1. 34.
    +1
    Her gece yeniden bir talan başlar
    Acı ses olur ses deli bir yağmur
    Eski bir eylüle gireriz böylece
    Gün biter gülüşün kalır bende
    ···
  2. 33.
    +1
    Aykırı anlamlar arayıp durma
    güz biter sular köpürür de
    kapanmaz gülüşünün açtığı yara
    uçurum olur cellat olur her gece
    ···
  3. 32.
    +1
    Gün biter gülüşün kalır bende
    Anılar gibi sürüklenir bulutlar
    Ömrümüz ayrılıklar toplamıdır
    Yarım kalan bir şiir belki de
    ···
  4. 31.
    +1
    Galiba en sevdiğim. Ama bilemedim de.
    ···
  5. 30.
    0
    Çocuksun Sen
    Dünyanın dışına atılmış bir adımdın sen
    Ömrümüzse karşılıksız sorulardı hepsi bu
    Şu samanyolu hani avuçlarından dökülen
    Kum taneleri var ya onlardan birindeyim
    Yeni bir yolculuğa çıkıyorum kar yağıyor
    Bir aşk tipiye tutuluyor daha ilk dönemeçte

    Çocuksun sen sesindeki tipiye tutulduğum

    Dönüşen ve suya dönüşen sorular soruyorsun
    Sesin bir çağlayan olup dolduruyor uçurumlarımı
    Kötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zaman
    Birisi adres sorsa önce silaha davranıyorum
    Kekemeyim en az kasabalı aşklar kadar mahçup
    Ve üzgün kentler arıyorum ayrılıklar için

    Bir yanlışlığım bu dünyada en az senin kadar
    Ve sen kendi küllerini savuruyorsun dağa taşa
    Bir daha doğmamak için doğmak diyorsun
    Ölümlülerin işi bir de mutlu olanların
    Onların hep bir öyküsü olur ve yaşarlar
    Bırakıp gidemezler alıştıkları ne varsa

    Çocuksun sen her ayrılıkta imlası bozulan

    Susan bir çocuktan daha büyük bir tehdit
    Ne olabilir, sorumun karşılığını bilmiyor kimse
    Kötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zaman
    Bir kaza olsa adı aşk oluyor artık
    Aşksa dünyanın çoktan unuttuğu bir tansık
    Seni bekliyorum orda, o kirlenen ütopyada

    Kirpiklerime düşüyorsun bir çiy damlası olarak
    Yumuyorum gözlerimi gözkapaklarımın içindesin
    Sonsuz bir uykuya dalıyorum sonra ve sen
    Hiç büyümüyorsun artık iyi ki büyümüyorsun
    Adınla başlıyorum her şiire ve her mısrada
    Esirgeyensin, bağışlayansın, biad ediyorum.

    Çocuksun sen ve bu dünya sana göre değil.
    ···
  6. 29.
    0
    Kendisi memleketim olan super bir sahil kasabasinda turkce ogretmenligi yapmistir babamdan ogrendim zamaninda.. 2 sayfa mi eder bu adam? Peki o zaman am kepsi züt kepsi basliklarinda orul orul rezz almaya devam edebilirsiniz dibinizi gibeyim..
    ···
  7. 28.
    0
    bütün şiirlerini ister istemez ezberleten adam
    ···
  8. 27.
    0
    oha amk utandım bu kadar enry mi girilmiş bu adam hakkında
    ···
  9. 26.
    0
    http://www.youtube.com/watch?v=LGszKrMnq8M
    ···
  10. 25.
    0
    " Buyuk asklar yolculuklarla baslar.
    Ve seruvenciler duser yollara ancak
    Onlar ki dunyanin son umudu,
    Soylari tukenen birer cilgindirlar.
    Ne bir adresleri vardi onlarin yeryuzunde,
    Ne de asktan baska bir siginaklari.
    Ama yasarlar dunyanin dort bir yaninda,
    Olumle alay ederler sanki
    Derler ki ,
    Son buyuk seruvenci yaralidir hala ... "
    ···
  11. 24.
    0
    kalbim ödünç say sana ayrılan ne varsa
    geri vermiştin dinini
    dilini de unut artık
    aztektin yahut kürt, hüznünse kızılderili
    geri ver ne kalmışsa sende, umutların dahil
    hiçlik, o sezdiren keder
    buydu senin payın
    ···
  12. 23.
    0
    hala koynumda resmin

