1. 26.
    0
    @79 akp hareketinin temelinde intikamcı unsurlar olduğunu ret mi ediyorsun çünkü ikimizde biliyoruz bunların aksi yönde kanıtlarını bulmaz pek zor değil.

    medya konusunda olayların iç yüzünü bilmediğimiz için belki söylediklerini kabul edebiliriz. nabza göre şerbet veriyor ya da addıbına göre muamele yapıyor olabilirler.
    ama ben bu konular açısından sadece medyadan bahsetmiyorum. genel olarak akp tabanından bahsediyorum. sence akp tabanında intikamcı unsurlar var mı yok mu? bunun aslında retorik bir soru olduğunu, cevabını ikimizin de çok net bildiğini biliyoruz. o yüzden zaman kaybetmeden sonraki soruma geçiyorum: bu intikamcı unsurlar sence parti politikasına ne büyüklükte etki ediyor?
    ···
  2. 27.
    0
    @82 senin kaybın güzel kardeşim.
    ···
  3. 28.
    0
    @84 türkiye'de siyasi gücün tekelleşmesi hususunda ikinci sayfadaki bir entrymi paylaşıyorum. seni uzun entrylere boğdum sabah sabah kusura bakma artık *

    @20 medya ne gösteriyorsa onu görüyorsun kardeşim, ben pkk'nın muhattab alınması haricinde kürt açılımını yarı kürt-yarı türk biri olarak destekledim. chpli değilim ancak kılıçdaroğlu yerine muharrem ince veya emine ülker tarhan'ın geçmesinin daha sağlıklı bir muhalefet yaratacağına eminim. aynısı mhp'de bahçeli yerine oktay vural için de geçerli.

    ben açık konuşacağım. başbakanın yanlışları sadece bu olayda değil. ve eğer ki bir gün dokunulmazlığını hayatta olduğu süre dahilinde kaybederse büyük cezai sorumluluklarının altına girecek. lütfen yanlış anlama kişisel görüş bildirmiyorum. bak kişisel görüş belirtmeden ufak bilgiler vereceğim, ankara üniversitesi hukuk fakültesi'ndeyim, henüz öğrenciyim tabiki ama akademisyenliğe kadar yolu var inşallah *
    sayın başbakanın başbakan sıfatıyla "dokunulmazlık" ve "sorumsuzluk" yetkileri dahilinde sorumlu tutulacağı yüzlerce anayasal suç var. bunların içine laiklik ve benzeri, bir kesimin destekleyip diğer kesimin desteklemeyeceği şeyleri katmıyorum bile. haberalma özgürlüğü açısından büyük suçlar işleniyor. toplanma ve eylem özgürlüğü büyük oranda darbeler almış durumda ki bunlar insan hakları arasında sayılmaktadır. yani uluslararası mahkemelerce yaptırımları sağlanmaktadır. bu demek oluyor ki, yargıya ne kadar cumhurbaşkanlığı eliyle kendi adamlarını yerleştirse de bir takım yargılamalardan kurtulamayacaktır. ve bunlar ciddi sonular doğuracak ciddi ithamlardır.

    2007 anayasa değişikliğiyle ilgili kanunu ile 2014 yılından itibaren yürütme erki büyük çoğunlukta başkannın yetkisine verilecektir. yani 2014'ten itibaren hükümet sistemi her ne kadar yazı üstünde "cumhuriyet" olarak kalacak olsa da aslında steven fish'in "süper başkanlık" adını verdiği sistem halini alacaktır. yani aynı fransa örneğinde olduğu gibi ülke cumhuriyet kalacak fakat yönetim şekli başkanlık olacaktır. başkan kanun hükmünde kararnameler çıkarabilecek hatta olağanüstü hallerde çıkardığı kanun hükmünde kararnameler yargı tarafından denetlenemeyecektir bile. ve daha birçok yetki cumhurbaşkanlığı adı altında toplanacak.

