bu hikayeyi unutmuşum yaklaşık 20 gün olmuş bakmayalı. rezler devam ederse ben de devam ederim demiştim. pek ipleyen olmadı. siz el atın ben de el atayım.

bi mola vereyim. kahve vs alayım. puromu yakayım (şaka la biz fakirler nerden bulacaz puroyu. ayrıca sigara vs içmiyorum. ) neyse bacılar, gardaşlar bi el edin, bi haber eyleyin. okuyonuz mu, iplemiyonuz mu? devam edeyim mi? sen devam etme ulan ayı mı diyorsunuz? az biraz gazlayın da öyle devam edelim edeceksek? rez'leri, uppp'ları vs devam panpa'ları görmeden devam etmeye niyetim yok.

neyse bu arada serhatta geldi. onla da sohbet muhabbet vs. özkana çaktırmadan serhata bahsetme bi de ona taşak malzemezi olmayalım demiştim. özkan hiç durur mu?
la serhat bizimki gelirken aşık olmuş lan?
diyerek girdi mevzuya ve serhata da beni rezil etti. abv. özkan. abv. minibüsteki dayı. abv. karşı komşum mehmet amca. abv. memonun karısı melehat. (kesin yine bizim evdedir bu zilli)
neyse bu aralıkta mangallık etleri sipariş verdik. hafiften pişirelim de kızlar ve diğer arkadaşlar vs de gelince zaman kaybetmeyelim diye. serhatın telefonu çaldı ve iş yerinden acil çağırdıklarını söyleyerek aramızdan ayrıldı.
bu aralıkta da serpil gelmişti. lakin yanında arkadaşı vs yoktu.

bir süredir görüşmemiş olmamızın da etkisiyle özkanla hasret gideriyorduk. iş, güç, karı, kız mevzuları derken; sen niye aşk meşk defterini kapadın olm? la ne güzel serpil yanında arkadaşını da getirecek. allah'tan belanı mı istiyorsun daha hayvan herif? dedi.
tanıyorsun beni oğlum uzun süreli ilişkileri sevmiyorum. aşka vs de inanmıyorum. daha doğrusu inanmıyordum. gelirken minibüste bir kız gördüm olm. elim ayağım birbirine dolaştı ya.
ö:hahaha has*ktir lan. sen, aşık oldun ha? lan daha 5 dk önce ne diyordun. aşk vs bana göre değiller bi havalar bi pozlar. hahaha. aptal aşık. anlat bakalım hele?
b: abi işte ne anlatayım. kız dehşetül ala bir şey. ama ben kıza rezil oldum lan. hem de çok fena rezil oldum. kızın parfümü buram buram burnuma gelince, "allahım bu ne güzel koku vs demiştim. o sırada önümde oturan dayı da he o güzel koku lahmacundan geliyordur. verem mi bi parça? vs dedi. ne kadar yok mok desem de zorla ağzıma tıktı amk lahmacunu. (neyse işte mevzuyu anlattım özkan'a. kıza. özet geçeyim. parfüm-koku-dayı-lahmacun-dişimdeki maydonoz-kızın gülmesi-rezillik diz boyu)
bin bastı kahkahayı haliyle. harbi kötü olmuş. o dayıyı tebrik etmek istiyorum. ahahaha.

taksiciyle hesabı hallettikten sonra indim ve beklemeye koyuldum. özkanı ve kızları (kız arkadaşı melehat ve onun yakın arkadaşı) bekliyordum.
5 dakikaya yakın bekledim ve nihayetinde mesaj attım. "kanka 10 dakikaya ordayım. az gecikeceğim kusura bakma." türevinde bir mesaj almıştım.
"tamam ben x mağazanın önünde bekliyorum diye mesaj attım ve beklemeye koyuldum.

özkan gelmişti. kız arkadaşı serpil ve diğer hatunun ufak bir işi çıktığını ve direkt mekana geleceğini söyledi. birlikte mekana geçtik.

