0
@1 çok güzel yazmışsın... düşündüklerin midir yoksa son on gündür anlamlandıramadığın gösterilere tepkin midir bilmiyorum. her iktidar kendi gücünü artırmak için uğraşır, bu uğurda elindeki tüm olanakları kullanır. buna eyvallah. bu uğurda hataları da yanlış kararları da olur. eyvallah. ama vatandaş eğer hissediyorsa başındaki iktidarın iyi niyetli olduğunu; bir sıkıntı çıkarmaz desteklemese bile...
incin yazacağım biraz kusura bakma, belirli bir kronolojisi olmayacak yazıların ama aklımdakileri maddelemeye çalışacağım.
-ecevit döneminde, bülent ecevit'in bir fotoğrafı vardı abd başkanının karşısında. yaşlılıktan ötürü -belki de mahçupluktandır kim bilir- fotoğraf iç burkuyordu. bu dönemde kriz çıktı. nedeni medya tarafından anayasa kitapçığına bağlandı*
-tüm ana akım medyada aynı manşetler vardı 'artık bırakın sayın başbakan'... hepsi ağız birliği yapmıştı.
-sonra bir parti çıktı piyasaya. her tarafta mini araçlar reklam yaptılar, tüm medya arkasındaydı. nazi almanya propaganda bakanının dediği gibi yanlış da olsa bir şeyi kırk kez tekrarlarsan halk kabul ederdi...
-seçimlerden sonra hükümet kuruldu. rte başbakan değildi. jet fadıl adı ile bilinen fadıl akgündüz, her nasılsa bağımsız olarak seçildiği halde milletvekili olamadı. orada yapılan seçimlerde -yine nasıl olduysa- ricard dexer shawn seçildi ve başbakan koltuğuna oturdu.
-gelir gelmez duble yol ve inşaat işine soyunarak, ekonomi çarkını döndürme politikası izledi. inşaat sektörü karlıydı, patronlar destek verdi.
-olaylar oldu. her olayda rengini belli ediyordu aslında. özgürlük bağımsızlık diye konuşurken; bir yandan da kendisine biat etmeyen kurum, kuruluş ya da fertleri ötekileştiriyordu.
-seçim vaatlerinden en önemlisi dokunulmazlık olmasına rağmen, hala bu konuda bir şey yapılmadı. yapılamaz çünkü dokunulmazlık kalkınca birçok milletvekilli hakkında -tabi ki sadece akp'nin değil- davalar açılacaktı. hiçbir parti yanaşmadı dokunulmazlıkların kaldırılmasına.
-bir gün ak olan; diğer gün kara oluyordu ve insanlar dünü unutuyordu medya sayesinde.
-çok sevilen melih gökçek bir spor salonu insan doldurup parti kuracağını açıklamıştı, projelerini anlatıyordu, sonra birden akp'den belediye başkanı seçildi. şimdi de yazdığı tweetlerle direnişçileri itibarsızlaştırmaya çalışıyor.
-kemal unakıtan vardı. bu kişi maliye bakanlığı yapmıştı akp hükümetlerinde bir dönem. likit yumurta, kuş gribi. medya
-teröristle pazarlık yapmam ben diye gürlüyordu erdoğan vakti zamanında. şimdi gelinen sürece bakın.
-akp'den hemen önce terör bir hayli azalmıştı. sonra azdı. son on yıldır ölen binlerce genç vardı. öldükten sonra açılım ve akil insanlar işin içine girdi.
-bir devlet valisi partili gibi beyaz eşya dağıtıyordu seçimlerden önce. kimse ağa bu nedir diye sormadı, sorgulamadı.
-1 mayısta insanlar sırf insanca yaşamak istedikleri için polis tarafından dayak yiyordu meydanlarda, medya da ise erdoğan'ın özgürlük her yerde nidaları
-avrupa birliği'ne girişimiz naklen yayınlanıyordu melih gökçek ve erdoğan'ın otobüsün üstünde gülücükler dağıtarak verdiği görüntüler eşliğinde. hala ses seda yok.
-taraf diye bir gazete çıktı, sonra meşhur derin devletin ifşası. arada tabi ki korelasyon yok değil mi güzel kardeşim.
-memlekette muhalif olan aydınlar içeriye atıldı. hala çoğu içeride. özgürlük her yerde.
-türkiye en çok gazeteciyi gözaltında tutan ülkelerden birisi -belki de en çok tutanı- özgürleşiyoruz.
