+20
-7
bu aldatıldığı için intiharın eşiğine gelen bir adamın hatırasıdır.
panpalar, üniversite ikinci sınıftayken tanıştığım ve evlenme niyetinde olduğum sevgilimle ilk defa uzun süreli ayrı kalışımız askerliğim sebebiyle oldu. kısa dönem gidecek olmam ve yaz devresine denk gelmem sebebiyle, durumu fazla kafamıza takmadık. ikinci ayımdayken sevgilim ailemle birlikte ziyaretime geldi. orada arkadaşıyla birlikte antalya ya gideceğini söyledi.ben de kafasını dağıtacağı için sevinip, kendisine izin verdim.
sıradan bir tatil olduğunu sandığım şeyin aslında kızın benimle çıkmadan üç ay önce ayrıldığı eski sevgilisinin pansiyonunda olduğunu bilmiyordum. kız durumu açıklamasa, öğrenebileceğimi de sanmıyorum. tezkereyi alıp, döndüğümde sevgilimi üç gün sonra görebildim.iş çıkışında bana geldi ve konuşmamız gerektiğini söyledi.ses tonundan,bir problem olduğunu sezmiştim. aslında tatil dönüşünden beri ortada bir sorun vardı ancak kendime itiraf etmekten bile korkuyordum.
sevgilim bana geldiğinde yüzünde her zaman gördüğüm o sevimli ifade gitmiş, çehresi sanki on yaş almış;ciddi bir şekle bürünmüştü. benim evime gelmiş olmasına rağmen eliyle koltuğu işaret ederek "otur şöyle"dedi. şaşırarak oturup, anlatacaklarını dinlemeye başladım."anlatacağım şey ikimiz için de yıpratıcı.bu yüzden lafı dolandırmayacağım.ben seni çok sevdim, biliyorum ki sen de beni sevdin. paylaştığımız yıllarda birbirimize saygımızı hiç yitirmedik fakat her şeyin olduğu gibi aşkın da ömrü var. benimki bu kadarmış,ben bir süredir burak la görüşüyorum. bunu arkadandan yapmayı gururuma daha fazla yediremedim lütfen beni anla."dedi.bu gibi durumlarda insan garipleşiyor.bir taraftan onu dinlerken, diğer taraftan kirpikleri diye düşünüyordum.bir zamanlar dakikalarca süren öpüşmelerimizde kapattığı gözlerininin üzerinden görebilmek için gözlerimi açık tuttuğum kirpikleri,ne kadar güzeldi."ne garipti senelerce benim olmuş dudaklardan böyle şeyler duymak.".başım sinirden hafifçe dönerken gözüm ojelerine takıldı, sanki bütün sorun buymuş gibi,"ojeleri yıpranmış." dedim kendi kendime.
o sırada hala bir şeyler anlatıyordu. sanırım yanlışlarını kabul ediyor, affedilmek ama gönderilmek istiyordu ya da öyle bir şeyler. bense transa geçmiş gibi ne dediğini dinlemiyordum."sus!"dedim sadece."defol"diye de sessizce ekledim."o da nereden çıktı?" diye afalladı kız."konuştukların neyi değiştirecek? aldatılmış olduğumu mu,seni seviyor olmamı mı, senin için ölebilecek olmamı mı, kaç senelik sevgilini altı ay bekleyememiş olmanı mı?,hangisini ha gerizekalı?"dedim ve istemsizce hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım."lütfen böyle yapma,sen benim için çok değerlisin." diyerek kız da ağladı ama gitmesini istedim.
gittiğinde sanki dünya farklı bir yer olmuştu. kendimi çıplak gibi hissediyordum. artık ne benim sevgim ona ulaşacak,ne de onun şevkati beni saracaktı. aklıma buraya yazmak istemeyeceğim birçok olumsuz senaryo geliyordu. ayrıca kaybetmek, hiç bu kadar ağır olmamıştı.iki üç gün işe bile gitmedim.iş arkaşlarımın durumdan şüphelenmeleri uzun sürmedi.ara ara beni ziyarete geldiler. onların isteği üzerine pgibolojik destek alacağımı söyledim. ancak bu da yeterli olmadı.
