-
76.
+1Günaydın panpalarım
Zor geçen bi final haftasından sonra uzunca bi boş vaktim oldu. Sizlerde beni mazur gördünüz , büyük adamlarsınız. Bende uzunca bi süre hikayeyi yazıp devam edeyim dedim. En azından 2. final haftama kadar büyük bi gelişme kaydederiz.
Ben başlıyorum , gelenler sonradan bakanlar beni takip ederler o zaman. Hadi rasgele... -
77.
+3Yılbaşı gelip çattı beyler. Ama geceye denk geldiği ve yaşlar ufak olduğundan beri ayrı geçirmemiz kaçınılmaz tabii. Telefonlara sarılıp tüm gece mesajlaşmak , özlem geçirmek , geleceğe dair hayaller kurmak var aklımızda. Ama bari öncesinde 5 dakikalığınada olsa buluşup hediyeleri verebilseydik , oda olmadı. Okuldan geldiğimizde zaten geç olmuştu , çıkma fırsatımızda olmadı. Neden okulda vermedin diye soracak olursanız; Ezgi ve diğerlerinin yanında şov yapar gibi vermek istemedim. Fazla gösterişli bişeydi çünkü. Sinem'in yanında vermek birlikte beğendiğimizi belli edip idil'i şüphelendirmekten başka bi işe yaramazdı. Ezgi'yse kıskanç zaten , bi ton lafını eder çekememezlik ederdi uğraşamazdım onunla. Neyse , yılbaşından sonra vericez artık.Tümünü Göster
Yılbaşında her sene yengemlere gideriz , izmir'deki tek akrabamız onlar çünkü daha öncede bahsetmiştim. Bu sende öyle geçicekti , ve her sene orda geçirmekten her zaman memnun olmuşumdur ben. Sevdiğim insanlar , gelen diğer misafirler , kalabalık ortam , bi saatten sonra ortaya çıkan tombala. Klagib bi aile yapısı için herşey ekgibsizdi. Öte yandan sürekli idil'le mesajlaşıp durmam var tabii. "Halamla bi biramı çaksak aşkım be :D" diye sinir etmeleri olmasa iyi kız aslında.
Alkole karşı olduğumu düşünmeyin beyler , bende çok tüketir içerim. Her çeşidinide severim ayırt etmem. Ama idil'in bazı problemleri sebebiyle alkol almaması lazım , en azından şu zamanlar içersinde. ilerleyen zamanlarda değinicem buna. Bi yandan da Barış , Yahya ve Sinem'le mesajlaşıyorum tabii. O zamanlar WhatsApp yok ki bi grup kurup konuşalım , tek tek zahmet edip mesajlaşıyoruz. Barış ilayda'yla birlikte olduğu için çok mutlu , e bi mutluluk mimarı olarak banada borçlu. Yahya Ecem'le kapışmış biraz , e Ecem'de benim samimi arkadaşım olunca barıştırmak bana kaldı yine. Neyse ki yılbaşı , fazla diretemez barışır bu gece. Sinem'se ailesiyle rakı masası kurmuş mms'ten resimlerini gönderip duruyo , Mehmet'le araları fena değilmiş ama belli değil tabii. idil'le bense geleceğe dair planlar kurup "Aşkım , bi sonraki senede yanımda sen olucaksın dimi , yılbaşına yalnız girmicem" konuşmaları yapıyoruz. Beyler , ömrümü biçtiğim , delicesine aşık olduğum kız bana bunu yazmış , nasıl ergenleşip güzel şeyler yazmam. O 1 yazıyosa ben 10 yazarak devam ediyorum. Ev ahaliside iyi durumda , misafirler falan güzel ortam pastalar börekler iyi gidiyo. Babam burda olmadığı için MSN'den görüntülü konuşmalar sürdürülüyo tabii , onlar 1 saat önce girdi yılbaşına. Keşke babamda burda olsa... -
78.
