1. 1.
    +11 -13
    ama gelinen şu noktakadan itibaren hem akpyi hem de başbakanı destekliyorum. demokratik yollardan ülkenin başına geçen ve bundan öncesinde sırf fikirlerinden ötürü hapis yatan birisinin insanların fikirlerini izah etmesine bu kadar müsamaha göstermesi takdire şayandır.bu olayları, bir düşünsenize bundan 20 30 sene önce gerçekleştiğini. sonucu nolurdu sizce?1 mayıs 1977 tarihimizde hala kara bir lekedir. geldiğimiz şu nokta türkiyenin en başta demokratikleşme sürecinde akabinde de pek çok alanda ilerledinin en büyük delilidir. elbette bu süreç içerisinde hükümetin birtakım yanlış politikalrı olmuştur ve bunlar objektif odaklar tarafından zaten eleştirilmektedir.ama hiç bir durum hiç bir hareket insanlara gariz küfürler etmeyi meşrulaştırmaz. insanların manevi değerlerine saldırmayı meşrulaştırmaz. fırsatını buldukları anda kendini muhalif olarak addedenlerin memleketin büyük bir kısmını oluşturan muhafazakar kesme yönelik aşağılayıcı tutumu artık insanların sabrını taşırmaktadır.her fırsatta akpyi, başbakanı sevenleri yada muhafazakar kanadı:avantacı, makarnacı,3kg kömüre domalan, vatan haini, amerikancı,gerici, örümcek kafalılar olarak görmeniz ve böyle lanse etmeniz insanları fazlasıyla tahrik etmektedir ve tüm bu haksız söylemlerinizden ötürü bugüne kadar siyasal anlamda desteklemediğim akpyi ve başbakanı destekliyorum. bundan sonra oyum da malım da mülküm de feda olsun onların yoluna.

    özet:okuyanın da okumayanın da canı sağolsun.
    ···
  2. 2.
    +2 -3
    @1 dostum öncelikle düşüncelerini ifade ediş biçiminden dolayı seni kutlarım.

    Ben bir vatandaş olarak bana kim ne vaat ederse ve onu yaparsa oyum onadır.
    Ben emlak aleminde yapılan gelişmelerden fazlasıyla tatmin oldum. Dış piyasalarda önümüz açıldı.
    Para kazanmaya başladık. Borsa kendini aştı.

    Ama şu son olaylarla beraber tekrar düşüşe geçti, bu olayların durması lazım.
    Bize iş yapan adam lazım.Ve Erdoğan ben ve benim gibi iş adamlarına verdiği sözlerini tuttu.

    Şimdi bunca yıldır özellikle imarlaştırma ve iş dünyasındaki hareket ve dış dünyadaki kolay iş imkanlarını sağlayan bir devlet başkanı var başımda.
    Ve bana karşı birşey yapmadığı sürece oyum da onundur.

    Çoğu kişi tarafından küfür yeyip aşağılanıyorum. Vatan haini, ülkeyi satıyorsun vs tarzı şeylere de mağruz kaldım.Ama bunların hiç biri dışarda ve yüz yüze bi ağızlarını açıp da laf edemediler bana.

    Herşey ortada.
    ···
  3. 3.
    -2
    apappaapap
    ···
  4. 4.
    -2
    arama entry'ler x
    ekumenikal
    yemişinci nesil inci sözlük yazarı

    (online)
    genel ulan
    bugün: 4
    bu hafta: 4
    toplam entry: 4
    toplam başlık: 0

