+1
“Türkçülüğün Piri” Ahmet Vefik Paşa'dan Bir Anı
Ahmet Vefik Paşa, Bursa Valisi iken kaymakamları teftişe ve halkla münasebetler kurarak dertlerini dinlemeye çıkar. inegöl’‘e gelir. Paşa, şehrin dışında karşılanır. Gelip şehrin ortasında koyu gölgeli bir çınarın gölgesinde sandalyeler üzerine otururlar.
Paşa, iri kıyım, altın köstekli ve bacak bacak üstüne atıp keyfince tam karşısında oturan şahsa sorar:
-Beyefendi siz kimsiniz? Hangi millettensiniz?
-Ben, şehir eşrafından Kiremitçiyan Oğullarından zeytin tüccarı Bogosum, Paşa Hazretleri.
Paşa, sağında oturan şahsa döner:
-Ya siz beyefendi?
-Ben, inegöl eşrafından Pastırmacıyan Oğullarından zeytinyağı tüccarı Artinim, Paşa Hazretleri.
Paşa, solunda oturak şahsa döner:
-Siz beyefendi?
-Ben Paşa Hazretleri, şehir eşrafından Kasapyan Oğullarından koyun ve sığır tüccarı Popopalas’'ım…
Bu sırada Paşanın gözü, arkalarda kırık bir iskemlenin üstünde oturan üstü başı dökülen, saçı sakalı birbirine karışmış bir ihtiyara ilişir. Parmağını uzatarak sorar:
-Ya siz babacığım, siz hangi millettensiniz?
ihtiyar, bir Paşa, bir Vali tarafından kendisine sual sorulacağını hiç ümit etmediğinden, sualin kendisine değil etrafında bulunanlardan birine sorulduğunu zannederek etrafına bakınır.
Paşa, “Babacığım size soruyorum!” diye tekrar eder.
ihtiyar tereddütle kendi kendini işaret eder:
-Bana mı soruyorsunuz Paşa Hazretleri?
-Evet, Babacığım sana soruyorum. Sen hangi millettensin?
ihtiyar yavaş yavaş ayağa kalkar. Elini avucunu ovalar, kekeleyerek: .
-Ben Paşa Hazretleri, ben Paşa Hazretleri ben haşa huzurdan Türküm, der. Paşa gülercesine konuşur.
-Be babacığım, bu memlekette Türk olmak, Türküm demek suç mudur ki, böyle konuşuyorsun. Ben de Türküm.
ihtiyar koşarak Paşanın yanına gelir, yerden bir temenna ile eteklerine ellerine sarılarak hem öpmek ister, hem de “Sahi mi Paşa Hazretleri sen de Türk müsün Paşa Hazretleri, Türk'ten Paşa olur mu Paşa Hazretleri?” diyerek Ahmet Vefik Paşa'nın elini öper, Paşa, “Babacığım Paşa olmak ne ki. Yedi cihana baş eğdiren Padişahlar da Türk'tür, anladın mı?” derken gözleri yaşarır. Rahatça ağlayabilmek için sırtını kalabalığa dönerek yürür gider.