ahmet uluçay

siyad'ın 40 yılın seruveni isimli kitabını inceliyorduk dün tiyatrocu bir arkadaşla. 2004 yılı türk filmleri kategorisinde en iyi film seçilmişti karpuz kabuğundan gemiler yapmak.

arkadaşım izlememiş bu filmi, tavsiye ettim, hatta ısrar ettim bir an önce izlemesi için. filmden, çekildiği yerlerden bahsettik. daha dün. ahmet uluçay'ın kanser tedavisi gördüğünden, şu anda ne durumda olduğunu bilmediğimden falan söz ettim.

hatta karpuz kabuğundan gemiler yapmak filminin devamı niteliğinde bir film yapmak istediğini duymuştum, onu da belirttim. daha dün aklıma düştü ahmet hoca.

daha dün aklıma gelmişti, hatta hastalığının durumunu merak etmiştim.

sol frame'de ismini görünce hiç konduramadım açıkcası. çok üzüldüm be hocam. bu sefer ki çok zamansız oldu be. çok üzdün bizi ahmet uluçay. hiç gitmeseydin aramızdan, gideceksen de bari bir şaheserini daha tamamlayıp bıraksaydın, öksüz bırakmasaydın bizi.

ruhun şad olsun, rahat uyu büyük usta.

(bkz: karpuz kabuğundan gemiler yapmak)
(bkz: bozkırda deniz kabuğu)

ölecek o kadar dürzü varken böyle güzel adam neden ölür lan, adaleti yok ki ölüm denen meredin gibko, boşuna soruyoruz yine yeniden...

karpuz kabuğundan gemilere bindirdi gitti.