1. 1.
    +1
    Bölüm 1



    Sonsuzluk içinde sıkılmıştı. Milyarlarca, trilyonlarca sene sadece 'varlık içinde yokluk' şeklinde geçmişti. Allah sıkıldı. Ne yapması gerektiğini iyice düşündü. Bir yaratıcı olmasına rağmen, hiç de yaratıcı şeyler düşünemiyordu. Sonsuz zaman içerisinde, kendi tahtında öylece oturmuş, etrafında ki yokluğa bakınmıştı.



    Sonra bir karar verdi. Aklına müthiş bir şey geldi. Dünya adında bir yer yaratacak, orada canlılar ve insanı var edecekti. Sonra onlara dinler, peygamberler gönderekti. Bu oyun birkaç bin sene onun sıkılmasını engelleyecekti.



    Dünya'yı 6 günde yarattı. 7. günde tahtına geçip dinlendi; bu yaratma eylemi onu epey yormuştu. Dünya gezegeninin bu derece zor yaratılacağını bilmiyordu. Hele 6 gün süreceğini de bilmiyordu. (Günün ne olduğunu da bilmiyordu, belli ki) Sonra Azrail adlı meleğini yanına çağırıp onunla konuştu:



    -Dünya'ya in, selamımı söyle; oradan bir parça toprak al gel.

    -Tamamdır, Allah'ım.



    Azrail yola koyuldu. Uçtu binlerce evren arasında, ve dünyaya geldi. Dünya'ya Merhaba dedi. Ve konuşmaya başladılar.

    Beni Allah yolladı, bir parça toprak alacağım senden

    Senden önce de 3 melek daha geldi, ama onlara duygu sömürüsü yaptım, işe yaradı. Ama sana işe yaramayacağını biliyorum, al bakalım. Elden bir şey gelmez, emir büyük yerden.

    Biliyorum, sen yeryüzüsün, sen topraksın; seninle konuştuğuma bile inanamıyorum, şizofren olduğumu düşünüyorum bazen dedi.

    Yok, bu sadece bir masal, şimdilik konuşuyormuşuz gibi var say dedi Dünya toprağı. Ve ekledi ''Allah'ın işi, başka ne bekliyorsun ki?'' dedi.



    Azrail, aldığı bir parça toprağı bir poşete koydu. Doğada eriyen bir poşete koymuştu, çünkü sıkı bir çevreciydi. Poşetler yeryüzünü kirletmesin istiyordu. Toprakla beraber Allah'ın katına çıktı. Allah'ı selamlayıp huzuruna geçti:



    Merhaba dedi.

    Allah da karşılık verdi, derin bir uykudan uyanmış biri gibi Merhaba

    Azrail utanarak bir soru sordu: ya bir şeyi merak ediyorum, sen tanrı değil misin sonuçta, neden toprak için beni dünyaya yolladın ki? Yaratsaydın hemen?

    Bu muydu aklına takılan sorudedi gülerek ve birkaç saniye sonra eklediHem yorgunum hemde fantazi olsun istedim. Sıkıldım sürekli 'ol diyip oldurtmaya'' dedi.



    Daha sonra, Allah torağı poşetten çıkardı. Okuyup üfledi, eliyle bir heykeltraş gibi onu yonttu. Sonra nemli olan toprağı kuruması için balkona koydu. Birkaç gün orada durduktan sonra o kurumuş heykeli aldı, cebinden birkaç tane 'ruh' çıkardı. içlerinden birisini seçti ve seçtiği ruhu avucunun ortasına yerleştirdi. Sonra o ruhu heykele doğru üfledi. Ruh heykele girince, heykelde kıpırdanmalar oldu. Bütün melekler şaşımışçasına izliyorlardı. Birkaç saniye sonra heykel canlandı, kasa büründü, sonra ete büründü. Yüzü gözü oluştu. Cinsel organları falan meydana çıktı. Ama kimse buna şaşırmamıştı, çünkü çiftleşmeyi bilmiyorlardı melekler ve diğerleri(?)



    Allah heykele seslendi: Senin adın Adem tamam mı?dedi.

