıkmış özel odaya alınmış ve orda tutuluyordu. Doktor beni çağırdı ve biraz konuşabilirmiyiz beyefendi dedi. Yanına gittim
-beyefendi babanız çok kötü bir kaza yaptı kendinizi en kötüsüne hazırlıklı tutun dedi ben o an babamın vefat ediceğine inanmamıştım babam adı gibi Kayaydı ona kıytırıktan bir araba kazası işlermi be dedim. Doktora sen ne diyosun doktor ağzından çıkanı kulağın duyuyomu senin elinden ne geliyosa yap dedim o anın verdiği libido ile yakasına yapıştım hemen yanıma hemşire ve iki güvenlik görevlisi koştu ve ayırdılar ben yere yığıldım çocuk gibi ağlıyordum. Annem odada bakımda babam ölümle cebelleşiyor ben burda ağlıyom komik .Babam yine o güçlü olduğunu azraile kanıtlıyordu vücudu parçalanmış olsa bile azrailin tırpanından kaçabiliyordu.Bir hafta sonra o gün kara gün geldi çattı babam azrailin yaptığı hain reflexle tırpanına yakalanmıştı, öğrenmiştim artık babam ruhsuz bir bedendi ağlamamıştım ama annem gözleri kuruyuncaya kadar ağlamıştı. Babam artık yoktu dile kolay. Babamı o gece orda bıraktık ve soğuk demir kutuya koydular babamı. Yarın defin işlemleri için başladı ölmek bile paralıydı 2 metre toprak bile para kağıt parçası .Sela verildi Kaya Solmaz hakkın rahmetine kavuşmuştur Allah sevenlerine sabır ailesine baş sağlığı dileriz. Gülmüştüm cidden gülmüştüm o camide okunan seladan biri artık babamındı ciddiye almadığım cenazenin başında şimfi ben bekliyordum. bitti namaz kılındı zaten fazla akrabamız yoktu toplasan 20 25 kişi geldi. Babamın başından tuttum ve onu koyucağımız toprağa indirdik üstüne iki kürek toprak attık ve herkez gitti.Ben gidemedim orda belki 2 3 saat kadar ağlamıştım kimse yoktu ölüm sessizliği vardı kimsem yanımda değildi annem bile yoktu şu an sadece babamın cansız kefenli bedeni vardı. Kalktım ordan hepinize selamın aleyküm dedim. Bunu bana babam öğretmişti babam mezarlığın ordan geçerken selam ver demişti o zamanlar 6 yaşındaydım ve şu an 17 yaşındayım hala veriyorum babam hatrı sayılamayacak kadar cok şey öğretmişti bana babam en güzel olan şey senin olan şey derdi babamla araba yarışı izlerken söylemişti bana bunu baba sence bmw mi mercedesmi demiştim senin olan demişti o günden sonra büyümüştüm. Babamın vefatından sonra okulumun yolunu değiştirmiştim artık yolu uzatım babamla geçiremediğim zamanı mezarı başında konuşarak geçiriyordum. Keşke bedeni sıcakken geçirseydim. Keşke. Artık yanlız piskolojisi bozuk ve ölü biriydim annemden başka kimsem yoktu. Birbirimize sıkıca kenetlenmiştik annemi artık hep öpüyordum sarılıyordum yanındaydım hep ama hep. Annem bir gün seninle konusmamız lazım oğlum dedi bende tabi anne dedim cağırdı ve olum mağlum dedi durumumuz ortada sen liseden sonra Almanya ya gitmeyi düşünüyorum ikimiz için orda dayınların yanında kalıcaz dayının kiradaki evini bize vericek dedi anne nasıl olucak ben dil bilmem bişey bilmem oralarda nasıl yaşarım filan derken annem orda Türk mahalleleri var dedi Alman dan fazla Türk varmış dedi.
