B: Ver lan şunu! Ne saklıyosun sen kaltak
C: Napıyosun ya?
M: Noluyo lan ?
B: Murat bi adım daha at bakalım, seni olduğun yere gömmessem huur çocuğuyum. (Murat adım atamadı, gözümün döndüğünü görmüş olmalılar ki o an hissettikleri korkuyu ne şekilde yazsam anlamazsınız)
C: Karavana nolur ver bak o telefonu işler daha fazla kötüye gitmesin.
B: Durun lan durun, kımıldamayın gebertirim sizi!
dedim ve mesajları okudum. Ben okuyunca daha kötü oldum lan, yıllarca koynumuzda yılan beslemişiz. Bu sadece abimin değil, ailemizin meselesiydi. Annem babam ikisine de yavrum demiş, ben ikisini de kardeşim yerine koymuştum. Cansu ağlamaya başladı, Murat "Karavana bi dinle yalvarırım kardeşim bak dinlemeden bişey yapma" diye yakarıyordu.
B: Bu ne lan bu! Haysiyetsiz huur çocukları ne lan bu!
M: Bak kardeşim bi dinle
B: Kes lan karaktersiz bin
C: Karavana nolur yapma
B: Nasıl yaptınız lan abime bunu? Hiç mi düşünmediniz, hiç mi içiniz sızlamadı? Bi de abimle evlenip öyle kaçıcaktın he Cansu huursu?
M: Karavana ayıp oluyo kaç yıllık..
B: Kes lan! Tek kelime daha etme 32 dişini dökerim ağzına züt! Bana bakın lan, bundan sonra zaten artık burda çalışamazsınız. Abimin gezdiği, tozduğu yerlerin önünden bile geçemezsiniz, onun sayesinde tanıştığınız insanların dahi yüzüne bakamazsınız. Ama ben size net olarak söylüyorum, bu şehri terk etmezseniz, didik didik arar, sizi bulur, anam avradım olsun diri diri yakarım ulan!
M: Karavana ağır ol!
demesiyle beraber dediğimi aynen yaptım. Sert bi yumrukla muhtemelen çenesini kırdım 2 3 dişi döküldü, ağzından kanlar alıp verdi. Zaten çalışanların hemen hemen hepsi kapıya yığılmıştı. Beni sakinleştirmeye çalışıyolardı, Nazan abla bu kadarını beklemiyodu, şok olmuştu adeta. Hepsini uyardım bana dokunmayın diye. Onlara da dedim ki "Bakın bu iki huur çocuğuna iyi bakın. Siz çok iyi tanıyosunuz bu ikisini abimi aldattı bunlar, aldatmakla kalkmayıp dolandırmaya da kalktılar." Ağzılardan "Aaa, tüüü, yazıklar olsun, oha Cansu mu yapmış, hem de Muratla" tarzı şeyler duyuyodum. Gerçekten kimse karışmadı. Cansu diz çökmüş bana yalvarmaya çalışırken ayağa kalkıp bağırmaya başladı. "Yeteeer, defoluun" diyerek dışarı çıkmaya kalkıştığı an bi tokat atıp sandalyeye uzattım bu kaltağı, Murat yeni yeni yerden kalkıyodu. Ona bi kere daha vurdum, yine düştü.
"Demek bi de dolandıracaktınız he abimi? Alın size dolandırma" diyerek, dün güya tefeciye verdiğimiz arabanın anahtarlarını gösterdim. Muratın konuşmaya mecali yok kafasını kaldırıp bana "Vay adii" demesiyle üstüne oturup hastanelik etmem bi oldu. En sonunda dayanamayıp ambulans çağırmış iş yerindekiler. Beni güya sakinleştirip çıkaracaklardı. Cansu hüngür hüngür ağlamaya devam ederken masanın üzerine bıraktığım telefonu aldım, hızlıca konuşmaları ekran görüntüsü alıp kendime attım. Sonra da duvara fırlatıp paramparça ettim telefonu "Bak buna iyi bak, sizi dolandırıcılıktan mahkemeye vericem" dedim. iyice feryad etmeye başladı. "Daha bunla da bitmedi. Ya bi an önce pılınızı pırtınızı toplayıp gidersiniz, ya da bu şehirde durduğunuz her gün kabusunuz olurum." deyip çıktım ordan.
Cansu'nun kaldığı evin sahibiyle görüşmek için aradım. Arada ben gidip veriyodum kiralarını "Evdeyseniz görüşmeye gelicem" dedim. Gittim evine, yaşlı bi teyze kendi halinde. Hararetli bi şekilde oturdum ve
B: Teyzecim biliyosunuz biz kiracınızız, abimle nişanlısı tutmuştu evi, Cansu. O kız tek kalıyodu ya evde?
