1. 1.
    +10
    Aldatıldığını öğrendiğinde insan, vücudundan kaynar sular aktığını hisseder, kimi zaman ise buzbi sular akar o vücuttan. Tıpkı sevgili teninde dolaşan yabancı ellerin serinliği gibidir bu suyun soğukluğu.
    Aldatıldığını öğrendiğinde insan, küfür etmek ister. Bir başkası tarafından öpüp koklanmış yanakları tokatlamak, bilmem kaç yüz kere öpülmüş milyonlarca çocuğa gebe dudakları parçalamak ister.
    Aldatıldığını öğrendiğinde insan, kaçmak ister. Uzaklara gitmek. Masumluklar ülkesine gitmek ister. Altı temiz insanların olduğu, masumluklar ülkesine.
    Aldatıldığını öğrendiğinde insan, geçmişe gitmek ister. Onu ilk tanıdığı güne. Tam tanışacakları an oradan usulca uzaklaşıp herşeyi yeniden yaşamak ister. Bütün masumiyetiyle.
    Aldatıldığını öğrendiğinde insan, pişmanlıklarını yaşar. Ardından koşmadığı sevilmeye, en önemlisi de saygı duyulmaya değer insanın peşinden gitmediğinedir pişmanlığı.

    özet: aldatıldığını öğrendiğinde insan, öpecek bir alın arar. temiz bir alın. öpmeye değer..
    ···
  2. 2.
    0
    Aldatıldığını öğrendiğinde insan, o artık aldatılmış bir sevgilidir. Sevdiği tarafından ihanetlerin en büyüğüne maruz kalmış. Bedeni, başka bedenler tarafından tatmin olmak için kullanılmış bir sevgilinin sevgilisidir artık.
    ···
  3. 3.
    0
    Aldatıldığını öğrendiğinde insan, onu bir daha aldatmayacak dostlarına koşmak ister. Şişelere, dumana, aynaya ve kabuslara.
    ···
  4. 4.
    +2
    aldatıldığını öğrendiğinde insan, duvardaki fotoğrafta kalır aşk. Dumanla dolmuş odanın, yataktan bakıldığında ilk görünen duvarına asılmış, duvarla pek uyumlu olmayan tozlu çerçevede görünen iki gülen yüzde kalır aşk. Sonrası hep pişmanlıkır. Yaşanamamışlıkların pişmanlığı. Fotoğrafları duvardan indiremeyen adamın çaresiz pişmanlıklarında kalır aşk. Pişmanlık ağlayamamanın pişmanlığıdır. içilen sigaranın izmaritinde kalan ufacık közle yeni bir sigara yakmaya çalışırken kırdığın sigaranın pakette kalan son sigara olduğunu anlamak gibi bir şeydir bu aşkın pişmanlığı.
    ···
  5. 5.
    0
    aldatıldığını öğrendiğinde insan, bitti der. her şey bitti ve nokta. Herşeyin bittiği anda, konuşulacak herşeyin tükendiği anda konuşulacak şişeler vardır. insanlardan daha vefalıdır o şişeler, sen konuşursun ağzını açıp tek kelime etmez, sen konuştukça o biter ama yinede sesini çıkarmaz anlar seni, ha gidenleri geri getiremez ama seni bi anlığına da olsa gidenlerin yanına zütürür. zütürür zütürmesine ama sen hep orda kalmalısındır. Şişeler şişeleri kovalar, günler günleri. Seni kaç şişenin dinlediğini ne sen bilirsin nede şişeler senden neler dinlediklerini. Şişelerin yetmediği yerde duman gelir. Duman içine dolar. Doldurur içini. içinde ne varsa döker ortaya. Senin şişelere bile anlatamadıklarını dumanın çıkarır içinden döker ortaya. Kızamazsın dumana, dudaklarını hiç çekinmeden paylaşırsın dumanla. Sadece içini değil tüm benliğini bırakırsın dumana. Neyse ki duman uçar gider, kalmaz geriye hiçbirşey.ne ben başasına aşık oldum demesi kalır ne sen kaybettin demesi. Terk eder gider bütün bildiklerinle birlikte alkolden ve nikotinden uyuşmuş vücudunu.