    şimdi sayın erdoğan'ı seviyor, sayıyor olabilirsiniz. bu yetkilerin onda olmasını kabul edebiliyor olabilirsiniz, fakat bu yetkiler yarın birgün bu sefer sizin haz etmediğiniz bir liderin eline geçebilir. empatiden uzak kalmamanızı ve karşıt görüşlülerinizi anlamanızı istiyoruz. doktrinde böyle bir tek adam yönetimi için amerika ya da rusya'daki gibi güçlü bir derin devlet yapılanmasına ihtiyaç vardır zira tek adam yönetimi her zaman, ister-istemez hatalara gebedir. bakın arap devletleri tek adam yönetimlerine karşı nasıl bir bir karşı çıkmıştır ve hepsi birden rejim değişikliği uğruna canını riske atmıştır.

    lütfen tek istediğimiz erdoğan'ın egosunu bir kenara bırakıp vatandaşın tümüne saygı göstermesi. bu kadar zor mu bu istediğimiz be kardeşim ya? illa ki kavga mı etmeliyiz, birbirimizi incitmeli miyiz?
    ---

    ayrıca başbakanın, türk yargısından kaçışını mükemmel bir şekilde planlamış olsa da uluslararası yargıdan kaçamayacağını konusuna ilişikin: zaman yazarı sayın ihsan dağı'nın dediği gibi, "başbakanı seviyorsanız ona doğruları söyleyin."
    Tümünü Göster
    ···
  4. 29.
    -1
    @88 aferin aslanıma.
    ···
  5. 30.
    0
    upupupupupupupupupupup
    ···
  6. 31.
    0
    @95 böyle aşırı tepkilere, ötekileştirmelere karşıyım, sayın başbakan belki iyidir belki kötüdür, izinden gittikleri adama söverek, onu aşağılayarak tabanının belli bir mevzuya uyanmasını sağlayabileceğimizi sanmıyorum. böyle böyle her unsur birbirinden koptu, ayrıldı.

    türkiye tarihi hep böyle olmuş böye ilerlemiş malesef, x'e sövülmüş y küstürülmüş. ben artık kimseye sövmeyelim, adam akıllı konuşalım diyorum. anlatmadan nasıl anlamalarını sağlayacağız?
    ···
  7. 32.
    0
    copy paste edeyim: kendilerine "aydın" diyen dostlarımın yazdıklarımı okumadan giriştikleri "makarna ehi ehi!" ve "ayran lan ayran ahahha!" gibisinden yavşaklıklarını ve karşıt görüşlü arkadaşlarımıza yaptıkları yaftalamaları kınıyorum. böyle davranarak bizlere yapılan "atatürk'ü putlaştırıyorsunuz" ve "kemalist ayyaş laikler" gibi saçma sapan kalıpları kullananlardan hiçbir farkınız kalmıyor. zütünüze zor gelmese de okusanız kendinizi nasıl salak saçma bir duruma düşürdüğünüzü görebilirdiniz.
    ···
  8. 33.
    0
    @101 o olayı biliyorum, o miktarda bir parayla kurtulduğundan haberim yoktu, sadece kurtulduğunu biliyorum. bunlar üzücü olaylar tabiki, araştırılıp aydınlatılması ve sorumluların da ortaya çıkarılması gereken olaylar. ancak taban anlamalı önce bir şeyleri. bunları ikna edici bir şekilde söylemiliyiz, anlatmalıyız bu insanlara. söverek, sayarak bir yere gelemeyiz.
    ···
  9. 34.
    0
    @104 yahu kardeşim öbür yüzü diyorsun da yabancı medyanın, özellikle de ingiliz ve amerikan medyasının olayı bu zaten. bak amerika'da occupywallstreet olayları yaşandı, aynı taksim'de gezi parkı işgal eden eylemciler gibi onlar da wall street adlı amerikan finans merkezini işgal ettiler. onlarda da başta sorunsuz başlayan eylemler daha sonra şidetli çatışmalara döndü. ve bu yayun kuruluşları yine yayınladı bunları.