T: Evet oğlum haberim var.
B: Sen ilgilenmiyosun fazla bilmezsin. Abimle ayrıldı onlar, kız eve erkek alıyomuş geceleri, tövbe dilim varmıyo ama zina yapıyomuş senin evinde.
T: Nee? Nasıl yapıyomuş oğlum emin misin bak bi yanlış olmasın.
B: Valla teyze abim de o yüzden ayrıldı zaten. Bak mesajlarını yakaladım (mesajları göstermeye çalıştım ama bakmadı)
T: Ben anlamam oğlum mesaj falan seni de severim abini de hatta annenle de tanıştık onu da çok severim. Rahmetliyle ben oturuyoduk o evde vay kaltak vaay, 4 tane çocuk büyüttüm ben orda. Yıktılar yenisini yaptılar ama silemezler o hatıraları ordan. O kızı da gözüm tutmamıştı zaten. Çıkarıyım gitsin nerde yapıyosa yapsın kaltaklığını
dedi. Ulan o kadar çok sevinmiştim ki anlatamam. ikna etmek çok kolay olmuştu ev sahibini. Bu işi de hallettim diyerek elini öptüm çıktım evinden teyzenin. Son bişey kalmıştı geriye. Eve döndüm hızlıca, yolda kırtasiyeden kartuş aldım 2 3 kutu yetmez diye, pek kullanmadığımız yazıcıyı çıkardım. Taktım bilgisayara ve Cansunun fotoğrafını basıp, altına "BU KALTAĞI MAHALLEDE iSTEMiYORUZ!" yazdım. 30-40 tane bastım. Evdeki fotoğraf makinesini de alıp Cansunun oturduğu mahalleye gittim, parkta oynayan 5-6 çocuğa 5'er lira karşılığında bunu mahallede her yere asın talimatı verdim. Sonra arabayı sote bi yere çekip içinde beklemeye başladım. Akşam Cansu mahalleye, bitkin bi şekilde, asılı kağıtları gördü ve yine ağlayarak yırmaya başladı tek tek "yeteeer" diye bağırıyodu bi yandan. o anların hepsini kaydettim makineyle.
Eve çıktı Cansu, ben hala bekliyodum. 1 saat geçmeden elinde 2 valizle aşağı indi ve taksi beklemeye başladı. Oturdu kaldırıma, ellerini başının arasına koydu, ağlıyodu hala. Hepsini fotoğrafladım ve uzaklaştım ordan. Nazan ablayı aradım, bu gün olanlar için hem özür dilerim hem teşekkür ederim dedim ve Muratın hangi hastanede olduğunu sordum. Hastaneye gittim, yolda bi not yazmıştım Murat'a müşade altına almışlar bini, serum takmışlar, başında kimse durmamış olanları duyduktan sonra, Cansu bile... Polis bekliyodu odanın girişinde, abi ben kuzeniyim bi göreyim dedim. Soktu beni içeri 1 2 fotoğraf çektim polis izin vermedi ilk başta "Annesigil merak ediyo abi olayı duymuşlar ama şehir dışındalar onlara gönderecem" dedim. Baygın yatıyodu duymadı bile gelidiğimi, çıkarken notu yastığının yan tarafına bıraktım. "Az önce yanındaydım, burda durduğun her an ensendeyim Murat bini, polise de şikayetçi olacak olursan. Bu gün Cansunun telefonundan aldığım konuşmalarla hakkınızda dolandırıcılıktan dava açarım, bil. Bi an önce uyan, gibtir git bu şehirden."
Telefonla konuşmak için çıkar gibi yapıp gittim ordan.
Eve geldim, yorucu bi gündü. Gece olmuştu ve gözümden uyku akıyodu, hemen fotoğrafları telefona attım. Uzandım yatağa abime gönderdim, bi de gülücük sonuna. Bana gülümseyerek bi fotoğraf gönderdi. O anı ömrüm boyunca unutmam, hiç istemese de böyle bişey yapmamı, başımı belaya sokmamdan korkmuş olsa da, herşeyi halledip, intikdıbını alıp, ona yaşattıklarını misliyle onlara yaşattığımı görmesi, gece evimde uyuduğumu bilmek mutlu etmişti onu, intikdıbını aldığımı bilmek...
"Yarın çık gel la, karı-kız yanıyo buralar takılırız 3 5 gün" yazmış
"Bakarız paşam, yorgunum yatıyorum şimdi" dedim.
Seviyorum lan bu pekekenti
*