+3Saat 12 olmak üzere , klagib yılbaşı mesajlarından biraz daha farklıydı bu sene yazdığım. Çünkü değer vermeden birlikte olduğum değil geleceğimi düşündüğüm birisi vardı hayatımda. Uzun mesaj yazma konusundaki yeteneklerimden de bahsetmiştim zaten , güzelinden bi mesajı gün içerisinde ben çoktaan hazırlamıştım bile. idil basit kısa bi mesaj bekliyodu eminim , böylesine bi mesaj alınca ancak 5 dakika sonra yanıt verebildi. Aldığım yanıtların en güzeliydi belkide. Kafasında Noel Baba şapkasıyla çekildiği , yemyeşil gözlerinin yeni yılı saatler öncesinde getirirmişcesine parıldadığı gülümseyen bi fotoğrafı ve altında da güzel bi yanıt. Yılbaşına nasıl girersen öyle geçer derler ya beyler , ben bu sene hiç mutsuz olmayacaktım emin olabilirsiniz.Tümünü Göster
Uykuya fazla dayanabilen birisi değildi benim sevgilim , aradan yarım saat geçmesiyle uyuyakalmıştı bile. Ben o kadar mutluydum ki sabaha kadar fotoğrafına bakıp uyanmasını beklemiştim. Zaten mutluydum , huzurluydum; uykuya ihtiyacım yoktu ki. idil yeterdi herşeyime , beklerdim.
1 Ocak 2011; yeni bir yıl , yeni bir hayat , yeni hayaller , yeni bir okul dönemi , yeni alışkanlıklar ve yeni düşmanlar. Daha senenin ilk gününden böylesine sinir olmak ancak bana özel olabilirdi zaten.
Sabaha doğru göz kapaklarıma hakim olamamış bende uyuyakalmıştım. Arka arkaya gelen mesaj sesleriyle uyandım , mesajın sahibi belliydi; "Aşkımm"
Yeni yılın ilk sabahına benimle gözlerini açtığını belirten güzelinden bi günaydın mesajı. Beyler çok mutluydum be , mutluluğumun nirvanasındaydım yani. Ama bu mutluluk birkaç mesajlaşma sonra yerini büyük bi öfkeye bırakmıştı. idil "Off sinir oldum şu gerizekalıyada , gece Leventcan'da mesaj atmış" demişti. giber misin sabaha mı bırakırsın. Ne Leventcan'ı dıbına koyim ya , bıktım lan her yerde bu binin karşıma çıkmasından. Çocuğun Facebook'una bakayım bi neler var neler yok dedim. Yazdığı durumlar beni daha çok sinirlendirdi;
"Gözlerin bir deniz olsa ben orada kaybolurum"
"Seviyorum ama bilmiyosun (i)"
Ne demek bilmiyosun huur çocuğu , her okul çıkışı buruşuk bi kağıda not yazıp gönderen sen değil misin , her fırsatta belli ediyosun işte. idil'e artık bi çıkışta şunu köşeye çekip konuşacağımı , artık fazla olduğunu böyledim. "Aşkım yapma , ben konuşup halledicem nolur. Aile dostumuz bizim , laf söz olur boşver" diyerek her seferinde savşturuyodu beni. Ciddi ciddi söylediği gibide gidip konuşup tersliyodu , ama çocuk mal abi anlamıyo laftan. -
79.
+3Sinem'le olan samimiyetimiz git gide arttı , yeri geliyo idil'den çok Sinem'le konuşuyo oluyorum. idil'in de haberi var , içten içe bi kıskançlık beslediğini anlamak çokta zor değil. Ama aklında ne tilkiler dönüyosa pek ses çıkarmıyo; şimdilik. Mehmet'le araları yılbaşında bi hayli iyileşmiş , okulun olacağı ilk gün yüz yüze bi konuşmayla durumlar netliğe kavuşcakmış. Oda mutlu napsın , her gün yazan onlarca abazanın arasında sevdiğine kavuşmak paha biçilemez tabii. Benim içinde öyleydi esasında . iyi aklıma gelmişken idil'in facebook şifresini alayımda bi kolaçan edeyim etrafı nedir ne değildir.Tümünü Göster
Okul vakti geldi , araya giren 3 günlük özlem burnumda buram buram tüterken her zaman buluştuğumuz partka uzaktan bana doğru hızlı adımlarla gelişini görmek beni rahatlatmaya çoktan yetmişti bile. Elimde ona aldığım hediye ve bi not var , kızların yanına geçmeden vericem işte gören olmasın. Boynuna taktıktan sonra yapsın şovunu gerisi önemli değil. Yaklaştıkça farkettim ki idil'inde elinde bi paket var. Oda bana hediye almış demek ki , vefalı sevgilim benim be.