    aman sen gibme reyis.
    ···
  5. 5.
    -1
    ben burada neyi nasıl ispatlayabilirim allahın beyin fukarası yazmadan önce az düşünün be.ben sadece düşüncelerimi yazıyorum adamlar hala neyin kafasında
    ···
  6. 6.
    +1
    @9 git ekumenik sifati diye arat bi de.
    ···
  7. 7.
    -1
    @21 senin için yeterli değil galiba bu duruş. kkendini özgürlük savaşçıları olarak gösteren kendilerini ifade özgürlüğünün savunucuları olarak sayan direnişçi kardeşlerim belki kendilerince haklı oldukları bu mevzuda neden karşısındaki insanlara haksız yere hakaret edip aşağılama hakkını kendinde buluyor.ve bu durumda karşısında da ben ve benim gibi düşünenlerin fikirlerini beyan ettiğinde nedir bu saldırgan tutum. sakin sakin bir şeyler konuşup ifade edemez misiniz kendinizi?
    ···
  8. 8.
    -1
    şeklinde soruyu sorarız. dalga fonksiyonumuzun karmaşık eşleniğidir. Karmaşık eşlenik ve dalga fonksiyonu arasında kalan ifadeler gözlemlenebilirlerimizin, yani konum ve momentumun, konum uzayındaki operatörleridir. Operatörler sorunun ta kendisidir.
    Konum ve momentum dışında daha birçok gözlemlenebilir ile işlem yapılabilir. Ancak konum ve momentum operatörleri kullanılarak diğer birçok operatörü elde etmek mümkündür. işin ilginç yanı bu operatörle elde etmek için klagib formüller kullanılır. Örneğin kinetik enerji klagib mekanikte;

    şeklinde tanımlanırken kuantum fiziğinde kinetik enerji operatörü yine aynı ifadeyle yazılır. Tek fark "p" artık bir sayı değil bir operatördür. Bu bize Ehrenfest teorimince sağlanır ve bütün operatörleri klagib yasaları kullanarak türetebiliriz. Bu noktada "Peki, dalga fonksiyonu nedir?" sorusuna dönmeliyiz. Dalga fonksiyonu bize Schrödinger denklemi tarafından verilen, bir bakıma parçacığın kimlik kartıdır.Bir boyutta Schrödinger denklemi;

    şeklinde yazılabilir. ifade bir bakıma enerji denklemidir ve bahsi geçen "kimlik" kartını sistemin enerjisine göre verir. (Burada kimlikten kasıt, parçacığın elektron mu yoksa nötron mu olduğu değil, momentumu, konumu, kinetik enerjisi gibi gözlemlenebilirleridir.) Bu "masum" denklem çözüldüğünde parçacığımızın dalga fonksiyonunu elde etmiş oluruz. En basit atom olan hidrojen atomunun zamandan bağımsız analitik olarak çözülmesi bile gerçekten büyük bir meseledir, neyse ki belli formalizmlerle, daha karmaşik sistemleri yaklaşımlar yaparak çözmek mümkün oluyor.
    Kuantum mekaniği temelinde bir olasılık teorisidir. Dalga fonksiyonu içinde sistemin bütün olası durumlarını barındırır. Siz soruyu sorduğunuzda size en olası cevabı verir, ancak soru sorma işlemi dalga fonksiyonunu "dağıtır" ve siz bir daha sorduğunuz zaman artık başka bir cevap alırsınız. Bunun yanı sıra kuantum mekaniği yapısı ötürü belirsizlikler barındırır. Bu belirsizlikler bazı gözlemlenebiliri ne kadar iyi bilirseniz diğer bazıları hakkında o kadar az şey bileceğinizi söyler. Örneğin konum ve momentum böyle bir çift oluşturur. Birini ne kadar iyi bilirseniz diğeri hakkında o kadar az bilginiz olur. Bu Heisenberg belirsizlik ilkesi olarak bilinir. Konum ve momentum için Heisenberg belirsizlik ilkesi şöyle gösterilir;

    Bu ifade de ve ile verilenler sırasıylayla konum ve momentumdaki belirsizliklerdir.
    Yukarıda ele alınan kuantum mekaniği, öklidyen bir uzayda çalışılmış kuantum mekaniğidir, diğer bir deyişle göreceli değildir. Einstein'ın özel görelilik kurdıbına uyan bir kuantum mekaniği türetmek mümkündür. Hatta ilk bakışta kolay bir uğraştır. Kuantum fikrine ve özel göreliliğe biraz aşina olan biri bile çözüme kolayca ulaşır. Yukarıda değinilen Schrödinger denklemini daha sade bir formda şöyle ele alabiliriz;

    Burada H olarak verilen Hamiltonian operatörüdür. (Korkmayın, toplam enerji olarak düşünebilirsiniz.) Relativistik olmayan serbest parçacık (potansiyel enerji sıfır) için Hamiltonian;

    olarak verilir. Relativisitk serbest parçacık içinse Hamiltonian;

