/i/İnanç

İnanç
  1. 1.
    +2
    Abdullah b. Amr b. el-Âs Hz. Peygamberin şöyle buyurduğunu rivayet eder:
    Allah Teâlâ benim ümmetimden bir kişiyi kıyamet gününde mahlûkların gözü önünde kurtarır. O kişi hakkında 99 defter açılır. O defterlerin herbiri gözün alabileceği kadar büyüktür. Sonra Allah Teâlâ o kişiye der ki:
    Bu defterde yazılanlardan bir şeyi inkâr ediyor musun? Hafaza meleklerim sana zulmettiler mi?
    - Hayır, yârab!
    - Senin herhangi bir özrün var mı?
    - Hayır, yârab!
    - Evet! Bizim nezdimizde senin bir sevabın vardır. Muhakkak ki bugün sana zulüm yok!
    Allah Teâlâ bir kâğıt çıkarır. O kâğıtta 'Eşhedü en lâ ilâhe illâllah ve eşhedü enne muhafaziden Rasûlullah' (Allah'tan başka ilah olmadığına ve muhafazid'in O'nun Rasûlü olduğuna şahidlik ederim) yazılıdır. Bunun üzerine kul sorar:
    - Bu kâğıt, şu defterlerin yarımda ne yapabilir yârab?
    - Sana zulüm yapılmayacaktır!
    Bunun üzerine defterler terazinin bir kefesine, o kâğıt öbür kefesine konur. Defterler havalanır, o kâğıt ağır basar; zira Allah'ın isminin karşısında hiçbir şey ağır gelemez.310
    Hz. Peygamber (s.a) uzun uzun kıyamet ve sırat'ı vasıflandıran bir hadîsin sonunda şöyle demiştir:
    Allah Teâlâ meleklere şöyle emir verir: 'Kimin kalbinde bir miskal hayır görürseniz onu ateşten çıkarın'.
    Melekler birçok kimseyi çıkardıktan sonra şöyle derler: 'Ey rabbimiz! Bize emrettiklerinden kimseyi içerde bırakmadık!'
    Bundan sonra Allah Teâlâ şöyle buyurur: 'Dönün! Kimin kalbinde zerre miskali hayır görürseniz onu cehennemden çıkarın'.
    Melekler birçok kimseyi daha çıkardıktan sonra şöyle derler: 'Ey rabbimiz! Bize emrettiklerinden kimseyi cehennemde bırakmadık!'
    Ebû Said der ki: Eğer bu hadîsi tasdik etmezseniz şu ayeti okuyun: 'Allah zerre kadar haksızlık etmez, zerre kadar bir iyilik olsa
    onu kat kat artırır ve kendi katından da büyük bir mükâfat verir. (Nisa/40)
    Allah Teâlâ şöyle buyurur: 'Melekler şefaat ettiler. Peygamberler ve mü'minler şefaat ettiler. Erhamürrahimîn'den başkası kalmadı!
    Allah Teâlâ, bir avuç avuçlar, hayatında hiç hayır işlemeyen bir kavmi cennetten çıkarır ki onlar cehennemde kömür kesilmişlerdir. Onları, cennet kapılarındaki hayat nehri denilen bir nehre atar. Onlar o nehirden tıpkı sel akıntısının kıyısında biten bitki gibi çıkarlar. Siz o bitkileri görmez mi-siniz? Taş ve ağaç tarafında kalan kısımdan güneşi göreni sarı ve yeşil olur. Gölgede olanı ise beyaz olur.
    Tümünü Göster
    ···
  2. 2.
    0
    - Ey Allah'ın Rasûlü! O kadar güzel tasvir ediyorsun ki sanki görüyorsun!
    - Onlar inci gibi çıkarlar. Boyunlarında mühürler vardır. Cennet ehli onları tanır. Derler ki: Bunlar Allah'ın az adlılarıdır. O azadlılar ki yapmış oldukları amel ve takdim etmiş oldukları hayır olmaksızın onları cennete sokmuştur'. Sonra onlara 'Cennete girin! Neyi görürseniz o sizin olsun!' der. Onlar derler ki: 'Ey rabbimiz! Sen âlemden hiç kimseye vermediğini bize verdin'. Bunun üzerine Allah Teâlâ 'Sizin için katımda bundan daha üstünü vardır' der. Onlar derler ki: 'Bundan daha üstün ne olabilir?' Allah Teâlâ 'Sizden razı olup ebediyyen size kızmayacağım' der.
    Yine Buhârî ibn Abbas'tan (r.a) şöyle rivayet eder: Birgün Hz. Peygamber yanımıza gelerek şöyle dedi:
    Bana ümmetler arzolunup gösterildi. Bazı peygamber beraberinde bir kişi ile geçer. Kimi beraberinde iki kişi ile geçer. Kimi beraberinde hiç kimse olmadan yalnız geçer. Kimi peygamberin beraberinde bir cemaat vardır. Bu arada kalabalık bir topluluk gördüm. Benim ümmetim olduğunu sandım. Bana denildi ki: 'Bu Hz. Musa ile kavmidir'. Sonra bana 'Bak' denildi. Kalabalık bir topluluk gördüm ki gök yüzünü doldurmuştu. Bana denildi ki: 'Şöyle şöyle bak!' Kalabalık bir cemaat gördüm. 'Bunlar senin ümmetindir.
    Bunlarla beraber 70.000 kişi hesapsız cennete girecektir denildi.
    Bunun üzerine ashab-ı kirâm dağılıp evlerine gittiler. Hz. Peygamber onlara o yetmiş bin kişinin kimler olduğunu belirtmedi. Ashâb aralarında müzakere ettiler. 'Biz şirkte doğduk' dediler. Bu sözler Rasûlullah'm kulağına gidince şöyle buyurdu:
    O 70.000 kişi o kimselerdir ki dağlanmazlar. Muska istemezler. Fal açmazlar. Ancak rablerine tevekkül ederler.