Yanıma geldiğinde "naber" geyiklerine girmeden direk kulağına eğilip "Yeni yılımız kutlu olsun sevgilim" diyip hediyesini verdim. "Ama burda aç , kızların yanında değil" Parıldayan gözleriyle bana uzun uzun baktıktan sonra "Al buda senin hediyen , bakalım beğenicek misin" diye elindeki paketi bana uzattı. Beğenmez miyim ya şapşik şey , sen çöp al onu bile beğenirim ben. idil paketi açtı , kutunun ambalajınıda çıkarıp sonunda kolyeye ulaştı. Beyler , idil güldüğü zaman gözleri kaybolan; ama kalan o ufacık aradan gözlerinin zümrüt yeşili ışıklar saçtığını görebileceğiniz bi kızdı her zaman için. Ama bu hediye onu öylesine mutlu etmişti ki gözlerini dahi görememiştim gülümsemesinden. Hemen boynuna takmak istedi , takmasına yardım ettim. Teşekkür etti , karşılık verdim. Bende onun hediye paketini açarak bi karşılık vermek istedim "Dur dur , sınıfta açarsın şimdi açma" diye durdurdu. Ne vardı ki lan içinde , t-shirt - kazak tarzı bişi anlaşılabiliyo ama merak etmiştim yinede. Tamam dedim , kızları almaya gittik.
idil çok mutluydu beyler yanımda , gözlerinden anlaşışabiliyodu bu en azından. Kızları almaya gidene kadar süren yolda bile en az 10 defa uzun uzun gözlerimin içine bakıp gülümsemeye devam etmişti. Hele ki bu hediye olayı aramızdaki bağa bi düğüm daha atmamı sağamıştı. Bu daha başlangıç be sevgilim , benim daha ne planlarım var sana. Sinem ve Ezgi yolun karşısında bizi bekliyolardı. Sinem elinde telefon Mehmet'le mesajlaşmaya devam ederken Ezgi suratsız bi tavırla yoldan geçen bize bakıyodu. Klagib kız selamlaşması , sarılmalar öpüşmeler falan. Ezgi "Selam xxxx" diyip geçtikten sonra Sinem "Kankaa , naber yaa" diye samimi bi tavırla yanımda yürümeye başladı. idil ve Ezgi önden yürürken Sinem'le bende arkadan Mehmet dedikodusu yaparak onları takip ediyoduk.
"Kanka aramız çok iyi yaa , bugün çıkışta dolaşmaya çıkıcaz işte bakalım nolcak. Sana mesaj atıp anlatıcam hepsini zaten , sen benim yaşam koçumsun ahaha"
"Oo iyi bakalım , muhakkak haberdar et benide unutma yalnız. Ya o değilde bu Mehmet'i soğuk ve garip bulan bi tek ben miyim ?"
Ben bunu söyledikten sonra duraksamıştı. Soğuk ve garip mi ? Neden ki der gibi bakarak "Neden öyle dedin ki kanka ya" diyerek devam etti. Anlattım
"Bu çocuğun ortdıbını görüyosun , pek tekin bi tip olduğunu sanmıyorum. Seninle konuşmasındaki tek amaç senin itibarınla tanınmak , kendine çevre sağlamak olmasın ? Böyle düşünen tek kişide ben değilim , muhakkak duymuşsundur"
Haklı olduğumu onaylarcasına başını sallamıştı boynunu yere bükerek. Ama denemekten ne zarar gelebilirdi ki ? Bende her daim arkasındaydım , olursa sonuna kadar arkasında olmazsa da destek olarak yanında olucaktım. Sinem'e aldığım hediye paket halinde hemen cebimdeydi , ama şimdi veremezdim. Öndekilerin en ufak bi arkaya dönmesiyle al başına kıskançlık tribini. Bi yolunu bulurdum elbet. -
80.