    ···
  6. 6.
    0
    devam edeyim mi panpalar okuyan var mı
    ···
  7. 7.
    0
    aldatıldığını öğrendiğinde insan, Utanır aynalardan, aynada durup sana bakan o gözlerinin altı torbalarla dolu, nefesi alkol kokan, yaşama sevinci dumana karışmış adama bakar da bir tek çaresiz bakışlarından utanır. Cama gider eli, güneşe bakıp birde ondan utanmak ister o meymenetsiz surat. Ama korkar. Güneşten utanırken, çok yakın zamanda senden farkı kalmayacak adamın sevgilim dediği o kadının elini tutmasını görmekten korkar. Kıskanmaktan korkar, keşke demekten korkar. Hayatta en kötü şeydir keşke demek. Adamı iki, üç, beş, on sene öncesine zütürür de bi keşke lafı, üstüne birde onca senenin yaşanmışlarını yaşanmamışlarını ekleyip kaybedecek tek şeyi zincirleri olan bir köle gibi bırakır ortada.
    ···
  8. 8.
    0
    aldatıldığını öğrendiğinde insan, Affetmek istemez insan. hem aldatıp hemde yüzsüzce ben gidiyorum deyip çekip gideni. Aşkta affetmek olmaz da zaten. Boşa dememiş üstat Cemal Süreyya ‘’annesinden dayak yediği halde yine anne diye ağlamaktır aşk’’ diye. Sen affetmezsin gideni, şişeler susar, duman uçar gider, zaman su olur akar gider, ömründen ömürler kaybolur giderde bir sen gidemezsin ondan. Ne resmini yırtıp atabilirsin, ne mektuplarını nede onda yaşanmışlıkları. Baktığın her yerde onu görürsün. Her köşe başından o çıkar karşına. Şöyle bi gülümser, tıpkı eskisi gibi, seni seviyorum derken, seni öperken, sana sarılırken yaptığı gibi şöyle bi gülümser sonrada seni sevmiyorum dediği gibi yok olur gider. Kendine gelirsin. Koşarsın sokaklarda. Onu ararsın. Köşe başında durup sokakları süzersin, ondan bi iz, bi işaret, bi haber ararsın. Bulamazsın, koşmaktan, kovalamaktan yorulmuş bedenin çöker kalır oracıkta. Ağlayamazsın, ağlamamalısındır.
    ···
  9. 9.
    0
    @12 ossbir işe yarar panpa
    ···
  10. 10.
    0
    aldatıldığını öğrendiğinde insan, insana koyar be. ciğeri beş para etmez insanların senin okşamaya kıyamadığın saçları parçalaya parçalaya sevgilinin üzerinde tepinene tepine tatmin olması koyar be insana.
    ···
  11. 11.
    0
    devam etmemi isteyen 1 kişi çıkarsa devam etcem yoksa yatcam sabah 8.30da ders var binler yaz okulu beni bekler
    ···
  12. 12.
    0
    aldatıldığını öğrendiğinde insan, o geceye gider. en yakın arkadaşına ondan bahsettiği geceye. o kadar iyi bir insan ki tanısan o kadar çok seversinki dediği geceye. şimdi ona ne diyeceğini düşünme vakti gelmiştir aldatıldığını öğrendiğinde insan.
    ···
  13. 13.
    0
    aldatıldığını öğrendiğinde insan, o güne gider. sevgilinin başka bir bedeni arkada bırakıp senin bedenine geldiği, öpmen için alnını uzattığında gözlerindeki sahte gülümsemelere gider insan.
    ···
  14. 14.
    0
    aldatıldığını öğrendiğinde insan, korkaktır. tüm dostlarının bir arada olduğu bir rakı sofrasında takılan yüzük ve o yüzüğü taşıyan eli masaya vurup sende böyle bir huurymuşun diyememenin korkaklığına bürünür aldatıldığını öürendiğinde insan.
    ···
  15. 15.
