daha demin bir arkadaşla konuşuyordukta sizinle de paylaşmak istedim.
ben pgiboloğum klinik vakalarla ilgileniyorum tanıyan tanıyor beni zaten.
hastanede çalıştığım zamanlarda yaşadığım bir olay özetle;
"ayşe diye bir kadın vardı dört çocuğunu yangında kaybetmiş ondan sonra hastaneye gelmişti. tabi o zamanlar hastanede çalışıyordum. en başta aşırı tepkiler vermiyordu bizde pek bir bulguya rastlamadık. derecesine göre bir koğuşa yerleştirdik ki b1 teşhisi koyduk. daha serbest bir koğuş elleri falan bağlı değil.
o gece nöbetçiydim gece bağrışmalar duydum sakinleştiriciyi kaptım iki hasta bakıcı odaya girdik arkadaşını yatırmış karnını tırnaklarıyla deşiyordu tabi bayılttık c3'e geçirdik.
iki gün sonra konuştuğumda çocuklarını çıkartmaya çalıştığını söyledi"
--
spoiler--
2.olay
--
spoiler--
size bir olay daha anlatayım fakat bunu ben yaşamadım daha doğrusu hastanede işe başladığımdan bir ay sonra bir hasta bakıcı arkadaş anlattı tabi seneler önce olan bir olay, olay şu;
"sabah oluyor hasta bakıcı mustafa abi(benden büyüktü) bloğun kapısını açıyor herkesi uyandırıyor tabi bir çoğu uyumamış her zamanki gibi kimisi salyalar içinde falan rutin şeyler. neyse derken herkesi topluyorlar iki arkadaşı daha var yürüyemeyenleri tekerlekli sandalyelere bindiriyorlar. bir tane hastada ağzında bir şey çiğniyor üstünde falan da kan var ağzının kenarlarında hemen mustafa abi ağzını açıyor ağzı kanıyor diye. bi bakıyor penis. şok oluyo tabi adamın yorganı açıyor her yer kan. adamda gülüyormuş boş boş"
demişti hala aklımdan gitmez o kanlı dişlerle gülümsemesi.
sonra kalemle gibini koparttığı anlaşılıyor.
kamera kayıtlarından bakılıyor doktorun odasından tükenmez kalem almış kimse fark etmemiş böyle bir olay işte.
--
spoiler--
3.olay
--
spoiler--
şimdi anlatacağım bir katil.
iki kızını öldürmüş bir adam.
bize ilk geldiğinde pollisler "büyük ihtimalle taklit yapıyor cezasının azalması için" dediler. yargılanacaktı tabi. mahkeme bize sevk etti. neyse aldık uzun sakallı cübbeli falan bir adam kırklı yaşlarda. aldık odaya ben ve ali abi(pgibiyatrist) var. ali abinin sorduğu ilk soru kızların nerede oldu cevap "öldüler" donuk bir surat ifadesi, gözler bir noktaya kitlenip kalmış. çok hafif nabız atışları nefes alışlarını takip ediyoruz çünkü o sırada. ali abi "peki neden ölüler" cevap "öldürdüm" ali abi "sen mi öldürdün" cevap "evet" ali abi "sen mi öldürdün" cevap "evet" hiç bir ifade değişikliği yok.
daha sonra ben "neden" dedim cevabı şu oldu "rüyamda çıplak bir şekilde gördüm" ve hafif bir gülümseme. ardından ali abi "banyo yapar mısın?" dedi bir anda kızgınlaştı nefes alış verişi değişti dişlerini sıktı ve ağzından su akmaya başladı o an zaten kollarından tuttuk hasta bakıcılarla beraber dışarı çıkarttık tabi sakinleştirici verdik.
daha sonra beyin sinyallerini ölçeceğimiz alete bağladık kendisini ve karanlık bir odada görseller gösterdik "bıçakla öldürülmüş kadın cesetleri(kızlarını bıcakla doğradı parçalara ayırdı) bu görsellerde nabız yemek yerken ki nabızdan daha yavaş sanki bir gün batımına bakıyormuş gibi baktı. tabi beyin sinyalleride alıyoruz. işin ilginç yanı beyninde cinsel bölgeyi temsil eden libidoları kontrol eden bölgede sinyaller aldık yani bıçaklanmış kızı gördüğünde cinsel dürtüler hissetti.
