1. 426.
    0
    ben düşüncelere dalmışken hatice huursu hazırlanıp yanıma gelmişti. ondan hiç olmadığı kadar iğreniyordum. haydi çıkalım dedi. aşağı indiğimizde bana imalı imalı bakıyordu.

    +neden öyle bakıyorsun?

    -araba nerde

    +ne arabası?

    -bana arabayla gelmedim deme

    +yoo gelmedim

    -off metehan ya ne kadar düşüncesizsin?

    +beni davet eden sensin beğenmiyorsan gideyim

    -saçmalıyorsun, bari taksi falan çağır

    +peki

    ayaküstü yine gibilmiştim. başka çare yoktu, içimden küfrede küfrede taksiyi çağırdım. balonun yapılacağı otelin önüne vardığımızda dışarsı fotoğraf çektirenlerle doluydu. hatice kaşarı elinde çantası yanımda dikiliyor iyice sinirimi bozuyordu. bizim çocuklardanda ortalıkta görünen yoktu. giberim böyle işi diye düşünerek bir sigara yaktım. daha 2 duman alamadan karşımda imparator sedat'ı gördüm. sigarayı atsam bir türlü atmasam bir türlüydü. tam arkamı dönüp izbe bir yere gidecekken imparator bana seslendi;

    +metehan nereye gidiyorsun

    -burdayım hocam

    +bakıyorumda yine tellendiriyorsun

    -evet hocam

    +çıkartta son bir defa sigaranı içelim

    -buyrun hocam

    +birde malbuş içiyorsun demek

    imparator sedat2ı ilk gördüğümde içimden sıçtık diye düşünsemde, benim adeta kurtarıcım olmuştu. boş sınav-kuaför muhabbetlerini çekmektense, imparatorla otelin cafesinde çay-sigara yapıp sohbet etmek beni epey rahatlatmıştı. bu arada hatice huursu boş durmuyor sürekli mesaj atıyordu nerdesin, haydi yukarı çıksana, ne kadar sorumsuzsun diye diye kafamı gibmişti.

    buraya kadar yaşananlar her liselinin balo gecesinde 3 aşağı 5 yukarı yaşadığı şeylerdi. acak o gece ve sonrasında öyle şeyler olacaktı ki bazı konularda bennim açımdan telafisi asla mümkün olamayacaktı..
    ···
  2. 427.
    0
    yemek başlamış, millet masalara oturmuştu. hatice huursu 40 yıllık fransız asilzadesi gibi davranıyor, canımı iyice sıkıyordu. yemekten sonra klagib mezuniyet konuşmalarını dinlendikten sonra millet partnerini dansa kaldırmaya başladı. hatice huursu ikide bir oflayıp poflayarak beni pgibolojik olarak taciz ediyordu. en sonunda dayanamamış oalcak ki;

    +beni dansa kaldırmayacak mısın metehan?

    -hayır

    +neden?

    -canım istemiyor

    +elle gecemi rezil edeceksin demi

    -sana göre bu rezillikse öyle olacak gibi duruyor kusura bakma, müsaadenle ben aşağıya iniyorum

    +ne tak yersen ye

    biraz dolandıktan sonra ne göreyim karşımda olanca ihtişamıyla otelin bar kısmı duruyor. lan olur olmaz diye düşünüp dururken kendimi tabureye oturmuş bir vaziyette buldum. vodka-enerjimi söyleyip bir sigara yaktım. daha yarısına gelmemişken hatice huursu yine mesaj attı;

    +metehan nerdesin?

    -ne yapacaksın

    +merak ettim

    -bardayım

    +hangi barda

    -otelin barında

    +bekle geliyorum

    -gelip ne yapacaksın, gelmene gerek yok

    +bence var

    -peki

    herkes kendi ekmeğinin peşine düşmüş dıbına koyim diye düşünürken hatice huursu yanıma geldi. bir şey içer misin dememe fırsat bırakmadan;

    +bana ne ısmarlıyorsun metehan

    -bar karşında ne istiyorsan iç

    +aynısından istiyorum

    -bak sakın yanlış anlama ama bu seni çarpar benden söylemesi

    hatice'nin suratında şeytani bir gülümseme belirmişti.