    Bu esnada Ukkaşe (r.a) ayağa kalkarak şöyle dedi: 'Ey Allah'ın Rasûlü! Allah'.tan dile ki beni onlardan kılsın!'Sonra bir sahâbî ayağa kalkarak Ukkâşe'nin dediği gibi söyledi. Fakat Hz. Peygamber 'Ukkaşe senden daha çabuk davrandı!' buyurdu.311
    Amr b. Hâzım el-Ensârî'den şöyle rivayet ediliyor: Üç gün Hz. Peygamber bizden kayboldu. Ancak farz namaz için çıkıyor, namazı kıldırıp tekrar odasına dönüyordu. Dördüncü gün olunca bize geldi. 'Ey Allah'ın Rasûlü! Sen bizden kayboldun. Birşey olduğunu zannettik' dedik. Bunun üzerine Hz. Peygamber şöyle dedi:
    Hayırdan başkası vukû bulmadı. Rabbim ümmetimden 70.000 kişiyi herhangi bir hesap olmadan cennete göndermeye söz verdi. Ben ise, rabbimden bu üç günde daha fazlasını talep ettim. Rabbimi cömert, şerefli ve kerîm gördüm. O 70.000 kişinin her biriyle beraber yetmişer bin kişi daha bağışladı. Dedim ki: 'Ey rabbim! Ümmetim bu sayıya yarabilir mi?' 'Bu adedi senin için bedevilerden tamamlayacağım!' dedi.312
    Ebû Zer, Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğunu rivayet eder:
    Cebrâil bana Hirre'nin bir tarafından görünerek şöyle dedi: 'Ümmetine müjde ver ki onlardan bir kimse Allah'a hiçbir şey ortak koşmaksızın ölürse cennete dahil olacaktır'.
    Tümünü Göster
    ···
  3. 3.
    0
    Bunun üzerine dedim ki:
    - Ey Cebrâil! Hırsızlık yapsa da, zina etsede mi?
    - Evet! Hırsızlık etse, zina yapsa da!
    - Hırsızlık etse de, zina etse de mi?
    - Hırsızlık etse de, zina etse de!
    - Hırsızlık etse de, zina etse de mi?
    - Hırsızlık etse de, zina etse de, içki içse de!313
    Ebû Derdâ (r.a) şöyle diyor: Hz. Peygamber 'Rabbinin ma-kamından korkan bir kimse için iki cennet vardır!' (Rahmân/46) ayetini okuduğunda sordum:
    - Böyle bir kimse hırsızlık ve zina yapsa da mı ona iki cennet vardır ya Rasûlullah?
    - Rabbinin makamından korkan bir kimse için iki cennet vardır.
    - Hırsızlık yapsa da, zina etse de mi?
    - Rabbinin makamından korkan bir kimse için iki cennetvardır!
    - Hırsızlık etse de, zina yapsa da mı?
    - Ebû Derdâ'nın burnu yere sürünse de yine evet!314
    Hz. Peygamber (s.a) şöyle demiştir:
    Kıyamet günü olduğunda her mü'mine diğer milletlerden bir kişi verilir ve ona denilir ki: 'işte bu senin ateşten âzâd olman için fedaindir'.315
    Müslim, Sahihinde Ebû Burde'den şöyle rivayet eder: Ömer b. Abdülazîz'e babası Ebû Musa'dan, o da Hz. Peygamber'den şu had-îsi rivayet etti:
    Müslüman bir kimse ölür ölmez Allah Teâlâ onun cehennemdeki yerine bir yahudi veya bir hristiyanı sokar.
    Bunun üzerine Ömer b. Abdülazîz üç defa raviye 'Kendisinden başka ilah olmayan Allah hakkı için senin baban Hz. Peygamber'den bu hadîsi rivayet etti mi? diye yemin ettirdi. Râvî de Ömer b. Abdülazîz'e bu hususta yemin etti.
    Rivayet ediliyor ki bir savaşta bir çocuk durdurup onun yanı başında şöyle bağrıldı: 'Bu çocuğun fiyatını kim artırır?' Bu durum yaz ve harareti şiddetli olan bir günde oldu. O çocuğu kavmin çadırında oturan bir kadın gördü. Çocuğa yönelip var kuvvetiyle koştu. Kadının arkadaşları da arkasından koştular. Kadın, çocuğun elinden tutup onu bağrına bastıktan sonra sırt üstü yattı. Çocuğu kucağına alıp çocuğu güneşten koruyup 'Oğlum! Oğlum!' diye bağırdı. Bunun üzerine halk ağladı ve orayı terkettiler. Hz. Peygamber de onların şefkatinden sevinip ötürü onlara müjde vererek şöyle dedi:
    - Acaba bu kadıncağızın çocuğuna şefkat göstermesine hayret mi ettiniz?
    - Evet!
    - Muhakkak ki Allah Teâlâ, sizin için şu kadının oğlu için olan
    şefkatinden daha fazla şefkatlidir. Bunun üzerine müslümanlar müjdenin en büyüğünü almış olarak dağıldılar.
    işte bu ve Ümit bölümünde zikrettiğimiz hadîsler, Allah'ın rahmetinin genişliğini müjdeler Allah Teâlâ'dan ümidimiz, bizim müstehak olduğumuz ile bize muamele yapmaması, şânına uygun olanıyla bize lütûfta bulunmasıdır. Bunu da minnetiyle, rahmet ve cömertliğinin genişliğiyle yapsın! Âmin!
    Tümünü Göster
    ···