-
1.
+1Yakın siyasi tarihimizin en çok tartışılan konularından biridir. Son zamanlarda bir ekol olarak karşımıza çıkarılan, siyasi çevrelerce kahraman, bir mazlum olarak anlatılan; '' Adnan Menderes'i astınız, yedirmeyiz'' füryasıyla kendini iyice belli eden bu konuyu birden fazla perspektiften ele alacağım bugün. Reze vs. gerek yok. Burada olduğunuzu gösterin yeter.
-
2.
0ilk konu başlığımız : Adnan Menderes Ve Amerikan Mandası
Ülkemiz, Atatürk vefat ettikten ve 2. Dünya Savaşı başladıktan sonra, 1941 yılına kadar savaşta inanılmaz başarılar sağlayan Almanya'ya göz kırpmış ve bu tarihte bir saldırmazlık paktı imzalamıştır. Lakin bu yılın sonuna Japonya tarafından gerçekleştirilen Pearl Harbor baskınıyla Amerika da Almanya'nın karşısında yer alacaktır. Türkiye de bu tarihten itibaren strateji gereği müttefiklere yakınlaşacaktır.Ve bu olaydan sonra yavaş yavaşta olsa Amerikan eksenine doğru kaymaya başlamıştır. Ve hatta her ne kadar kağıt üstünde de olsa, bilinenin aksine Türkiye savaşa katılmış ve mihver devletlerine savaş ilan etmiştir. 1945 yılında mihver devletler kaybetmek üzereyken savaş sonrası kurulacak dönemde yer almak için, Nazi Almanyası'na ve Japonya'ya savaş açtık. Ve bu sayede 1945'te kurulan Milletler Cemiyeti'nde kurucu olmasa da üye sıfatıyla yer aldık. Buraya kadar her şey tamam. Ama asıl sıkıntılar bu tarihten sonra başlıyor. Marshall planını yayınlayan Amerika Türkiye'nin de içinde bulunduğu 16 ülkeye 6 milyar dolarlık yatırım yapıyor ve onları son model silahlarla donatıyor. Adnan Menderes'in Amerikanlarla yakınlaşması üzerine Türkiye için ayrı bir antlaşma yapılıyor. Amerikanlar Türkiye'ye ford marka traktörleri buğday yetiştirmemeleri üzere kredilerle hibe ediyor, kendi yarattığı gdolu buğdayı türk çiftçilerine ektiriyor. Süt yerine Milli Eğitim Bakanlığı'na ücretsiz gönderdiği süt tozlarını her gün çocuklara 2 bardak içtiriyordu . Amacı ülkemizdeki tüketim alışkanlıklarını değiştirmek ve kendisine bağımlı bir sektör yaratmaktı. Zira etkili de olmuştur. Buğday da kendine yeten ve hatta ihraç eden Türkiye Amerika'dan buğday almaya başlamıştı. 1950'lere sonra düzelen ekonomi Amerikan etkisiyle iyice çökmüş ve kendilerinden düşük faizlerle kredi alınmaya başlanmıştır. Menderes her ne kadar yabancı sermayeyi ülkeye sokma konusunda dirense de bu konuda pek bir etkisi olmuyor ve o da koltuğunu sağlamlaştırdığını zannederken temelden sarsılıyor.
başlık yok! burası bom boş!