Okulun bitmesine hemen hemn 1 ay var ve hala ben Almanya konusunds teredütlüyüm aslında üzüldüğüm şey babamın mezarını göremicek olmasıda var. Okul bitti Yine boş bir kağıt züt cebime koydum annem yine baktı Öptü aferin oğluma dedi.Biz artık gidiyorduk bu şehir bu ülkede pasaport işleminden tut herşeyine annem hazırlamıştı. Uçak biletlerinide almıştı önceden annem.Biz indik dayım bir siyah mercedes vitoyla bizi aldı. içimden bu züt lalesi nasıl biniyo bu arabaya dedim. Sonradan orda araba fiyatların Türkiye nin 3 te 1 i olduğunu öğrendim. Ama şaşırdığım bir şey var Türkler oldukça fazla nerdeyse Almanca
Konuşulmuyo bu mahallede benim bildiğim 2 kelime var nayn, şayze bu kadar güldüm kendi kendime.

Geldiğimiz ev önceki evimizden kat kat daha lüks ve dubleksti şaşırmıştım kim kime bu devirdi ev veriyo lan diyodum ki annem bana dayınıborcu vardı onu bu evi vererek ödedi dedi bende üstelemedim.Üst kata çıktım ve odada bir yatak vardı oraya kendimi attım puff diye toz kalktı. Sonra tavana baka kaldım. Düşünmeye başladım bir kaç gün öncesine kadar Türkiye de kendi evimdeyken şimdi Almanya da dayımın evindeyim. Düşündükten sonra annem Aslannn aşağı in oğlum yemek yiyelim dedi. Bende geliyorum anne dedim hemen merdivenleri 2 şer 3 er indim geldim annem makarna yapmış piknik tüpünde onu yedik hadi temizliğe başlıyalım dedik. başladık annem elime bi toz bezi verdi sen buraya ben buraya sen suraya ben buraya derken iflahım gibildi annem terminatör gibi camı siliyo sehpayı siliyo koltuğun süngerlerini çırpıyo tık yok. Ben tükendim birazda üşengeçimdir anne yeter ev pırıl pırıl oldu filan diyom duymuyo akşdıbına dayım geldi evi böyle derli toplu görünce annemle ekgibleri konusmuş annem tüp su istemiş yemeklik malzeme filan buzdolabı fırın tv mikrodalga bile vardı evde ki bizm evde yoktu merak ediyodum neyse. Dayım çok geçmeden geldi annem teşekkür etti dayım gitti. Annem yine maharetli elleriyle güzel bir yemek yaptı yedik yol yorgunluğu ve temizlik yormuştu mışıl mışıl uyumuşum. Sabah kalktım saat 10 civarı annem çay demlemiş yumurta kırmış günaydın oğlum hadi kahvaltıya dedi. Bugün farklı bişey yoktu öyle gidiyordu bir iki hafa böyle gitti dayım ekgibleri getiriyordu. Dayımın mesleği özel bir firmada müdür gıcır maaşı olan paranın hakkını veren bir adam. Günler günleri kovaladı dayım beni çalıştığı firmaya sokmaya çalıştı firmanın çalışan yüzde 70 Türk neyse firma iş makinaları tamir bakım vs bir yer ben buraya girdim sağlamda torpilim var hiç sıkıntı çekmedim dil konusunda yavaş yavaş alıştırıyordum kendimi. işe girdim işi sevdim zaten insanlarıda sıcak kanlı Almanya da insanlar Türklere zorluk çıkardığı için Türkler iyice kenetlenmiş sayılır. işe başladık sıcak kanlılıkla anlattılar 1 ay 2 ay 3 ay derken işte baya ilerledim leb demenden leblebiyi anlamaya başladım. Böyle devam ederken iyice dilim gelişiyordu anneme de güzel eşyalar yemek malzemesi her türlü eksiğini ben karşılıyordum annem benimle gurur duyuyordu annem de dilini geliştirmişti ama dili