    Adem ne olup bittiğini anlamıyordu:
    iyi de sen kimsin?dedi.

    Allah kızmıştı
    Ben seni yaratan Allah, bana innamıyor musun yoksa?dedi.

    Adem umursamazmışçasına
    Allah kim ya, ne diyorsun sen? Neredeyim ben, ne oldu bana?dedi.

    Allah şiddetle bağırdı
    alın şunu huzurumdan, kendi yaratıcısını tanımıyor daha'' dedi.



    Melekler Adem'in koluna girdi ve onu oradan zütürdüler. Cennet'in içinde bir bahçeye gittiler, ırmağın kenarında oturdular. Melekler Adem'in her bir tarafını mıncıklıyor, nasıl bir şey olduğunu anlamaya çalışıyorlardı. Adem ise bu durumdan sıkılmıştı, her bir tarafının mıncıklanması onun pek hoşuna gitmemişti. Ama yine de sessis kalmayı yeğliyordu. Melekler meseleyi on anlattılar. Allah'ın bu evrenin yaratıcısı olduğunu(ortada olmayan evrenin?), Bu Cennet'in mülk sahibi olduğunu anlattılar. Onu Allah'ın 'denemek için' yarattığını anlattılar. Adem meseleyi iyice anlamıştı. Daha sonra uykusu geldi, ve oracıkta kıvrılmıştı.



    Birkaç gün sonra uyandı Adem. Uyandığı yerde etrafını süzdü ve elma ağaçlarının, üzüm ağaçlarının oraya gidip kendine yiyecek birşeyler buldu. Karnını iyice doyurmuştu. Ama birşeyleri ekgib hissediyordu. Çıplak olduğunu farketmişti, ama önemsememişti. Aklına birden neyin ekgib olduğu geldi. Evet diye bağırdı. Bir kadın istiyorum, hormonlarımın farkına vardım dedi.



    Adem ne'yi istediğini biliyordu artık. Ama bilmediği şeyler de vardı. Mesela, mastürbasyonu keşfetmiş olsaydı, kendine birkaç sene boyunca bir kadın istemeye gerek duymayacaktı'' Ama o daha bazı güzel şeyleri keşfetmemişti. Allah'ın yanına gidip, onunla kendisine bir eş yaratması meselesini konuşacaktı. Allah'ın katına gitmek üzere yola koyuldu, yolda Allah'la nasıl konuşacağını düşünüyordu.



    ...
    Tümünü Göster
    ···
  2. 2.
    +1
    Bölüm 2



    Adem, Allah'ın katına doğru giderken; Allah ise o sırada Adem'i nasıl kandırabileceğini düşünüyordu. Adem, uyandığında elma ve üzüm ağaçlarından yemişti; ama bir türlü yasak elma ağacından elma yememişti. Bu da Allah'ı sinirlendirmişti. Adem'e o yasak elma ağacından elmayı bir şekilde yedirip, onu dünyaya postalamak için bir yol düşünmeye çalışıyordu.



    Adem, Allah'ın yanına doğru gelirken, Allah geleceği görme gücünü önceden kullanıp, Adem gelmeden önce melekleri yanına çağırmıştı ve Şeytan'ı da ayrıca çağırmıştı. Bu sefer, Allah daha farklı şeyler düşünüyordu. Adem, bir süre sonra Allah'ın konforlu çek-yatlarının bulunduğu katına geldi. Etrafına bakındığında, Cennet'teki herkesin orada olduğunu düşündü; acaba neler oluyor diye merak etti ve Allah'a sordu:



    - Neler oluyor burada? Herkes neden toplandı?

    - Sana bir süprizim var Adem, egonu okşayacak bir süprizim var dedi Allah.

    - Adem heyecanlanmıştı, ilk defa bir süpriz alacaktı ve merakla sordu: Hadi ya, nedir süprizin peki? dedi.

    - Allah: Bütün bu varlıklar biraz sonra benim emrimle sana secde edecekler dedi.

    - Adem: Eee, sonra ne olacak? diye meraklı bir şekilde atıldı.

