agamodo

bold = cesur

trousers = pantolon
be bored = sıkılmak
expensive = pahalı
sunglasses = güneş gözlüğü
heavy = ağır
sad = üzgün
long = uzun
early = erken
hareket cümlesinde fiil özneden sonra
anyway = zaten
give to me = bana ver
give = vermek
awasome = müthiş
wiew = görmek
see = görmek
vision = görme/görüş
seeting = görüş
side = yan
lunch = öğle yemeği
comb = tarak
lock = kilit kilitlemek
ağız = moth
burun = nose
kulak = ear
be = olmak
wrong = yanlış

well = iyi
wish = dilek
task = görev
dessert = tatlı
tools = araç/gereç
chop = doğramak
peel = soymak
slice = dilimlemek
divide = bölmek
grate = rendelemek
fry = kızartma/kavurtma
boil = kaynatmak haşlamak
roast = fırınlamak
cooker = fırın
bake = fırında pişirmek
steam = buğlamak/ buharda pişirme
grill = ızgara
sprinkle = serpiştirmek
pour = dökmek
put = koymak
mix = karıştırmak
shake = çalkalamak
knead = yoğurmak
roll = sarmak/rulo yapmak/yuvarlanmak
roll out the dough = hamuru açmak
dough = hamur
squeze = sıkmak
smash = ezmek
smear = sürmek
add = eklemek/ilave etmek
pound = pound/dövmek
filter = süzmek
prepar = hazırlamak
preparation = hazırlanışı
onion = soğan
then = o zaman/öyleyse
to the onion = soğana, to yönelme
cover = kapak/kapat

hate = nefret
remember = hatırlamak
feel = hissetmek
now = şuan/şimdi
at the moment = şuan/şimdi
shape = şekil
moment = an
nowadys = bu günlerde
today = bugün
tonight = bu gece
river = nehir
grazin = otlama
grazing = otlatma
shepherd = çoban
what is he doing = o ne yapıyor
sheep = koyun
bridge = köprü
seating = oturmak
sting = acı/batma/iğne
mountain = dağ
drive = sürücü
driving = sürmek
not = değil(olumsuzu)
between = arasında
subscribe = abone

when = ne zaman
what time = saat kaçta
why = neden
how = nasıl
whom = kime/kimi
who = kim
whose = kimin
how many = kaç tane/sayılabilen
how much = ne kadar/sayılamayan
do = yapmak/sin/sun öğretiyorsun/yiyorsun
i you we they = do
he shi it ali mehmet = does
study = çalışma/ öğrenim
which = hangi
word = kelime
doughter = kız evlat
know = bilmek
your = senin/sizin
cook = pişirmek
visit = ziyaret
in a day = 1 günde
in a month
in a year = 1 yılda
in = içinde
wife = eş
hasband = erkek eş
evening = akşam
mornin = sabah
noon = öğlen
night = gece
too much = çok fazla
geniş zamanda he/she/it = fiile s / mother cooks / he play
in izmir = izmirde
at 8 am = sabah 8 de
because = çünkü
misses = özlemek
oğuz's = oğuzun
spend = harcamak
have you gat = sizde var mı
can i have = alabilir miyim
ones = olanlar
one = olan
I am
He is
She is
It is
We are
You are
They are
dying = ölüyor
tie = kravat
cut = kesmek
tree = ağaç

of=nin
to = e doğru/karşı/yönelme hali
in=de
er= daha/
lowe kısmak/lower/ kıs
est= en
most= en
more = daha çok
want= istemek
would = cekti/olacaktı vs(cekti)/ oynardım
would like = istemek(nesne vb)
by = tarafından
pay = ödeme
discount = indirim
in the sale = indirimde
in the river = nehir
change= değiştirmek
exchance = para değişim/ döviz
pay buy instolmet = taksitle ödeme
advance = ilerletmek/ilerlemek
teach = öğretmek
cash = nakit

get = almak
take = almak
have = yapmak/almak/var
i have gat a brush = benim bir fırçam var
there are = var
there is = var
intelligent= zeki
dolpin = yunus
better= daha iyi
worse = kötü
the worst = en kötü
far = uzak
little = az
country = ülke
i think = bence
as... as = kadar
read = okuma
reading = okumayı
geniş zaman ing = yor
earn = kazanmak
much = çok
interesting = ilginç
thought = düşünmek
like me = benim gibi
like = gibi
away = uzakta
way = yol
certainly = elbette
here you are = işte/buyrun
sure= emin/tabi ki
wine = şarap
meat = yemek
eat = yemek
anything = başka
else = arzu
enjoy your meal = afiyet olsun
enjoy = tadını çıkarmak
bill = hesap/fatura
receipt = fiş
invoire = fatura
may = olabilir
might = olabilir
have fun = eğlenmek
just = sadece
matter = madde
can = e bilmek
could = e bilmek
should = meli malı
must = meli malısın
have to = zorunda
will = irade/ e bilmek
of course = tabii ki
switch = değiştirmek
pepper = biber
iron = demir/ütü
subtitle = altyazı
outside = dışarda
for me = benim için
for = için/ de+da
i drink coffe for breakfirst = kahvaltıda kahve içerim
bring = getirmek
these = bu
carry = taşımak
unfortunately = malesef
stay = kalmak
weekend = hafta sonu
shell = soru olarak 'lim'
let's = lim
abaut = hakkında/ne dersin
interested = ilgili