dönmüyordu sonuçta küçükken öğrenmek lazım. Böyle sürerken insanlarla samimi olmuş iş yerinde seviye atlamış sevilen biri olmuştum. işten eve evden işe bir insandım. Hayatım toz pembe ilerliyordu yaşlanıyorduk. Ben artık insanlarla tanışmak istiyordum mahallede dolaşıyordum . insalar iyidi ama Almanlar la Türklerin husumeti var gibiydi ki o zamana kadar mahallede küçük çaplı bir kavga çıktı sonra o lavukarla tanıştım. Hayatımın değişceğini anlamalıydım bu lavuklar böyle iri kıyım zımba gibi delikanlılardı beni tanımak istediler kimlerdensin kimsin ne iş yaparsın gibi bi sorguya çektiler köşe başında bir yerde bende anlattım herşeyimi ben Aslan annemle şu ilerdeki evde yaşarım Türkiye nin şu şehrinden geldim özel bir firmada iş makinası tamiri yapıyorum dedim ve adam artık o işi bırak bizim için çalışıcaksın dedi. Bende ne oluyo hayırdır gibisinden bi cevap verdim. Seni büyük patronla tanıştırıcam sakın bi yanlışını görmeyim çizerim dedi ben tırstım napıyım toz pembe büyü bozulmuştu.
Bi tane iri tank gibi bir herif gördüm duvarda kocaman bir Türk bayrağı yanında bir kum torbası sol duvarda envai çeşit silah vardı. Ben üç buçuk atıyordum. Adam hoşgeldin buyur koç dedi. Bende oturdum. Sen çıkabilirsin dedi beni getiren lavuk gitti baş başa kaldık bu adam Almanyanın Türk mahallelerini koruyan bir mafya yada onun gibi biri neyse bu başladı
- bak koçum neden burdasın biliyormusun
+hayır
-burdasın çünkü adama ihtiyacımız var artık iyice çöktük almanlar insanlarımıza taciz ve kötü davranıyor ben bu masaya senin kadar ken getirildim ve hala bu masadayım gibi milliyetci bir konusma yaptı kapıdaki adama bağırdı.
-minik bu kardeşimize kurallarımızı öğretin dedi. Ben hala neyin içindeyim bilmiyorum ama milliyetçi ruhum kabarmıştı. Bende bu topluluğun bir parçası olmak istemiştim.

Her köşe başı izbandut gibi dövmeli herifler tutuyor hepsi emanetli. Ben bir yandan gaza geliyorum bir yandanda tırsıyom derken bir kapıya geldik gacırtttt diye ses geldi.
-hoşgeldin kardeşim dedi kapıyı açan.
Ben başımı salladım. Eyvallah manasında.
içeri girdim içerde pek bi insan yoktu sadece 5 6 kişi oturuyordu ama burdada duvarda kocaman bir Türk bayrağı bunları görünce göğsüm kabarıyordu. neyse kapı bidaha açılınca harabe gibi bir yere geldik ama burda yaklasık 30 40 kişi rahat var tasmayla pitbull tutanlar dövüşenler bahis yapanlar grafiticiler ben girdim bunlar bana bakıyo ama ben napcam bilimiyorum yanımdaki elemana burası neresi dedim artık bunlar senin kardeşin dedi. Heryer grafiti heryer harabe böyle bir ortama girmek cok tuhaf bir histi yaklaşık 3 saat kadar insanlarla tanıştık konustuk amaçlarını kendilerini kim sin nesin gibi cümleleri maruz kaldık sonra büyük patrona gidip bu teklifinizi düşüneceğim dedim
-kapımı herzaman sana açık kardeşim dedi .
+eyvallah sağolun dedim.
Çıktım bir araba alıp beni zütürdükleri yere bıraktı ve eve gittim annem meraklanmış bana nerdeysin naptın gibi şeyler sordu.
Bende gezdim dedim. Haber veririm bidahaki sefere annem dedim öptüm.
