1. 1.
    0
    Aleviler ve Kur’an konusunu ulaştığımız sonuçları maddeleştirerek sürdürelim Kur’an, Allah’ın gönderdiği son kutsal kitaptır. Allah’ın vahyi Kur’an’la son bulmuş değildir. Vahiy süreklidir. Çünkü vahiy rahmettir. Ve Tanrı’nın rahmeti sonsuzdur. Ancak sürmekte olan vahiy nebevi / peygamberi bir vahiy değildir. Çünkü peygamberlik Hazreti muhafazid’le sona ermiştir. Tanrı’nın sonsuz olan vahyi bilimdir. Bilime uymak, Allah’ın insanoğluna bahşettiği en büyük nimet ve lütuf olan akla uymak demektir.

    Nitekim Kur’an’da; “ aklını işletmeyenlerin üzerlerine pislikler yağdırılacağı “ buyurulmaktadır. işte bu nedenle Hünkar Hacı Bektaş Veli; “ Bilimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır.” Demektedir. Kur’an, bir öğüt kitabıdır. Kur’an’dan öğüt alabilmek için onu anlamadığımız bir dilde değil anadilimiz olan Türk dilinde okumalıyız. Kur’an’ın ayetlerinin çoğu müteşabihtir. Bu nedenle yorumu da kişiden kişiye veya sahip olunan anlayışa ya da yaşanan yere ve mensup olunan topluma göre farklılık arzetmektedir. Kur’an’a dayanarak din devleti talep etmek, anti laik sistem isteminde bulunmak (Şeriatçılık yapmak) Kur’an’ı anlamamak veya maksatlı bir biçimde saptırmak demektir. Alevi-Bektaşi Kültür ve inanç sisteminde Ramazan Bayramı diye bir kabul yoktur.

    Ramazan bayramı Hz.Ali'nin Ramazan ayının 19.günü kiralık katil Mülcem tarafından zehirli bir kılıç ile evinden çıkıp bir kaç adım attığı sırada arkadan vurulması sonucu üç gün sonra yani ramazan ayının 21 günü Hakk'a yürümesi ile Muaviye'nin (lanet olsun) "Çok şükür , çok şükür Ali'den kurtuldum!" diyerek üç gün üç gece bayram ilan etmesi ve sokaklarda davul zurna çaldırıp, "rakkase"ler oynatması çoluk çocuğa şeker dağıtması ile "ŞEKER BAYRAMI" ilan edilmiştir. Aynı Muaviye oğlu Yezid'e (lanet olsun) "Ben Ali ile Hasan'ın işini bitirdim, sen de Hüseyin'in ve Ali'nin soyundan olanların işini bitir!" diye vasiyettte bulunmuştur. Daha sonra halifeliği alan Yezid Hz.Hüseyin'i Kerbela'da 10 Muharrem günü 72 can yoldaşı ile acımasızca şehit etmiştir.

    işte Ramazan Bayramı Aleviler açısından Hz. Ali'nin şehit edildiği bir matem günü, Muaviye açısından ise Bayram günüdür gerçekte... Aradan geçen yüzyıllar Alevilere ve ehl-i beyti sevenlere zulüm dolu yüz yıllar olmuştur. Bir yandan Alevi-Bektaşiler katledilirken , bir yandan da asimile edilmeye çalışılmıştır. Anadolu Alevileri olarak bizler tarihi çok iyi bilmek zorundayız. Yapılan katliamlar unutturulmaya, zulümler hafızalardan silinmeye çalışılmaktadır.
    Tümünü Göster
    ···
  2. 2.
    0
    bunu gören alevi okuyacağına hepsini kutlar amk bu ne
    ···
  3. 3.
    0
    niye lan son ayetten sonra cebraili mi öldürmüş
    ···
  4. 4.
    0
    @2 şuku
    ···
  5. 5.
    0
    sonra da neden silindim? diyorlar ah siz yokmusunuz
    ···
  6. 6.
    0
    15 eylül 2003 aksiyon dergisi / ahmet turan alkan
    kendisi sünni bir yazardır ...

    dünyadaki sünni müslümanların şiiliğe aleviliğe ve peygamber efendimizin ailesine bakışı ...

    not: her ne kadar farklılıklarımız var olsa da birbirimizi daha yakından tanımalıyız
    ülkemizin birliği beraberliği için ilişkilerimizi daha çok ilerletmeliyiz ...