    0
    aldatıldığını öğrendiğinde insan, düşüncelere dalar. neyin var diye sorduklarında verebilecek bir cevap arar düşüncelerinde.
    ···
  16. 16.
    0
    aldatıldığını öğrendiğinde insan, çocukluğuna gider. babasının omuzlarında elinde oyuncağıyla gittiği parka gider. keşke bütün zamanlar o zamanlar kadar masum ve temiz olsa.
    ···
  17. 17.
    0
    aldatıldığını öğrendiğinde insan, bir mektup yazmak ister. bir karikatürde gördüğü gibi bir ölüm. yayında ve yapımda emeği geçen herkesin dıbına koyim diye bir not bırakıp urganın ilmekleri arasında sonsuzluğun karanlığına yola çıkmak ister.
    ···
  18. 18.
    0
    @25 eyvallah panpa
    ···
  19. 19.
    0
    aldatıldığını öğrendiğinde insan, hatırlar. eski, tozlu bir kitabın terkedilmiş sayfalarında okuduğu bir notu hatırlar. ve o notu sevgilisine okuduğunu hatırlar.
    ···
  20. 20.
    0
    aldatıldığını öğrendiğinde insan, sevgiliye okunan bütün notlar, şiirler, şarkılar seni sevmekle başlar.
    Seni sevmek; rüzgârlı, yağmurlu bir sonbahar akşamında kibritin ucundan çıkan kıvılcımla pakette kalan son sigarayı yakmaya çalışmak kadar zor ve keyif verici. Yandığında hayatta eşine ender rastlanır zevkler yaşatan sigara, ilk nefes, yağan yağmura inat sigaranın ucundaki sıcak bir köz, dudaklarının arasında eriyip giden tütün yaprakları, işaret parmağın ve orta parmağın arasında celladın sandalyeye vurmasını bekleyen süngeri zehirden ve dumandan sararmış izmarit kadar çaresiz ve ürkek.
    Yaslanıp ta bir sokak lambasına, kaldırıp başını ağlayan bir çift masum gözden akıp düşercesine içini sızlatan bir yağmur tanesinin dudaklarında bıraktığı tuzlu ıslaklığı hisseder gibi keyif verici.
    Soğuk havayı iliklerine kadar hissederek titreyen kimsesiz bir çocuğun karşısından, üzerinde bin kat elbiseyle geçerken duyduğun acı.
    Yağmurdan kaçmak için oturup kuytuda bir çay ocağına, yudumlarken demden acımış ince belli bir bardak çayı, ahalinin garip bakışlarını üzerine çevirdiğinde hissedilen o garip his.
    Yağmur bitip te kurtulunca çay ocağının sıcak ve pis havasından, son kez nefes alır gibi içine çektiğin taze ıslanmış toprak kokusu…
    Islak sokaklarda saatlerce yürüyerek bir anlığına da olsa yüzünü görmek için sevgilinin evinin önüne gitmek.
    Cama çıkan sevgilinin yüzünü gördüğünde göğüs kafesinden kurtulup ışık hızıyla sevgiliye varmaya çalışan ürkek ve çaresiz kalbinin çırpınışları…
    Camda kaybolan sevgilinin ardından tam dönüş yoluna düşmüşken, sevgilinin arkandan aşkım benide bekle yiyen haykırışlarını duymak.
    Döndüğünde koşar adımlarla sana doğru yaklaşan sevgilinin soluğu kollarında alması ve sensiz geçen her saniyeden intikam alırcasına, kemiklerini eziyet edercesine sıkı sıkı sarılması.
    Üşüdüğünde elini, kulağını, burnunu, kalbini ısıtacak insan geldiğine göre artık üzerinde durmasına gerek kalmayan değeri sadece etiketinde olan paltoyu, az önce titrerken gördüğün kimsesiz çocuğun sırtına bırakırken hissettiğin dünyada eşine benzer rastlanır o, işte o duygu.
    Sonrası, sonrası sadece yürümek. Avucunun içine sevgilinin elini alıp bir ömür yürümek….
    ···