hayır.

yastık altına altın saklama, ayakkabı kutusuna para saklama gibi parayı korumaya ve biriktirmeye yönelik eylemler artık eskide kaldı.

bu devirde parayı veya altını korumanın en iyi yolu güvenilir bir banka bulup bankadan hesap alarak küçük boyuttaki servetinizi banka hesabınıza yatırmak.

türkiye israil ve rusya ile arasını düzeltmek üzere. bu iş birliği ülkemize ekonomi ve stratejik açıdan bize çok şey katacak. ama siz bunları görmeyip olayı sadece erdoğan'a yüklemeye çalışıyorsunuz.

hayır ortada tükürdüğünü yalamak gibi bir mevzu olsa zoruma gitmeyecek ama öyle bir şey yok ki. tamamen sizin algılama probleminizden kaynaklanıyor.

kadının kahkaha atmamasını söyleyen kişi bülent arınç'tı. ve şu an partiden ihraç edildi.

bir kişinin üstelik partiden ihraç edilmiş bir kişinin düşüncesini sanki partinin ideolojisi gibi göstermişsin. bu çok yanlış.

amerika'ya gitmeni gönülden destekliyorum. oranın eğitimi çok iyi diye duydum. inşallah kendini geliştirir ve güzel bir kariyer yaparsın.

bu konudan rahatsızım. daha önce fetö ile yakındık. sonra başımıza neler geldiğini gördük. şu an ensar vakfı ile dirsek teması halindeyiz. ileride bu da bize ciddi sorunlar açabilir.

bana göre siyasi partiler sivil toplum kuruluşlarına, cemaatlere ve tarikatlara mesafeli yaklaşmalıdır.

alım gücünü eleştiren bir yazı. galiba neden alım gücümüz düşük diye soruyorsun değil mi?

aslında alım güzümüz düşük değil. şu an hangimiz istediğimiz makul istekleri yerine getiremeyecek kadar fakiriz. pek azımız. bundan 15 sene önce biz peyniri, zeytini 50 gram alıyorduk ekmeği ortadanikiye böldürüp alıyorduk. şu an ise böyle şeylerin lafı bile olmuyor. her gün 3 milyon ekmek çöpe gidiyor mesela. elimizdeki 2000 liralık telefonla internete girip alım gücümüzün az olduğunu iddia ediyoruz.

hatırlayan bilir. bundan 15 sene önceki alım güzümüzden kat kat fazla alım gücüne sahipiz şu an.

Herkesin elinde 2000 tl lik telefonlar olduğunu neye dayanarak söylüyorsun

TÜiK in hesaplamalarina göre açlık sınırı 839 TL, yoksulluk sınırı ise 2734 tl. 6 milyon kişi açlık sınırının, 46 milyon kişi ise yoksulluk sınırının altında. Bu verileri daha önce bir yerden görmüş-duymuş veya okumuş muydun? Gördüysen-duyduysan veya okuduysan nasıl böyle konuşabiliyorsun?

örnek fetodan destek alıp başa geldiler

abdurrahman dilipak bu konuyla ilgili bir yazı yayınlamıştı zaten. amerika olmasaydı biz başa geçemezdik diye. ben de dilipak'a katılıyorum. erdoğan iktidarı almak için amerika desteğini aldı. gücü ele geçirince de amerikalılara yan çizdi. o yüzden araları bozuldu zaten. amerikan medyasını takip ediyorsan son 5 yıldır erdoğan'ın nasıl karalandığını görürsünüz.

bizim hala evimizin salonunda çanakkale savaşında dedemin dedesinden kalma silah duruyor. vatansever bir ailede doğdum ve büyüdüm. ama eğer milliyetçilik sövmekse ülkenin başındaki cumhurbaşakanına evet ben milliyetçi değilim.

Sana bir soru biz her türlü milliyetçiliği ayaklar altına aldık diye miting meydanlarında sesi kısılıncaya kadar bağıran kimdi?

algı kurbanı olmuşsun sen. erdoğan'ın tükürdüğünü yaladığı falan yok. o da bir insan ve o da hata yapabilir. bu onu tükürdüğünü yalayan biri yapmaz.

Rusyaya iç politikada kafa tutar gibi yaptı özür diledi mısıra Rabia işareti yaptı sonra sisiye teşekkür etti israille ben görevde olduğum sürece normalleşme olamaz dedi anlaşıldı yarın esede kardeşim diyecek onu da hazmedeceksiniz

sana nihilist tarafımla cevap vermek istiyorum. hiç bir şey yoktur o zaman beynimde yok. işin güzel tarafı bu hiçlik sayesinde sen de yok oluyorsun.

sonuç olarak beynin yokmuş aldım cevabımı panpa sağol

vergiler çok ama karşılığında yapılan hizmette çok. olaya böyle bakmak lazım. köprülerin, yolların, modern hastanelerin parası vergiden çıkartılıyor. çaremiz yok. yer altı zenginliğimiz olsa oradan çıkarırız ama yok ki.

mülteciler için hüküümette çok sıkışmış durumda zaten. suriye'ye göndersen öldürülecekler, avrupaya göndersen sürülecekler,, başımıza kaldılar yani. çözümü olmayan bir sorun gibi.

habur çok farklı bir durum. o zaman çözüm süreci vardı. pkk ile düşman değildik. anlaşmaya sağlamaya çalışıyorduk. ama yine de içim sızlamadı desem yalan olur.

algı operasyolarının ve laf çarpıtmalarının etkisine kapılma lütfen. aile bakanı orada tam olarak ' ensar vakfı devlete hizmetleri olan güzide bir vakıftır. olayın failine gereken ceza verilecek ama bir olay yüzünden vakfı cezalandırmayı doğru bulmuyoruz'. bu söz bana kötü gelmiyor. gayet normal bir cümle.

süpürüp çöpe atıyoruz.

depoda kaç tane kaldı?

1) andımızı okurken yalan yere yemin ediyorduk. türküm doğruyum çalışkanım. kaçımız doğru birisi, kaçımız çalışkan birisi?

2) atatürk ile bir problemim yok. saygı duyarım kendisine.

3) chp'den nefret ediyorum çünkü; zamanında ezanı yasakladılar, camileri kapattılar, kurtuluş savaşında kocasını şehit veren kadını sırf baş örtüsü var diye devletten dışladılar, demokrasiyi çiğneyip menderesin asılmasına ön ayak oldular, ne zaman hükümete gelseler ekonomiyi batırdılar, hdp ile birlikte iyi salladılar, hdp barajı geçince belediyelerinde pilav dağıttılar, hdp ile koalisyon kurmak istediler, selo'ya bakanlık teklif ettiler, dindar halka hep aşağılayarak baktılar, ypg'ye terör örgütü değil dediler vs... chp'den nefret etmemi sağlayan şeyleri düşündüm. ilk aklıma bunlar geldi daha düşünsem neler gelirdi acaba...

insan ırkının henüz dünyadan silinip gitmediği bir zamanda izmirlilerin erdoğan'a gönülden bir şekilde bağlanacağını hissediyorum. belki yarın, belki yarından da yakın.

bu konu parti içinde rahatsız olduğumuz en net konu. bizim davamızla hiç bir alakası olmayan kişiler sırf hükümetten torpil alabilmek için erdoğan'a yalakalık yapıp duruyorlar. biz ak parti için hiç bir karşılık beklemeden gece gündüz çalışırken onlar sadece çıkarları için partideler. o yüzden evet rahatsızım.