    +merak etme metecim, bana bir şey olmaz asıl sen kendine dikkat et

    bir girdaba yakalanmış yüzücü gibiydim. kaçmaya çalışıyor, ancak usul usul girdabın derinliklerine doğru sürükleniyordum..
    ···
  3. 428.
    0
    evet beyler birazdan anlatmaya devam ediyorum. görüşmeyeli, kimler burada bakalım?
    ···
  4. 429.
    0
    ben 4. vodkaya gelmeme rağmen hatice huursu daha ilk vodkasının yarısına bile gelmemişti. vücudum, öğle saatinde sina çölünün ortasındaymışçasına kavrulmaya başlamıştı. çok geçmeden bizim binlerde gelip bir şeyler içmeye başladılar. daha sonra hep birlikte otelin discosuna geçtik. hatice huursu peşimi bırakmıyordu, tenha bir yere geçtim oturdum. millet ufaktan kopuyor, robot ise kafamı yükseltiyordu. ben bitsede kurtulsak diye düşünürken hatice huursu elimden tutarak;

    +ne düşünüyorsun metehan

    -hiçbir şey düşünmüyorum

    +yalan söylüyorsun

    -hayır

    +bana bugün söylediklerinde ciddimiydin

    -hayır sadece son şakamı yapmak istedim

    +bence öyle değildi

    -peki nasıldı

    +sen benden daha iyi biliyorsun

    -çok sıkıldım ben biraz hava almaya çıkacam

    +yürü birlikte hava alalım madem

    o gün yaşadığım duygusal patlamadan mıdır, 5 yılın muhakemesinin verdiği ağırlıktan mıdır, alkolün etkisinden midir nedir bilmem ama hatice huursuna karşı savunma kalkanlarım çökmüş adeta uzaktan kumandalı bir oyuncağa dönmüştüm ve bu bana çok pahalıya patlayacaktı..
    ···
  5. 430.
    0
    http://www.youtube.com/watch?v=dvzR7zqiKEA
    ···
  6. 431.
    0
    beyler çalıştığım için zamanım kısıtlı boş zamanlarımdan ayırabildiğim kadar burada durup anlatmaya çalışıyorum
    ···
  7. 432.
    0
    dışarı çıktığımızda hava hafif serinlemişti. sırtımda hafif bir ürperme hissi olmasının yanında içim kanyak içmişçesine yanıyordu. hatice iyice bana doğru sokularak,

    +çok kabasın metehan

    -nedenmiş o

    +bana ceketini vermeyecek misin

    -versem bir şey farkedecek mi

    +etmeyecek ama ben vermeni istiyorum

    -nedenmiş o

    +sana değmiş bir şeyi üzerimde hissetmek istiyorum

    -hatice saçmalıyorsun bak kendini dövdürtme bana

    +böyle konuşma metehan gerçekleri ikimizde biliyoruz

    -hangi gerçekleri

    +birbirimizi yıllarca beklediğimizi

    hatice'nin elleri ellerime değmiş beni kendine doğru çekmişti. haydi dercesine bakıyordu. dudaklarımız usulca birbirine değdiğinde içimi nedense tuhaf bir huzurun kapladığını hissetmiştim. bu an ne kadar sürdü bilmiyorum lakin bir yerlerden parlama ışıklarını görünce haticeyi birden geriye ittim.

    +ne oluyor lan

    -metehan ne oldu canım iyimisin

    +sen görmedin mi

    -neyi görmedim

    +biri yakınlarda fotoğraf çekti

    -off saçmalama sen hayal görüyorsun, haydi gel yukarı çıkalım

    asansöre bindiğimizde hatice'nin suratındaki sinsi gülümsemeyi farketmiştim..
    ···
  8. 433.
    0
    o andan itibaren içimi bazı şüpheler kemirmeye başlamıştı. yıllarca işim düşmedikçe muhabbet etmediğim, sürekli laf soktuğum, dışarda sadece birkaç kez buluştuğum insanın bu kadar kısa bir sürede bana yakınlaşması tuhaftı. ancak son zamanlarda yaşadığım olaylar nedeniyle mantıklı muhakeme yeteneğimi kaybetmiştim. o gecenin her saniyesi bana işkence gibi geldi, biran önce bitsede gitsek moduna girdim. gece sona erdiğinde hatice huursunu taksiyle gönderip, bir sigara yakıp boş sokaklarda yürümeye başladım.. bir hedefim olmadan sırf yürümüş olmak için kendimle başbaşa kalmak içimdeki bütün günahları dökmek onlardan arınmak için yürüyordum. ayaklarım beni en sonunda kayalıklara doğru sürükledi..

