Tekrar kafamı kaldırıp baktım dayanamıyordum ama inanın kötü bir niyetim yoktu anlatmam mümkün değil sadece çok farkı olduğunu söyleyebilirim gözlerine baktıkça eriyordum kanım çekiliyordu ellerim titriyordu ayağa kalkıp gitmek istedim başaramadım kadın tekrar kafasını kaldırıp bana baktı masumca gülümsedi elini kaldırıp selam verdi bende gülümseyip elimle selam verdim

ilk maçıma çıktığım gün ayaklarım titriyordu ve buz gibi hissediyordum bu hissin çok daha fazlasını hissettim nasıl yaptım bilmiyorum ama ayağa kalkıp kadının masasına gittim kadın hemen önümde bana bakıyordu bozuk bir türkçeyle selam dedi turist olduğu her halinden belliydi konuşmasıda ele veriyordu ağzımı acamadim otur lütfen dedi oturdum

Benim gavurcam ve onun bozuk türkçesi ile birleşince zorda olsa anlaşmaya başladık ingiltereli olduğunu söyledi aslında ıngilizcem fena değildi ama kızın yanında konuşamıyordum bana neden öyle baktığımı sordu nasıl bakıyorum dedim çok utangaç duruyorsun dedi bunu diyince dahada utandım kız gülmeye başladı ve çok komiksin dedi

ilk kez böyle birşey yaptığımı anlattım kızda başka biri masama gelse terslerdim ama sen farklı duruyorsun dedi numarasını istedim biraz tereddüt ettiğini fark ettim amacım korkutmak değildi özür dileyip masadan kalktım dur bekle diyip yanıma geldi numarasını verdi oda benim numaramı aldı son bir kez gözlerine baktım aşık olmuştum

Çocuk gibi sevinmiştim eve geçtim buse'yi bir anlığına kafamdan atmıştım eve girince ulan ben ne yapıyorum dedim resmen kıza umut verip arkasından iş çeviriyordum anahtarım olmadığı için kapıyı çaldım buse uykulu gözlerle kapıyı açtı beni görünce erkencisin diyip gülümsedi bende yalandan gülümseyip içeri girdim buse kahvaltı hazırladı ben tokum diyip içeri geçtim akşam dışarı çıktık bana şehri gezdirdi güzel bir yerdi şehre tepeden bakan bir yere çıktık denizi izliyorduk buse'ye umut vermek istemiyordum sen olmadan işsiz güçsüz biri olacaktım sayende iş kurdum hayatıma yön verdim atık kardeşimden farksızsın dedim yüzü düştü

Önemli değil dedi kırıldığını anlamıştım gözyaşlarını tutamayacaktı biliyordum hadi gidelim dedi tamam dedim eve geçtik buse yolda sessizce gözyaşı döktü ama fark etmemiş gibi yaptım yine ben ne yapıyorum şu kızı neden uzuyorum diyordum kalbim ise ıngiliz kadın diyordu

Kafamı yastığa koyduğumda aklım ingiliz kadındaydı ertesi gün erkenden uyanıp onu aradım buluşmak için sozlestik buse uyuyordu sessizce evden çıktım aynı kafede buluştuk yine heyecandan ölecek gibi hissediyordum uzun uzun yüzüne bakıyordum bana bakınca bakışlarımı kaciriyordum neden bu kadar cekiniyorsun dedi yalan söylemek istemedim fazla güzelsin kendimi yanında rahat hissetmiyorum dedim

Çok hoşuna gitti sende çok yakışıklısın cekinmene gerek yok dedi sana birşey itiraf etmek istiyorum dedi tabiki söyle dedim o gün seni daha önce fark ettim çok etkilenmiştim eğer sen gelmeseydin ben yanına gelecektim ama inan bende çok çekingen biriyim o yüzden ilk adımı senin atman çok iyi oldu dedi ben hala bana yakışıklısın dediği kısımda kalmıştım uğur'a bacak arası attığım gün bile bu kadar mutlu olmamıştım

Akşam buluşmak üzere sözleştik buse uyanmadan eve geçtim bu sefer anahtarım vardı sessizce içeri geçtim buse salonda oturmuş boş boş etrafa bakıyordu yanına gittim neredeydin dedi ingiliz kadınla tanışmamı ve olanları anlattım bana öyle bir bakışı vardi ki sanki içinden küfürler ediyordu

Üzülmüştü, bende üzüldüm ama yapacak birşey yoktu artık dönmek istediğini söyledi ben kalıyorum dedim ses çıkarmadı akşama doğru eşyalarını toplayıp gitti evi bana bıraktı onunla istediğin kadar kalabilirsin dedi iyi laf çakmıştı birşey diyemedim çıkıp gitti

Akşam ingilizle buluştuk şehri benden iyi biliyordu sakin bir yere gittik uzun uzun konuştuk çekingenliğimi üzerimden atmıştım daha rahat konuşuyordum elimi omzuna atmak istedim ama beceremedim gülüp hala çekiniyorsun dedi sıkıca sarıldı çok güzel kokuyordu aklımda çoktan evlilik planları kurmaya başladım bu kız hayatımın aşkı olacaktı