Böyle iş çıkışı yanlarına uğrayıp konusuyorduk.Ben hayatımda bir anda 40 kişi girmiş ve yaptıkları şey Türk halkını gurulandırıcak bir iş benimde gurum okşanıyordu burda.
Ben iş işten eve derken birden bire bir mafyanın küçük bir üyesi olmuştum.
Ben mafyaların illegal işler yaptıklarını biliyordum.
Bir gün patron artık seni aramızda görmek istiyoruz dedi bende şu an hazır değilim dedim patron eyvallahını çekti ama patronun ismini bilmiyordmum.
Neyse günler geçtikçe aramız soğudu bu underground hayattan uzaklaşmıştım patronda ne zaman istersen kapımız açık demişti demekki bunu demek istiyomuş.
Bir kaç ay sonra annem fenalaştı annem canım annem hemen hastaneyi aradım hızlı bir şekilde evi tarif ettim anneme kolonya filan sürüyodum çok geçmeden geldiler annemi hemen sedyeye aldılar seri bi şekilde hastaneye gittik gitmez olaydık girmez olaydık annem bir sürü test yapıldı. Ve doktor benimle yine özel konusmak istedi. Ben yine aklıma babam geldi. O an gözümde canlandı ve doktor çenenin bağını gibeyim annem kan kanseri olmuş ve ciddi bir seviyeye yükselmiş doktor annemin çok fazla yaşamayacağını ilaç tedavisiyle 2 3 en fazla 4 sene yaşayacağını söyledi.
Ben bir karar vermeliydim.
-ilaçsız 1 sene
-ilaçlı 3 sene
Çok düşündüm ve anneme bu konuyu anlattım annem bir an duraksadı. Benden nasıl saklarsın dedi. Başımı eğdim ve ağlamaya başladım. Annem yine o kanatlarını açtı ve beni sardı annem ağzından şu kelimeler çıktı.
-3 sene ilaçla yaşıycama 1 sene dolu dolu yaşarım dedi ve kemiklerimi kıracak şekilde sarıldı ben hala annemin bu hayatta bu kadar güçlü olduğunu gördükçe kendimde güç buluyordum annemle herşeyi yaptık gezdik tozduk eğlendik hayatta çok mutlu olduğu zamanda annemin eridiğini görüyordum içim acıyordu ama annem hiçbirşeyi belli etmiyordu. Yine akşam eve geldik ben çok uykum vardı. Uyudum su içmeye kalktımki annemi gördüm başımda bana bakıyordu. Anne ne yapıyorsun dedim ağlamaya başladı sarıldım anneme o melek hayatımın direği eriyordu ellerimde çürüyordu. Acaba ne zaman biticekti ömrü acaba ne zaman ellerimden gidicekti bir dağ daha annemde giderse ne yaparım diye sabahlara kadar düşünmekten hastalık hastası olmaya başlamıştım kendimle konuşmaya başlamam böyle oldu. Annem yaklaşık bir 7 ay kadar toz pembe geçerken birden annem artık iyice eriyordu artık benim dayanacak gücüm kalmıyordu. Anneme ağrı kesici bile fayda etmiyordu acılarından duvarları yumrukluyordum. Annem o gece hastaneye kaldırıldı. Artık bitmişti annem iyice bitmişti. Annem bana sürekli oğlum seni çok seviyorum diyordu. Artık dayanacak gücüm kalmamıştı hayatım iyice kararıyordu. Annem hastanedeyken aşağıya indim bahçede oturdum sigara içmiyordum ama yanıma oturan arkadaş bir dal uzattı aldım. Çakmağı çaktı yaktım ilk duman alınca öksürdüm. Adam baktı ama konuşmadı bir nefes bir nefes bir nefes derken sigara bitti sigarayada böyle başladım.