ilk seansta pgibiyatrist çok isteksiz olduğumu,bu şekilde gidersek olumlu sonuç almamızın mümkün olmadığını, hastasına yardımcı olabilmesi için ilk etapta hastanın istekli olması gerektiğini söyledi. haliyle bu sözleri bir kulağımdan girip, diğerinden çıktı. birkaç antidepresan yazdı fakat hiçbirini kullanmadım.
olayın üstünden beş hafta geçmişken sevgilimin facebookta burak la birlikte gittiği bir yerden fotoğraflarını koyduğu bir albüm açtığını gördüm. tekrar mide krampları yaşamaya başladım. o güne kadar kendimi zaten toparlayamamıştım ama o anda daha da delirmiştim ve hiçbir şey düşünemiyordum. önce yüzümü yıkamaya gittim. aynaya baktığımda kendimden tiksindiğimi fark ettim. artık hiçbir isteğim, amacım yoktu.tek düşüncem sevgilimin yokluğuydu. dayanamayıp balkona yöneldim. saat 00.30 civarıydı. biraz yıldızlara baktım. hayal kurarken sevgilimle izlediğim zamanki kadar parlak değillerdi sanki. sonra yere baktım. sanki sonuma yaklaştığım için mutlu gibiydim.en azından acılarım bitecekti.bir de artık beni sevmeyen sevgilime onu ne kadar sevdiğimi göstermenin en iyi yolu bu gibiydi."bak senin için ölüme gidiyorum, aşkım."demekti bu sanki. sevgi nefesse,ben nefessiz kalmıştım.
arkamdan bir not bulmak isteyeceklerdi. birkaç şey yazmak, öfkemi kusmak istedim ama yapmadım.en güzel cevabın susmak olduğu durumlardan biriydi sanki. içeri gidip, eşyalarımı topladım. birkaç resmimize baktım. cenazemi düşündüm, kalabalık olur muydu acaba? belki sevgilim de gelir benim için iki damla gözyaşı dökerdi. belki de hayattaki son gösterişli hareketim bu olacaktı. insanlar ağlayacaktı ama umrumda değildi.ben haftalardır her gün ölüyordum.bir bacağımı balkon demirlerinin dışına çıkardığımda, site bahçesinde oynayan çocukların bağırıştığını gördüm. hala oynuyorlardı ve beni fark etmişlerdi. daha önceleri top oynadığım çocuklardan biri "abi yapma"diye bağırdı. kendimden geçmiştim ama çocukların parçalanmış bir ceset görecek olmalarına göz yumamazdım.bir şey olmamış gibi içeri girdim. beş dakika sonra kapıcı cevat abi ve birkaç komşu geldi. kendilerince teselli etmeye çalıştılar. ertesi gün bana gelirken arkadaşım emre yi gören cevat abi durumdan bahsetmiş.
emre içeri girdiğinde "serkan hoca söylemişti" dedi."neyi söylemişti?"diye sordum. intihar teşebbüsünde bulunabileceğini dedi. hiçbir şey söylemeden sessizce oturduk. sonra gelip elimi tuttu. ikimiz de ağlamaya başladık.o anda en azından gerçek bir dosta sahip olduğum için ayakta kalmam gerektiğini anladım. birlikte tekrar pgibiyatriste gittik. ilaçlarımı düzenli kullanmaya başladım. sevgilim de olayı duymuş olacak ki bir defa aradı, telefonu açmadım.
"onu hala seviyor muyum?"diye soruyorum kendime, cevabım evet."peki ne kadar?"cevabım "çok"."bana döner mi dersem?","dönmesini istemiyorum.".sanırım normale dönmenin ilk aşaması bu.her şeyin çaresi zaman derler. öyle mi bilmiyorum ama cevabımı alacağım günü sabırla bekliyorum.
umarım anlattıklarımdan ders alır, benim yaşadıklarımı yaşamazsınız.
Tümünü Göster