Saat epey geç oldu oteline geçmesi gerektiğini söyledi onu otele bıraktım eve geçtim o hafta ingilizle ikiz gibiydik sürekli beraber dolaştık ülkesine gitmesi gerektiğini söyledi veda etmek çok zor oldu gitmeden önce bana sarıldı bir türlü ayrılmadık gözyaşları göğsüme akıyordu teselli etmeye çalıştım aslında ben ondan daha çok üzülüyordum senden vazgeçemem ingiltere'ye gel dedi

Zaten yurt dışına gitme hayalim vardı ingiliz gel diyince hayır diyemedim peki geleceğim dedim bir anda çocuklar gibi gülmeye başladı daha sıkı sarıldı sonra gitti artık bu şehirde durmanın anlamı yoktu iş yerine dönmenin vakti gelmişti buse'yi yalan etmiştim ingiliz kadın olmasa onunla deneyecektim iş yerine gittim anıl'la konuştuk doğru yapmamışsın buse senin yüzünden mala bağladı dedi

ingilizin skype hesabını almıştım hemen kendime bir hesap açıp ekledim mesaj attım beni görüntülü aradı ilk gün olduğu gibi el salladı çok sevimliydi saatlerce konuştuk buraya gel diyip duruyordu günler günleri kovaladı ama bir türlü gidemedim sen gelmiyorsan ben geliyorum dedi ben yaz sonu beni unutacak sanıyordum öyle olmadı hep üzerime düştü hiç unutmadı şimdi tekrar geleceğini yazıyordu gel tabi mübarek dedim

ingiliz yola çıktı bu arada buse hiç görünmüyordu benim aramaya yüzüm olmadığı için anıl'dan haber alıyordum ingiliz nihayet gelmişti o gün hava çok soğuktu kafasında bere üstünde palto vardı sadece gözleri görünüyordu içim eriyordu koşa koşa üstüme geldi boynuma sarıldı bende sarıldım çalıştığım yere zütürdüm bazı işlerim vardı anıl'la tanıştırdım on dakika geçmeden buse geldi hiç beklemiyordum anıl'ın haber verdiğini anlamıştım buse anlam veremediğim bir şekilde sıcak davranıyordu uzun uzun sarıldı yanağımdan öptü ingiliz'le tanıştırdım

işlerimi bitirdim çıkacakken anıl müsade etmedi buse ben kız arkadaşına şehri gezdireyim siz işlerinizi yapın dedi ne olduğunu anlamadan ingilizi alıp çıktı bu arada ingiliz diyip durmayım adı lisa anıl'a neden böyle yapıyorsun kardeşim diyordum ben birşey yapmıyorum buse çok zorluyor diyordu neden haber verdin diye sorduğumda yaptığın herşeyi haber vermem için zorluyor sonuçta kıza borçluyuz mecbur haber veriyorum diyordu harbiden haklıydı buse olmasa ilimizde sap gibi ortada kalacaktık acaba nereye gittiler diye düşünmeye başladım kız ne olduğunu anlamadan kendini buse'yle dışarıda bulmuştu

Aradan biraz zaman geçti lisa'yı aradım kapalı görünüyordu buse'yi aradım açmadı saatlerce bekledim dükkanı kapamaya yakın geldiler lisa çok yorgun duruyordu buse birşey demeden gitti lisa'ya nereye gittiniz diye sordum bana şehri dolaştırdı biraz üşüdüm eve geçelim lütfen dedi hemen lisa'yla eve geçtim çok üşüyordu çorba yaptım yatağa yatırdım çorbadan biraz içti sonra uyuyakaldı hiç konuşamamıştık

Ertesi gün beklediğim gibi hasta olmuştu yataktan ölü gibi uzanıyordu yapmayı düşündüğümüz hiçbir şeyi yapamadık hep buse yüzünden olmuştu o kadın kim neden sana yakın davranıyor hiç hoşuma gitmedi dedi ortağım ve eski arkadaşım olduğunu söyledim biraz kızgın duruyordu anıl'ı arayıp işe gelmeyeceğimi söyledim çok geçmeden buse aradı sana ihtiyacımız var gelmen gerekiyor dedi o dönem sürekli tadilat işleri oluyordu harbiden ihtiyaçları vardı ama ben gelmiyorum lisa hasta olmuş dedim

Lisa çok kötü hasta olmuştu sürekli başında bekledim zaten fazla kalamayacaktı bir hafta bile olmadan dönmek zorunda kaldı ingiltere'ye gittiği gün hala hastaydı buse ilk kazığı atmış oldu artık bir şekilde bu işten kurtulup kendi paramı kazanmam gerekiyordu anıl'la aramıza mesafe girdi çünkü ne yapsam buse'ye haber veriyordu gizlice kpss kasmaya başladım

Lisa'yla aramız çok iyiydi bu sefer ben onun yanına gitmek istiyordum işlerimi halledip biletimi aldım buse ve anıl'a tahammülüm kalmamıştı hiç konuşmuyorduk en sonunda anıl biz eski arkadaşız hata yaptım özür dilerim bundan sonra aranıza girmek istemiyorum dedi oldukça ısrar etti kırgınlığımız son buldu buse'yi arayıp konuşmak istediğimi söyledim kabul etti