    müthiş bir vicdan azabı duyuyordum. ben neler yapmıştım. ceylin'in yüzüne nasıl bakacak, yastığa başımı koyduğumda nasıl uyuyacaktım? bir anlık iradesizliğimin bedeli çok ağır sonuçlara sebep olabilirdi. ben düşüncesiz ipnenin tekiyim diyerek kayalıklardan kalktım ve eve gittim. yatmadan önce, ceylin'e şu mesajı yazdım;

    +ne olursa olsun seni çok ama çok seviyorum ve her zaman sevmeye devam edeceğim yavru ceylanım..

    kabuslarla dolu uykumdan kalktıktan sonra telefonumda hatice ve ceylin'den gelmiş 1'er mesaj vardı.

    ceylin: bende seni çok seviyorum ama neden her şeye rağmen dedin sarhoşmuydun dün sen? dün ne oldu, bugün buluşalım anlatsana

    hatice: dün yaşanan her şey birer hataydı ve alkollüydük. olanları unut. mümkünse bir daha görüşmeyelim

    hatice huursuna, gibtir git kendin yavşadın şimdi bana namuslu ayağına yatma cevabını attıktan sonra bir sigara yaktım. olaylar oldukça tuhaflaşmaya başlamıştı lakin ben bunu henüz idrak edememiştim..
    ···
  9. 434.
    0
    evet beyler devam ediyoruz, kimler burada bakalım?
    ···
  10. 435.
    0
    ceylin'le buluşmak için evden çıktığımda içimdeki sıkıntılardan bir nebze arınmıştım. ceylin'i uzaktan gördüğümde içimde br sıcaklık dalgası yayıldı, başım hafifçe dönmeye başlamış, adrenalin etkisiyle böbreklerimin olduğu bölgelerde bir ürperme hissi peyda olmuştu. ceylin yine giyinişini ve makyajını abartıya kaçırmamış ve o naif sadeliğini korumuştu. birbirimize 2 adım kala bana doğru sıçrayaraközlemişim seni dedi ve bedenini kollarıma bıraktı. bende sebi çok özledim dedim ve yanımızdan geçen insanların şaşkın bakışlarını umursamadan doya doya tenlerimizin kokusunu içimize çektik. zaman kavramı bizim için önemini yitirmişti. ceylin'i bıraktığımda kollarımın hafifçe uyuştuğunu hissetmiştim.

    +bugün neler yapacaz yavrum

    -bilmem doğaçlama gideriz

    +gel o zaman çay bahçesinde biraz soluklanalım

    -olur

    ceylin'le çay bahçesine oturduğumuzda sanki ilk buluşmamızçasına bakışıp duruyorduk. gözlerinin içi ışıldıyor, etrafa tebessümler saçıyordu. (o an fotoğraf makinemin yanında olmayıp o güzel anı ölümsüzleştiremediğim için hala kendime söver dururum.) en sonunda sessizliği bozan ceylin oldu;

    +artık liseli bir çift değiliz metehan

    -dur kızım daha diplomayı almadım

    +bu hafta onuda alacaksın merak etme

    -3 sene sonra sende alacaksın

    +mesele sence o mu metehan? (ciddileşmişti)

    -hayır

    +her ne kadar ikimizde kabullenmekte zorlansakta artık sen yavaş yavaş hayata atılmaya başladın metehan

    -ve sende her zaman yanımda olacaksın

    +hayatında bazı şeylerin önceliklerini belirlemeli, ve ona göre hareket etmelisin.