    "biz türk sünniler"in diğer sünniler ile aynı noktada durmadığımızı tüm çıplaklığı ile gördüm. zaten yezit"e bile hazreti yezit diyen bu yaklaşımın sahibi olsa idik, hangi yüzle şiilerin ve alevilerin karşısına çıkıp konuşabilirdik ki?" daha önce bu sütunlarda yayınlanan "bir islam tarihi kritiği veya sünniler"in aleviliği" başlıklı yazı hakkında çok ilginç bilgi ve gözlemler ihtiva eden uzun bir mektup aldım.
    yaz tatilinin bir kısmını iran"ı gezerek değerlendiren cha islamâbad muhabiri harun çelik tarafından kaleme alınan bu mektuptan, islâm"ın türkiye coğrafyasında büründüğü kendine mahsus özellikleri vurgulaması bakımından sizin de haberdar olmanızı istedim. küçük müdahaleler haricinde mektup aynen şöyle:

    şu "yezit" meselesi

    uzun zamandır pakistanlı, afganistanlı, iranlı ve arap milletlerine mensub insanlarla birlikte yaşıyorum. bu milletler içerisinde, islam"ın alt başlıkları olan sünni, şii, alevi, ismaili, kâzımi, zeydi, vahhabi mezheplerinden insanlarla sürekli birlikte olma imkanı buldum. bu tecrübelerimin ardından vardığım hüküm şu oldu: yazınızda başlığa çıkardığınız "sünnilerin aleviliği" yaklaşımının sadece biz türkiye"de yaşayan sünni türkler"e ait olabileceğini üzülerek gördüm. bunun felsefi boyutunu değil de, yaşanmış örneklerini dile getirmek isterim.

    mesela yezit konusu. biz sünni türklerde yezit asla sevilmeyen bir kişidir ve biz türk sünniler arasında "yezit" hakaret kelimesi olarak da kullanır.

    daha geçenlerde islamabad"da bir üniversitede okuyan suriyeli bir bayan arap öğrenci ile bu konuyu konuşuyorduk. yezit"ten bahsederken, "hazret" ifadesini kullanması, "müminlerin emiri" demesi beni rahatsız etti. kendisine, yezit"in biz sünni türkler tarafından sevilmeyen bir kişi olduğunu, peygamber"in torununa yapılan o ciğer-sûz hadiseye bulaşmış bu kişiye bizim kalbimizin düzelemeyeceğini dile getirince, "siz şiilerin etkisinde kalmışsınız. sizin bu düşünceniz sünniliğe aykırı" dedi.

    bu tartışmanın benzerini yemenli bir sünni ile de yaşamıştım. yemenli bir doktor olan arkadaşım bana imam hüseyin için "o devrin müminlerinin emiri yezit"tir. hüseyin ona başkaldırmış ve asi durumuna düşmüştür" demişti. tabii ki buna ben tepki göstermiştim. kendilerini sünniliğinin orijinali, sünniliğin sulandırılmamış yolunun müdavimleri olarak gören arap sünniler ile ne kadar farklı bir ruh dünyasına sahip olduğumuzun daha böyle onlarca örneğini yaşadım.

    akıllara ziyan bir adet

    bilmem bilir misiniz: kuzey afrika"daki sünni arap ülkelerinde, hz.hüseyin"in şehadet günü olan aşure gününü bir şenlik günü olarak kutlayan insanlar var. ki bu istisna değil genel tavır. ünlü arap alim prof. yusuf kardavi de, "günümüz meselelerine fetvalar" isimli kitabında bu konuya bir bölüm açmış ve kuzey afrika"daki sünni arapların bu tavrının ifrat olduğunu dile getirmiş. yani sünniler, imam hüseyin"in şehadetini kutluyorlar. bunu bir sünni türk"e kim anlatabilir?

