bir karadenizli olarak kahvaltı dışında tahammül edemediğim içecektir çay. çok ağır bir yemekten sonra belki bir bardak. ama günde 20-30 bardak içeni de gördüm, daha çok emlakçı içeceği sanki)

kısa saçlı kız olursun,
uzun saçlı kadın, dişi..

Otobüste mola saati,
tam yerleşme, yeme içme, bişeyler izleyip uykuya dalma saatleri biter, uykunun en tatlı yerinde mola anonsuyla ışıklar yanar. uyanmış olursun. ama o uyku mahmurluğuyla yemek yenmez. ınmezsende yemek yemesen bile işeyip sigara içme şansını kaçıracağını bilirsin. beş dakka ayılmayla geçer, inip işersin, bi sigara yakarsın, yemek için vakit kalmaz, zaman hızla akıyor hakikaten..

Gece kalkıp kapı kitlimiydi diye kontrol ederim sık sık. Hatta bazen kalkıp tüm evi gezip, kapı arkalarına bile bakıp, olmayan birini aradığım da oluyor. sağlıklı değilim.

Nedir zenginlik, bir parfüme 250 tl vermeye acımayıp, salçasını yoğurdunu bim'den alan insanlar gördüm. bi kriterim yok o andan beri. ama dilediği zaman dilediği yere gidebilen adam zengindir kanımca. ıstediği zaman gidebiliyorsa çalışan değildir ve çalışan olmamasına ramen para harcayabiliyorsa zengin olsa gerek.

Neden öğretmen olmadım,
Çünkü tavsiye edenler bana hep (kutsal bir meslek ama kabul edilsinki ülkemde insan yetiştirmek, eğitmek için değil de);
3ten sonra boşsun, hafta sonun tatil, onbeş gün tatil ve yazın 3 ay tatil, tüm tatillerde de maaşın işliyor diye övdü, kutsallığından uzak adamların (ağırlıklı olarak diyelim, tamdıbına tak atmayalım) mesleğiydi sanki.

,,katil arılar,, diye bi film izlemiştim epeyce küçükken. Sonra hep korktum arılardan. hala çok korkarım. hiç sokulmadım belki ondandır ;)

Huzursuz bacak sendromuma, huzursuz jol sendromu eklendiğini düşünüyorum. Kol versiyonu varmıydı bunun?
Huzursuzum..

Dünya güneşe 1 cm daha yakın olsaymış, yanıp kavrulurmuşuz)) allahtan evrende hiçbişey kıpırdamıyor, yoksa vay halimize

milyon dolar verseler ... yaparmısın soruları ki sık sık başlığını görüyorum burda. vermiyorlar işte sormayın, sizene en fazla kaç paraya en fazla ne kadar onursuz olacağımızdan

Otuzundan sonra çantanda en az bir hastalığına ait bulundurman gereken ilaç, sıkı giyin yavrucuğum dedirtir içten içe

Yorganın altında girmek banada güvende hissettirir hep, bir de kafasını kuma gömen hayvanı yadırgıyoruz, sorun saklanmak değil, iyi hissetmek. yoksa o kadar yaklaşan şey için zaten av olmuşuzdur

hanım arkadaşlar otobüste genelde bir beyle yolculuk etmek istemezler. neden mi, üstünüze alınmayın ama büyük bir kısmı aşağıdaki maddelerden en az üçünü yapar
• bacaklarını öyle ayırarak otururki, yeni gelin pozisyonunda kalırsınız
• uyursa horlar
• ya ter, ya sigara, yada çirkin bir parfüm kokar
• güzelseniz muhakkak yeşillenir
• muhakkak bir yeri size yanlışlıkla sık sık değer

Şiir yazmama ramen pek sevmem, okumasını da, yazmasını da.
ve tüm şiirlerini bilmememe ramen gönlüme girmiş derin bi abimizdir orhan veli. (bilmememe? mememe))))

çocukken edinilen pırasa, ıspanak, patlıcan nefreti; gelişmemiş damak tadı ürünüdür. büyüyünce değişmesi, gelişmesi gerekir

sağ duranların sol ilerleyenlerin. bir türlü öğrenemeyen medeniyetsiz, oku. zaten siz hep engelsiniz yürüyen merdivenlerde ilerlemeye

10 trilyon versek ... yaparmıydın?

hep vaadler hep vaadler, önce parayı görelim kardeş, beleşe hayal kurdurtmuyoruz

Makyaj yapmayin kızlar, yirmili yaşlarda her kız güzeldir, yapmamanizda fayda var, otuzu geçince başlayın, güzel olmanız yaşlanmayacağınız anldıbına gelmiyor, zaten ihtiyacınız olacak, süreci hızlandirmayın..

kilosu 0,99 kuruş olan patatesin 5 tl olduğu gün yitirdim hayata karşı güvenimi

Uyuyorken bana seslenilmesine bile gerek yok, odanın kapısı açıldığı an, hatta kapı açılmasına bile gerek yok, üst kattan inen ayak sesine bile dinç bir karşılama sunabiliyorum korkudan