-en güzeli toplumu ayrıştırmak. kendinden olmayan ya solcudur, ya teröristtir ya da vatan hainidir. başka bir alternatif yok. hoşgörülüyüzdür elhamdulillah.
-komşu devletlerle olan ilişkimiz mükemmel olmasa da fena değildi zamanında. en azından düşmanımız var demiyorduk. iki yıl olmadı ailecek gidilen tatillerde çekilen fotoğrafların üzerinden geçen süre. kardeşim denen kişi şimdi hükümetin baş düşmanı oluverdi. kimse de sormadı ağa bu nedir, ne çabuk döndün kardeşlikten diye...
-ali dibo unutuldu.
-özgürlük çığırtkanlığı yapılırken suçunun ne olduğunu bilmeden gözaltında olan onlarca aydın, bürokrat, asker var memlekette.
-bir subayın telefonuna emniyet tarafından telefon numaraları yüklendi. sonra gözaltına alındı. (mehmet çelebi)
-imf'ye borç sıfırlandı. millet toplam borcun da sıfırlandığını düşündü.
-kafası çalışan ve sorgulayan hiç kimse sevilmedi bu hükümet tarafından.
-yandaş olmak gerçekten çok güzeldi, emek vermeden zengin olan binlerce insan türedi.
-yok ekonomi bozulur, borsa düşer, istikrar kaybolur diye millet korkutulurken özgürlüğe tecavüz edildi.
-hükümete karşı söz söyleyen her kesim ötekileştirildi (tekrar yazıyorum anla diye)
-türk ordusunun en üst düzey subaylarının çoğu içeride şimdi. genelkurmay başkanı terör örgütü kurmakla suçlanıyor, ötesi var mı?
-insanlar yardım kisvesi altında sadaka zihniyetini benimsediler. kömür makarna diye konuşulunca rahatsız oluyorlar bir de...
-yeşil kartlı sayısı tavan yaptı.
-insanlık onur ve gurur algısı değişiyor. birey olmaktan ziyade koyun olmaya başlıyor insan.
-yüzde elli diye bir oran tutturulmuş gidiyor. ölmüş insanların oyları, çöplerde oy pusulaları... unutmayın.
-terör azmış, genç insanlar ölmüş. 'askerlik yan gelip yatma yeri değil' di.
-kadınların kız mı kadın mı olduğu dünyanın en önemli şeyiydi. yaşasın özgürlüktü.
-akp'ye oy veren içki içen kesim alkolik değilken, oy vermeyip içince alkolik olunuyordu.
-ılımlı islam her yere yayılırken, ülkenin kurucusunun ismininin zikredilmesinden mümkün mertebe uzak duruluyordu.
-terörist eylemlerden dolayı hapise atılmış bir şahız milletvekili seçildiğinde törenlerle hapisten çıkartılıp tbmm'ye girerken, suçunun ne olduğu bilinmeyen gazeteci (mustafa balbay), emekli general (engin alan) ve profesör haberal içerideydi. özgürdük ama.
-takım tutar gibi akp sempatizanlığı başgösterdi memlekette. akp ye laf söyleyince ya cehape'li oluyorduk, ya kominist ya da terörist. ama terörist olduğu bilinen insanlar tbmm'de konuşup alkışlanıyordu. adalet tecavüze uğramış küçük bir kız çocuğuydu.
...
...
...
bir sürü daha var ama çalıştığım için yazamayacağım şimdi.
-polis hükümetin özel güvenlik görevlisi gibi çalıştı son olaylarda. sonra yine mazlum edebiyatı. onlar görevlerini yapıyordu...
--
sonuçta bir de sözde 'ben akp'li değilim ama bu yaşananlardan sonra akp'yi destekliyorum' cular çıktı. zaten yukarıdakileri bilirken böyle bir karar almak da vicdan isteyen bir süreçtir. bravo..
bu kadar yazıyı okuyup da 'işte cehape zihniyeti demeyin' zira chp ya da başka bir parti sempatizanı hiç olmadım. olmam da. sadece yaşananları yazdım.
sen yine de destekle. senin gibilere çok ihtiyaç var bu memlekette.
not: kopyala yapıştır değildir. ilgili bir kaç başlığa kopyalayıp yapıştırma hakkım saklıdır.
hop cikuneyt, sirius
Tümünü Göster