Olm sen neden sürekli iftiralar üzerinden akılları bulandırmaya çalışıyorsun?
Alim Davutoğlu Hoca'nın çevirisi:
Mâ erâ (urâ) rabbeke illâ yüsâriu hevâke".
“Vallahi Rabbinin, senin arzunu hemen yerine getirdiğini görüyorum." (A Davudoğlu, Sahih-i Müslim Tercüme ve Şerhi. 7/ 402)
Bu etti 1, yok öyle 2 forumdan copy paste yapıp burada akıl bulandırmak.

Şimdi senin yalanına gelelim:
"Ey muhafazid Artık nöbet, sıra zorunlu değil senin için. Nöbeti, sırası gelse bile, dilediğin karınla cinsel birleşmeyi erteleyebilir, ondan önce dilediğin karınla yatabilirsin." (Bkz."Tefsir"ler, Tefsiru'n-Nesefî, 3/309; RRâzî, e't-Tefsinı'1-Kebîr, 25/221; Taberî,Cami-u'1-Beyân, 22/20; Celâleyn, 2/111.)
Bu verdiğin örneğe baktım Razi'nin tefsirinde yer almıyor. Bir de sen bak bana fotoğrafını ilet. Ben bulamadım çünkü. Bir kişi bir olayı yanlış yorumladı sen de gelip onu mu aldın. Bu nasıl bir akıldır ki? Ortada 999 tane ortak net yorum var, sen gidip bulduğun 1 tane sıkıntılı yorumu alıp gösteriyorsun. Çok zekisin.

işin doğrusuna gelelim ki, bu ayetlerin iniş sebebi zaten bellidir.
Bu ayetler peygamberlerin hanımlarının bazen biraz da uzayan tartışmaları ve kıskançlıkları ile alakalıdır. Ki bu gayet doğaldır sadece hanımları değil, diğer erkek sahabiler de birbirleriyle yarışıyorlardı. Ayetin devamında ise yanına almadıklarını daha sonra yanına alması geçer.

Ayrıca her şey bir kenara, islam peygamberlerin hanımları için özel şeriat koymuştur, normalde durduk yere kadın erkeği boşayamazken peygamberlerin hanımları peygamberi boşayabilir. Hatta bunu yapan da vardır, bu duruma Müslüman toplumu kızdığı için bunları maalesef anlatmazlar. Ama şu anda bunların bilinmesi durumun izahatı açısından önemlidir.
Yani zaten Allah izin vermiş o hanımlara peygamberi boşama hakkını, isteyen dilediği gibi ayrılabilir. Böyle ordan burdan toplamalarla bir halta varamazsın. Ayrıca Allah'ın peygambere öyle müsaade etmesinde de biz bir sorun görmüyoruz.

Son hadis ise durumla TAMAMEN alakasızmış, üşenmedim baktım Buhari'den. Mehir ile alakalı bir durum imiş.

edit: birinci hadis ile açıklamamı yazmayı unutmuşum. zerre Arapça bilmediğin belli. Yanlış anlaşılmaya sebep vermeye çalışıyorsun.
Şehvet kavramı sadece cinsel arzu için kullanılmaz, her haltı kafana göre seçerek olmaz bu işler.
Bir örnek işe meseleyi açıklayayım. Bir hadisimiz vardır aynen şu şekilde:
'Kadınlar fitnedir'
Bunu okuyanlar hemen kızıyor, özellikle kadınlar. Ama bilmezler ki 'fitne' kelimesi 'imtihan' anldıbına geliyor. Zaten bütün erkekler için en zor imtihan da muhtemelen budur, bir yanlışlık yok.

