üzülmekten yorulmamışsa gözlerim asla kapanmıyor uykuya. etraflıca ağlarsam belki. nası uyursun, akıl uyumuyorki vücut eşlik etsin

ninni sevgilim

şu ışığı yanan, şu dökük olan
şu perdesi yarı açık, şu sımsıkı kapalı
şu camlı çerçevesi kırık,
senin için bütün pencereler
arşınla sokakları birini tıklat
kapıyı ben açacağım, tanıyamayacaksın
yüzüm gözüm başka olacak
bana benden kaçtığını söyleyeceksin
sonra sevişeceksin
aklın bende olacak, bileceğim
birimizden birimize duygusuz diyeceksin
sislerin içinde rastgele buluşuyoruz
bin şüphe içinde öylesi tanışıyoruz
ellerim senden ötelere uzanır
seni yakalayamam bir türlü
her yerde sen herşeyde sen, hangisini seçeyim?
seç…seç…seç…seç…seç…seç…
sevgilim her yerdeyiz, bende öyleyim
gecen, yalnızlığın, sislerin benim
dağıt, bitir herşeyi yine karşındayım
bütün kaçışlarında arkandayım
bir hay-huy içinde rastgele koşuşuyoruz
koş…koş…koş…koş…koş…koş…
sevgiye doymadan herşeye alışıyoruz
alış…alış…alış…alış…alış…alış…
kollarında uyutma beni,
beklediğim bu değildi.
nenni….
sevgilim her yerdeyiz, bende öyleyim
gecen, yalnızlığın, sislerin benim
dağıt, bitir herşeyi yine karşındayım
bütün kaçışlarında arkandayım
dağıt, bitir herşeyi yine karşındayım
bana koştuğunun farkındayım

ilhan irem

Bayılıyorum bu filme..bir delinin hatıra defteri.

halk değil bekçiler bekçi adını aşağılıyor lan çok komik. neyini aşağılık buluyorlar acaba ? aşağılık kompleksi bu tamamen. nerden doğuyosa artık o his..
bir de bunlar ilk çıktığı haftalarda heryerdeydiler. şimdi çok nadir görüyorum. yatıyolar reyiiiiz, yattığı yerden ohh miss.

alternatif isim : milli gelir ziyanı

kitap okumayı iyi bir insan olmanın maddesi, gereği sananlara gülüyorum ben.
çok kitap okuyor ya o, eleştiremezsin onu.
sayısz insan tanıyorum okuduğu kitapları saymaya günler yetmez belki. bi bakıyorum hayatlarına, aile ilişkilerine, dostluklarına, aşklarına, sevgilerine, iş ahlaklarına, egolarına, para ilişkilerine, kötülüklerine..
tam kasabalılık. ne köylü ne şehirli. (tırnak içinde) süzgecinden geçirip hayatına entegre edemediğin hiçbi bilgiyi okumaya zaman harcamamalı insan. yahut harcasın keyfi bilir ama bunu bi taytıl gibi görmesinler varlıklarında. yahut görsünler ama toplum içinde iddia etmesinler amk.

Babamın en kral hareketi annemle boşandıktan sonra bizimle de hiç görüşmemesi oldu. evladın dahi olsa kimseyle koparamayacak bağlar kurmamalısın. (gerçi o annemle gittik diye küstü ama sonuçta bunu yapmayı başardı. sebebi diil ama sonucu iyi)

odun da olsan arada bi tomurcuklanıp yeşeriyosun

Aldığını bize harcasa ona da tamam derdik. devletten halka değil halktan devlete dayatma bağış, indirimli fatura değil fahiş fatura, temel gıda yardımı değil her taka zam...
maske: yok (başka ülkere gönderilirken var tabi), test: yok, tedavi: hastalar evinde otursun, gıda yardımı: yok (yardım yapan da darbecidir kesin), maaş yardımı: yok (kredi çekip borçlanabilirsin ona izin var)
elektirik doğalgaz internet gibi hizmetlere devletin geçici indirimi/ücretsiz yardımı: yok, dayanışma: yasak (10 lira atarsan düşünürüz), tarım: yok (talan var), aşı/ilaç: yok (umut hep var)
kusursuz kriz yönetimi.. hiçbi belediyeyi suçlayamam çünkü devletin bi hareket planı yok, ilerleyiş müthiş yetersiz. herkes kendi ohalini ilan ediyor işte. misss
ağır öpülüyoruz.
bunların bitmesi için salgının bitmesi gerek ve bu kendiliğinden biten birşey değil maalesef. bekleyince geçmiyor.
yani: "böyle devam edersek" yağmalı, isyanlı, intiharlı bunalımlı, suçlu cezalı felaket senaryoları öngörüyorum.

yine döngüyü kurtarma çalışmaları sonucu 2 gün uyumayıp 11 de yattım ve 5 te uyandım. az kaldı başarıcam.

bağışıklığı hedeflerken göbeği güçlendirmek..

