allah yok demenin islama hakeret olması

@1 bak evladım. öncelikle boş ver o ekşinin safsatalarını. o amk embesilleri kendilerini entel diye vitrinize edeceklerini sanıp oldukça basit konuları bir yığın boş kelime etrafında döndürüp dolaştırarak anlatır anlatır dururlar. he ama aralarında gerçekten de iyi konuşan adamlar vardır. ben yıllarca takip ettim o amk binlerini oradan biliyorum. yazdığın 1. entry de bunlardan bir tanesi amk salağı basitçe bir meseleyi döndür babam döndür habire gevelemiş durmuş. böyle yaparak da derinlikli bir irdeleme yaptığını sanmıi diye tahmin ediyorum ki bu ekşideki birçok malın kendi kendini entelim diye kandırmak yolunda kullandığı en basit yöntemlerden biridir. neyse gelelim konuya;

bak evlat dinler diyeceğim ama vereceğim örnekleri yada konuyu anlatma yolunu islam üzerinden yapacağım çünkü hakkında vukufua sahip olduğum tek din kendi dinim olan islam. bir defa şu örnek dahi o sorulan soruya cevap mahiyetinde yeter de artar bile; din kendini sorgular. ama sorgularken belirli bir sınıra kadar gidebileceğini en başından beri kabul ederrek yapar bu sorgulamayı. zaten öyle olmasa bunun adıu felsefe yapmak olurdu direkt. hoş felsefeciler de her soruyu soruyorlar ama cevap noktasında bodosladıkları da oluyor. peki din bunu neden yapıyor? çünkü din salt bir aklın tüm melekelerine rağmen gidebileceği yerin sadece kendi hali kadar olabileceğini ön görüyor. buna mukabil sınırlarını aşmaktan aciz olan aklın karşısına ise sonsuz ilim sahibi olan ve diğer tüm ilimlerin yani cevapların kendisinden kaynaklandığı bir ilahı yani allahı koyuyor.

ayrıca dinin bir yerden sonra agresif üslup takınması noktasına gelecek olursak; kuran-ı kerim bile bu sorgulamayı kafirlerin gözünden yapıyor zaten. ki kuranda anlatılanların çoğu inanmayanlarla inanca davet eden peygamberler arasında yaşananlardır. bu bağlamda, kuranın bütününe yayılmış bir sorgulamanın cevapları vardır. tabi bu sorgulamaları allah kendi kendine karşı yapıyor şeklinde komik bir şey kast etmiyorum. kafirlerin meselesi üzerinden gidiyor bu sorgulama. hatta sonunda vadedilen günün geleceğinden yada mutlak bir yaratıcının yani allahın varolduğundan bazı delillerle bahsedilip hemen ardından inanmayanlar için gelmesi beklenen tehditler sıralanır ve inanlara müjdeler verilir v.s bu üslubu kuranın mealini tek bir defa okuyan bir kişi bile bilir. şimdi demem o ki dinin asıl kaynağındaki durum bile böyle iken neden dinin diğer kanallarındaki tutum farklı olsun velevki oldu bunu direkt olarak dinin kendisine teşmil edebilmek ne kadar mantıklı? çünkü dedim ya kuranın kendisinde bile var olan bir şey bu.

ayrıca din denilen kavram ( tüm dinler) böylesine bir üslubu takınmazlar. çünkü her din yayılmak ve benimsenmek amacındadır. insanlara kendini benimsetebilmesi için kavramsal düzlemde insanların tüm sorularını, beklentilerini, kaygılarını, sorgulamalarını karşılamaları gerekir ki aksi takdirde çuvallaması işten bile değildir. he bir de işin pratiksel düzlemi var ki o da bu ilk aşamadan sonra gelen aşamadır. daha devam edip bunu konuyu konuşabiliriz adam akıllı bir şekilde