aldatılmış bir erkeğin başından geçenler

up up up

güneş gastesindeki aldatan kadınlar formatındasın yani

Her neyse sınav başladı binler bende tabi tık yok. Önümde ki binten 2 soru aldım, 3 soruda kendim çözdüm benim için sınav bitti. Ufaktan yanda ki hatunu kesiyorum ve kağıdına bakıyorum. Kağıdına bakmamda ki amaç adını öğrenmek. Hatunun bir sorusunu çözmesine yardımcı oldum tam o sırada şemso bini gelip ikimizinde kağıdını aldı. O içini ısıtan gülümsemesiyle teşekkür etti ve elini uzatarak ben Ayçın seninle sınava girmek güzeldi yaramaz çocuk dedi.

Bu arada kızı bir sapık gibi takip etmeyi de ihmal etmiyordum. Normalde sınav yapılacağı gün okula küfrederek giden ben sınav günlerini dört gözle beklemeye başlamıştım. Çünkü o ayın on beşi kadar güzel kız ile yan yana oturacak onun parfüm kokusu ile mest olacak onun o zarif parmaklarının değdiği silgisini kullanacak her şeyden önemlisi içimi eriten gülümsemesi ve bakışları birkaç saniye de olsa üzerimde olacaktı. Bu düşünceler aşk sarhoşluğu içinde ki bir erkek için hayatın anlamı oluyordu..

@45 o bir şiir kardeşim ve ezbere biliyorum. ruh adam'ın ilk kısmında yazan bir şiir

Faruk’la o konuşmayı yaptıktan sonra Ayçıne ile aramıza ister-istemez mesafe girmişti ve birkaç defa yüzeysel konuşma dışında aramızda başka bir diyalog gerçekleşmedi. Ben bu süre zarfında kendimi meşgul edecek şeylere yöneldim. Kitap okuyor, tanıdığım bir abiden kopuz dersleri alıyordum. Kısaca kafamı iyice dağıtmıştım. Yaklaşık 7 ay böyle geçti. Geçen sene bir ağustos gecesine kadar.. Sahura kadar uyumuyor, şafak sökünce yatıyor orucu uykuya tutturuyordum binler. Birden chat penceremde onun resmi belirdi. iyi geceler, nasılsın diyordu. Teşekkür ederim sen nasılsın diye yanıtladım. Biraz öyle muhabbet ettikten sonra bana tarihle ilgili birkaç soru sordu. (tarihe oldukça meraklı bir binim, hayatımda ki en büyük ilgi alanlarımdan biri tarihtir) burdan zor oluyor diyerek msn adresini verdi. Olmaz eklemem dedim. Niye? Diye sordu.

+ne diyorsun sen!
-faruk beni sevdiğini söylüyor ve kendisi hasta. Kan kusuyormuş.
+yalan be yalan ona inandın demek öyle bir hastalığı olsa mutlaka duyardım ben.
-ama benim defalarca ayaklarıma kapandı, ağladı, bana tanrıçam dedi. Bütün bunları sende bana yapabilecek misin?
+gibtir git lan ne diyorsun sen ne ayağına kapanması, ne ağlaması sen beni karaktersiz bir bin mi zannettin! Hani sen faruktan ayrılmıştın, dalga mı geçiyorsun lan benimle en hassas olduğum konular bunlar, beni kaç gündür salak yerine mi koydun sen?
--metehan bildiğin gibi değil dinler misin beni?
+neyini dinliyeyim Ayçın neyini, madem böyle bir şey vardı neden bana karşılık verdin, neden beni günlerce oyaladın!
+Faruk beni seviyor. Ben onu sevmiyorum. Dediğim gibi hastalığı varmış ve ağlayıp duruyor ama son zamanlarda beni çok boğmaya başlıyor. Ayrılmayı düşünüyorum.
-orası beni ilgilendirmez ne yaparsan yap kendi hayatın bir daha adımı bile ağzına alma. Haydi allah’a emanet ol.
dedim ve çıktım. gerçekten kafam çok bozuktu. ertesi gün dershane çıkışı kimi gördüm dersiniz.