+2Okuldan içeri girdik , Barış zaten kapının önünde beni bekliyodu. Yanımda Sinem'i görünce yine bi ayılıp bayılmıştı salak. Her ne kadar sevgilisi olsa da tek dayanamadığı Sinem'in yanına yaklaşmasıydı heralde. Sinem okula girdikten sonra yanımızdan ayrılır zannediyodum , ama bizimle kalmaya devam etti. Daha okula girer girmez sinirlerim gerilmişti amk ya. Leventcan denen oç çevremizde dolanmaya başlamıştı. Lan gidip konuşayım , 1.50 boyu var zaten kulağını çekerim ben bunun. Ama yook . idil'im izin vermiyo. E onun ailesi tabii , bende pek karışamam olaya. Kalsın şimdilik böyle. idil okulun içinde koluma girerek yürümeye başladı , aramız çok iyi. Müdür çıkıp bi kaç bişi geveledikten sonra sınıfa birlikte girdik , ben onların sırasında duruyorum zaten. Sağolsun sınıftaki çocuklarda sever beni , çaktırmıyolarda. idil'i sınıfa bıraktıktan sonra iyi dersler dileyip o tatlı yanağından bi makas aldıktan sonra çaktırmadan Sinem'i kapının önüne çağırdım. Bir dediğimi iki etmez Sinem , benim ona olduğum kadar onunda bana çok vefa borcu var. Cebimden bilekliğin olduğu paketi çıkarıp ona verdim. "Bana onca yardımın dokundu , bunu boş geçemezdim kanka. Al bakalım buda senin yılbaşı hediyen , mutlu yıllar" Ama hediyeyi verirken nasıl tedirginim beyler anlatamam size. Birisi görüp idil' söylese sıçtım ben. Sinem'in gözleri doldu istemsiz bi şekilde , "Teşekkür ederim kankam yaa , hiç beklemiyodum ne kadar mutlu oldum bilemezsin" diye atladı boynuma. Lan bu çok güzel bişeydi , değer verdiğin bi arkadaşını , okulun en gözdesini mutlu edip boynuna atlamasını sağlamak. Ama birisi görse yandığım andı. iyi bari gören falan olmadı da sınıflarımıza dağıldık.
-
81.
+3Barış sebepsiz bi şekilde mutlu beyler , ilayda'dan mı başka bi olaydanmı bilmiyorum ama mutlu işte lavuk. Sınıfın gidişatı iyi gibi ya , idil'le vakit geçirmekten pek sınıfla ilgilenemedim gerçi ama dersler olsun sınıftakiler olsun iyi durumdayız.Tümünü Göster
Gün içerisinde gittiğim tenefüslerde idil'in kolyeye gelen övgüleri doğrudan bana söylenmeye başlamıştı. Cidden beyler , o bembeyaz tenine de ne çok yakışmıştı kolye. Oturup saatlerce izleyebilirdim sevgilimi o gülümsemesiyle. Ama dersler , tenefüsler , hocalar engeldi şimdilik. Ben yanına gidip oturmayı , başını omzuma dayamasını tercih ettim. Gamze artık suskunluğunu bozmuştu gibi , yanımıza gelip sık sık konuşuyodu. Benimlede iyiydi arası , eskileri unutmuştu yani. E madem öyle şu arkadaş grubuna yeni bi kan lazım , senide katalım aramıza Gamze'cim.
