Yılmaz özdil'in Bolivya'da ki başkanlık sistemini ve sonuçlarını anlattığı 19.01.2017 tarihli 'al sana başkanlık' adlı yazısı:
hayır demeliyiz.
mutlaka hayır demeliyiz. neden derseniz
somut örnek vereyim.
venezuela'nin nüfusu 30 milyon kişi... suudi arabistan'in bile 265 milyar varil petrol rezervi varken, venezuela'nin 296 milyar varil petrol rezervi var. varilini 55 dolardan hesapla bak ne çıkıyor... venezuela halkının en az kanadalılar kadar refah olması gerekiyor.
venezuela'da başkanlık sistemi var.
hugo chavez 1998'de başkan seçildi. yoksul ve cahil ahali, onu çok seviyordu, gıda kolisi dağıtıyor, gariban mahallelere sağlık ocağı filan açıyor, devletin kaynaklarını sebil gibi kullanıyor, açlıktan nefesi kokan halkın kurtarıcısı olarak görülüyordu. şak... anayasayı değiştirdi, devletin yönetim şeklini değistirdi. artık onu sevip sevmemelerinin önemi yoktu, çünkü, artık onu başkanlıktan indirmek hukuken mümkün değildi. muhalefeti susturdu, basını susturdu. iş dünyasını sustalı maymuna çevirdi. onun yönetim şekli
yuzunden 1.5 milyon kişi ülkeden kaçtı. nufusun yüzde beşi ülkeden kaçarken...
twitter'dan kendisini takip eden üç milyonuncu takipçisine ev hediye ederek, kendisini alkışlatıyordu.
kansere yakalandı. halefi olarak, başkan yardımcısı maduro'yu seçti. bütçe dahil, tüm yetkilerini başkan yardimcisi maduro’ya devretti.
maduro otobüs şoföruydu, lise mezunuydu, sendikacılıktan tırmanmış, chavez'in sağkolu olmuştu.
"üniversite mezunu olmayan biri devlete başkan olabilir mi” diye eleştirildiğinde...
chavez "neden olmasın" diyordu, "iktidar halkındır elitler-seçkinciler istemese de otobus şoforu başkan olur" diyordu.
chavez öldü, otobüs şoföru maduro geçici olarak başkan oldu.
nisan 2013’te yeniden baskanlık seçimi yapıldı, başkanlık imkanlarını sonuna kadar kullanan maduro, yüzde 50.6 oyla kılpayı kazandı. rakibi yüzde 49,1 almıştı. seçimde şaibe olduğunu, oyların çalındığını elbette herkes biliyordu ama, itirazlardan netice alınamadı, çünkü, seçim kurulu, yargı, komple maduro'nun kontrolundeydi. toplum karpuz gibi ikiye bölündü.
protesto gösterileri başlayınca, halka ateş açıldı. harvard mezunu muhalefet lideri
tutuklandı. bizzat başkan maduro tarafmdan “kendisinin başkanlığını kabul etmeyenlere konusma yasağı" getiren yasa teklifi hazırlandı, meclis bu teklifi kabul etti iyi mi...
muhalefete kanunen konuşma yasağı getirildi. baskanlık yetkilerini daha da arttıran
yasalar çıkarttı, mesela, petrol ve madenler konusunda meclise sormadan karar verme yetkisini kendisine aldı!
yandaş medya oluşturdu, şu anda maduro haricinde hiçbir şey yazmıyorlar
televizyonlarda devamlı maduro konuşuyor. muhalif medyayı susturdu, yayınlarını begenmediği televizyon kanalları kablolu kanaldan çıkardı.
20 milyon kişiye 120 bin ton gıda kolisi dağıttı. temel ihtiyaç maddeleri karaborsaya
düşmeye baslayınca, başkanlık bünyesinde komisyon kurdu, kıtlığın sebebinin
araştırılmasını istedi. yalaka komisyon araştırdı. ne buldular biliyor musunuz? “halkımızın yüzde 95'i günde dört-beş öğün yemek yiyor, bu nedenle tüketim maddelerinde sıkıntı yasanıyor" sonucunu buldular! kıtlığın sebebi halkın çok yemesiydi yani... başkanın
sorumluluğu, kusuru yoktu!