    - Allah: Sonrasını elbette ben biliyorum, ama senin için biraz eğlenceli olacak. Şu sıkıcı sonsuzlukta, hem biraz da ben eğlenmiş olacağım dedi.

    - Adem: Hayır, demek istediğim; bu varlıklar bana secde edince ne olacak yani? Bu mu süprizin dedi sitemle.

    - Allah: Ne beğenmedin mi? diye sert çıkıştı.

    - Beğencek bir şey yok ki bunda, bende benim için bir hatun yaratacaksın falan sanmıştım. Bana secde edeceklermiş, peh!... Ben senin gibi megolaman değilim ki bundan zevk alayım dedi Adem.



    Allah Adem'in bu sözleri karşısında biraz öfkelenmişti. Ama yine de planını bozmak istemiyordu ve sukünetle konuşmasını sürdürdü: Tamam, onu da yaratırım; ama önce sana hazırladığım bu süprizi gerçekleştireyim, olur mu?



    - Ee, madem bu kadar hazırlanmışsın, gerçekleştir o halde dedi Adem.



    Allah derinden bir nefes aldı, ve bütün varlıklara seslendi: ''Herkes Adem'e secde etsin!'' Allah'ın bu emri üzerine tüm melekler Adem'in önünde secdeye durdular, ama içlerinden de küfür ediyorlardı. Adem'in sonradan peydahlanmış varlığı, kendilerinin varlığından daha önemliydi, melekler bu durumdan gerçekten sıkılmıştı, ama hepsi de mecburiyetten secde etmek zorunda kalmıştı. Ama... Yalnızca Şeytan secde etmemişti. Allah bunu gördü, ve Şeytan'a seslendi: ''Hey, duymadın mı beni; Adem'e secde edin diyorum?dedi.



    -
    Seni duydum Allah, ama ben o pis çamurdan yaratılmış bir varlığa secde etmem, benden ne üstünlüğü var? Hem sen bizi yarattın diye ne bu afra tafra, çekilmez bir tanrısın Allah'' dedi Şeytan.



    Allah Şeytan'ın öncenden bunu yapacağını zaten biliyordu; geleceği görme yeteneği sayesinde. Ama bunu yine de canlı canlı yaşamak istemişti; sıkıcı varlığına biraz heyecan katmak için. Ama Allah da iyi bir oyuncuydu, Şeytan'a döndü ve '' Seni lanetliyorum, defol git katımdan. Benim lafımı dinlemeyi öğreneksin bundan sonra, tamam mı? Cehennem'de yakacağım senidedi.



    iyi de ben zaten ateşim, ateş ateşi yakmaz kidedi gülerek Şeytan. Allah iyice kızmıştı, kendisiyle dalga geçen bu yarattığı varlığa haddini bildirmek istiyordu, ama kafasında kurguladığı planı bozmamak için biraz daha alttan alması gerektiğini düşündü. Bir süre sonra konuşmasına devam etti Tamam, haklısın. O zaman bende senin için buzdan bir soğuk ateş yaratırım, çok da zor değil benim için.dedi.



    Bunun üzerine Şeytan,
    Çok korktum. Yakacaksan yak? Ne bekliyorsun?dedi ve soluklanıp konuşmasına devam ettiNe tür bir manyaksın ya, bilmiyorum gerçekten. Şimdiye kadar Kendi yarattıklarıyla eğlenen bir tanrıya taptığım için kendimden iğrendim, keşke daha önce isyan etseymişim'' dedi.



    Allah Şeytan'ın bu sözlerine alındı, kendine biraz ders çıkardı ve alttan alması gerketiğini düşündü. Tamam, seni insanlık tarihi boyunca yaşatacağım, sende onları isyana teşvik edeceksin. Senin görevinde bu olsun, anlaştık mı? dedi. Allah bu sözleri söyler söylemez, ağzından kaçırdığı bu cümlenin Adem'i uyandıracağını düşündü bir an. Ama Adem o kadar umursamazdı ki, testosteronlarının geleceği hakkında düşünüyordu o an. Kendi için yaratılacak hatunla ne tür fanteziler yapacaklarını planlıyordu sadece; Allah ve Şeytan'ın atışmalarıyla ilgilenmiyordu bile; onun ilgilendiği şey, önünde ki 'küçük Ademdi' yalnızca.