daha sonraki resim ise ilk görüşte farkedilmeyen fakat subliminal bir şekilde kadın portresi ileten bir resim bu resimde de suç, cinayet bölgelerinin harekete geçtiğini gördük ve nabzıda heyecanlanlı bir şekilde atmaya başladı. yani adam öldürmekten zevk alıyordu.
işte böyle bir anı.
daha sonra kendisi a1 koğuşuna kapatıldı.
elleri bağlı bir şekilde
--
spoiler--
4.olay
--
spoiler--
bir başka olay daha anlatayım gecenin son vakası olsun.
bize Egomani teşhisi konulmuş bir hasta geldi. daha genç 25-27 yaşlarında bir erkek. parmaklarını yiyor(baya parmak uçlarındaki etler yoktu tırnak yeme gibi değil) dudakları yara içinde(yemiş bir çoğunu) başka hastaneden nakil olarak getirildi. bizde son durumunu öğrenmek için bir kaç soru yönelttik belirli bazı testlerden geçti. sonuçlar negatif yani bir ilerleme yok hatta normalleşme sürecine geçmişte denilebilirdi. gömleğini giydirdik(deli gömleği) ve dudaklarına uyuşturucu sprey sıktık(bir parantez açalım. bu hastalar mazoşizmle beraber egomani barındırılar dudaklarını bu yüzden spreyledik eğer yediğini hissedemezse bundan vazgeçer çünkü haz alamaz) koğuşuna yerleştirildi ilaçlarıda düzenli olarak verildi. yemeklerinde ise etten kaçınıldı genelde sebze ağırlıklı yemekler verildi.
yaklaşık iki ay sonra, genel takip amaçlı yılda iki kez yaptığımız rutin testlerin zamanı geldi tüm hastaları belirli günlerde ve zamanlarda testlere tabi tuttuk.
sıra bu hastanın testindeydi ilk önce soru cevap şeklinde başladık dr.haydar beyin ilk sorusu "nasılsın bugün" oldu cevap gelmedi. ikinci sorusu "iyi gözüküyorsun. peki ne yapmak istersin. bir şeylerle uğraşmak istiyor musun? resim yapabilirsin mesela yetenekli oldığunu duyduk" hasta bize geldiğinde doktorlar tarafından hazırlanan öz geçmişinin hobi kısmında resim vardı. bu soru o yüzdendi. kahkaha attı sonra duraksadı "isterim ben güzel resimler çizerim zaten" dedi. haydar bey "mesela ne çizmekten hoşlanırsın" gülerek "parmak, dudak ama en çok kulak çizmeyi seviyorum" dedi "neden kulak" dedi haydar bey cevabı "hiç tadına bakmadım. çizip yicem" dedi. haydar bey "neden peki? insan neden kendi bedeninin bir parçasını yer sence" güldü kafasını ileri geri sallamaya başladı boğuk bir sesle "ben tatlı bir çocuğum" demeye başladı yaklaşık iki üç dakika sallanarak bunu dedi.
bir sonraki aşama belliydi zaten. hemen bilinçaltını uyaran farklı bir frekansla yapılmış sesle kendisini uyarmaya başladık bu sayede bilinci kırılacak bize daha çok şey söyleyecekti.
ilk dediği kelime şu oldu "ben tatlı bir çocuğum" yarı baygın gibiydi zaten öyle olmasını umuyorduk. ben "hayır sen tatlı bir çocuk değilsin" dedim anında öfkelenerek "sen ne biliyorsun baba sen huurçocuğusun" diye bağırdı sürekli böyle bağırmaya başladı. daha sonra ise kalp krizi geçirdi. titremeye başladı hemen koltuktan kaldırıp sedyeye aldık hasta bakıcılarla müşahade odasına zütürdük.
gerekli işlemler yapıldıysa da kurtarılamadı ve öldü.
büyük ihtimalledir ki çocukluk travmasıyla bu hale gelmişti.
yani aslında kaitili babasıydı.
bir kasım ayı hayata gözlerini yumdu.