    çünkü her ne kadar müslüman düşmanı, türk düşmanı filan da olsa bu adamlarda büyük bir insan hakları anlayışı vardır. özellikle 1787 amerikan anayasasıyla amerika'da ve 1789 fransız ihtilali ve anayasasıyla fransa'da ortaya çıkan insan hakları görüşleri halen daha evrim geçirerek ve gelişerek büyümektedir. bu yüzden haber kanallarının ve habercilikle uğraşanların yükümlülükleri, "haber alma özgürlüğü" kapsamında insanlara her şeyi tarafsız yayınlamaktır. aynı reuters ve twitter sayın başbakan israil'e ünlü "one minute" atarlanmasını yaptığında da gürlemiştir. o zaman sizin mantığınıza göre yabancı basın sadece kendi adamlarını pohpohlayıp onların yayınını yapıyorsa, bütün dünyanın "one minute" çıkışıyla yayın yaptığı sayın başbakan da dış güçlerin piyonu mudur sence?

    yani güzel kardeşim, dış basın bu halk protestolarıyla(silahlanma olmadığı için ayaklanma doğru bir terim değil) ilgili yayın yapınca kendi addıbını tutuyor da sayın erdoğan hakkında haber yapınca bunun sebebi "başbakanın kudretinden" dolayı mı oluyor?

    yani senin haberalma özgürlüğünü hiçe sayan, sana taraflı yayın yaparak olayları tek yönlü gösteren türk basını seni rahatsız etmiyor da, uluslararası yayın yapan yabancı basının her iki tarafa da eşit söz hakkı vererek yaptığı yayın mı rahatsızlık veriyor?
    ···
  10. 35.
    0
    @106 daha önce başkasına yazdığım bir entryi copy paste eyliyorum sende haklısın böyle uzun uzun yazılar ben olsam ben de okumazdım amk @1deki entrymi okuduğuna bin şükür:

    --spoiler--

    @76 bak konu döndü dolaştı 2002 öncesi sıkıntıları çeken türbanlı hanımlara geldi. onların suçu var mıydı? yoktu. onlar dinlendi mi? onların oyunu almamış olan ve yürütme erkini iktidar sıfatıyla kullananlar onları temsil etmeye tenezül etti mi? hayır. e şimdi diyeceksin ki "onlar böyle yaptı bizde intikdıbını alırız işte böyle çıkar aheste aheste."

    e daha önce de yazdım bunu zaten, sen bunu dersen, yarın birgün iktidar değişikliğinde senin oy vermediğin parti seni temsil etmezse ve sana elinden gelen her şekilde baskı unsurlarını uygularsa seni bundan ne koruyacak? geçmişte "biz böyle kalabalığız demokrasi değil mi bu sizinkiler seçilsin siz yönetirsiniz" demiş halinle "bizi de temsil edin, biz de vatandaşız" diyebilecek misin?

    bu ayrılıkçılıklara şimdiden karşı çıkalım, ileride iş işten geçtikten sonra pişman olmaktansa şimdi sağduyulu davranıp karşıt görüşleri dinlemek neden bu kadar zor geliyor?

    --spoiler--

    ayrıca antalya'daki olaylarla ilgili sahip olduğum facebook sayfasına gönderilen ve hala mesaj kutumda duran şöyle bir mesaj var direnişçilerin birbirlerini provakatörlere karşı uyarmaları ile ilgili:

    "antalyadan arkadaşım yolladı hacıt antalyada direnişçilerin arasına karışan anarşistler ve pkklılar sivil araçlara ve dükkanlara zarar veriyormuş. antalyalı vatandaşlar çıkıp şehirlerine ve direnişin amacına sahip çıkmalı. direnişin amacı böyle basit gruplarca saptırılmamalı. haberi doğrulamaya çalışıp yayınlarsan sevinirim."
    ···
  11. 36.
    0
    @106 daha önce birilerinin sana baskı yapmış olması senin de onlara yapma meşruluğunu doğurmaz, senin yaptığın da bir o kadar ayıptır, bir o kadar vicdansızlıktır.
    ···
  12. 37.
    0
    @112 kardeşim ben kendi adıma konuşurum anca çünkü gerçekten eylem alanlarında disiplin yok. bir tek yumrukluk var evet bir kardeşlik havası var gidince insanın içi bir hoş oluyor ama oradaki kimse başkası adına konuşamaz çünkü herkesin farklı görüşleri var.

    ben kendi adıma evet giderim, yarın birgün türbanlılar eylem yapsın destek olurum.