    Adem, Allah'ın planını anlamamıştı ve Allah bundan dolayı rahatlamıştı ve derin bir ohhh çekti. Sonra koltuğuna uzandı, ve elleriyle başını ovdu. Şeytan'la da anlaşmıştı. Adem hayaller kuruyordu hâlâ, Allah, Adem'e dönüp Şimdi senin için bir eş yaratacağım, hadi yine iyisin Adem dedi. Adem, Allah'ın bu sözü üzerine çok sevindi ve Eyvallah demekle yetindi.



    Ama bu kadın için, senin kaburga kemiğinden bir parça almam gerekiyor; yoktan var edebilirim tabi, ama bu biraz zahmetli; onun için senden rica etsem, kaburga kemiğinden bir tane alabilir miyim? dedi Allah.

    - Lafı bile olmaz, ama canımı acıtmazsen sevinirim dedi. Adem.



    Bunun üzerine Allah, Adem'in kaburga kemiğini çıkardı; iki eli arasına aldı ve ovdu, ovdu, ovdu. Sonra üfleyip, püfledi; ve sonra bir su buharıyla beraber ortaya bir kadın çıktı. Adem, kendini o kadının üzerine atmamak için zor zaptediyordu. Ortalıkta çok insan vardı, ve açık alanda cinsel birlikteliğe karşı utanabilirdi; bu yüzden sakin kalmaya çalıştı.



    Allah konuşmaya başlamıştı: ''Adem, şimdi bu yaratığım kadının(daha doğrusu 'kızın' adı) Havva. Şimdi Cennet'e gidin, doya doya ne yapıyorsanız yapın, istediğinizi yiyin ve içindedi. Sonra planının o can alıcı cümlesini kuracağı anı düşündü Alah, ve eklediAmaaa, sakın yasak ağaçtaki elmalardan yemeyin'' dedi.



    Adem bunun üzerine Allah'a sordu, neden o ağaç yasaklı peki?

    - Bunu hiç düşünmemiştim harbiden dedi ve ne uyduracağını düşünmeye başladı. Çünkü o ağaç, ilaçlı. Evet, yeni ilaçladık o ağacı, ondan yerseniz zehirlenirsiniz dedi Allah.



    Adem, bunun üzerine tamam dedi ve Havva'nın elinden tutup, Cennet'in yolunu tuttu.(lar)



    ...
    Tümünü Göster
    ···
  3. 3.
    +1
    Bölüm 3



    Adem, Havva ile birlikte Cennet'e doğru gidiyordu. Yolda, Havva ile konuşacak birşeyler arıyor, ama ne konuşacağını bilemiyordu. Çünkü Allah onları 'hoppidik' diye yaratıvermişti. Adem, ne siyasetten, ne sanattan, ne de romantiklikten anlamıyordu. Havva ise zaten konuşmayı bile pek öğrenememişti.



    Allah, Adem'e bir katım kelimeleri öğretmişti. Bu kelimelerin Arapça olması büyük bir ihtimal, ama pek de emin değilim. Çünkü aslında Allah da Arapça'dan başka dil bilmediği için, başka bir dili öğretemezdi.



    Adem ve Havva Cennet'e vardıklarında, yasak elma ağacına yakın bir yerde; üzüm bağlarının kenarına çömeldiler. Adem, Havva ile oynaşıyor, Havva ise Dur yapma, burada olmaz diyordu. Havva, utancın ne olduğunu aslında biliyordu. Belki de Cennet açık bir alan olduğu için utanıyordu, ama Cennette kimsenin özel bir evi yoktu zaten...