    şeklinde yazılabilir. ifade pek yabancı değil, değil mi? Hayır, olaya klagib mekanik açısından bakarsanız, parçacığın durduğunu kabul edersek, momentum sıfır olacak ve ünlü 'yi elde etmiş olacaksınız. Şimdi relativistik Hamiltonianla Schrödinger denklemini yeniden yazalım;

    Karesini alırsak

    elde ederiz. Bu denklem Klein-Gordon denklemi olarak bilinir. Ancak denklem bir takım teknik nedenden ötürü sorunludur. Daha geçerli relativistik çözüm Dirac tarafından keşfedilmiştir ve kendi adıyla anılan denklemle verilir. Ultramikroskobik boyutlarda (Planck Uzunluğu)uzayın küçük dalga boylarında bir kaos olduğu düşünülür. Evrenin milyarda birinin milyarda birinin milyonda biri boyutlarda gözleyecek olursunuz Evren bir kaos olarak görünür.
    Kuantum mekaniği tarihi gelişimi boyunca birçok sınavdan alnının akıyla çıkmayı başarmıştır. Olguları büyük bir doğrulukla açıklaması, yeni olgulara ışık tutması bir teoriden beklenen özelliklerdir ve kuantum mekaniği bu işi gerçekten oldukça iyi başarmıştır. Kuantum fikirleri üzerine gelişen kuantum elektrodinamiği (QED) ve kuantum renk dinamiği (QCD) bu güne kadarki hiçbir teorinin ulaşamdığı hassasiyetlerde sonuçlar vermişlerdir. Ne varki geçtiğimiz yüzyılın çok büyük iki teorik açılımı bir biriyle uyuşmamaktadır. Doğada bilinen 4 kuvvetten 3'ü, elektromanyetizma, zayıf ve güçlü kuvvetler, kuantum kuramlarıyla ele alınabilirken kütle çekimin henüz tutarlı bir kuantum kuramı bulunamamıştır. Her ne kadar sicim kuramları kuantum kütle çekime aday gibi görünsede çözülmesi gereken çok büyük sorunlar halen daha bulunmaktadır. Günümüzde yaygın kanı kuantum ve kütle çekimin üstünde, doğrusal olmayan daha genel bir kuramın yer aldığıdır.
    Tümünü Göster
    ···
  9. 9.
    -1
    Klagib mekanik çok başarılı olmasına karşın, 1800'lü yılların sonlarına doğru, kara cisim ışıması (blackbody radiation), tayf çizgileri, fotoelektrik etki gibi bir takım olayları açıklamada yetersiz kalmıştır. Açıklamaların yanlışlığı bilim adamlarının yetersizliğinden değil aksine klagib mekaniğin yetersizliğinden kaynaklanıyordu. En yalın halde klagib mekanik evreni bir "süreklilik" olarak modelliyordu. 1900 yılında Max Planck enerji'nin, 1905 yılında ise Albert Einstein ışığın paketçiklerden oluştuğunu, yani süreksizlik gösterdiğini, bazı deneyleri açıklamak için bir varsayım olarak kullanmak zorunda kaldılar. Elbette bu iki darbe klagib mekaniği yıkmadı. Uzunca bir süre bilim adamları bu süreksizliği klagib mekanik kuramlarından türetmek için uğraştı. Yine aynı yıllarda atomun iç yapısı üzerine yapılan deneyler bir gerçeği gözler önüne serdi: Ernest Rutherford yaptığı deneyle atomun küçük bir çekirdeğe sahip olduğunu gösterdi.
    Bu dönemde elektronun varlığı biliniyordu. Bu durumda eğer negatif yüklü elektronlar pozitif çekirdeğin etrafında dairesel hareket yapıyorlarsa, çok kısa bir zaman diliminde elektronlar çekirdeğe düşeceklerdi. Bu elektromanyetik teoriye göre açıklanacak olursa, ivmelenen yükler ışıma yapar, dairesel hareket de ivmeli bir hareket olduğu için, elektron bu ışımayla enerji yayacak ve çekirdeğe düşüp sistem çökecekti.
    Geçiçi çözüm Niels Bohr'dan geldi. Elektronlar belli kuantizasyon kurallarınca, belli yörüngelerde hareket ediyorlar, enerjileri belli bir değere ulaşmadıkça ışıma yapamıyorlar bu sayede sistem dengede durabiliyordu. Bu geçici çözüm küçük atomlarda işe yaradıysa da daha büyük kütlelerde işe yaramıyordu. Bohr atom modeline, modeli deneylere uydurulmak için birçok yama yapıldı. Ne var ki Bohr'un "yamalı bohça"sı 1920'lere gelindiğinde artık iş görmüyordu, tayf çizgilerinin gözlenen yoğunluğunu yanlış veriyor, çok elektronlu atomlarda salınım ve emilim dalgaboylarını tahmin etmede başarısız oluyor, atomik sistemlerin zamana bağlı hareket denklemini vermedeki başarısızlığı gibi birkaç konuda daha gerçekleri gösteremiyordu.
    Kuantum mekaniğini Planck doğurduysa, bebekliğinin sonu da De Broglie ile gelmiştir. Louis de Broglie; birçok elçi, bakan ve Dük yetiştirmiş, aristokrat bir Fransız ailesinin çocuğuydu. Tarih eğitimi gördükten sonra fiziğe geçmiş ve 1923'te verdiği doktora tezinde, ışığın hem dalga hem de parçacık karakteri olmasından esinlenerek, aslında bütün madde çeşitlerinin aynı özelliği gösterebileceğini önerdi. Ortaya koyduğu fikir, Bohr'un "gizemli" yörüngelerini açıklamada başarılı oluyordu.
    Işığın girişim, kırınım yaptığı, yani dalga özelliği gösterdiği, Thomas Young'in yaptığı çift yarık deneyi ile gösterilmişti. Ama tüm madde parçacıklarının, su dalgaları ile aynı matematiksel özellikleri göstereceği beklenmiyordu.
    Max Planck 1900 yılında karacisim ışınımı problemini (morötesi facia diye de anılır), çözmek için