    ha şöyle bir şey var, baba tarafından kürt'üm dediğim gibi ıkçı filan sanma beni, kürtler bağımsızlık isterse ben buna karşıyım, destekleyemem. ama bu kürt halkının haklarını hiçe saydığım için değil, haşa. ama devlet yapısının bizzat kendisinden kaynaklanıyor. kürt halkının yeterli kültürel ve eğitimsel altyapısı yok. bağımsızlık aslında intiharları olur. yapılacak en üzgün davranış pkk'yı tasfiye etmek ve sadece kürt halkına olmamak üzere, türkiye'de yaşayan bütün halklara çerkeziyle lazıyla kültürünü tanıma ve yaşatma hakkı verilmesi olacaktır. bugün akp tarafından yapılmakta olan gibi sadece kürt halkına verilen tavizler tam anlamıyla bölücülük örneğidir. hatta öyle ki, tito'nun yugoslavyasından daha ağır bölücüük unsurları söz konusudur. doğru olan, yapılması gereken sadece kürt halkına değil, tüm türkiye cumhuriyeti unsurlarına aynı hakların tanınmasıdır.
    ···
  13. 38.
    0
    @117 sonra vay efendim "neden ygsde doğru dürüst paragraf çözemiyoruz" diyorsunuz ergen kardeşlerim. işte bu yüzden amk. okumuyosunuz ki
    ···
  14. 39.
    0
    @121 ben olayin bizim tarafimizda olanlarini korumak icin anlatmiyorum ki bunlari be dostum nasil dusman bellediysen artik kafanda. Boyle demokratik bir surec var, karar alma organlari icerisine halk da dahil edilmeli diyorum. Ornegin mahallenin bahcesini kazip avm yapacaklarsa sen de bu konuda karar verebilmelisin, sana da sorulmali. Ozel mulk degil sonucta bu kamu mali, degil mi ama? Bak hukumet de katilmaya basladi bu goruslerimize. Halk karar alma organlarina katilimda bulunamiyor, ozellikle mahalli idareler hususunda surekli halka bilgi verilmeden islem yapiliyor deniyor. Adamlar kendileri ozelestiri yapiyor ve bu sonuca variyor, boyle kabul ediyor. Sizler secmen olarak nasil fark edemiyorsunuz?

    Neyse kardesim uzun lafin kisasi. Biz orada sizin haklariniz icin de carpisiyoruz aslinda. Yarin birgun hukumetin basina gecen biz olursak bu sefer de birileri cikip bizim oyumuzla sizi ezmeye kalkamayacak. Biraz empati yapin sandiginiz kadar zor degil
    ···
  15. 40.
    0
    upupupupupuupupupupupupuuppupupuup
    ···
  16. 41.
    0
    upupuupupupupupupupuupupupupupupuupup
    ···
  17. 42.
    0
    uupupupupupupupupuupupupupup
    ···
  18. 43.
    +1
    @126 yorumlarından ve hafif de olsa saldırgan tavrından @1deki yazdıklarımı tam okumadığını, okusan da CHP zihniyetiyle "direk muhalif olayım, haklı olduğu yerler var ama şimdi kabul edersem millet beni zayıf görecek" gibilerinden anlamazdan geldiğini anlayabiliyorum. o nezaket yoksunu ve düşmanlık/kin duyarak yazdığın yorumlara cevap veremeyeceğim kardeşim.

    ayrıca türban sorunundan daha önce de bahsettim önceki sayfalarda var bu. o dönemlerde, özellikle 1999-2002 arası dönemde türbanlılara çektirilen eziyetlerin onlarca katını biz çekiyoruz şu anda, hatta onlarınki maneviyatla kalırken bizim acımız hem manevi hem de maddi. ama bu siz daha mazlumsunuz biz daha mazlumuz oyunu değil. o dönemim hükümeti sesini çıkarmamış evet, o dönem siz eleştirmiyor muydunuz? hükümet bizi niye dinlemiyor biz vatandaş değil miyiz demiyor muydunuz?

    aynı olaylar şimdi yaşanıyor bak. o gün sizin eleştirdiğiniz şey bugün bize yapılıyor ve siz iktidar olarak halen daha mazlumu oynamaya çalışıyorsunuz? size yapılınca "tu kaka" da bize yapılınca "demokrasi" mi oluyor?