    Adem, Havva'yı öpüyor, mıncıklıyor; Havva ise artık direnmek istemiyordu. Etraftaki melekler, Adem ve Havva'nın garip oynaşmalarına bakıyor, kendi aralarında konuşuyorlardı. Meleklerden Mikail, Cebrail'e:Cebo, bunlar ne yapmaya çalışıyor abi? Bir tak anlamadım, anladın mı sen? dedi. Bunun üzerine Mikail bu konuyu biliyormuşçasına bir ukalalıkla önce sırıttı, sonra konuşmaya başladı: Cebo, sanıyorum ki bunlar çiftleşecekler dedi.



    Cebrail hayret içinde O nasıl birşey lan? dedi.

    Mikail, Oğlum, amma da cahilsin ha! Canlılar üremek için çiftleşirler, bir ara Allah kendi kendisine konuşurken, ondan duymuştum. Bu onların üremesini sağlıyormuş. Kendilerinden bir başka varlığı ortaya çıkarıyorlar böylece dedi.

    Cebrail Hay am... s... dedi, ve sonra kendisine geldikten sonra Bizde de olsaymış ya böyle birşey? dedi.

    Mikail, ''Abi, Allah'a bağlı; o da bize vermiyor cinsiyet, ne yapalım? Şeytan gibi isyan edelim de bizi de mi lanetlesin yani? Boşver, Allah bu, işine akıl sır ermez'' dedi.



    iki melek bu konuşmanın ardından Adem ve Havva'yı izlemeye koyuldu. Adem ve Havva ise çoktan mercimeği fırına vermişlerdi.



    Adem, ilk defa sigara benzeri bir şey arıyordu. Orgazmdan sonra o aradığı şeyi tüttürmek gerçekten süper olur düye düşünüyordu. Adem'in bu düşüncesi, binlerce yıl sonra öncelikle Kızılderilirler sonrasında kapitalizm sayesinde tüm insanlığa yayılacak olan kurutulmuş tütünden, yani sigaradan başka birşey değildi.



    '''



    Günler çok hızlı geçiyordu, gerçi günler geçmiyordu. Çünkü ortada zaman yoktu, ama birşeyler geçiyordu sanki. Adem ve Havva Cennet'in herbir santimetre karesinde sevişecek kadar zaman geçmişti diyelim öyleyse. Artık sıkılıyorlardı, herşeyin olması sıkmıştı onları. Değişik fantazileri ve pozisyonları bile denemişlerdi, artık daha farklı şeyler arıyorlardı. Allah ise Adem ve Havva'nın ne zaman 'yasak elma ağacında yiyeceklerini ve bu sayede onları Cennet'ten atcağının' hayalini kuruyordu sürekli. Artık, Allah bu durumdan sıkılmıştı. Yılan'ı onların üzerine salacaktı, Şeytan'ı da arkasından salacaktı. Allah, Adem ve Havva'yı Cennetten onları kandırmadan atamayacağını gayet iyi anlamıştı. Artık tüm sinsi planlarını faaliyete sokacaktı.



    Adem ve Havva birgün yasak elma ağacının dibinde oynaşıyorlarken, tepeden yılan indi ve onlarla konuşmaya başladı:



    - Tepenizde ki elmalar çok lezzetliymiş, bir deneyinsene dedi yılan.

    - Olmaz, Allah yasaklamış onu, biz almayalım dedi Adem. Havva'da Adem'i başıyla onayladı.

    - Lan, Allah şaka yapıyor size, inanmayın her dediğine siz onun; arada öyle şakalar yapar o dedi yılan.

    - Olmaz dedik ya lan, çek git buradan, almayım ayağımın altına diye hiddetle çııştı Adem. Havva, Adem'i sakinleştirmeye çalışırken Adem, ne olacak sanki be, bir taneden birşey olmaz dedi.