Rezzers

yavaşça gözlerimi araladım. ve korkarak yan tarafa baktım.

td: hayırdır yeğenim. hasta mısın? iyisin inşallah?
b: i... ii... iyiyim abi biraz başım ağrıyor o kadar.
düzelmişti görüntü. artık dayıyı görüyordum karşımda. taksici dayıyı gördüğüme bu kadar sevineceğim hiç aklıma gelmezdi.
neyse memleket nere yiğenim? ve bir sürü gereksiz muhabbetten sonra varacağım yere varmıştım.

ileriden bir taksi çevirdim ve mekana doğru yola koyuldum
taksici dayı:td
ben:b
b: selamün aleyküm
td:aleyküm selam gardaş. ne tarafa?
b: falan filan caddesine doğru devam edelim abi.

o aralıkta adamın yüzüne baktım. ve yine aynısı oldu. lan ses bildiğin şiveli dayı sesi. ama yüz, minibüste gördüğüm o kız. iyice kafayı yedim amk. bu nasıl bir şey lan? diye kendi kendime mırıldandım. çaktırmadan yan tarafa doğru bakıyorum. hala aynı yüz. ama kıyafetler falan bildiğiniz dayı kıyafeti. yani şöyle düşünün bizim hatuna dayının kıyafetleri giydirmişiz. elde de tesbih. o korkudan, tedirginlikten dine imana geldim.
birkaç saniye gözlerimi kapattım ve sakinleşmek istedim. yavaşça gözlerimi araladım. ve korkarak yan tarafa baktım.

Gonder gelsin

yav. yazmayınca devam et diyorsunuz. yazınca okumuyorsunuz. :(

oha gözlerime inanamamıştım. lan benim bir saattir baktığım kişi bildiğin sakallı bıyıklı, uzun saçlı bir adamdı. nasıl olabilirdi ki bu? tekrar baktım acaba kafayı mı yiyorum diye. evet görüntü değişmemişti. ne bakıyon birader bakışı attı bizim sakallı. acaba zihnimin bir oyunu muydu bu? acaba bilinçaltım kendisini bu kadar çok düşünmemden dolayı bana bir ali cengiz oyunu mu yapmıştı. ineceğim istasyona yaklaşmıştım. kafamı yere eğdim ve kimseye bakmadan bir an önce acele ile indim metrodan. istasyon çıkışından sonra kendime bir şişe su aldım ve yüzümü yıkamak istedim. elin sakallı bebesini, o kız zannetmem beni kaygılandırmıştı. yüzümü yıkadım ve bankta birkaç dakika hiçbir şey yapmadan oturdum. sonra şişedeki sudan bir yudum aldım ve yürümeye başladım. ileriden bir taksi çevirdim ve mekana doğru yola koyuldum

devam edelim mi? dün kimse okumayınca bırakmıştım. kaldığım yerden yazabilirim.

Devamı yok herhalde bu da yarım kaldı

Devam etmicenmi gurban

istasyonlar geçtikçe kalabalık azalmaya başlamıştı. benim varacağım noktaya ise 4 istasyon kalmıştı. tekrardan o tarafa doğru bakmaya başladım. hala sert bir yüz ifadesi vardı. ve ikinci kez göz göze geldik. oha gözlerime inanamamıştım. lan benim bir saattir baktığım kişi bildiğin sakallı bıyıklı, uzun saçlı bir adamdı. nasıl olabilirdi ki bu?

turnikelerden geçtim ve perona doğru yanaştım. birkaç dakika bekledikten sonra metro gelmişti. ve yine bahtımı seveyim ki, metro aşırı kalabalıktı adeta paket durumdaydı. mecburen bindim. hareket ettikten bir süre sonra bir sima çarptı gözüme. minibüste gördüğüm kız değil miydi o? kalabalık içerisinden seçmekte zorlanıyordum. yine ebleh ebleh bakmaya başladım. ama bu sefer yüzünde tebessüm ve o tatlı ifade yerine sert ve nemrut bir yüz ifadesi vardı. ve o da bana bakmaya başladı. gözlerimi kaçırdım ve başka bir yere çevirdim başımı...