2015'te parlamento seçimi yapıldı. maduro her türlü katakulliyi yaptı ama, hezimete
uğramaktan kurtulamadı. muhalefet ezici çoğunlukla kazandı. muhalefet parlamentoyu kazandı ama... başkan hala maduro’ydu. ordu, polis, yargı, onun elindeydi. hükümeti hala o kuruyordu.
meclis çoğunluğunu ele geçiren muhalefet 2019'da yapılması gereken başkanlık seçimlerinin öne çekilmesi için, erken seçim talebinde bulundu. başkan reddetti!
bunun üzerine, erken seçime gidilmesi konusunda referandum yapılması için anayasal süreç baslatıldı. anayasaya gore, referanduma gidilmesi için seçmenin yüzde 20’sinden imza toplanması gerekiyordu. dört milyon imza toplandi. nafile... başkanın emrindeki seçim kurulu, imzaları kabul etmedi, referandum meferandum yapamazsınız dedi, kesti attı!
muhalefet bir başka yol aradı, meclisten, maduro'nun başkanlıktan azledilmesini talep
eden karar çıkarıldı. gel gör ki... tüm üyeleri maduro tarafından seçilen anayasa
mahkemesi bu kararı reddetti. meclisin azil talebinin anayasaya aykırı olduğu açıklandı!
bunlar yetmezmiş gibi, aragua eyaletinin valisini, kendisine başkan yardımcısı yaptı. bu herif "uyuşturucu baronu” olarak tanınıyor! eğer maduro da chavez gibi ölürse, 2019’a kadar ülkeyi bu arkadaş yonetecek.
netice
şu anda venezuela’da enflasyon yüzde 700... bu sene yüzde 1600'e çıkması bekleniyor. alışverişlerde kredi kartı geçmiyor, mağazalar kabul etmiyor. hükümet devalüasyonla eriyen banknotlan tedavülden kaldırıp, yerine yenilerini sürmek istedi, para basmak için bile para bulamadı! asgari ücrete güya yüzde 50 zam yapıldı, 40 bin bolivar oldu, 40 bin bolivar ne ediyor biliyor musunuz, 15 dolar ediyor! et, un, şeker, pirinç, süt karaborsa satılıyor. ekmek için bile kuyruk var marketler saldırıya uğruyor, yağmalanıyor. hal
böyleyken, zengin daha da zengin oldu, bir hamburger 170 dolara satılıyor. alıcı buluyor eczane rafları boşaldı, ilaç sıkıntısı var, sağlık sistemi çöktü, ameliyat malzemesi yok,
yenidoğan bebek ölümleri rekor seviyeye ulaştı. ithalat bıçak gibi kesildi. alt tarafı diş macunu almak isteyen, normal fiyatının yüz misli ödemek zorunda kalıyor. günde 18 saate varan elektrik kesintileri yapılıyor, yeterli elektrik üretilemediği için, kamu
kurumları haftada beş gün tatil ediliyor, sadece pazartesi ve salı çalısıyor, özel sektör haftalık izin gününü üçe çıkardı. şehirlerde günde sekiz saat su kesintisi yapılıyor, her gün... fuhuş patladı. suç patladı, her 21 dakikada bir cinayet işleniyor, her sene 17 bin adam kaçırma olayı, fidye rapor ediliyor. gasp öyle hale geldi ki, insanlar cep telefonuyla anca evlerinde konuşuyor, sokağa çıkarken yanına almıyor. sosyal hayat durdu, sinema yok, tiyatro yok, konser yok, hava kararınca şehirler ıssızlasıyor. karayolları, limanlar ve havalimanları ordu kontrolünde tutuluyor.
memleketin içine etti.
başkan hala başkan.
http://www.sozcu.com.tr/2...l-sana-baskanlik-1630099/
edit: venezuela yerine bolivya yazmışım başa kusura bakmayın