Not:(Ç)alıntıdır.
hz. muhafazid , bir gün islâmiyet ve müslümanlara şiddetli muhalefetleriyle bilinen velid bin muğire, utbe bin rebîa, ümeyye bin hâlef gibi birçok kureyş ileri gelenleriyle konuşuyor, onlara îmân ve kur'ân hakikatlarından bahsediyordu.
zaman zaman muhataplarının dikkatlerini canlı tutmak ve dinlemelerini sağlamak maksadıyla da, "nasıl, güzel değil mi?" diye soruyordu. o sırada bir hak aşığı çıkageldi. maddî gözden mahrum, fakat mânâ gözü açık bu zât, hz. hâtice'nin dayısı oğlu ashabdan abdullah bin ümmi mektûm idi. âmâ olduğundan peygamber efendimizin kimlerle konuştuğunun farkında değildi. "yâ resûlallah," dedi, "beni irşad et, bana kur'ân okut, allah'ın sana öğrettiklerinden bana birşeyler öğret." hz. muhafazid bütün dikkatini kureyş ileri gelenleri üzerine islâmiyeti anlatmak için teksif ettiğini fark edemediğinden bu arzusunu birkaç sefer tekrarlayıp durdu. hz. muhafazid bu durumdan sıkıldı ve rahatsız oldu. onunla pek ilgilenmedi. zira, o her zaman gelip kendisinden islâmiyetle ilgili herşeyi öğrenebilirdi. ama, kureyş müşriklerinin ulularını bir daha böyle toplu halde bulma imkânını elde etmeyebilirdi. onların islâmiyeti kabul etmeleri veya düşmanlıklarından vazgeçmeleri ise, kureyş'in toptan müslüman olma mânâsına geliyordu. işte bu sebeple hz. muhafazid, dikkatinin dağıtılmak istenişinden rahatsız olmuştu. ve bunu haliyle de izhar etmişti. hz. muhafazid, kureyş ileri gelenleriyle konuşmasını bitirip kalkacağı sırada vahiy geldi. gözlerini kapayıp daldı. abese sûresi nâzil oldu. sûrede hz. muhafazid'in davranışından bahisle şöyle buyuruluyordu:
"yanına âmâ geldi diye yüzünü ekşitip döndü. nereden bileceksin, belki de o günahlarından arınacaktı. yahut öğüt alacak ve öğüt kendisine fayda verecekti. öğütle ihtiyaç duymayan kimseye gelince, sen ona yöneliyorsun. onun inkâr ve isyan pisliği içinde kalmasından sen mes'ul değilsin. sana koşarak gelen ve allah'tan korkan kimseyi ise ihmal ediyorsun. sakın! o kur'ân bir öğüttür. dileyen ondan öğüt alır."
evet, kur'an'ı dinlemek arzusu duymayan, ondan istifadeyi düşünmeyen kimselerin islâmiyete girmemesi ve nefsini temizlememesi hz. muhafazid'in üzerine bir mesuliyet yüklemiyordu. çünkü, onun vazifesi sadece islâmı hakkıyla tebliğdi. ancak, hak ve hakikatı öğrenmek arzusunu izhar eden bir müslümandan yüz çevirmek, ona bilmediği hakikatleri öğretmemek, arzusuna cevap vermemek, işte böylesine ikazı gerektiriyordu.
Edit:bayağı iyi çuğu yemişim ha, bari gelenler bi zahmet nick6'ıma sövüp gitsinler.
cat empire