    Sımsıcak konuşurdun konuşunca
    ırmak gibi rüzgar gibi konuşurdun
    yayla kokuşlu çiçekler açardı sanki
    çiğdemler güller mor menevşeler açardı
    Sımsıcak konuşurdun konuşunca
    Hâlâ koynumda resmin

    Dağları anlatırdın ve dostluğu
    bir ceylan gibi sekerdi kelimeler
    Sesini duymasam çölleşirdi dünya
    dağlar yarılır ırmaklar kururdu
    bulutlar çökerdi yüreğime
    Hâlâ koynumda resmin

    Gün akşam olur elinde kitaplar
    ve bir demet çiçekle çıkıp gelirdin
    bir kez bile unutmadın "merhaba" demeyi
    ve en yanık türküleri nasıl da söylerdin
    bir dostun vurulduğu gün
    Hâlâ koynumda resmin

    Kaç mevsim kırlara çıkıp
    çiçekler topladık mezarlar için
    Belki ürküttük tarla kuşlarını
    belki kurdu kuşu ürküttük
    ama aşkı ürkütmedik hiç
    Hâlâ koynumda resmin

    Ve hâlâ sımsıcak durur anılar
    sımsıcak ve biraz boynu bükük
    Ne varsa yaşanmış ve paylaşılmış
    yasak bir kitap gibi durmaktadır
    ve firari bir sevda gibi
    Şimdi duvarlarda resmin
    ···
  13. 22.
    0
    su çürüdü

    1

    yetmis iki gündür bir dolapta kilitliyim.
    yalnizca anahtar deliginden hava giriyor ve ölü bir igib siziyor içeri.
    yalnizlik hiç de tanrisal degil, görkemli degil.
    o yalinzca geçmisle gelecek, ölümle yasam arasinda kocaman bir karanlik nokta.
    geçmisi ve gelecegi olmayan, ölümle yasam arasinda irinli bir leke yalnizlik denilen.
    simdi ne varsa, anahtar deliginden sizan havayla igibta... ( farkina varsalar, kapatirlar miydi onu da?)
    bütün bellegimdekileri yokettim.
    elektrikli bir aygiyla yaktim, jiletle kazidim.
    çigliklarin araligindan uçurdum hepsini, kuledip savurdum.
    adimdan gayrisini bilmiyorum.

    2

    zamani yiyip bitirdi karanlik.
    gece yoktu.
    günes çoktan kömürlesmis ve yeryüzü yapiskan bir karanlikla örtülmüstü.
    yabanil sesler geliyordu derinlerden ve karanligi ince bir biçak gibi yirtiyordu.
    saklayan kirbaç gibi...
    aci duvarini asan bu sesler, madeni bir gürültüye dönüyor ve yerkabugunu zorluyordu artik.
    sesim yoktu.
    karanligin karninda yitirdim sesimi.
    kör bir kuyuda unutulan yusuf'tum belki.
    ama durmadan soruyorlardi.
    tanrilar bilmiyordu sorduklari seyleri, peygamberler büsbütün hain çikmisti.
    ama yine de soruyorlar, soruyorlar, soruyorlar...

    3

    iki seyi bilmek istiyorum.
    (belki ayni seyi iki kere bilmek istiyordum.)
    duvarlarin rengi neydi?
    derimin rengi neydi?
    dokunuyorum duvarlara; parmak uçlarimla, avuçlarimla,
    dilimle dokunuyorum.
    duvarlarin bir rengi olmali.
    ama hiçbir duvarcinin, hiçbir ressamin bu rengi bildigini sanmam.
    adi yoktu bu rengin, kimyasi yoktu.
    belki renksizligin rengiydi bu.
    çürüyen bir bedenin kokusuydu duvarlarin rengi...
    adimdan gayrisini bilmiyorum.

    4

    bir böcek gibi antenlerimi gezdiriyorum bedenimde.
    anahtardeliginden sizan ölü igibta ellerime bakiyorum. ellerim...
    sanki bir kadinin memelerini hiç oksamamis, sicakligini duymamis.
    ellerim...
    her dizesi çiglik olan siirleri hiç yaratmamis sanki.
    ne beyaz tenliyim artik, ne esmer, ne de kara...
    cüzzamlinin, vebalinin bir rengi vardir.
    irinin bir rengi...
    ölunun bile bir rengi vardir ama derimin rengi yoktu.
    belki çürüyen bir kentin rengiydi bu.
    çürüyen bir dünyanin...
    adimdan gayrisini bilmiyorum.

