-1
ömrünün en mutlu günü hangisi diye bi soru sorulsa, işte cevabı onun evimize teşrif ettiği gün olurdu. ne biliym bi köy evimiz varmış, hayal bu ya : ) başbakanımız köyümüze bi sebepten teşrif etmiş. kar yağmış falan, şehre varmak imkansız, yollar kapalı. başbakanımız da köyümüzde mahsur kalmış. çaresiz o gece köydeki evlerden birinde kalması gerekmiş. o ev bizim evimiz oluyomuş mesela. allahım ya. kapımızı çalsa. buyur etsek içeri. sobanın yanına çömelse, bi güzel ayaklarını ellerini ısıtsa. ben pardesüsünü ceketini çıkarsam, benim odamdaki kapının arkasındaki askıya assam. ohhh mis gibi başbakan kokuyor. annem sofrayı kursa. yer sofrasında yesek yemeğimizi. gitse banyoda ellerini, ayaklarını yıkasa. benim odama baksa, çalışma masamı kontrol etse, kitabımın arasına harçlık bıraksa. ona benim eşofmanlarımı versem, kendi evindeymiş gibi rahat rahat otursa. sonra tekrar girsek oturma odasına. annem çayı demlese. babam ülke tv'yi açsa. "turgay güler ile sıradışı" progrdıbını izlesek. ahmet kekeç'in cehape analizlerine başbakanın gözüne girmek için kafamı sallayarak destek versem. başbakanım başımı okşasa. kumandayı istese babamdan. kanalları dolaşsa, kemal kılıçdaroğluna denk gelse bi yerde, "püh allah cezanı versin senin" falan dese, biz de destek versek. "cidden adam değil bu ya başbakanım" desek babamla. bize biraz dert yansa, muhalefetin kirli siyasetinden yakınsa. o sırada kılıçdaroğlu başbakanımıza o yakışıksız sıfat ile seslense ve ben başbakanımın gözüne girmek için, kumandayı alıp hemen kanalı değiştirsem. o da bana: "değiş şunu değiş" diye destek verse. sonra gidip elektrikli battaniyemi yaksam, annem çarşafları değiştirmiş. başbakanım benim yatağımda yatacak. ben de içerde uyurum koltukta. sonra başbakanım yatsıyı kılıp, yatağa girse. off içim kıpır kıpır oldu lan şimdiden. inşallah böyle bi şey nasip olur ya.