Kavuran yaz günün ortasında susuz bir şekilde gibtiğimin yolunda yürümekteydim. Sanki ben yürüdükçe yollar uzuyordu ve bitmek bilmiyordu. Bizim buraların 7/24 tekeli Mehmet abinin dükkanına girdim ve bir su aldım. Aldığım suya hiç dikkat etmemiştim Mehmet abiye güvenirdim. Suyu açtım tam içecekken birşeyi fark ettim. Suyun içinde tanımlayamadığım bir tür yosun benzeri farklı garip bakterimsi gibtiri taktan birşey vardı suyu değiştirmek için döndüğümde takım elbiseli meymenetsiz 5 adam vardı içeride. Tırstığım için içeri giremedim ve dondurma dolabının arkasında saklanıp olup bitenleri izlemeye başladım. Mehmet abi ağlamaklı bir sesle ben size ne yaptım tarzında sözler söylüyordu. Hemen polisi aramalıydım telefona elimi attım ama sinyal bozucular nedeniyle hiç bir sonuç alamadım. Ben olanları şaşkınlıkla izlerken adam silahını çıkardı ve Mehmet abiyi tam anlının ortasından vurdu. Kanlar içinde yerde yatıyordu Mehmet abimiz ilk kez böyle birşeyle karşı karşıyaydım korkudan altıma zıçmıştım.. (Yazık Mehmet abiye) Hızla dükkandan çıkıyorlardı silah sesleri tüm dikkatleri üstlerine çekmişti. Giderlerken birinin gözüne takılmış olmalıyım ki. Orayı terk ettikten bir süre sonra iki araç önümü kesti... Ve olaylar tamda burada başladı.

Uzun uzun entariler

Uzun yazi rez

Yarım saat sonra işe gidicem. Küçük bir kısımını daha anlatayım bari (:

Arabadan marketten gördüğüm adamlar indi ve kolumdan tuttukları gibi arabaya bindirdiler. Yardım çığlıkları atıyordum ki sesimi kestiler. Yanımda duran 2si silahı çıkartıp susmazsam benide vuracaklarını söylediler bende susmak zorunda kaldım. Kafama siyah bez parçası geçirdiler ve bir süre daha ilerledikten sonra araçtan indik. Leş gibi kokan bir yerdeydik bir sandalyeye oturttular ve büyük patron dedikleri kişiyi beklemeye başladık. Uzunca bekleyişin ardından bir araç sesi duyuldu ve yakınımızda bir yerde durdu. Kapının sesini duydum ve ardından bana yaklaşan ayak sesleri. Ses bana yaklaştıkça korkuyordu. Ayak sesleri kesilmişti hemen ardından çeneme bir yumruk indi ebemin dıbını tersten o anda gördüm. Kafamda ki çapıtı çıkardılar markette olanları sordular. Hiç birşey görmediğimi onlara defalarca söyledim ama anlatamadım bana inanmadılar. Konuşturana kadar dövün dedi büyük patron ve gitti. Beni o gün akşama kadar dövdüler. Kaşım gözüm açılmıştı. Birde doktor dedikleri kişi vardı beni dövenlerin arasında. Dövüp dövüp pansuman yaptılar dıbına koyayım. Konuşmayacak bu vurup yol kenarına atarız dediklerini duydum. Bende yüksek bir sesle "Sizin beni öldürmeye gücünüz yeter mi lan huur çocukları" diyince. Birisi yüzüme uçan tepiği vurdu ve sandalyede sırt üstü düştüm. O şekilde sabaha kadar kalmışım. Bileklerimi ipten dolayı hissetmiyordum çok canım yanıyordu ama belli etmemeye çalışıyordum. Adını bilmediğim ve aralarında ilk kez gördüğüm birisi geldi ve abi bu herif ölecek susuzluktan bari su verelim dedi. Acı içinde gülümsedim ve dinleyin delikanlıyı dedim. Bana su getirdiler ve ellerimi çözdüler. Büyük patronla konuşuyorlardı. Herif sağlam çıktı patron anlatmıyor hiç birşey ne yapsak salsak mı? diyordu. Salalımda gitsin direk ötsün demi. Oda bizden birisi olacak. Silah tutmayı falan öğretirsiniz size bırakıyorum dedi ve gitti.. işten geldiğim zaman devam ederim panpalar.

bizden birisi ne lan matrixmisin sen amk :D

Patronun adamları bana yemek falan getirmişlerdi. Başlarda yemedim, yemediğim içinde dövdüler zorla getirdikleri yemeği yemiştim. Bana bir tabanca getirdiler ve karşıya bir kaç şişe diktiler. Ateş et yoksa gene döveriz dediler. Ateş etmeye başladım 5 hedeften 2sini vurmuştum. Kendimi geliştirmezsem beni öldüreceklerini söylediler. Ya abi ben ne yaptım size diye yakarmaya başlamıştım ki bir anda ensemde bir sızı hissettim. Ayıldığımda güzel bir odada yatıyordum. Büyük patronun evine getirmişler. Yatağın karşısında ki dolaba gidip biraz etrafı karıştırdım. Biraz giysi vardı ve üstünde not. Notta şöyle yazıyordu. Beğendiğini giy. Beğendiğini giy yazmışlar ama bütün kıyafetler aynıydı dalga mı geçiyordu bu herifler benimle. Bana uyanları giyip aşşağıya indim. Büyük patron kahvaltı yapıyordu. Buyurmaz mısın delikanlı diye sordu. Yok teşekkürler efendim ben almıyım diye cevapladım. Otur lan diye sert bir şekilde emir verdi. Oturdum ve çay içmeye başladım. Nasıl benim fakirhaneyi beğendin mi? dedi ve sustu zütünü gibtiğim. Fena sayılmaz bir kaç ekgib var dedim. Neymiş ekgib olan? Güzel kadınlar dedim. Olamadıklarını kim söyledi? Ve tam biz garı gız muhabbetine girmişken yukarı kattan güzeller güzeli ilik gibi bi hatun indi ve patrona günaydın babacığım diye seslendi. Zütüm düştü avratı görünce ama belli etmedim kızıydı sonuçta. Kızıma baktığını görürsem gözlerini oyarım dedi. Tipim değil dedim ve güldüm. Ve kızına göz kırptım. Göz kırpmamla patronun ayağa kalkması bir oldu...

Amın korum çok uzun kodumun hikayesi üşendim. Kızı gibiyorum sonra patron öğrenip iyice bi dövüp geri mahalleme yolluyorlar.