Beyler şunu anlamak önemli, önceleri bu milletin dini bilgisi ve Arapçası daha sağlam idi. Her şeyi açıklamaya lüzum olmadan insanlar anlıyordu, fakat son 50 yılların seküler rüzgarı ile 'fitne' kelimesini bile anlamaz hale geldik. Ve anlamak yerine dine küsüyoruz. Ya dinden uzaklaşıyoruz ya da sövüyoruz. Bu tür karalamaların tamamı boş ve çarpıtma

Karılarından Aişe, muhafazid'e şöyle diyor
- "Mâ erâ (urâ) rabbeke illâ yüsâriu hevâke". (Bkz. Buharî,
e's-Sahih, Kitabu't-Tefsîr/33/7, Kitabu'n-Nikâh/29; Diyanet
yayınlarından Tecrîd, hadis no: 1721; Müslim, e´s-Sahih, Kitabu'rRıdâ'/49,hadis no: 1464; Ibn Mace Sünen, Kitabu'n-Nikâh/57,hadis no: 200; Ahmed ibnHanbel, 6/134,158.)

Nedir bu sözün Türkçesi?

Aişe'nin sözü dilimize şöyle de çevrilebilir:
"Bakıyorum da, senin Efendi Tanrı'n (Rabb), yalnızca senin
şeyinin keyfini (hevanı) yerine getirmek için koşuyor."
Hadiste, "Efendi Tann"nın, yalnızca muhafazid'in "hevâ"sı
için koştuğu belirtiliyor açıkça.

Sözlükte heva...

"Hevâ": insanın "arzusu, isteği". Ama buradaki herhangi bir
"arzu, istek" değil; "cinsel istek"tir. Bir başka deyişle: "insanın
şeyinin keyfi". Çünkü buradaki konu, cinsel isteğin üzerinde
durulduğu bir konu. Ayrıca, "heva" söylendiğinde ilkin bu
kavramda kullanılır. Râ-ğıb da, "heva" için: "Meylun'nefsi ile'eş-şehveti" (bkz. el Müfredat, Heva,) diyor. Yani sözün özü "nefsin şehvete eğilimi".

Peki Aişe neden böyle diyor?

muhafazid'in çok karısı var. 1, 2, 3,4, 5... Böyle gidiyor. Yaşlanmış olan Şevde Bint Zem'a'nm dışında hepsi genç, hepsi
güzel. Ve hepsi de cinsel istekli. "Adalet" olsun diye, muhafazid'in bunlarla cinsel birleşmesi "sıra"ya konmuştur. Sevde'nin dışında kimse, sırasını başkasına kaptırmak istemiyor, işte bu böyleyken, "âyet" geliyor; durumu değiştiriyor:
muhafazid'in "heva"sı, "adalet'in önüne geçiyor ve ayet geliyor...

Ahzab Suresinin 51. ayeti. Şu sözle başlıyor:
- "(Ey muhafazid) Onlardan (yani karılarından) dilediğini geri
ye bırakır, dilediğini öne alabilirsin... "

Ne demek bu?

Hadis ve yorumlara göre şu demek:
- "Ey muhafazid Artık nöbet, sıra zorunlu değil senin için. Nöbeti, sırası gelse bile, dilediğin karınla cinsel birleşmeyi erteleyebilir, ondan önce dilediğin karınla yatabilirsin." (Bkz."Tefsir"ler, Tefsiru'n-Nesefî, 3/309; RRâzî, e't-Tefsinı'1-Kebîr, 25/221; Taberî,Cami-u'1-Beyân, 22/20; Celâleyn, 2/111.)

işin özü şu;
- Kur'an'ın "Efendi Tanrısı (Rabb), muhafazid'in, karılarıyla
olan "cinsel ilişki düzeni"ndeki işini kolaylaştırıyor. ilişkiyi "sıraya koyma (nöbet)" zorunluğunu kaldırıyor. "Heva"sının seçiminde özgür olsun diye onu serbest bırakıyor. "Hangi karınla ne zaman yatmak istersen, özgürsün, yatabilirsin!" diyor.
işte bunun üzerine, Aişe dayanamayıp o sözü söylüyor..
-"Görüyorum ki senin Efendi Tanrı'n, senin şeyinin keyfîni... "

vede olay geçtikten sonra sahih hadislere göre aişe tekrar söylüyor ki..

- "Olacak şey mi? Bir kadın utanmaz mı ki, kendini bir erkeğe
armağan etsin?" (bkz. aynı tefsir ve hadis kaynaklan, örneğin Buhari,e's-Sahih, Kitabu Tefsiri'l-Kur'an/336), Müslim hadis no:1464; Tecrîd,hadis no: 1721.)