/i/İnanç

İnanç
  1. 1.
    0
    Hadis için söylenenler, alimler için de geçerlidir. Elbette hilenle bilmeyenin bir olmadığını; "her bilenin üstünde bir bilenin." olduğunu kabul etmekteyiz. Ancak bir şey daha biliyoruz ki, o da hiç kimsenin herşeyî bilemeyeceğidir.

    Çünkü herşeyı bilmek, sadece Allah'a ait bir özelliktir. Hiçbir varlık, bu özelliği Allah'la paylaşamaz. Bu gerçekten hareketle diyoruz ki, kimileri, her şeyi doğru bilenler olarak gördükleri kimselere göre, islam'ı anlamak gerektiği inancındadırlar. Bu da islam'ı Kur'an'a göre değil, onların anladığına göre anlamayı doğurmaktadır.

    Onların Kur'an'dan anladıklarını, Kur'an'ın yerine geçirmektedirler. Böylece, alimlerin kimi yanılgıları Kur'an'a mal edilmekte, inancımızda ve hayatımızda belirleyici bir fonksiyona dönüşerek, Kur'an adına, o yanılgıları yaşamamıza neden olmaktadır,

    Alimlerin görüşünü ölçü almak ve Kur'an'ı onlar nasıl anlamışsa (onların her dediğini doğru varsayarak) öyle anlamaya çalışmak, Kur'an'ı onların anlayışlarında dondurmak ve sınırlamaktır. Oysa ki? onların görüş ve düşüncelerini, görüş ve düşüncemize katkı sağlaması bakımından değerlendirmek büyük bir yarar sağlayacaktır.

    Kaldı ki alimlerin görüş ve düşünceleri de bağlılarınca zaman içinde öylesine bir deformasyona uğramıştır ki başlangıçta çoğunlukla Kur'an merkezli olan bu görüş ve düşünceler, giderek büyük bir oranda îslamî olma özelliğim yitirmiştir, îslamla sapıklık yer değiştirmiş, bidat ve hurafeler islamın yerini almıştır.

    Buna paralel olarak, hidayetle sapıklık yer değiştirmiş; sapıklığa düşenler, hidayet üzerinde olanları sapıklıkla suçlar hale gelmişlerdir. Ve bu konuda yapılan uyanlara da 'siz alimlerden daha iyi mi biliyorsunuz?' anlayışı ile kulaklarım gerçeğe karşı tıkamışlardır.

    Kendilerini izledikleri kişilere endekslediklerinden, onların kafaları ile düşünmekte ve böylece akıllarını devre dışı bırakarak, vahy gerçeğine kapalı hale gelmektedirler.

    Doğru yolu, Kitap'ta değil, bir takım kimselerin izinde arayanlar; onların açıklamalarım Allah'ın hükümleri gibi görerek din adına her dediklerine uymayı, Allah'a uyma saymaktadırlar:

    "insanlara, Allah'a giden yolda Kur'an'a uyun, doğru yol ancak O'na uymaktır" diyeceklerine,
    "doğru ancak bizim düşündüğümüz ve bildiğimiz gibidir; bizim dediklerimize uyarsanız doğru yolda olursunuz"
    demektedirler.

    Allahü taala şöyle buyurur:"Onlar'dan bir takımı, Kitap'ta olmadığı halde, Kitap 'tan zannedesîniz diye dillerini eğip bükerler. O, Allah katından olmadığı halde: 'Allah katındandır' derler, bile bile Allah'a karşı yalan söylerler" (3 Ali-îmran 78).

    Kendi anlayışını din haline getirip, insanları aldatmak için, 'bu da islamdandır' diyerek, Allah'a karşı yalan uyduranlar, Allah'ın lanetine uğrayacak olanlardır:''Gerçekten indirdiğimiz belgeleri ve doğru yolu Kitap'ta insanlara açıkladıktan sonra gizleyen kimseler var ya, onlara hem Allah lanet eder, hum lanetliler lanet eder"
    (2 Bakara -159).
    Gerekçesi ne olursa olsun, ister iyi niyetle, ister insanları doğru yola iletmek, ve insanları uyarmak düşüncesiyle, ister islam'a hizmet amacıyla olsun hiç kimsenin kendi yanından dine bir şey ilave etmeye hakkı yoktur.

    Doğru olan, din ne diyorsa, dediği kadarı ile kabul etmektir:"Vay, Kitab'ı elleriyle yazıp, sonra da onu az bir değere satmak için, -Bu Allah katındandır- diyenlere! Vay ellerinin yazdıklarına! Vay kazandıklarına!" (2 Bakara - 79)

    Alim olarak nitelendirilenler, bu özelliklerinden dolayı etraflarında yığınla insan toplananlar, insanların kendilerine değil de Kur'an'a gitmelerini şart koşsalardı, kurtuluşun kendilerinde değil, Kur an'da olduğunu söyleselerdi, vahdet bozulmaz ve alimlerin görüşleri dinin yerini almazdı.
    ···
  1. 2.
    0
    eksini verdim.
    ···