    -benim tek önceliğim sensin

    +saçmalıyorsun, eğer böyle düşüneceksen bu ilişki hemen burada biter

    o an adeta taş kesilmiş, tüylerim diken diken olmuştu. ceylin ısrarla gözlerimin içine bakıyordu. önümde duran paketin içinden bir dal sigara alıp yakmaktan bile acizdim..
    ···
  11. 436.
    0
    masaya siparişleri getiren garson sayesinde kendimi toparlama fırsatım oldu. çayımı karıştırırken, ceylin'e peki bu konuda sen ne düşünüyorsun diye sordum, sesimdeki titremeyi sezmemesi imkansızdı.

    +önceliğin kendini geliştirmek olacak ancak bu sayede ikimiz için güzel bir gelecek inşa edebiliriz

    -anlıyorum ben bu açıdan hiç düşünmemiştim

    +düşünmenin zamanı geldi, hatta geçti bile metehan

    -elimden geleni yapacağım

    +yapmalısın, aksi halde ilişkimizi sonlandırmak zorunda kalırım

    ceylin'in gözleri hafiften nemlenmişti.

    -düşünmesi bile insanı mahfediyor hayatım

    +kesinliklee

    ceylin'e her geçen gün daha çok hayran oluyordum. sıradan kızlar gibi bencilce hareket etmiyor, kendisi yüzünden bana zarar geleceğini anladığı an kendini benden soyutlayacağını söylüyordu. bu takdir edilecek bir davranıştı. lakin ben sevgiyide, nefretide aşırı uçlarda yaşayan bir insandım.

    +neyse bu konuları bir daha konuşmamak üzere kapatıyorum, yarın nasıl bir kutlama yapacaksın

    -ne kutlaması?

    +yarın senin doğum günün şapşall

    -harbiden ha bak ben onu unutmuşum

    +tüh bilseydim sana güzel bir süpriz hazırlardım

    -gerek var mı

    +yok mu?

    -neye?

    +seni şaşırtmaya ve güzel bir hediye vermeye

    -benim en büyük hediyem sensin ve zaman geçtikçe dahada değerleniyor

    gülümseyerek elimi tuttu ve gözlerini gözlerime dikti. ellerimizi bırakıp çayımdan bir yudum aldığımda tükürmemek için kendimi zor tuttum. çay buz gibi olmuştu. ceylin ne oldu dercesine bakıyordu. elimle çayını işaret ettim. ceylin, çayından bir yudum aldıktan hemen sonra öksürmeye başladı. birbirimize bakıp, kahkaha atmaya başladık. yan masaları rahatsız ettiğimizi farketmiş olacak ki hadi gidelim burdan dedi. tam zamanında çayı getiren garsona bahşişini verdikten sonra, ceylin'le birlikte gülerek hızlıca yürümeye başladık. mahalledeki bütün zillere basıp, kaçan afacan çocuklar gibiydik.

    maalesef bu mutluluk o kadar uzun sürmeyecekti..
    ···
  12. 437.
    0
    beyler iş yoğunluğu sebebiyle vakit ayıramıyorum fazla, anlayıs gösterin lütfen. neyse anlatmaya devam..
    ···
  13. 438.
    +2
    dışarı çıktığımızda hava iyice ısınmıştı. güzel bir yaz günüydü, insanlar adeta sokaklara taşmıştı. birden dikkatimizi tek başına kaldırımın ortasına dikilmiş, çevresine bakınan 3-4 yaşlarında kız çocuğuna odakladık. insanlar etrafından dolanıyor, yürüyüp gidiyordu. muhtemelen kaybolmuştu. ceylin benden hızlı davranarak çocuğun hizasına kadar eğildi ve adını sordu. çocuk hiçbir şey söyleyemiyor, saf saf bir ceylin'e bir bana bakıyordu. çocuğu öptükten sonra bana dönerek;

    +ne kadar şeker şey bu böyle metehan

    -ileride çok can yakacak bu senin gibi

    ceylin hafif kızarmıştı, utanmasın diye çocuğu kucağıma aldım. kucağıma almamla ağlamaya başlaması bir oldu. 4 yaşındaki çocuk bile fırsatını buldun mu bana kazığı atıyordu. ceylin'e fırsat vermişti,