kız bana doğru yaklaştı. ben heyecanlandım tabi. içimden "lan acaba mı?" diyordum. yaklaştı ve dişinde maydonoz kalmış. dedi usulca.
allahım nasıl rezil oldum. yerin dibine girdim resmen. te.. te... teşekkürler diyebildim sadece. cebimden çıkardığım kağıt mendille bir taraftan kıza çaktırmadan temizlemeye çalıştım. diğer taraftan da lahmacunu veren dayıya sövüyordum içimden. minibüs biraz daha tenhalaşmıştı. durakta inenler oldu ve çarprazımdaki koltuk boşalmıştı. kız oturdu oraya yakın olduğu için. ben kızın yüzüne bakamıyorum. pustum kendi içime doğru sıçıyorum resmen. bi ara bakayım dedim çaktırmadan kıza.
yine göz göze geldik. yine suratında bir tebessüm vardı. kaderimi zikeyim diye içimden geçiriyorum. neyse boş bir yer buldum ve cam tarafına iliştim usulca. beynimde fon müzik olarak yazıklar olsun, kaderin böylesine yazıklar olsuuuun diyen bir orhan baba var. cuk oturdu resmen. abv ne demeye dışarı çıktım ki diye düşünüyorum. bir taraftan da olm abartma lan. her insanın başına gelebilir. çok da rezil olmadım bence diye kendimi kandırmaya çalışıyorum. neyse bu aralıkta kız müsait bir yerde inebilir miyim deyince, son bir bakış attım. masumane bir tebessümle bana baktı ve indi minibüsten...

arkadaşlar olumlu olumsuz yorumda da bulunursanız sevinirim. bir de devam edeyim mi? up'ları göreyim... 4-5 rez den sonra devam ederiz. o kadar yazdım. iyi kötü bir şeyler diyeydiniz eyiydi...

lan kıza da rezil olduk diye içimden geçiriyorum. görmemiştir inş. bakışı atıyorum sağa sola.
kızın beni fark ettiğini anlamam uzun sürmedi. neyse bi lokmalık kopardığım lahmacunu gömdüm.
yandan yandan kızı kesiyorum. kızın bana bakıp tebessüm ettiğini fark ettim
ben de kıza gülümsüyorum falan. bildiğin aptal aşık olmuşum
32 diş sırıtıyorum kıza bakıp. arada şurdan kadıköye 2 kişi uzatabilir misiniz? vs dediklerini duyuyorum. gözümü kızdan ayırmadan "şurdan iki kadıköy uzatsana dayı sana zahmet" falan diyorum
kız bana bakıp gülmeye devam ediyor. "lan diyorum bi takluk var sanırım halimde." üzerime vs bakıyorum. her şey düzgün. gömlek, pantolon, ceket vs. her bi şey nizami. iyice kıllanmaya başladım. minibüs camından saça başa bakıyorum. e o da düzgün. anlam veremiyorum bir türlü neye güldüğünü.
neyse durakta inenlerden sonra biraz daha o sıkış sıkış ortamdan kurtulmuştuk. öne doğru ilerleyip hava almak istedim. bir taraftan da züt kadar minibüse bu kadar adam alınır mı? diye şöföre sövüyordum içimden.
kız bana doğru yaklaştı. ben heyecanlandım tabi. içimden "lan acaba mı?" diyordum. yaklaştı ve dişinde maydonoz kalmış. dedi

durağa doğru ilerliyordum. duraktaki kalabalığı görünce hiç uğraşma oğlum bin şurdan gelen minibüse diye düşündüm. ilk gelen minibüse bindim.
kalabalıktı minibüsün içerisi ama sonuçta 10-15 dakikalık yolum vardı. ayakta da gitsem sorun olmazdı. arka taraftan bir ses duydum. "pardon şurdan bir kişi uzatabilir misiniz?" diye. "hay amk. yine muavin olduk." diye düşünürken arkamı döndüğümde ne göreyim! yok böyle bir güzellik. o saçlar, o yeşil gözler o burun, o şirinlik, o tatlılık...
ee. tabi uzatırım diyip aldım parayı. minibüste kalabalıklaşmaya başladı bu arada. ikimizde ayaktayız ve kalabalıklaştıkça da birbirimize yaklaşıyoruz mecburen. aman allahım yok böyle koku. o nasıl bir parfümdür. o nasıl bir ten kokusudur. içimden "allahım bu ne güzel koku. bayılazağım resmen" dedim. tabi ben içimden söylediğimi sanıyordum. meğerse sesli söylemişim amk.
önümde oturan dayı "lahmacunun kokusudur o. verem mi bi parça?" dedi.
o an şaşkınlıkla; noluyor? ne lahmacunu? sen kimsin amk? şeklinde mallaştım.
lahmacun diyom kokmuştur tabi. al oğlum kopar ucundan.
he yok sağolasın amcacım.
oğlum çekinme, erkek adamsın. al hadi al bi parça.
neyse adama ayıp olmasın bi de artık şu ısrarı bıraksın rezil olacam diye ucundan kopardım lahmacunun.
ayakta tutunacak yer zor buluyorum. lahmacun yemeye başladım amk...