Neyse teşekkür ettim yukarı çıktım, annem hala uyuyordu ben kapıyı kapatınca gözünü biraz kıstı baktı oğlum senmisin dedi hissediyordum annem gidiyordu. Ve yine bir kara gün daha annem vefat etmişti ben gözlerim yırtılncaya kadar ağlamışyım ellerim kırılana kadar duvarı yumruklamıştım. Artık kimseydim yaşamak için umudum yoktu, kimsem yoktu ben yoktum bir amacım yoktu annemide babam gibi o soğuk demir kutuya koydular acaba annem üşüyormuydu içinde. Bir sabah namazı kılındı ve gömüldü ama burda sadece dayım dayımın karısı ve teyzem gelmişti. Teyzem evi olmadığı için benimle kaldı. Herkes çekildi yine ben saatlerce ağlayıp anneme sarılmıştım bir sah damarım daha kesilmişti iş yeri bana 2 hafta izin vermişti. Bende artık çalışmıycağımı söyleyip işi bıraktım. Patronu arayıp müsait olup olmadığını sordum. Müsaitmiş gel konusalım dedi. Gittim ve olan biteni anlattım annemi işimi evimi beni artık onun adamı olcağımj bu amaç uğrunda sırt sırta çatışıcağımı söyledim. Patron ben bunları söylerken gözleri parlıyordu. Beni kapıdaki minik lakaplı dev adama emanet etti minik bu kardeş artık senin kardeşin ne eksiği varsa tamamla dedi ve birde takım elbise çekin dedi. Biz gittik ölçüler alıdı traşlar olundu. Gelince tam bir mafya olmuştum. Artık bende Türk kardeşlerime hizmet edicektim. Düzenli olarak annemi ziyaret ediyordum hep konusuyordum iyi bir dinleyiciydi annem canım annem. Neyse ben git gide patronla baya içli dışlı olduk patron bana burda paramız var al gel şurdan raconu kes diyodu tıkırında devam ediyordu patron hiç bir şeyimi ekgib etmiyordu ama rahatsız olduğu birşey vardı hala kendi evimde kalıyordum .
Beni çağırdı ve bak aslanım dostun olduğu kadar düşmanında olacak artık o evde kalmanı tavsiye etmiyorum dedi.
Bende bunu düşüneceğim patron sağol dedim ve kalktım yanından.
içeri geçtim bilardo oynadık biraz konuştuk .
işte hoş muhabbet filan günler yine böyle geçiyordu minikle raconu kesip haraçları toplamaya devam ediyorduk. işte böyle racon kesmeye devam ederken bir oto yıkamaya geldik patronun selamı var para hazırmı dedik yok artık senin patronuna para dedi ve bastı gideri bende ne diyon lan sen dedim cıkardım belimden emaneti bidaha ağzını açarsan yersin bu mermiyi dedim zütü tutuştu minik bana hayretle bakıyor ben parayı sol elime aldım sağ elimden silahı indirdim birdahaki gelişimde burayı yıkarım dedim çıktık.
+Minik napıyon lan sen dedi
-Parayı vermedi dedim
+Birdaha böyle birşey yapmadan önce tehdit et dedi silahla mertlik olmaz gibisinden bişey söyledi
-Bakarız minik dedim
+Cevap yok
Daha hızlı sürmeye başladı ve mekana geldik kapı açıldı.
Minik patrona anlatmış olayı patronda beni çağırdı.