    +çocuklarına nasıl bakacaksın çok merak ediyorum metehan

    -doğurduğunda görürsün

    +bak sen

    -erkekliğimden şüphen mi var yoksa

    +tabiki hayır

    -var deseydin nankörlük etmiş olurdun zaten

    ceylin iyice utanmış, bu arada çocuk iyiden iyiye ses desibelini yükseltmeye başlamıştı. durumu kurtarmak için ceylin'e;

    +sen burda çocukla bekle ben esnafa falan bir sorayım ailesini bulalım olmadı polisi ararız

    -tamam

    birkaç dükkan dolaşmama rağmen, olumlu bir cevap almamıştım. tam 155'i arayacaktım ki 30 yaşlarında bir bayanın ceylin'le konuştuğunu farkettim. yanlarına gittiğimde ceylin kadına acıyarak konuşuyordu

    +hayır ne alakası var, çocuğunuzun iyiliğini düşündüğümüz için burda bekliyoruz 5 dakikadır

    (kadın)-niye kızımı kucağınıza alıp ağlattınız o zaman

    dayanamadım tartışmaya ben müdahil oldum

    +hanfendi kusura bakmayın ama bizden hesap soramazsınız, biz insanlık yapalım dedik kızcağızı birazcık sevdik yavrucak bizi garipsemiş olacak ki ağlamaya başladı

    -sevmek için benden izin aldınız mı?

    +allah allah, biz bu çocuğu kayboldu sandık hatta biraz daha gecikseydiniz polisi arayacaktım siz gelip burda bize adeta hesap soruyorsunuz. madem çocuğunuz bu kadar kıymetliydi, niye kaldırımın ortasında tek başına bıraktınız ya acelesi olan biri dikkat etmeyip çocuğa çarpsa veya biri kaçırsa ne olacaktı.

    ceylin, boşver canım hadi gidelim diyerek koluma girdi ve yürümeye başladık. kadın hala arkamızdan bir şeyler söylüyordu. ceylin'le bakıştıktan sonra aynı anda ağzımızdan tek kelime çıktı,

    +- proleterya

    o kadar cins insan vardı ki, insanları insanlık yapmaktan soğutuyorlardı. ceylin'le kafa dağıtmak için biraz alışveriş yaptıktan sonra ceylin'i evine bıraktım ordan bende eve geçtim. yarın doğum günümdü o gün erken yatmaya karar verdim ve öylede yaptım. sabah kalktığımda telefonumun gelen kutusunda hiç beklenmedik birinin ismini ve yolladığı mesajın içeriğini görünce vücudumu bir ürperti sardı ve kalbim güm güm atmaya başladı.

    anlaşılan doğum günümde bir sürü süpriz beni bekliyordu...
    Tümünü Göster
    ···
  14. 439.
    0
    up up up
    ···
  15. 440.
    0
    mesaj atan ayçın'dı. attığı mesajın içeriği şöyleydi;

    +doğum günün kutlu olsun, hediyeni bugün benden kaçta almak istersin *

    -kimsenin hediyesine ihtiyacım yok benim

    +öyle deme ama bence gelmen yararına olur

    -nedenmiş o?

    +geldiğinde anlarsın

    -yine ne işler çeviriyorsun ayçın?

    +çok soru soruyorsun mete, 12'de cafe ***'a gel

    -gelemem işim var

    +geleceğini ikimizde biliyoruz

    ayçın 1-0 öne geçmişti. her ne kadar gitmem desemde, gideceğimi biliyordum. acaba bu durumdan ceylin'e bahsetmelimiydim, yoksa gizlemelimiydim. ceylin'e anlatırsam günümüz mahvolabilir, ikisi birbirine girebilir ve eski olaylar tekrar hortlayabilirdi. hayır geçmişimde yaptığım hatalar yüzünden ceylin'in daha fazla acı çekmesine müsaade edemezdim. ne olursa olsun bu meseleyi kendim halledecektim. geri dönüşü olmayan bir labirente girdiğimin henüz farkında değildim...
    ···
  16. 441.
    0
    buluşma saatine 15 dakika kala *** cafe'nin civarına gelmiştim. ayçın'ı 15 dakika kadar bekletmeye karar vermiştim. çevrede bulunan bir apartmana girip, bir sigara yaktım ve düşünmeye başladım. 2 dakika geçmeden ayçın mesaj attı.