    denklemini kullanmıştı. Bu denklem, foton kavrdıbının başlangıcı oldu; çünkü ν frekansındaki elektron salınımından oluşan ışığın, klagib mekanikle uyuşmayan bir şekilde sadece, h*ν nun tamsayı katlarında enerji taşıyabileceğini göstermişti. 'h', günümüzde Planck sabiti adıyla anılır.
    Fotonlar dalga özelliği gösterirse madde de gösterebilir analojisinin yanında önemli bir ipucu da Einstein'in birkaç yıl önce özel görelilik ispatında kullandığı Lorentz Dönüşümleri idi.
    Buna göre, serbest bir parçacık, fazı x, zamanı t olan bir dalga ile ifade edilirse, 2*π*(k*x - ν*t) , ve bu faz Lorentz dönüşümlerinde sabit kalacaksa, k vektörü ve ν frekansı, x ve t gibi dönüşmelilerdi. Ya da diğer bir deyişle, p ve E gibi. Bunun mümkün olabilmesi için, k ve ν, p ve E ile aynı hız bağımlılığına sahip olmalılardı, bu yüzden de onlarla doğru orantılı olmalılardı.
    Fotonlar icin E=h*ν olduğundan, madde için de

    varsayımlarını yapmak 'doğal' gözükmüştür.
    Herhangi bir kapalı yörüngenin 1/|k| nın tam katı olması varsayımı ile, de Broglie, deneysel olarak gözlenen ve Sommerfeld ve Bohr tarafindan "kuantize olma şartları" olarak anılan şartları matematiksel olarak kolayca türetti. Bu türetme gayet gizemli bir şekilde doğru sonuçlar verince (Davisson ve Germer, 1927 yılında Bell Laboratuvarlarında gerçekleştirdikleri deneyle, elektronların da aynı ışık gibi girişim yaptığını ortaya koydular. Deney 1924'te de Brogli tarafından önerilmişti) insanlar deneysel olarak başka şeyleri tahmin etmesini de beklediler.
    Elbette yanıldılar çünkü bu şartlar serbest ışık parçaları için yola çıkan varsayımların, çekirdeğe bağlı elektronlar için uyarlanmasıydı ve çok ileri zütürülmemesi gerekiyordu.
    Ama doğru çıkış noktası idi.
    Enteresan bir şekilde, 1925-1926 yılları arasında Werner Heisenberg, Max Born, Wolfgang Pauli ve Pascual Jordan, matris mekanigi ile kuantum mekaniğinin formal tanımını yaptılar. Ama formalizmlerinde dalga mekaniğine yer vermediler. Benimsedikleri felsefe ise, tamamen pozitivist idi. Yani sedece deneysel olarak gözlenebilen değerleri gözönüne alan bir yaklaşım kullandılar.
    1926 yılında Erwin Schrödinger bir dizi denklemle dalga mekaniğini yeniden canlandırdı.
    Sonunda kendi dalga mekaniğinden Heisenberg'in matriks mekaniğini de türetip iki formalizmin matematiksel olarak denk olduğunu da gösterdi. Son makalelerinden birinde Schrodinger, relativistik bir dalga denklemi de sunar.
    Dirac'a göre tarih biraz daha farklı işlemiştir. Ona göre, Schrodinger önce relativistik dalga denklemini geliştirdi, sonra bunu kullanarak hidrojenin spektrumunu hesapladı ve deneylere uymadığını gördü. Ancak bu denklemin, düşük hızlarda geçerli olan versiyonu aslında çalışıyordu!