    demokrasilerde iki çeşit temsil vardır canım kardeşim. birinde her milletvekili kendi seçmenini temsil eder, diğerindeyse milletvekilleri halkın bütününü temsil eder ve bütününün de çıkarlarını gözetir. eğer sen şimdi dersen ki bana göre ilk seçenek uygun, geçmişte çektiklerinizi anlatıp durmayacaksın ve bizim çektiklerimizin hakka, hukuka uygun olduğunu iddia edeceksin, gelecekte de eğer seçimle karşıt görüşlü olduğun bir parti iktidara gelirse ve seni temsil etmeyip 2. sınıf vatandaş durumuna düşürürse susup oturacaksın, mazlumu oynamayacaksın. yok eğer ikinci seçenek doğru olandır diyorsan taraftarın takım tuttuğu gibi parti tutmayı bırakıp adamakıllı özeleştiri yapacaksın. kendi çektiklerinizi anlatıp çektirenleri kınarken, bizim çektiğimiz şiddeti de kınayacaksın ve ezilene genel olarak sahip çıkacaksın.

    "delikanlılık" çok prim yapıyor ya sizde, delikanlı gibi cevap ver buna.
    ···
  19. 44.
    0
    bir uyudum geldim savaş alanına dönmüş ortalık
    ···
  20. 45.
    +1
    @130 bak kardeşim doktorum demişsin, ben de hukukçuyum. herkes kendi alanında uzmanlığıyla konuşsa, bilmediği konularda yorum yapmasa şenlik olur bu ülkede, kavga gürültü olmaz.

    siz demokrasiyi sanıyorsunuz ki gidip sandıkta oy vereceksin ve olay bitecek. bunun adı temsili demokrasidir. yani cumhurbaşkanlığının şu anda temsili bir konum olması gibi, ya da saklambaç oynarken küçük, bi taktan çakmayan çocuğu çorbacık yapmak gibidir. temsili demokrasi aslında demokrasi değildir yani.

    türkiye rejimi şu anda otoriter bir rejimdir malesef sayın başbakan ülkeyi bu konuma getirmiştir. bakınız ülke daha önce sadece atatürk konumunda otoriterdi, daha sonra adnan menderes böyle yaptı, özellikle kuvvetler ayrılığını ihlal edip yargı yetkisini meclise tanıması son damla oldu ve asıldı. şu anda da sayın erdoğan bunu yapmakta, rejimi tam otoriter bir konuma doğru sürüklemektedir. bunlar kiminin inanıp kiminin inanmayacağı soyut kurallar değildir, hukuki gerçeklik dolayısıyla hukukçu olan herkes kabul eder bunun böyle olduğunu hatta akpli avukat, hukukçu kardeşlerim bile. sana şöyle söyleyeyim, bu gerçeği kabul etmemek, "filler uçabilir" cümlesiyle aynı saçmasapanlığı teşkil eder.

    sen diyorsan ki ben bunu kabul ederim, o zaman ileride olası bir hükümet değişikliğindesize bu sefer size karşı bir hükümet gelirse, her türlü baskıya da boyun eğeceksin zira hukuki gerçekliği ortaya çıktığı yıllarda onaylayıp meşrulaştırmışsın. çünkü hukukta ilerleyiş böyledir, içtihat hukuku tamamen böyle çıkmıştır. bir konuda bir kanun yoksa ve hakim hakkaniyetiyle kanun çıkardıysa, daha sonraki davalarda da diğer hakimler aynı kararı verir(açıklık, belirginlik ve tutarlılık gereği)
    yani eğer bunu bugün kabul ederseniz ve meşrulaştırırsanız, yarın bir gün olası bir hükümet değişikliğinde köşeye sıkışınca "devlet bizi eziyor, bizi temsil etmiyor, biz ikinci sınıf vatandaş mıyız?" haykırışlarınız boşa olacak.

    biz özgürlükçü çocuklarız, eşitlikçi çocuklarız, siz bugünün faşistleri için o zaman da çıkıp sokağa haykırmasını, sizin için de mücadele etmesini biliriz. ama şu anda bütün bu olayı parti başkanınıza uygulayacağınız sosyal baskıyla bitirip sayın erdoğanın kendisini de kurtarma girişiminde bulunsanız daha barışçıl bir geleceğimiz olacağı kanaatindeyim.
    ···