ayçın oradaydı. Görmemezliğe geldim sahile doğru yürümeye başladım. Peşimden geldi, hey diye seslendi, duymamazlığa geldim. Metehan eğer beni dinlemezsen bir daha beni göremezsin dedi. vay amk risk budur diye geçirdim içimden. Ama bir yandan da kıza acıyordum ve aslında hak veriyordum. Neden mi? Babası ölmüştü ver yanında kendini güvende hissedeceği bir erkeğe ihtiyacı vardı. Faruk bini de kıza duygu sömürüsü yaparak onunla sevgili olmayı başarmıştı. Eğer yoluma devam etseydim ne yapacağı belli olmazdı o yüzden durdum ve gelmesini bekledim. Tam konuşmaya başlayacaktı ki yürü kayalıklarda oturalım sakin ve rahatça konuşalım dedim. Bir tekel bayiden sigara ve 4 kutu bira aldım. Kayalıklarda daha önceden bildiğim ve kolay kolay görülmeyen kör noktası olan bir yere zütürdüm.

Benim sevgimi gerçekten hak eden tek insan sensin keşke çok daha önce tanışsaydık dedi. romantizmin dozunu bir derece daha attırmak istedim ve Ayçın'a ithafen yazmış olduğum şiir diyerek DAHA ÖNCE YAZIP sakladığım şiirlerden bir tanesini onunla paylaştım.
Ay Yüzlü Güzel

Tutuldum bir Ay Yüzlü Güzele,
Gelemiyorum bir türlü kendime.
Hem zehirsin hem panzehirimsin,
Sen asla çözülmeyecek bilinmezsin...

Bakışların Arş'ın meleklerini kıskandırıyor,
Sensizliğe bu yürek dayanamıyor, kahroluyor.
Her geçen gün benliğime dahada işliyorsun,
Söyle bakalım bu meşhul deliden ne istiyorsun?

Sevdiğim kız düşünüyorken yalnızlığı,
Benliğimi sarıyor eşsiz bir korku!
Sensiz geçen hergün eriyorum nolur beni anla,
Sarhoş oluyorum adeta bakışlarınla...

Güçlü gözükmek istesemde sevdiğimin gözüne,
Kapında kulun, kölen olurum gerektiğinde.
Neden bana bir şansı çok görüyorsun?
Sen gerçekten beni anlamıyorsun...

Dünya dediğin ölümlü bir yalandan ibaret,
Seni seviyorsam vardır bunda ilahi bir hikmet.
Ölüp gitsemde bir gün meçhulde;
Her zaman sen olacaksın yalnız yüreğimde...

Dövme demesi sinirlerimi daha da zıplatmıştı. Tankut binini kolluyor olması kanı beynime sıçrattı. Ama bozuntuya vermeden konuşmaya devam ettim;
+hala ikna olmadım Ayçın, daha bir ay bile olmadı ama benimle beraberken elin biniyle konuştuklarına bak. Gavat mıyım lan ben, eğer beni adam yerine koymuyorsan, eğer benim kırmızı çizgilerimi aşıyorsan şimdiden söyle ayrılalım, bitsin.
-saçmalama Metehan ne diyorsun sen ya, tamam bir daha konuşmam oldu mu? Senden daha değerli değil.
+bak eğer benim zorumla diyorsan içinden gelmiyorsa konuşmaya devam et bir ata sözü vardır ‘’zorla sürüye giden itten hayır gelmez diye’’
Ne diyorsun sen be çok ileri gidiyorsun ama ağzından çıkan kelimelere dikkat et. Bana güvenmiyor musun sen?
+ sana güveniyorum o bine güvenmiyorum.
-merak etme artık bir daha konuşmayacağım.
+güzel
-tamam.
Tamam neydi dıbına koyayım? Trip atar gibi. Neyse ki birkaç saniye sonra elimi tutup, benim kıskanç sevgilim kızdırdım mı seni diyerek sol yanağıma bir buse kondurdu.

ilerde evleneceğimizi, bir kızımızın olacağını kastediyordu. O an duygulandım amk göz yaşlarımı tutamadım işte. Ağlamaya başladım. Ayçın'dan bir çocuk sahibi olmak. Allah’ım bu ne kadar harika bir düşünceydi! Hayali bile insanı heyecandan titretmeye yetiyordu. Benim duygusal erkeğim diyerek yanağıma masum bir buse kondurdu. Hep böyle ol tamam mı, benim için ince ruhlu ol diyordu. Peki dedim göz yaşlarımı silerek. Benim için akıttığın göz yaşlarının hediyesi diyerek tam karşıma geçti ve ellerini omuzlarıma attı. Dudaklarımızın birleşmesi çok fazla sürmedi..