    Peki yiyelim, ama sadece bir tane tamam mı? dedi Adem ve ayağa kalkıp elma ağacından bir elma kopartıp, Havva'ya uzattı. Havva elmadan bir kıt aldı, sonra Adem kıtladı. Daha sonra, oracıkta Allah ortaya çıkıp: Ne yaptınız siz? Ha ne yaptınız, yasaklamıştım ben onu? Benim sözüm sizin ... bile değil mi lan? Nasıl yersiniz lan o elmayı, kolay mı yaratması ha? O kadar şey verdik, hala yetinmediniz mi? Defolun gidin dünyaya, orada üreyip, kendiniz ekip, biçin de göreyim sizi? Defolun dünyaya. Orada mücadele edin de fantazi arayışınız son bulsun, oğullarınızın ebesi gibilsin... diye bağırarak konuşuyordu Allah. Adem ve Havva ise sessiz kalmışlardı. Sonra Dünya'ya fırlatıldılar.



    Allah, melekleri etrafına toplayıp: ''Plan başarıldı, sonunda Adem'i Cennetten sutlamayı başadık çocuklar. uzun sürdü, çok uğraştık, fazla sinsi planlarımıza rağmen kanmadı, ama sonunda 'biz' kandırmayı başardık çocuklar. Şimdi, iyi bir tiyaro izleyeceğiz. Cebrail, milyonlarca on palamış mısır kap gel, binlerce sene sürecek olan sinemamız başlayacak birazdan'' dedi gülerek Allah...



    Adem ve Havva ise dünya da birbirlerini arıyorlardı başlarına geleceklerden habersizce. Çocuklarının, torunlarının Allah'dan çekecek çok çileleri olduğu için acımıştı onlara. Yedikleri elma yüzünden, trilyonlarca insana Allah neler çektirecekti kim bilir, yedikleri elma mıydı yoksa y.. mıydı? Sanırım ikincisiydi, kocaman büyük bir y...



    Allah, Adem'in torunlarından bir kısmına kitaplar yollayacak, onlar bozulacak, sonra başka kitaplar yollayacak, peygamberler yollayacak, ve onlarla bir güzel eğlenecekti. Başlarına depremler, seller, yanardağ patlamaları gibi binbir türlü acı verecek, dünyayı bir korku filmi sahnesine döndürecekti; ve oracıkta öylece yatıp, patlamış mısırlarıyla birlikte sıkılmadan onları izleyecekti.



    Aslında oyunun tüm amacı, Allah'ın canının sıkılmasıyla başlamıştı. Sonrasında, insanlara başka bir amaç daha yükledi; Onlar kendisine tapınacak, böylelikle pipilerine layık hatunlar verecekti onlara Ödül ve cezayı da ustaca faaliyete sokmuştu Allah, artık tiyartoyu izlemek daha zevkli hale gelmişti.



    '



    Adem, Havva'yı ararken çok fazla küfür etmişti: O o.. geberteceğim bir bulursam, onun elmayı yemesi yüzünden ne hallere geldik Bir elma yüzünden başımıza gelenlere bak. Bir elma yüzünden bu kadar kızan tanrının da ben a... diye başlayan küfürler hiç son bulmadı. Hatta, Ebu zırvırpırmırhadibesendeordan rivayetine göre Adem hayatı boyunca Şeytan'a karşı sempati beslemiş birisiydi.
    Tümünü Göster
    ···
  4. 4.
    0
    @1 tak gibi olmuş beğenmedim nefsim okutturdu ama eksilemiyorum inş. düzelirsin.
    http://inciswf.com/1296317785.swf
    ···
  5. 5.
    0
    @1 sen mi yazdın bunu panpa sıkılmadan okudum hatta dur sana şuku da vereyim panpa
    ···
  6. 6.
    0
    @1 var mı bi soracağın soru?
    ···
  7. 7.
    0
    @1 okudum amık
    ···
  8. 8.
    0
    okuyorum lan ben dur bakalım
    ···
  9. 9.
    0
    up up up 5
    ···
  10. 10.
    0
    up up up 4
    ···
  11. 11.
    0
    up up up 3
    ···
  12. 12.
    0
    up up up 2
    ···
  13. 13.
    0
    up up up 1
    ···
  14. 14.
    0
    amk sanat düşmanları
    ···
  15. 15.
    0
    yok mu amk okuyan
    ···
  16. 16.
    0
    @15 dıbını gibtiminin hani okumuştun verdiğin capsla çelişkilendin amk
    ···