+ geç söyle Aslan ım
- buyur abi
+ Bugün iyi iş çıkarmışın
- öylemi yapmışım dedim( bin gülüşüyle)
Seni artık sol kolum yapıyorum dedi çünkü minik onun sağ koluydu. Miniğin yanına gidip
- eyvallah dedim
+ cevap vermedi( güldü)
içeri geçtim
Patron bana seni konseyle tanıştırcam dedi. Bende tabi patron ne zaman dedim. Yarın toplantı var en güzeö takımını çek gel dedi tamam anlamında başımı salladım. Heyecan yaptım düşünüyorum nolcak zaman geçmiyor derken yarın oldu. Patron sabah 7 de burda ol demişti 6 30 da gelmiştim. Kocaman bir masa vardı ve ben patronun arkasında el ense çekmiş şekilde ciddi bir tavırla takılıyodum. Minikte benim yanımda yavaştan 4 kişi geldi ve kiminin yanında 3 kiminde 2 kiminde 4 kişi vardı patronlar masaya korumalar arkasına geçiyordu patron bu benim aslanım Aslan SOLMAZ dedi. Ben bir gururlandım. Neyse herkez hoşgeldin faslı başladı bitti. Konu ticarete geldi uyuşturucu Almanya bu 5 kişye bölünmüş uyuşturucu silah kadın kumar herşey vardı. Biz silah işlerine bakıyordık ki çok geçmeden herkes rollerini aldı ve dağıldı konsey böyleydi. Ben herzamnki gibi minikle devam ederken bir oğlan çocuğu gördük minik bu kim dedim patronun oğlu dedi yohdıbına bakışı attım karısı infaz ettiler oğlunu son anda merminin önüne atlayıp kurtardım bu yüzden patronun sağ koluyum dedi. Ben hayret içinde dinliyorum. Çocuk minik abi babam içerdemi dedi evet içerde koç dedi sağol dedi geçti.

Ben hala hayretler içinde miniği süzüyorum peki minik dedim patron koydu dedi. Adın varmı dedim haydar dedi ananı gibim korktum. Neyse ben minik dicem dedim fark etmez dedi. Böyle güzel geçerken teslimtta sorun olmuş demiştim ya dostun oldupun kadar düşmanımda olcak düşman taraf baskın yapıp bizimkileri infaz etmişler bunu duyunca patronun gözü döndü balyoz gibi eliyle masaya vurdu. Bütün koridor inledi. Adamları hazırlayın baskın yapcaz dedi. Ben miniğe baktım minik beni izle bakışı yaptı takıldım peşine bana 3 adet sarjör bir adet tabanca daha verdi. Lazım olur bulunsun dedi yaklaşık 1 tabur kafar adamla mekana girdik tabancalar havada uçuşuyo. Ben ilk kez orda silahım ateşledim sekti biraz daha sert kavradım ateş ediyordum ama mermilerim isabetli değildi. Baskın basanındır olduğu için biz galip çıkmıştık ordan hayatımda yaşadığı en heyecanlı sahne 1 lunaparkta bindiğim kamikaze 2 burda girdiğim silahlı çatışma ama kimseyi vuramadım ve cesetler miğdemi bulandırıyordu. Minik sessizce yanıma yaklaşıp şu cesete ateş et dedi ölmüş adamı neden vurıyım minik dedim ateş ederken gözündeki korkuyu gördüm dedi. Bende ona gözüne girmek için 3 el ateş ettim. Minik oluyosun sen gibi baktı. Farkettim ben bir katil oluyodum korkumu yenmiştim hemde bir ceset yardımı ile minik burda işimiz bitti adamlara burayı temizleyin dedi ve arabaya atlayıp ordan ayrıldık mekana varınca patron ne ayak gibi baktı minik temizledik dedi peki sen dedi bana bakarak ben dedim sen vurabildinmi dedi minik atlayıp bir kişiyi vurdu dedi. Aferin Aslan oluyosun sen dedi minik ve patron aynı kafadan insanlardı. Bidahaki sefere başını kaldırırsa başını kesin dedi patron minik tamam manasında başını salladı. Minik patron sana bir hediyr yolladı soldan 2. Odaya