Beyler şaka maka şimdi tekrar düşünüyorum Gamze'yi de Güliz Ayla'nın aynadaki yansıması gibi düşünün ya bi insan bu kadar mı benzer amk. Güliz Ayla hayranı biri olarak zevklerim yıllar öncesinden belliymiş Gamze'yi deneyerek. Fazla güzel , fazla soğuk ve fazla "mavi". Gamze'de yılbaşında Sezer'le ne yaptıklarından bahsetmeye başladı. Dediğim gibi , Gamze olgun bir kız gibi davranırken Sezer hala bi ergen gibiydi. Pek iyi geçen bi yılbaşı olmamış yani. Cinsel açıdan anlattığımı düşünmeyin sakın , vakit geçirmekten bahsediyorum. Sonra kolye Gamze'nin de dikkatini çekmiş olacak ki onun hakkında konuşmaya başladılar. Cidden bu kadar şık bi kolye miydi lan bu ? Tamam parası iyiydi , ama görünüşü ? Tartışılır tabii. "Senin zevkinde iyiymiş xxxx , iyi seçmişsin kolyeyi" diyerek devam etti. idil'in her iltifatta gözlerinin içi gülüyodu omzumda yatarken. Ah çalmasın şu ziller , girmesin hocalar derse. Kalalım uzunca zaman böyle , ama yok amk yok şom ağzımı açtım ya hemen çalar zil. Hemde Dil ve Anlatım dersi; Nevra hoca. Tüm okulun illallah ettiği , taktımı takan çektimi çektiren ama bi o kadarda iyi kalpli sert hocası. Bu hoca her zaman dakikti beyler , dakika aksatmaksızın girerdi derse. Ben daha kapıdan çıkmadan hoca girmişti , ve bu ilk karşılaşmamız değildi. Aynı hoca bize de Edebiyat dersine giriyodu. Tanıyodu yani beni , hemde çok iyi tanıyodu. Derste hocayı en çok güldüren , en çok sinir eden; ama bi o kadar da çok seven öğrenci bendim. Oda beni çok severdi sağolsun. Annemden yetkiyi almıştı ki beni akıllandırmak için her türlü yönteme girişirdi; derse almaz , kulak çeker , sınıf içinde laf sokar. Ama sevdiğinden yapardı , bilirdim. idil'lerin sınıftan çıktığımı görürken göz göze geldik , "xxxx , burdasın demek. Seninlede görüşücez , çık bakalım dersine" diye ince ince gülümseyip sert bi tavırla yolladı beni. Haydaa , ne olcaktı şimdi amk -
82.
+3Nevra hoca benim çok sevdiğim bi hocamdı beyler. Anaç tavırlarıyla ben dahil sınıfın çoğuna hakim olmuş , ama bir o kadarda öfke göstermiş; aslında hepimizin iyiliğini düşünüp sert davranan birisiydi. idil'lerin sınıfta nasıl diye sorduğumda orda da durumun aynı olduğunu söylediler. O sınıftaki gözdeside idil'miş , fena sayılmazdı o derste. Neyse
Artık Barış'ta benimle birlikte idil'lerin sınıfına gelmek istiyodu , e onunda arkadaşları var sınıfta. idil'le olan halimizide merak ettikçe (esasında Sinem oluyo bu) gelmek istedi. Tamam dedim , pazartesiden itibaren sende gel amk gör biraz ne var ne yok. Bu arada idil'in hediyesini sınıfta bizimkilerin yanında açtım , beyaz ağırlıklı kırmızı ve mavi çizgileri olan çok güzel bi kazak almış bana. Biliyo zevkimi sevgilim , çokta beğendim. Gelelim asıl olayımıza , ilk buluşmamız... -
83.