    +kendini çok mu zeki sanıyorsun nereye girdiğini gördüm 1 dakika bile geç kalırsan kalkar giderim

    -tepegöz müsün sen amk?

    +espri yeteneğin körelmiş mete hadi gel bekliyorum

    her ne kadar üzerinden zaman geçsede ayçın'la başbaşa kalmaya hazır değildim. lakin yapacak bir şey yoktu. içeri girdiğimde sol yanımın sızlaması ve kalbimden pompalanan kanın akışını hissetmem bu düşüncemi doğruluyordu. ayçın'ı gördüğümde bütün cesaretimin kırıldığını hissetmiştim. bu durumu belli etmemeliydim. gülümseyerek bana bakıyordu. ayçın'ın oturduğu masaya gittiğimde adeta kitlenip kalmıştım. birden ayağa kalktı ve elini uzatarak oturmayacak mısın metehan dedi.

    vücudunun sıcaklığını hissettiğimde bir tuhaf oldum. duygulanmıştım. birkaç dakika boyunca (bana bir asır gibi gelmişti) hiç konuşmadan birbirimizi izledik. ayçın zamanında benim en beğendiğim kıyafet kombinasyonunu giymiş, perçemini tekrar bırakmıştı. ayçın'a baktıkça ceylin'i düiünmeye çalışıyor lakin başarılı olamıyordum. en sonunda sessizliği ayçın bozdu,

    +iyi görünüyorsun metehan

    -ceylin bana iyi bakıyor ayçın

    gülümsedi

    +konumuzun ceylin olmadığını biliyorsun metehan

    -evet tahmin edebiliyorum

    +gözlerinin söyledikleriyle ağzından çıkanlar birbiriyle çelişiyor metehan

    -biraz daha açar mısın ayçın

    +hala düşüncelerinde olduğumu biliyorum metehan

    -o düşünceler geçmişin bilinmezliklerinde pas tutmaya başlayalı çok oluyor ayçın

    +yalan söylüyorsun. seni en iyi tanıyanlardan birisi benim metehan. herkezi kandırabilirsin, ceylin'i hatta kendini bile. ama beni kandıramazsın metehan. gözler insan ruhunun aynasıdır. bana karşı dürüst ol

    -amacın ne ayçın

    +sence

    -hiç bir fikrim yok

    +bana saf taklidi yapma metehan

    konuşmanın seyri tehlikeli bir hale gelmeye başlamıştı...
    ···
  17. 442.
    0
    @1345 bu hikaye benim için bir yük haline gelmeye başladı. ben bunları anlatırken, geçmiş günlerdeki yazışmaları, mesajları inceliyorum. o olayları tekrar flashback şeklinde yaşıyorum. anlattıkça kederleniyorum. kolay değil arkadaşım bunları anlatmak, kolay değil arkadaşım bunları anlatırken tekrardan yaşamak hüzünlenmek ve bir sigara daha yakıp iç çekmek.

    gibtir et ysşandı bitti diyemiyorsun işte. başka kız mı yok diyemiyorsun. etraf kız dolu. bazen insana koyan kandırılmaktır. bazen saf taklidi yaparsın çevrendeki insanlara sana yarım ağızla söyledikleri şeyleri duymamazlıktan gelirsin gelmen gerekir yoksa katil olursun.

    çok zenginken fakir düşmüş bir adamın halindeyim. ruhumdan bazı parçalar geri gelmemek üzere gitti benim. fakir düşünce zengin olduğun günlere ait anıları düşünürsün ve içinden vay dıbına koyayım dersin ya. bende aynı o durumdayım işte.

    burda onca insanı keyfimden bekletmiyorum. bir yandan bana mesaj atan, akıl danışan arkadaşlara yardımcı olmaya çalışıyorum. ki bence önceliği o insanlar hakediyor. çünkü geri dönüşü olmayan hatalar yapabilirler.