    Daha sonra relativistik dalga denklemini yayınladığında ise, bu Oskar Klein ve Walter Gordon tarafından yayınlanmıştı ve hâlâ Klein-Gordon denklemi olarak anılır.
    Bu noktadan sonra Dirac; teoriye çeki düzen vermiş, özel görelilikle uyumlu hale getirmiş ve bazı deneylerin sonuçlarını teorik olarak üretmiştir. Örneğin pozitron'un varlığının tahmini... 1930'lara gelindiğinde ergenlikten çıkmış bir teori halini almıştır kuantum teorisi. Daha sonra 1940'larda Sin-Itiro Tomonaga, Julian Schwinger ve Richard P. Feynman, Kuantum elektrodinamiği konusunda önemli çalışmalara imza atmış, 1950'li ve 60'lı yıllar Kuantum renk dinamiğinin gelişimine tanık olmuştur.
    Tümünü Göster
    ···
  10. 10.
    -1
    meeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeee meeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeee meeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeee meeee meeeeeeeeee
    ···
  11. 11.
    -1
    mevzuyu öyle yada böyle diktatörlüğe getiren ve diktatör olarak da tek bildiğiniz hitlere benzetiyosunuz ya başbakanı size söyleyebileceğim tek şey de işte tam olarak bu eğer hükümet dediğiniz gibi zulum gösterseydi siz orada toplanıp on binler olarak kendinizi ifade edemezdiniz.
    ···
  12. 12.
    -1
    okumadım . özet geç bin desem özet yok. biiyerden kopyala yapıştır yapmışsın (%100)
    ama haklısın oç
    ···
  13. 13.
    -1
    yazdıklarım tamamen kendi fikirlerimdir. herhangi bir yerden alıntı değildir. tabi inanıp inanmamak size kalmış. alıntı yapmış olsaydım çekinmeden bunu belirtirdim merak etmeiyn
    ···
  14. 14.
    -1
    apapaapa
    ···
  15. 15.
    +1
    malım mülküm feda olsun dediğine göre malları ondan aldın panpa. sonra da kömür aldın deyince kızıcan amk.
    ···
  16. 16.
    +1
    okudum panpa hayatımda bir kere bile akp ye oy vermedim olayın başında taksimdeydim ama şimdi asla desteklemem böyle şerefszleri günah ya insanların canı yanıyor sizin eylemleriniz yüzünden bizim cebimizden para çıkıyor
    ···
  17. 17.
    0
    @1 çok güzel yazmışsın... düşündüklerin midir yoksa son on gündür anlamlandıramadığın gösterilere tepkin midir bilmiyorum. her iktidar kendi gücünü artırmak için uğraşır, bu uğurda elindeki tüm olanakları kullanır. buna eyvallah. bu uğurda hataları da yanlış kararları da olur. eyvallah. ama vatandaş eğer hissediyorsa başındaki iktidarın iyi niyetli olduğunu; bir sıkıntı çıkarmaz desteklemese bile...

    incin yazacağım biraz kusura bakma, belirli bir kronolojisi olmayacak yazıların ama aklımdakileri maddelemeye çalışacağım.