Son derece istekli olduğu alt dudağımı ısırmasından belliydi, dilini ağzıma sokuyor ve çılgın darbelerle dilimi döverek beni kudurtuyordu. Bir yandan ensemi sıkıca kavrıyor bir yandan da kalçalarını üzerimde hissetmemi sağlıyordu. ikimiz de aşk inlemeleri içindeydik. Birden doğruldu ve üzerinde ki bluzu çıkardı, bana bakarak ne duruyorsun aptal dedi. gömleğimin düğmelerini çözmeye başladı. Her düğmeyi çözdüğünde tırnaklarını göğsümün üzerinde gezdiriyordu. Tüylerim diken diken olmuş, kontrolden çıkmıştım. Birden kucağıma aldım ve boynuna yapıştım, inlemeleri çoğalmıştı zevkten elleriyle ensemden kavrayarak sıkıca bastırıyordu. Biraz daha bu şekilde devam edersem eforumu kaybedeceğimi anladım ve koltuğa tatlı-sert kendimi attım. Gülerek vahşi boğam dediği anı hiç unutmam..

Elim bacaklarındaydı. Bacakları; uzun ne ince ne dolgun yani tam ideal kıvamındaydı. Bembeyaz ve pürüzsüzdü. Bir yandan da ellerimle bacaklarını yoğuruyordum. Hafif bir çığlığın ardından ayçın'ın sarsılmakta olduğunu hissettim kendimi büsbütün zorlayarak dilimi daha içerilere sokuyor ve adeta yılan dili gibi hızlı hareket etmesini sağlıyordum. En sonunda rahatlamıştı derin derin nefes alıyordu. Göz göze geldik gülümseyerek yeterli aşkım, vodka istiyorum dedi. vodkasını uzattığımda dudaklarımız tekrar birleşti kısa bir öpüşmeden sonra enerjimizi ileriye saklayalım diyerek vodkasını yudumlamaya başladı.

Gülerek bu kadarını yutarsam kusarım, senin depolarda ağzına kadar doluymuş öküz dedi. bu üslubu açık sözlülüğü beni ayrıca cezbediyordu. Çırılçıplak bir şekilde yaklaşık on dakika yan yana uzandık. Birden doğrularak hazırım dedi. neye diye sordum? Seni içimde hissetmek istiyorum dedi. kızlığını almaya kıyamaz ve cesaret edemezdim. ilk önce iyice rahatlaması için saçını okşamaya, ellerini tutmaya, vücuduna minik buseler kondurmaya başladım. Amk aklıma ne vazelin nede krem almak gelmişti diye düşünürken cüzdanımda zulalı olan prezervatif aklıma geldi. Tam prezervatifi takıyordum ki istemiyorum vücutlarımızda yabancı hiçbir şey istemiyorum seni tamamen doğal oalrak hissetmek istiyorum dedi.

Fazla acı çekmesini istemiyordum, gerçekten üzülürdüm. Bilirsiniz kızlar ters ilişki sırasında epey gergin olurlar ve bazıları kendini kasar. Böylece her iki taraf için angarya anları başlar. Ayçın’ın içine girerken hiç tahmin ettiğim zorluklar yaşanmadı aksine lop diye oldukça rahat bir giriş yapmıştım. Aklıma değişik düşünceler gelse de hepsini bertaraf etmeye çalıştım. Yavaş-yavaş gidip gelirken hızlan biraz dediğini duydum. Karşımda sanki ilk erkeğiyle zorlu bir ilişki yaşayan kız değilde bir ciks delisi var gibiydi umursamamaya çalışarak sonlara kadar zorlamaya başladım. inlemeye kasılmaya başlamıştı çok geçmeden ilk posta geldi ve içine boşalmak istemeyerek geri çektim bir kısmı kalçalarına bir kısmı koltuğa akmıştı. Gülerek evlendiğimizde çarşaflara boşalırsan ağzına sıçarım dedi.

