bu binle dostluğumuz çok eskiye dayanır. anlatıcaklarımı iyi dinleyin binler... bi gün sizin de başınıza gelebilir.
lise çağlarımız, ergenlik bunalımları falan. bi şekilde hayatımıza devam ediyoruz. o zamanlarda çok sağlam dostumdu
abuzer gadayif. yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi, beraber içerdik, muhabbet ederdik, takılırdık. pek bi utangaçtı. hatunların yanına pek sokulmazdı. ne zaman bi kız ayarlamaya çalışsam
yok aga ya utanırım ben derdi.
günlerden bi gün aradı beni.
aga dedi,
benim kafam çok bozuk az takılalım kafamı dağıtmam lazım dedi.
tamam kardeşim dedim
ne demek,
hemen geliyorum. canımız ciğerimiz sonuçta. ama nası böle dışarda bele kadar kar var, lapa lapa kar yağıyor göz gözü görmüyor.
bastım zile, indi aşağı. okulun oraya gittik. üstü kapalı bi yere geçtik. aldık skolumuzu, içiyoruz. konuşmuyo bu.
aga konuşsana neyin var dedim.
çok utanıyorum nası söylesem sana bilmiyorum ibretlik dedi. şaşırmıştım. bunca yıllık agam, bana nası bişeyi açıklayamaz.
allah allah dedim içimden. sigaramı çıkardım tam çakmağı arıyorum.
şey ben dedi.
ben senden hoşlanıyorum ibretlik paylasim diye ekledi.
şok olmuştum duyduklarıma inanamıyordum. birden gibimi tuttu,
beni zütümden gibmeni istiyorum ibretlik paylasim dedi.
nası olur aga dedim,
bunu nası söylersin.
kendime engel olamıyorum dedi. tuttum kolundan evine zütürdüm. gibmedim. insan dostunu giber mi amk.
bu çocuğa dikkat edin dedim annesine. ve bastım gittim evime.
neyse aradan 6 yıl geçti. büyüdük. bu sırada hiç konuşmadık
abuzer gadayif ile. olanları aklımdan çıkarmıştım. fakültemde son senemdi. dönem arasıydı. bi memlekete gideyim, anamı babamı göreyim ellerini öperim düşüncesiyle atladım arabama gittim. neyse muhabbet, şamata derken ayrılık vakti gelmişti. ellerini öptüm, helallik istedim. atladım arabaya geri dönüyorum. çıktım anayola. her taraf fahişe ve muallaklerle doluydu. sinyal çakıp duruyolardı. aldırmadım, devam ettim. tam o sırada mesaj geldi telefona. ona bakıyordum tam. kafamı bi kaldırdım, biri yolun ortasına geçmiş, açmış kolunu bacağını duruyor öylece!
son anda farkettim,
hasgibtir nidalarıyla asıldım frene! ama nafile, yavaş da olsa çarpmıştım elemana. ama hızlı değildim. hemen ilk yardım çantamı kapıp yanına koştum. şanslıydım; yaşıyordu. kafasını kaldırdım
bişeyin var mı hemşerim iyi misin dedim nabzını yoklarken. uzun boylu, uzun sarı saçlı bi hatundu çarptığım. kolunda hafif sıyrık vardı. kırık çıkık yoktu allahtan.
rahat etmesi için yüzünü kapatan saçlarını geriye attım. gözünü araladı:
ibretlik paylasim bu sen misin dedi. nereden tanıyordu beni anlamamıştım.
ben abuzer gadayif tanımadın mı beni diye ekledi. şok olmuştum.
ne oldu sana böyle bu saç bu makyaj noldu sana dedim şaşkınlıkla.
evet dedi.
sen beni gibmedin ama tedavim de bi işe yaramadı muallak oldum pasifim böyle mutluyum ben dedi.
güzel olmuş muyum böyle gibilir miyim giderim var mı diye ekledi. yine midem bulanmıştı. aklıma yine o replik geldi: insan arkadaşını giber mi?
o zaman gibmedin hatundan hiç farkım kalmadı artık lütfen beni gib arabanın arkasında gib diyordu.
hayır dedim.
ben muallak gibmiyorum dostum dedim. ağlamaya başladı. bağırıyordu: o da züt bu da züt bi kere gibsen ne olur. para almıcam senden
bunu yapamazdım. 112'yi arayıp uzaklaştım ordan.
o günden beri onu gibmediğim için başlıklarımı kötülüyor, entrylerime laf atıyor. olsun kardeşim... olsun... içinde bi yerlerde hala o insansı yanının olduğunu biliyorum. bir gün düzeliceksin...
bu da böyle bir anımdır.