a clockwork orange

bu filmi beğenmeyen adam inci sözlük bünyesinde değil, bir ana okulunun bünyesinde yer almalı.

Kubrick'in daşşaanı yeyin.

yine geldi "biz bu filmi izledik anladık anlamayan gitsin" muallakleri. size ne yannan kafaları adam beğenir beğenmez

karı var lan bu filmde çıplak felan.

bu film ile bu sozlugun cok buyuk benzerlıklerı, ortak yonlerı war... degilmi lan?

bu filmi izlemek köyden gelen çavaların ünide yaptıgı ilk 3 şeyden birisi diğeri gitar çalmak diğerinide siz atın aq

türk insanı amk bir şeyi anlamadıysa anlamadığını kabul etmez, anlamadığı şeyi kötüler otomatik olarak. herkesin zekası, sinema kültürü en üst seviyededir bizde. gib gibi film diyen var buna ayıp ulan zütveren. şurda şunu anlatıyor diyince der ki adam onu siz enteller tartışın diye yapmış bir şey anlatmak istememiş. bunu diyen adam maldan da ötedir. bir şeyi anlamak için uğraşmak yerine direk koskoca yönetmenlere, prodüksiyonlara laf atmak daha kolay gelir bazı huur çocuklarına. bunu da mallar yapar. vaktinizi geçirsin diye gibindirik, bomboş, her şeyi önünüze seren ve yorum yapmanıza gerek bırakmayan filmler yapan gibko hollywood yapımlarına o kadar alışmışsınız ki, biraz sizi zorlayan bir film görünce böyle kendinizi rezil ediyorsunuz.

izlediğim en iyi 5 filmden biridir bu zaten de, o final sahnesine hasta olurum bunun. alex'in düşünde gibişen bir çift ve etrafında onu izleyen bir kalabalık görmesi, ardından da süper ironik bir sesle 'i was cured, all right.' demesi ve ardından giren singin' in the rain. yok artık böyle filmler yapılmıyor.

müzikleri baya güzel la bu filmin

ananızın dıbını zütünden giben film huur çocukları. bu filme tak atanın suratını komple giberim. açık, net.

kitabı da filmi kadar güzel ve etkili bir yapıt. kubrick filmlerini tek seferde izleyip anlamak için ciddi bir felsefik birikimin ve anlayış duyarlılığın olması lazım. ancak birkaç kere izledikten sonra film içerisinde bulunan güzel ve düşündürücü detayları bulmak mümkün.. ancak günümüz bol şekerli popcorn hollywood izleyicisi için bu filmler 'bu ne amk yaa' kıvamında geliyor maalesef.

1930'lu yıllardan itibaren başlayan sinema hikayesinin belkide en güzel, detaylı ve ince işçilikli eserleri 70-80'li yıllar arasında meyvesini verdi. sırf kubrick değil birçok kült eser bu tarihte çıkmıştır.

filme dönersek. kubrick'in aslında filmi perde'de değil izleyenin kafasında oynatması, seyircinin algısını açık tutması ve düşünmeye zorunlu kılması klagib ondan beklenecek bir yöntem. bunun yanında oyunculuk ve müziklerin harika olduğunu zaten söylemeye gerek yok. şahsımca kendisinin peak noktası 2001 a space odyssey olsa da, bu filminde gerçekten mükemmel bir kült eser koymuş ortaya.

bi daha seyretmeyi düşünüyorum bende 3. sınıf ferre etkisi yarattı.

sonundaki sahneyle sosyal mesaj veren film

herkesin begenmek zorunda olmadigi filmdir de bi gib anlamadim goruntu tak gibi diye atip tutanlar agir dallamadir. yine bi gib anlamayip kubrick filmi diye siddetin insan pgibolojisindeki yerini inceliyooo alex delarj cok rerorero diye entel entel sallayanlar da apayri bir dallamadir

Filmin ambiyansı ve konusu gerçekten güzel. Ortaya konulan ince bir eserin güzel bir şekilde işlenmesinde ise Kubrick ustalığını konuşturmuş. Sistemin hırsızlık, tecavüz ve cinayet karşısında ne kadar esnek ve yetersiz durumda kaldığını ve adaletin sağlanamadığı ortamlarda gösterilen keyfi uygulamaların iç karartıcı taraflarını gözler önüne seriyor.
Hükümet tarafından suçlu ve hasta bireylerin sağlığına kavuşturulması ve tam bir iyileşme halinin sağlanmasını, bireyleri pasifleştirip, itaatkar bir hale sokarak (şartlı koşullanma yöntemi) yerine getirmesi sonucu daha uysal fakat seçim yapma hakkı elinden alınmış bir kişiyi ortaya çıkartıyor ve aynı zamanda politik bir malzeme haline getiriliyor.
Devletin insanlık dışı politikasını eleştiren sözde düşünür kesim bile,bu uygulamalara antitez sunarken, kendi çıkarlarından geri kalmıyor ve harcanan yine hastamız oluyor.
Böyle bir ortamda sosyal çevrenin ne kadar koruyucu ve kucaklayıcı olacağı da düşündürücü.
Filmde özellikle yazarın, Alex'in kendi hayatını mahveden katil olduğunu anlayıp anlamadığı konusunda 3 defa gel-git yaşatıp, tongaya düşürmesi çok güzeldi.
izleyin-izlettirin.

Hem kitabını okuyup hem de filmini izlediğim nadir eserlerdendir. Kitabı okuduktan sonra bir insan için özgür iradenin ne kadar önemli olduğunu farkediyorsunuz. Ayrıca Stanley Kubrick'te kitabı gayet iyi uyarlamıştır.

Edit: Malcolm McDowell gençliğinde de yakışıklıymış amk. Adam 72 yaşında hala yakışıklı.

bir sürü amcık oynuyo, herkesin memesi var falan. kitabında daha içest gibişler sokuşlar dönüyor, stanley kubrick'in büzüğü yememiş o gibişleri sokuşları çekmeye. bir sürü meme ve züt görmek güzeldi sağol kubrick.

film'de en anlam veremediğim nokta sırpça kelimeler kullanarak argüman yaratması viddy(vidi)=görmek, vino=şarap, droogi=dost,can.. bunun gibi bi sürü gibko kelime kullanmış ne alaka dıbına koyim demeden geçemedim..

not:filme tak atanların dıbına ayrıca bi milyon koyim

izle izlet, beğenmeyeni gibtir et, bırak recep ivedik esprileri yapsın

izleyip sevmeyeni ekşi de gibiyorlar

öyle de entel bi film