gir dedi ve karşımda bir paralı asker bekliyordu. Ben özür dileyerek benim ilkimin sen olmanı istemiyorum dedim ve oda bunu anlayışla karşıladı ve bir anlaşma yaptık ve ben yarım saat kadar sonra çıktık. Ben patrona uğrayıp teşekkür ettim oda daha çok süprizin olucak dedi eyvallah diyip çıktım. Yine gittim klagib ilerliyordu hep konsey toplantıları, haraç toplama , ticaretin dönüşü vs bütün işlere uğraşıyoruz ama bu işler artık beni iyice yormaya başlamış bu genç yaşımda yaşlandığımı hissediyordum baya tükenmiştim artık. Patron çeşme alaçatıdaki yazlığını ayarlattı bende teşekkürlerimi sundum ve yola çıktım akşdıbına ordaydım 2 tane adam ve ben vardım. Bahçedeki havuza girdim geldiğim gibi resmen cosss diye ses çıktı. Ben o takım elbisenin içinde kaç aydır duruyom diyr söylendim. Hizmetciye küvreti hazırlayın dedim çıkar çıkmaz güzel bir banyo ve uyudum. Akşam uyanınca güzel takımlarımdan çektim ve lüks bir mekanda küçük bir ziyafet çektim ve mekandan çıktık sahile gidiyorduk soförün ismi zübeyirdi kendi halinde iri kıyım bir hoş sohbetli kaleder bir adamdı neyse sahildeki Türkiye hasretimi cebimden çıkardığım marlboro kısa paketinden aldığım tek dal ve ah çekme eşliğinde derin bir nefes aldım. Yaklaşık 30 dakika sonra ordan ayrılıp tekrar yazlığa geldiğimde içerdeki 2 adamın öldürüldüğünü gördük ve zübeyire çabuk gazlamasını söyledim
- nereye efendim
+ bilmiyorum zübeyir güvende olana kadar gazla neresi olduğu fark etmez
- tamam efendim
Zübeyir BMW 5.20 den bulduğu gaz ile pedala abandı yaklaşık 180 küsür la otabanda ilerliyorduk ve artık bizi takip eden biri olmadığı kanattıne vardık.
Ben patronu arayıp
- alo patron yazlık baskın yedi 2 adam öldürdüler kim bilmiyorum
+ aslanım cabuk geri gel kimse onu bulucaz.
- tamam patron
Zübeyir en hızlı şekilde hava limanına gidelim dedim ve internetten uçak biletlerine baktım saat 1e bir bilet ayırdık.
Ben geldiğimde saat 12 38 geçiyordu 22 dakikada hazırlık işlemler ve binmem 1 e tamamlandı. Uçağa bindim ve indiğimde abiyi aradım adamlar seni bekliyo siyah bir mercedes görüceksin atla ona dedi ve cok geçmeden sellektör yaptı. Hemen hızlıca sürdü mekana girdik. Patron aslanım şükürler olsun dedi. Kimdi onlar patron dedim. Kimse bedelini ağır ödeyecek aslan dedi. Bende eyvallah maksadına başımı salladım. Patron bütün konsey üyelerine haber salmıştı.

Kim olduğu bulmamız yaklaşık 3 haftayı buldu ama bulduk Türk mafyasının düşmanı olan beton Clay bu lakabı rus uleti masasın kafasına sıkılan merminin tam kafatasında kalmasıyla almış. Patron bunu duyunca düzeldi ve herkez gözlerini 4 açsın dedi küçümsenicek biri değil dedi. Patron, minik, ben çelik yelekle gezicektik artık. Adamlar artık daha terddütlü şok cihazı , sustalı , tabanca ile geziyorlardı. herkez en kötüsüne hazırlanmıştı patron oğlunu ne yapıcak diye düşünürken artık ona ben göz kulak olucaktım. Çocuk benden daha sakindi sanki hep savaş içindeymiş gibi baba anne sevgisinden mahrum büyümüş yanlız bir çocuk normaldi aslında. Artık Almanlarla sıcak savaş başlamıştı. Bizim ticaretimize karışıyorlardı bizim adamlarımızi infaz ediyorlardı tabiki bizde onların işlerini bozup infaz ediyorduk. içimizde köstebek