kendi istediğin hayat eşittir annenin doğurduğu şeye tahammul etmeyi öğrenmesi

her ilişki biter. taraflar kalmaya devam ediyorsa ortada bi anlaşma vardır. dna şirket ortaklığı burda devreye giriyor. mantıklı üreyin. üremeyecekseniz neden evleniyorsunuz. gerisinin önemi yok.

hoşlanılan kişinin karakter özellikleri seninle paralelse, benzer şeyler yiyor içiyor geziyor izliyor yapıyor iseniz sık karşılaşılanlarda o oluyor. evde otururken kapıyı çalsa hoş olurdu tabi ama bence beklemeyin. hayatınızı sürdürün. hali hazırda sürmekte olduğunuz yaşamdan keyif alıyorsanız o yaşamda akan birileri mutlaka olur. ve keyif aldığın şeye dahil olmak isteyecektir. o da onu yapıyordur senli veya sensiz. bunlar rafta özellik listesine göre satılan alınan aranan bulunan şeyler değil. hayatınızı gözden geçirin insanları değil. kendinizi mutlu ediyorsanız o mutluluğa dahil olacak birileri mutlaka vardır. ki arkadaş olamadığınız biriyle uzun süre görüşmeyi başarmak çok zordur. arkadaşlık için gereken kriter sex değildir. arkadaşla sevgiliyi ayıran tek şey sex olmalıdır. eğlenin özetle. biri gelip sizi eğlendiremez

bazen 'nerden bulaştim lan bu taka' dersin, sonra kendini terbiye başlar

en eski anım hayal meyal geliyor gözümün önüne. epeyce küçük yaşlarda , yüzüme dantel örtüp uyuyordum bi dönem. annemin bu anıyı teyitlediğini hatirlıyorum. (unutulacak kadar makul bi hareket değildi)

kedi bakmak, sana zıt biriyle uzlaşmayı öğrenmek. uzlaşmayı sevmek tarafı değil. bazı anlaşmalar (taraflar özgürse) güzeldir.

(hala aptallar anlaşma yapar fikrindeyim)

bu itici dille (afedersin ben öyle buluyorum) sohbetimizi uzun süre sürdürebileceğimi düşünmüyorum. muhakkak duymam gerektiğini düşündüğün bişi olmadıkça yazmazsan mutlu olurum.

bir mesaj yanıtıdır.

(iş, aşk, aile, arkadaşlık, dostluk, mekan, ortam, görüntü, anlayış, inanç, fikir)
içinde bulunmakta olduğun şeyden mutsuzsan, şikayet-isyan-eleştiri-hakaret-lanet etme. çıkmayı bil.

edit: severek anlattığım bi an'ım :
epey ünlü bi şairin, ünlü heykeltraş oğlu (kimlik gizlemek için değil donanımı vurgulamak için böyle tarifledim) bana bi gün dedi ki,
" herkes özgür olmak ister ya hani aslı , hayaldir, hedeftir hani.. özgürlük; istediğin zaman, canının yapmak istediği her şeyi yapmak demek değil, canının istemediği zaman yapmak istemediğin bir şeyi yapmamak. sıkıysa yapma hadi. özgürlük budur !" dedi.

ülkede pgibolojik rahatsızlığın salgın olduğunu düşünmemle beraber 'manyak lan bu' diyeceğim birini gördüğümde içten içe kendimi aklıyor aklım

içime dokunan bi şarkıyla karşılastığımda (karşılaşmaları severim) işe giderken yolda tekrar mod, iş yerimde günde birkaç kez (tekrara orada izin yok) eve dönerken tekrar, evde yatana kadar tekrar ve uykuya dalana kadar tekrar olmak üzere bunu bir hafta sürdürdüğüm oluyor.
not: teşhis koyabilirsiniz)

bordırlayn hava durumuyla insanı tokatlayan şehrimde bu sabah, dünki yağmurdan utanmadan ötüşüyor kuşlar..
sanki dün anamızı gibmedi mikail. (hava durumuna o bakıyodu dimi)

* arkandaki çiçek gerçekmi ?
× ... değil
• ... al, gerçek işte
× neden, kopardın diye mi ?
• hayır dokundum diye !

müzisyenleri çok kıskanırım.
bestelemek sadece kelime olarak basit. düşünsene senin dinlerken kaybolduğun şeyi adam yapıyor. nasıl verem olmuyolar amk

bir fenerbahçeli olarak şampiyon olmasından, karşılaştığı takımları yenmesinden uyuzlanmadığım tek takım beşiktaş. acaba beşiktaşlımıyım lan ben

çocukken mezarlık yanından geçerek gidiyordum okula. akşamları birleşip kocaman bi ruh olup geçen çocukları öldürüyorlarmışmış. ne hikayeler, ne hikayeler.. korkuyordum.
şimdi mezarlıkla sorunum yok ama ölü/ölüm/ölüler/ölümsüzlük/son/sonsuzluk sorun hala.

anne olmak istemiyorum. istemek zorunda olmadığımızı bilip istemeyenlerdenim. ajda pekkan ile cennette "nası yapmadık ama" diyip şarap içeceğim )

içki içince birini özlemezsin. iç'in içmedende özlüyordur. özlediğine sarhoş olunca daha çok yaklaşırsın o kadar.
çünki aradan duvarlar kalkar. insanlar. kurallar. mesafeler. kırgınlıklar.
özlemek mezedir ve meze aşağılık bişi diil. sarhoşluğuna eş'lik eden herşey yeterince güzeldir.
önemli yada önemsiz, aklını boş bırakırsan son kullanınlarda takılı kalır. hayalsizsiniz. hayal yetmezliği bu. nerde görsem tanırım )

bazen, belki de dinlemekten tiksindiğin yüzyıllık şarkı öyle bi anda çalar ki an'a ancak bu kadar yakışkan olunur. (melodisel olarak yakışkan tabi, sözleri olmasa da etkisi öyle olur çünkü melodisi romantik)

şu an o an mı ? hayır. ama şarkı o an'ı öyle patentledi ki, her dinlediğimde (yutup random açtı) o an'ı yaşarkenki kimyama sahip oluyorum birden. ne kadar zor anlattım yareppiiim

https://youtu.be/3fygiksnkcw

bu şarkının tamdıbının herhangi bi kaydı yada bu videonun tam hali birisinde olsa mesela, bence o biri iyi biridir.

https://youtu.be/qlkxch7mzz8

bu kızı sevmiyorum hiç. ama bu, şarkının güzel olduğu ve güzel söylendiği gerçeğini değiştirmiyor

https://youtu.be/zizeierguva