    dahası var: suriye"de müfrit sünniler, düğün, şenlik vb. kutlamalarını özellikle imam hüseyin"in şehadet gününe denk getiriyorlar. bu insanlar harici falan değiller. bunlar sünni. buna inanamadım ve suriyeli bir sünni öğretmen bayan arkadaşıma sordum. "evet bunlar doğru hatta daha kötülerini söylüyorlar" dedi. yani hocam şunu görmüş oldum ki, muaviye gibi, hutbelerde imam ali ve ehl-i beyt"e küfür ettirenlerin soyu tükenmemiş. bunu sünnilik adına yapmaları ve sünniliklerine laf söylememeleri ise akıllara ziyan.

    pakistanlı sünniler de, (mevdudi"yi takip edenler istisna diyebiliriz) araplara benziyor. ehl-i beyte, sünni türklerin duyduğu şekilde muhabbet duyan ve bunu dile getiren hemen "sen şia mısın?" damgasıyla damgalanır.

    arvasi: "biz türkler alevi meşrep sünnileriz"

    biz sünni türkler"in asla tasvip edemeyeceği yaklaşım ise vahhabiler"in sünniliği. kendilerine vahhabi denilmesini kabul etmeyen ve selefi olarak anılmak isteyen bu insanlar, kendilerini öz ve öz ehli sünnet vel cemaat yolunun takipçisi olarak görüyorlar. ve bu anlayışta, bizim yani sünni türkler"in anladığı anlamda bir ehl-i beyt muhabbetine yer yok. hele yezit denen kişiyi eleştirmeye kalkışmak, onların gözünde büyük bir cürüm işlemeye eş.

    rahmetli seyyit ahmet arvasi"nin türk islam ülküsü isimli eserinde bir cümle okumuştum ki yıllar önce sünni türkleri belki de en güzel tanımlayan cümleydi. arvasi "biz türkler alevimeşrep sünnileriz" diyordu. ki bu ifade meseleyi neredeyse bir cümle ile özetlemiş.

    öyle ballandıra ballandıra hz. ali cenklerini dilden dile anlatmak, çocuklarına hasan hüseyin ismini vermek, bunlar türk sünnilerin işi. bunu başka bir yerde ben göremedim. rahmetli haluk nurbaki hocamız gibi ehl-i beyt aşkından başı dönmüş değerli insanların, bu topraklardaki sünniler tarafından tek kalemde "bu adam şii" diye isminin çizileceğinden emin olunuz.

    iran"da iken profesör ve molla seviyesinde şiilerle görüştüm. sünni türkler"in yezit"e bakışını, muaviye ve hz. ali arasındaki tercihlerini, ehl-i beyt muhabbetini, kerbela"yı, "düştü hüseyin atından sahra-yı kerbela"ya. cibril var haber ver sultan-ı enbiyaya" diye yadedişimizi dile getirince bana "sizinle bizim aramızda çok fark yok. bu anlayış tüm sünnilerde olsa aramızdaki sorunlar daha kolay hallolur" dediler. hele on iki imam için "peygamberin torunlarını nasıl sevmeyiz yahu" deyişimi hayretle karşıladılar.

    o kadar çok yaşanmış örnek var ki: biz türk sünniler"in diğer sünniler ile aynı noktada durmadığımızı tüm çıplaklığı ile gördüm. zaten yezit"e bile hazreti yezit diyen bu yaklaşımın sahibi olsa idik, hangi yüzle şiilerin ve alevilerin karşısına çıkıp konuşabilirdik ki?

    biz kesinlikle arvasi hoca"nın dediği gibi alevi meşrep sünnileriz.
    Tümünü Göster
    ···