içinde olduğum halde doğruca üzerime kapandı, acıdan bağırmamak için kendimi zor tuttum. Ani hareket etmesi junior’da inanılmaz bir acıya sebep olmuştu ve tükenmiştim. boynumu yalıyor, kulağıma sevgi sözcükleri mırıldanıyordu. Bugünlük yeterli dedim doğrularak hayır dedi. hay dıbına koyayım bende takat kalmadı ne yapacam diye düşünürken kalktı ve vodkaları doldurmaya başladı. Daha şişenin yarısından fazlası duruyordu. Telefonundan metallica- unforgiven III’ü açtı o parçanın eşliğinde yan yana otururken vodkalarımızı yudumluyor ve dinleniyorduk. Şarkıyı dinlemek isteyenler için;

http://www.youtube.com/watch?v=mKP8FnoIvrY

ayçın’a olan nefretim sevgimle hemen hemen denk hale gelmişti. bir yazarın ölümsüz bir hayat olmayacağı gibi, kin olmadan da sevgi olmayacaktır sözü aklımda yankılanıp duruyordu. doğruyu söylemek gerekirse o sıralar ayçın’ı düzeltip, kendime bağlamayı düşünüyordum. tankut delikanlı çıktı sözünde durdu o gece ayrıldığını söyledi, ayçın ise sürekli mesaj atıp duruyordu. ne konuştunuz siz, bana neden cevap vermiyorsun, canım ordamısın tarzı laflarla ufak ufak 180 derece dönmeye başlamıştı

hafıza kartını telefona takarken gözlerinde ki dehşeti görebiliyordum. kartı takıp, telefonu hazır konuma getirdikten sonra,

+ben zaten faruk binine inanmıyorum ama birlikte görelim tatlım ne var diyerek bir blöf attım (faruk’un yalan söyleme ihtimali çok düşüktü bunu göze alamazdı)

-metehan lütfennn

+ne oldu ayçın hasta falan mısın sesin tiz geliyor?

-bir şeyim yok

hafıza kartında ki görüntüler açılmıştı bile ilk fotoğrafa tıkladığımda kalbimin güm güm attığını, kafamın karıncalandığını, vücudumun her yerini iğne saplanmış gibi bir ağrı girdiğini hissetim. bütün bunlara sebep olan şey ayçın’ın yatakta çırıl çıplak olarak çekilmiş bir fotoğrafıydı..

hafıza kartını çıkartıp bir ucunu çakmak ile yakmaya çalıştım baktım olmuyor şişeyle iyice ezdim( bu sırada ayçın’ın ağlama desibeli maksimum seviyelerdeydi)kullanılamayacak hale getirdikten sonra önüne koyarak;

+al ayçın gördüğün gibi bir pisliğini daha önüne koyuyorum o yediğin tokat izlediğimiz görüntüler için değildi çünkü o sıralar ben seni tanımıyordum beni itham ettiğin şey içindi bunu bil. seni her zaman kollamaya çalıştım, ama sen bana hiç bir zaman güvenmemişsin kusura bakma ama bu kadarı fazla birlikte olmamız ikimiz içinde zararlı olmaya başladı. bir birimize olan saygımızı daha fazla yitirmeden, anılarımızı zedelemeden bu işe bir son verelim benden bu kadar haydi allah'a emanet ol diyerek masadan kalktım.

eğer hatice'yi devreye sokmazsam saç-başa girecekleri mukakkaktı. eğer bu gerçekleşirse;

1)imparator beni gibecek

2)ayçın ile ceylin arasında net bir seçim yapmam gerekecek (ikisine de güvenmiyordum)

3)iyice milletin diline düşecektim.

hatice çabuk ceylin’le ayçın’ı ayır.

+ceylin kim?

-içerde ayçın ile tartışan işte

çok geçmeden ceylin çıktı her zaman ki ukala gülüşünü takınmıştı. yanımdan geçerken;

+sevgilin gerçekten hasta metehan ben sınıfa gidiyorum konuşmak istersen mesaj at

-numaran bende artık yok ayçın sildi nasıl mesaj atacam?

+gel gel vereyim tekrar

-telefonu eline alıp numarasını tekrar yazdı, kendine çağrı attıktan sonra; göz kırparak yine silinirse ben sana ulaşırım dedi.

kader üzerimize ağlarını oldukça karmaşık bir şekilde örmeye başlamıştı..