"herkes o kadar çok anlatmak, bağırmak istiyor ki kendi hikayesini, bir süre sonra köpek havlamasından farksız geliyor anlattıkları kulağıma"
bunu 20 li yaşlarında genç bi adam yazmıştı kompozisyon ödevinin bi kısmında. etkilenmiştim. akıllı ve yetenekli biriydi. bu yüzden yaşıtlarıyla pek anlaşamıyordu. çevresindekiler ondan yaşça epey büyük insanlardı.

ben okumam yaşarım, yaşadığımı yazarım, güzel yaşarsam güzel yazarım. (şaka!)
değil değil..
yazmak başkaları okusun için değil sadece. yazan için de bi okuma. yaşama biçimi yazma. okuma biçimi yazma.. benim için öyle en azından. o çocuk için de öyleydi. yazmıyor, resim yapıyor şimdi.
(yanlış yada doğru) düşünebilenin işi yazmak.

şunu fark ettim ki yazmayı bilenler daha çok yaşamayı bilenler oluyor. onları okumaktansa, onlarla karşılaşmaya, tanışmaya, yaşamaya çalışın. çünkü bundan ya size ya ona sağlam bi hikaye çıkar.

Görücü usulü=dinci riski

insanın kendisini tanıması bile bitmiyor bırak bi başkasını tanımayı. tanışmak biten bişi değil zaten ama kişiden değil hayattan ne beklediğini, isteklerini çok iyi bilmeli insan. biriyle hayatını birleştireceksen önce kendi hayatını iyi tanımlaman gerek. amacın sürdürülebilir bişeyse tabi. yoksa dene gitsin )
evlendiğin kişiyle sonsuza kadar yaşamak zorunda değilsin ki ayrılmak birleşmek kadar normal.
aslında 'evlilik' kesinlikle gereklilik değil ama o ayrı uzunca bi konu.
bu gelenek sadece ciks yüzünden oluşmuş kabul edelim.

türkiyede suçluyu maddi ve manevi olarak topluma kazandırabilme gibi birşey olmadığı için suçlular ıslah olmuyor. ıslah olmaya motivesi bile yok suçlunun. iyice kışkırıyor öfke dolu canavarlara dönüşüyorlar..
burada suçlu gerçekten hep suçlu.
polis sayisını arttır, bekçi türet, güvenlik görevlisi sayısını arttır ancak.. suçu durdurmaya yönelik hiç bir girişim, oluşum yok. af var yerseniz..
affetmek ve neye dayanarak affetmek .. suçun içinde mağdur var ama affın içinde yok..
hapis haneler güncellenmeli.
kitaplar okutulmalı suçlular çalıştırilmalı. meslek edinmeli.. ahlak (belki) edinmeli.
zoraki eğitimi hatta kendi bünyesinde sınavları olmalı... vs..vs..

Faturalar neden çok yüksek?
bedava
bedava yaşıyoruz, bedava;
hava bedava, bulut bedava;
dere tepe bedava;
yağmur çamur bedava;
otomobillerin dışı,
sinemaların kapısı,
camekanlar bedava;
peynir ekmek değil ama
acı su bedava;
kelle fiyatına hürriyet,
esirlik bedava;
bedava yaşıyoruz, bedava.
orhan veli

küresel ekonomik çöküş...
sadece bu ülkenin değil insanlığın sorunu aptallık. canlılar içinde akıllı bir tür olsaydık 'en az' onlar kadar doğaya uyumlu yaşayabilmemiz gerekirdi.
dünya bakterilerindir, bakterilerin kalacak )))

Alaattin çakıcı...
siyaseten beklediğiniz adalet kendisinde değil maalesef.
s.peker ile de hemen oynaşacağını sanmıyorum. ordan çitlemelik bi dizi çıkmaz. sonra, belki..
düşündüğünüz gibi olsaydı yaşadığınız gibi olmazdı.
şimdi yaşadığınız gibi düşünmeye alıştırıldınız.

(aradığınız kahramana şuan ulaşılamıyor, kahraman arayışlarına lütfen başka sektörlerde devam ediniz)

zerrin özerin son mektup diye bi şarkısı vardı. aklıma geldi, dur onu dinleyeyim ben.. iyi sabahlar.