91 kuşağı sokakta tanışmanın ve bağ kurarak birlikte bir şeyler yapan bir neslin son tayfasıdır. Top oynarken, ip atlarken, okul bahçesinde, lunaparkta tanışan arkadaş olan bir neslin terk edilen son seferi.
Telefonun çok yaygın olarak kullanılmadığı, bilgisayarın daha çocukluğumuza girmediği o dönemler. Daha klavyenin dilinin olmadığı, mimiklerle yüz yüze tanıştığımız o dönemler bize bir şeyleri aratıyor. Yalnız olamayız çünkü buna alışık değiliz. Arkadaşlar sokaktaysa dışarı çıkar, eve giderlerse eve giderdik. Aşağı mahalleye top oynamaya gittiğimiz o dönemler, ip atlayan kız arkadaşlarımız, balkonda bahçede havanın güzelliğinden faydalanan velilerimiz ve bunu bir avantaja çevirip gözlerinin önünde eğlenen bir çocukluktu bizim çocukluğumuz. Daha annelerimiz akrabalarıyla bilgisayar başında görüşme yapmadığı, babalarımızın kumanda kavgası sürdürdüğü o dönemlerdi. Konuşurduk yani, anlaşamazsak küser uzlaşırsak idare eder üstünlük sağlarsa sevinirdik ama karşısında olurdu bütün bunlar çünkü o zamanlar yalan dahi söylesek yatsıya kadar yanardı mumumuz. Parklara gidip salıncak kavgası yaptığımız, bilye oynadığımız diz kapaklarımızın yere değdiği bir çocukluk geçirdik. Kaybetmeyi ve kazanmayı ortaklaşmanın neler kazandırdığını pratikte öğreniyorduk. Parklar yeşildi ve o zamanlar oyuncaklarda çocuklar vardı.
Yapamadık. Çocuktuk hala aslında ama o kadar da çocuk değildik. Bilgisayarlar, telefonlar, kendi başının çaresine bakmalısın çığırtkanları bize böyle bir yaşamı dayattılar. Sabah kalkınca bilgisayarı açıp lavaboya gidip müzik açıp mutfağa uğramak sonrada gazete okumak için http:// girdik. Sonra arkadaşımızın evine gidip dışarı çağırmadık, mesaj attık - mail attık. Bugün çok güzel olmuşsun diyemedik o gün yanında değildik. Fotoğraflarını beğendik internetten sonra sohbetten arkadaş olduk arkadaşımız arkadaşını önerdi futbol oynarken tanışmadık. Küstük engelledik/şikayet ettik. Bir daha konuşmadık yada bir şans daha vermedik çünkü vermemiz gerektiğini söylüyordu klavye tıpkı su anda silip silip yazdığım gibi.
Artık parklar boş sabah yada akşam zayıflamak için koşan orta yaşta yada yaşlı insanlarla dolu, parklarda oyuncaklar boş o kadar yeniler ki kıracak hiç bir çocuk yok. Artık futbolu kollarla ekranlar karşısında oynuyoruz ve arabalarımız artık kaldırıp bir köşeye koymuyoruz çünkü oyun aletlerimizde yüklü. Bilgisayar çağına girdik fakat bizim bir parçamız diğer çağda kaldı.
Alışkanlıklarımızı sürdürmeye çalışıyoruz. Ama geçiş dönemi bize patladı ve iki dönem arasında kaldık. ikisine de ayak uydurmaya çalışıyoruz. Döneme teslim oluyoruz da diyebiliriz. Kalanlarımız hala eski dost. Dönemin en büyük sorunu yalnızlık. Çünkü yalnızlık, bireysel düşünmeyi, kavgada dayak yemeyi, ağlayınca başını koyacak bir omuzun olmaması, gülünce biride benle gülsün diye paylaşmak üzülünce biri de benle beraber üzülsün diye sahte hesapları besledi. Çünkü yalnızlık kaybetmenin ön ayağıydı.
Yalnızız. Çünkü alışamadık
http://prometheus06.tumblr.com/