    5

    killi, ayaklari üzerinde duramayan bir yaratiktim artik.
    soyumun neye benzedigini unuttum.
    'insana benziyorlardi' diye duymustum bir vakitler.
    demek ki simdi maymun halkasinda insanlik...
    adimdan gayrisini bilmiyorum.

    6

    agzimi anahtar deligine dayayip havayi emiyorum.
    böcek sokmasi gibi bir yanma duyuyorum bogazimda.
    oysa kuru bir yapragi bile dalindan düsürecek gibi degil bu esinti.
    belki çöle dönmüs topraga tek yagmur damlasinin düsüsü yalnizca.
    çamur gibi bir yagmur damlasi...
    ama toprak, bu damlayla çatlatacak bagrindaki tohumu.
    çöl, bütün vahalarini bu damlayla yesertecek...
    genzim yaniyor.
    ince bir kan seridi siziyor dudaklarimdan.
    kirli, sicak ve simsiyah...
    adimdan gayrisini bilmiyorum.

    7

    suyum, bir litrelik karton süt kutusu içinde.
    yetmis iki gündür sakindigim ve her gün ancak bir kere dudaklarimi degdirdigim...
    dilimi bir köpek gibi degdirdigim.
    (dilin suya dokunusu... bir süngerin denizi yutusu yani. bir çölün seraba kesilmesi bir an için.)
    her gün ancak bir kere degdiriyorum dudaklarimi suya. dilimi kaçiriyorum artik.
    sünger, bütün vantuzlarini birden uzatmasin diye... batakliktaki suyun da bir su yani vardir.
    çürüyen bir bedenin bile dayanilabilir kokusuna.
    kutuda kalan son bir yudum su, bu bile degildi artik.
    küstü, öldürdü kendini su...
    su çürüdü...
    adimdan gayrisini bilmiyorum...

    not: ekşi sözlük yazarı burali'den copy paste yaptım
    Tümünü Göster
    ···
  14. 21.
    0
    Hangi duvar yıkılmaz sorular doğruysa
    Bir gün gelirsek hangi kent güzelleşmez
    Şiirlerim bir dostun vurulduğu yerde yakıldı
    Geri almıyorum külleri yangınlar çıksın diye
    Devriyeler çıkart şimdi, bütün ışıklarını söndür
    Sorduğum hiçbir soruyu geri almıyorum ey sokak
    Ve dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük

    Dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir
    Bir gök gürlese bari diyorum bir sağnak patlasa
    Bitse bu kirli ve yapışkan sessizlik, hiç gitmesem
    Oysa ne kadar sakin sokaklar, bu kent ve bütün yeryüzü
    ipince bir su gibi sızıyorum gecenin tenha göğüne
    Sessizce çekip gidiyorum şimdi, sessiz ve kimliksiz
    Belki yine gelirim, sesime ses veren olursa bir gün...
    ···
  15. 20.
    0
    * 12eylül tutsaklarındandır kendisi ayrıca bizzat kendi öğrencisi olan bi polis tarafından dövülmesi çok ilginç gelir bana
    ···
  16. 19.
    0
    intihar ederki bu
    ···
  17. 18.
    0
    gülüşü süt mavisi insanlar vardı nerde şimdi?
    ···
  18. 17.
    0
    çocuksun sen güzel şiiri
    ···
  19. 16.
    0
    şiir hem yazsın, hem okusun.

    "Burada yağmur yağıyor ama sen
    Şemsiyeni almadan gel yine de
    Özletiyor bu çılgın sağanak seni
    Sırılsıklam özletiyor biliyor musun"
    ···
  20. 15.
    0
    yolla, bir taksi yolla
    solla, taksici solla
    herkes bir taksi bekler
    akasya yollar sarı melekler

    taksici gazla biraz acelem var benim
    yolda kalmak istemem konfor beklerim
    üstü kalsın şoför bey nerdeyse geldik
    lütfen sağda ineyim trafik müsait

    yolla, bir taksi yolla
    yetiştir beni melahat abla
    herkes bir taksi bekler
    akasya yollar sarı melekler
    ···