olma ihtimaline karşı bütün adamlar minik tarafından sorguya alındı. Minik bir kaç tanesinden şüphelendiğini ve onları takibe almaya başladı. Çok geçmeden minik buldu minik cok zeki biriydi sessiz bir avcı keskin bir nişancı sadık bir dost bir mafyanın sağ kolu sırtını kollayan bir kişi yani her haliyle 4 4 lük biri neyse bunları işkence yapıp bıraktık infaz ettik. Ama yinede herhangi bir tehlikeye karşı gizli hareket ediyorduk . Hep has adamları seçtik ve artık ayrım yapmaya başlamıştık. Herkez saldırı için önlemleri almış yedek tabanca ve şarjörle dolaşıyordu patronda anlamadığım rahatlık vardı beni sinir ediyordu. Böyle devam ederken bir bir buçuk ay kadar bir saldırı olmadı biz gardımızı indirdik bişey olmaz diye düşündük ama CLAY bu anı bir timsah gibi bekliyormuş. Ve o günün akşdıbına minik evinde baskın yemiş göğsünden 3 el mermi yemişti. Bende o günden sonra yanlız kaldım artık patronun hem sağ hem sol koluydum. Patron konseyi topladı ama bir ekgib vardı artık yanımda o izbandut gibi olan minik yoktu tek başına bekliyordum. Çöküyorduk farkediliyordu , patron ne olursa clayi bulup öldürceğine yemin etti ve bunu söylerken gözleri dolmuştu ve o haber geldi diğer patronlardan biri haber verdi clay evinde bir kadınla takılıyormuş ama etraf cok kalabalıkmış. Patron derken gözünden mutlulukla sinir fışkırıyordu, yaklaşık 3 tabur adamla mercedes vito volkswagen caravalleye atladık herkezde mp5 g3 uzi baretta m16 bir tek patronda pala vardı Clay için güzel bir ölüm düşünüyordu. Arabalar direk kapıyı yıktı ve arkadan atlayanlar hızlı bir şekilde temizlipe başladı çok geçmeden az kayıpla cok adam vurmuştuk içeri temizlemeden 3 4 tane gaz bombası atmıştıkarkayı tutmalarını söyledim adamlara patron arabadaydı telsizden gel dememi bekliyordu. Yaklaşık 45 dakika kadar çatıştıktan sonra Clay yavru ceylan gibi titriyordu. Patron içeri temiz dedim ve hemen indi bir adam ona eşlik ediyordu ve kapıyı tekme atarak açtı, hiç konusmadan direk elindeki palayı bacağına sapladı olduğu gibi yığdı Clay ı sadece bakıyordu patron parçalıyordu palayı omzuna geçirip cıkarıyordu kollarını kesmişti en son kafasına sapladı ve öyle bıraktı yannanımın betonu dedi ve öylece bıraktık. Ama hesap etmediğimiz bir şey vardı bir adet snıper bekliyordu kapıdan çıkar çıkmaz patronu tek atışla kafasından vurdu ben dona kalmıştım kıpırdayamadım sadece cesedine bakıyordum cok geçmeden bir adam beni dürttü ve kendime geldim ama snıper çoktan kaçmıştı. Ben cabuk patronu alın hemen iki adam silahını sırtına aldı patronj arabaya taşıdılar. Ben ne yapıcağımı bilmiyordum sadece bakıyordum sadece bakıyordum. Çok geçmeden yanımdaki adam şimdi ne yapıcaz abi dedi en az 5 kere söyledi gözüne bakıp hışımla
- Sence ne yapmalıyız dıbına koyduğum!
Adam konusmadı ve hemen yüzünü değiştirdi.
20 30 dakikaya mekana geldik ve artık beraber girdiğimiz minik ve patron yoktu tek girmiştim.
Bir hafta kadar kendimde değildim. Ne olucam ne yapıcam diye düşüyordum.
Mekana geldim ve kısa süre içinde adamlar içeri girdi. Bir tane sözcü cıktı konusmaya başladı
+Aslan abi patron sana güvendi seni sağ kolu yaptı bizde sana güveniyoruz seni lider olarak görmek istiyoruz dedi.