    ben okuyucuma saygılı olmaya çalışıyorum. burda onca kişi beni bekliyor ve inanın ben bundan zevk almıyorum. benim umrumda ne nick6 ne şuku var. isterseniz bütün entrylerimi seri eksileyin gibimde olmaz. ben burada bir parça içime döküyorum. kimseye anlatamadığım bazı şeyleri burada anlatıyorum ve birazcıkta olsa beni rahatlatıyor.

    biran önce hikayeyi bitir diyen arkadaşlara;

    ben burda siz zaman öldürün okuyun diye yazmıyorum. hüznümü, sevinvimi, mutluluklarımı, yaşanmışlıklarımı paylaşıyorum. anılarımı size meze yapacak değilim.
    ···
  18. 443.
    0
    @1348 senin hatrına sızana kadar anlatacam
    ···
  19. 444.
    0
    görüşmeyeli ayçın'da bazı tuhaflıklar sezmiştim. bana karşı olgunca davranmaya çalışıyordu. gözlerinden bana karşı kayıtsız kalamadığını anlamıştım. ancak sesinde katı bir nefretin belirtileri vardı. nefret, belkide ayçın'la en çok paydamız olan noktaydı. parfümünün kokusunu aldıkça bir tuhaf oluyordum. bu duyguyu silmek için bir sigara yaktım.

    +bana sigara uzatmayacak mısın metehan

    -anlamadım

    +hala oldukça kabasın

    -sen sigara mı içiyorsun ki sana sigara uzatayım

    +belki içiyorumdur

    -ayçın buraya benimle makara yapmaya geldiysen

    birden çantasını karıştırmaya başladı. çok geçmeden ayçın'ın elinde bir paket kısa camel vardı.

    -ayçın saçmalıyorsun

    +nedenmiş o

    -ne ara sigaraya başladın lan sen?

    +senden ayrıldıktan sonra

    -bir aptal gibi hareket ediyorsun, hangi huur seni sigaraya başlattı?

    ayçın'ın dudaklarında belirsiz bir tebessüm oluştu.

    +sen başlattın metehan

    -kızım saçmalama bir yerlerini kırdırmadan o paketi kaldır karşımdan

    +senden ayrıldıktan sonra başladım

    -bu benim başlattığım anldıbına gelmez

    +sen başlattın işte aptal

    ve bir sigara yaktı. gördüklerime inanamıyordum. ayçın karşımda sigara içiyordu. sigarayı tutuşu, içine çekişi, üfleyişi ile aynı beni taklit ediyordu. daha fazla kendimi tutamadım ve anlat dedim.
    ···
  20. 445.
    0
    +neyi anlatayım metehan

    -ne anlatmak istiyorsan anlat

    +yazık

    -neye yazık

    +görmüyor musun halimizi

    -ne varmış ki

    +senden sonra kimseyle çıkmadım metehan, dert ortağım bu sigara oldu

    -senin için ne yapabilirim ayçın

    +sence?

    -bu işin sencesi bencesi yok

    +nasıl yok. bir zamanlar birbirine en yakın iki insandık şimdi adete yabancı gibiyiz görmüyor musun

    -böyle olmasını ben istemedim ayçın. geciktirmeye çalışmama rağmen herşşeyi yok eden sendin ben elimden gelen fedakarlığı yaptım

    +benimle çıkarken, ceylin'e kur yaparak mı

    -ayçın saçmalıyorsun

    +ne olursa olsun benden hala hoşlandığını biliyorum

    -seni bu kadar emin yapan şey nedir?

    +davranışların. sigara içmeme neden kızdın, beni görünce neden heyecanlandın, bana hırs yapıp neden sınavlara-polisliğe kastın

    -polislik muhabbetini sen nerden biliyorsun

    +senin hakkında o kadar çok şey biliyorum ki metehan hatta şu an ne düşündüğünü bile okuyor gibiyim

    ayçın beni yavaş yavaş etkisi altına almaya başlıyordu. dediklerinin bir kısmında haksız sayılmazdı. kontrolü kaybedersem, oyunu ayçın kazanırdı.

    +ceylin'den ayrılmak gibi bir düşüncem yok

    -bence şu an sen bütün ihtimalleri kafanda tartıyorsun metehan

    ayçın hedefi tam 12'den vurmuş, bana söyleyecek söz bırakmamıştı..
    ···