    -ecevit döneminde, bülent ecevit'in bir fotoğrafı vardı abd başkanının karşısında. yaşlılıktan ötürü -belki de mahçupluktandır kim bilir- fotoğraf iç burkuyordu. bu dönemde kriz çıktı. nedeni medya tarafından anayasa kitapçığına bağlandı*
    -tüm ana akım medyada aynı manşetler vardı 'artık bırakın sayın başbakan'... hepsi ağız birliği yapmıştı.
    -sonra bir parti çıktı piyasaya. her tarafta mini araçlar reklam yaptılar, tüm medya arkasındaydı. nazi almanya propaganda bakanının dediği gibi yanlış da olsa bir şeyi kırk kez tekrarlarsan halk kabul ederdi...
    -seçimlerden sonra hükümet kuruldu. rte başbakan değildi. jet fadıl adı ile bilinen fadıl akgündüz, her nasılsa bağımsız olarak seçildiği halde milletvekili olamadı. orada yapılan seçimlerde -yine nasıl olduysa- ricard dexer shawn seçildi ve başbakan koltuğuna oturdu.
    -gelir gelmez duble yol ve inşaat işine soyunarak, ekonomi çarkını döndürme politikası izledi. inşaat sektörü karlıydı, patronlar destek verdi.
    -olaylar oldu. her olayda rengini belli ediyordu aslında. özgürlük bağımsızlık diye konuşurken; bir yandan da kendisine biat etmeyen kurum, kuruluş ya da fertleri ötekileştiriyordu.
    -seçim vaatlerinden en önemlisi dokunulmazlık olmasına rağmen, hala bu konuda bir şey yapılmadı. yapılamaz çünkü dokunulmazlık kalkınca birçok milletvekilli hakkında -tabi ki sadece akp'nin değil- davalar açılacaktı. hiçbir parti yanaşmadı dokunulmazlıkların kaldırılmasına.
    -bir gün ak olan; diğer gün kara oluyordu ve insanlar dünü unutuyordu medya sayesinde.
    -çok sevilen melih gökçek bir spor salonu insan doldurup parti kuracağını açıklamıştı, projelerini anlatıyordu, sonra birden akp'den belediye başkanı seçildi. şimdi de yazdığı tweetlerle direnişçileri itibarsızlaştırmaya çalışıyor.
    -kemal unakıtan vardı. bu kişi maliye bakanlığı yapmıştı akp hükümetlerinde bir dönem. likit yumurta, kuş gribi. medya
    -teröristle pazarlık yapmam ben diye gürlüyordu erdoğan vakti zamanında. şimdi gelinen sürece bakın.
    -akp'den hemen önce terör bir hayli azalmıştı. sonra azdı. son on yıldır ölen binlerce genç vardı. öldükten sonra açılım ve akil insanlar işin içine girdi.
    -bir devlet valisi partili gibi beyaz eşya dağıtıyordu seçimlerden önce. kimse ağa bu nedir diye sormadı, sorgulamadı.
    -1 mayısta insanlar sırf insanca yaşamak istedikleri için polis tarafından dayak yiyordu meydanlarda, medya da ise erdoğan'ın özgürlük her yerde nidaları
    -avrupa birliği'ne girişimiz naklen yayınlanıyordu melih gökçek ve erdoğan'ın otobüsün üstünde gülücükler dağıtarak verdiği görüntüler eşliğinde. hala ses seda yok.
    -taraf diye bir gazete çıktı, sonra meşhur derin devletin ifşası. arada tabi ki korelasyon yok değil mi güzel kardeşim.
    -memlekette muhalif olan aydınlar içeriye atıldı. hala çoğu içeride. özgürlük her yerde.
    -türkiye en çok gazeteciyi gözaltında tutan ülkelerden birisi -belki de en çok tutanı- özgürleşiyoruz.
    -en güzeli toplumu ayrıştırmak. kendinden olmayan ya solcudur, ya teröristtir ya da vatan hainidir. başka bir alternatif yok. hoşgörülüyüzdür elhamdulillah.
    -komşu devletlerle olan ilişkimiz mükemmel olmasa da fena değildi zamanında. en azından düşmanımız var demiyorduk. iki yıl olmadı ailecek gidilen tatillerde çekilen fotoğrafların üzerinden geçen süre. kardeşim denen kişi şimdi hükümetin baş düşmanı oluverdi. kimse de sormadı ağa bu nedir, ne çabuk döndün kardeşlikten diye...
    -ali dibo unutuldu.
    -özgürlük çığırtkanlığı yapılırken suçunun ne olduğunu bilmeden gözaltında olan onlarca aydın, bürokrat, asker var memlekette.
    -bir subayın telefonuna emniyet tarafından telefon numaraları yüklendi. sonra gözaltına alındı. (mehmet çelebi)
    -imf'ye borç sıfırlandı. millet toplam borcun da sıfırlandığını düşündü.
    -kafası çalışan ve sorgulayan hiç kimse sevilmedi bu hükümet tarafından.
    -yandaş olmak gerçekten çok güzeldi, emek vermeden zengin olan binlerce insan türedi.
    -yok ekonomi bozulur, borsa düşer, istikrar kaybolur diye millet korkutulurken özgürlüğe tecavüz edildi.
    -hükümete karşı söz söyleyen her kesim ötekileştirildi (tekrar yazıyorum anla diye)
    -türk ordusunun en üst düzey subaylarının çoğu içeride şimdi. genelkurmay başkanı terör örgütü kurmakla suçlanıyor, ötesi var mı?
    -insanlar yardım kisvesi altında sadaka zihniyetini benimsediler. kömür makarna diye konuşulunca rahatsız oluyorlar bir de...
    -yeşil kartlı sayısı tavan yaptı.
    -insanlık onur ve gurur algısı değişiyor. birey olmaktan ziyade koyun olmaya başlıyor insan.
    -yüzde elli diye bir oran tutturulmuş gidiyor. ölmüş insanların oyları, çöplerde oy pusulaları... unutmayın.
    -terör azmış, genç insanlar ölmüş. 'askerlik yan gelip yatma yeri değil' di.
    -kadınların kız mı kadın mı olduğu dünyanın en önemli şeyiydi. yaşasın özgürlüktü.
    -akp'ye oy veren içki içen kesim alkolik değilken, oy vermeyip içince alkolik olunuyordu.
    -ılımlı islam her yere yayılırken, ülkenin kurucusunun ismininin zikredilmesinden mümkün mertebe uzak duruluyordu.
    -terörist eylemlerden dolayı hapise atılmış bir şahız milletvekili seçildiğinde törenlerle hapisten çıkartılıp tbmm'ye girerken, suçunun ne olduğu bilinmeyen gazeteci (mustafa balbay), emekli general (engin alan) ve profesör haberal içerideydi. özgürdük ama.
    -takım tutar gibi akp sempatizanlığı başgösterdi memlekette. akp ye laf söyleyince ya cehape'li oluyorduk, ya kominist ya da terörist. ama terörist olduğu bilinen insanlar tbmm'de konuşup alkışlanıyordu. adalet tecavüze uğramış küçük bir kız çocuğuydu.
    ...
    ...
    ...
    bir sürü daha var ama çalıştığım için yazamayacağım şimdi.
    -polis hükümetin özel güvenlik görevlisi gibi çalıştı son olaylarda. sonra yine mazlum edebiyatı. onlar görevlerini yapıyordu...
    --

    sonuçta bir de sözde 'ben akp'li değilim ama bu yaşananlardan sonra akp'yi destekliyorum' cular çıktı. zaten yukarıdakileri bilirken böyle bir karar almak da vicdan isteyen bir süreçtir. bravo..

    bu kadar yazıyı okuyup da 'işte cehape zihniyeti demeyin' zira chp ya da başka bir parti sempatizanı hiç olmadım. olmam da. sadece yaşananları yazdım.

    sen yine de destekle. senin gibilere çok ihtiyaç var bu memlekette.

    not: kopyala yapıştır değildir. ilgili bir kaç başlığa kopyalayıp yapıştırma hakkım saklıdır.
    hop cikuneyt, sirius
    Tümünü Göster
    ···
  18. 18.
    0
    up munako
    ···
  19. 19.
    0
    http://inci.sozlukspot.co...A7-kurular%C4%B1d%C4%B1r/
    ···
  20. 20.
    0
    bu olaylar 20-30 yıl önce olsaydı diyorsun da bizde 20-30 yıl öncesinde yaşamıyoruz ki be panpa.
    ···