+3Aradan bunca zaman geçmiş olmasına , yıllarca arkadaş gibi dışarda takılmış olup ilk kez sevgili olarak çıkışımızın günüdür bu beyler. idil'in ingilizce kursu 12'de biticek , çıkışta onu alıcam Karşıyaka'da gezicez tozucaz falan olayımız bu. Panpalar , içimde öylesine bi heyecan var ki saat 9'da gidip kursun önünde beklemeye başladım ben. idil'in çıkmasına daha 3 saat var , Karşıyaka'da sahil girişinde Amerikan Kültür'ün önündeki oturağa güneşin altında oturdum bekliyorum , kursuda orası zaten. E vakit geçmez , bide Penguen dergisi aldım okurum da heyecanım azalır vakit geçer diye. içimde öylesine bi özlem , öylesine bi sevgi var ki o dakikalar geçmek bilmiyo. Saniyeleri sayıyorum adeta çıksa da kavuşsam sevdiğime diye. Aradan dakikalar , saatler geçti; idil'in çıkış saati yaklaştı. Beklemeye ilk başladığımda bomboş olan çarşı şimdi ana-baba gününe dönmüş kalabalıktan oturacak yer zor bulunuyodu. Gelmesine dakikalar kala yerimden kalkıp yaşlı bi teyzeye yer verdim , kursun kapısına gidip bekleyişe koyuldum. Sesi gelmeye başlamıştı , kalp çarpıntılarım davul misali artmış dışardan duyulur hale gelmişti. Yanında 3 arkadaşıyla çıktı , kızlar beni gördükten sonra fısır fısır konuşmaya başladı. idil yanlarında , önce kızlar gelip "Merhaba xxxx" diye tokalaştılar. Bu planlanmış bi tanışmaydı , çok belli. Önceden bahsedilmiş , idil tarafından ayarlanmıştı. Bende aynı şekilde samimiyetle selam verdikten sonra kızlar idil'le vedalaşıp gittiler. Kaldıkmı başbaşa idil hanım , bakalım ne tak yicem bundan sonra.Tümünü Göster
Ders nasıl geçti muhabbetleri geçtikten sonra yürümeye devam ederken telefonu çaldı , arayan Filiz hala. Eczane'de işlerin yoğun olduğunu , kurstan çıkar çıkmaz eczaneye gitmesi gerektiğini söyledi. idil bozuldu , ama kabul etti itiraz edemeden. Ben idil'den daha çok bozuldum tabii. Ama yinede bi fırsat yaratmak için uğraştım.
"Gidiceksin bari bi yemek , bi waffle falan yiyelim olmaz mı ?"
"Yemeği kızlarla atıştırdım ya , pek iştahım yok. Waffle da ağır gelir şimdi , karnım ağrıyo zaten"
Her teklifim redle geri dönmüştü , elimde başka silahımda kalmamıştı. Çarşının başından sonuna kadar hiç konuşmadan yürüdük. Metro durağına geldikten sonra vedalaşıp ayrıldık. Beyler , öylesine kötü bi haldeydim ki sizlere anlatamam. Sen gece bir dakika uyku uyuyama , sabahın köründe kalkıp hazırlan ve heyecandan saatlerce kursun önünde bekle , idil hanım çıkıp sana yalnızca 5 dakika ayırabilsin. Çok kötüydüm çok , içimdeki şey sinirmi yoksa üzüntümü çözme fırsatım yoktu şu ruh hali içinde. istemsiz ağlamaya başladım eve giden yol boyunca , ne otobüs ne metro yaya gitmek istedim biraz kafam dağılsın diye. Yol boyunca kendi kendime tekrarladığım tek şeyse şu oldu;
"Tarkan olsaydı eczaneye gitmeyip gezerdin ama"
Sinir-üzüntü karışık bi tavırla Yahya'yı aradım. Gelseydide iki laflasaydık , kafam dağılsaydı bari. Hem biz bir araya gelince sağlam eğlenirdik , günümün devamı öyle geçseydi madem. Geldi , Bostanlı'ya geçtik. Öylesine süslenip püslenerek çıkmıştım ki idil'le buluşmaya Yahya'ya dalga konusu olmuştuk."Bu ne lan bayramlıklarını giyip çıkmışsın kızla buluşmaya ahaha" Şerefsiz , iyi dalga geçti ama neşemide yerine getirdi. idil'e mesaj atmadım , onun atmasını bekledim. Oda atmadı henüz. Aradan 1.5 saat geçmişti oysa ki , atardı demiştim ben. Yahya'yla sahilde gezdikten sonra geçtik bi cafe'ye oturduk. Bi kaç bişi içsek düzelirdi belki moralim , hem mesaj gelmesi için beklemesi daha kolay olurdu. Aradan zaman geçti yengem aradı , "börek çörek yaptım Yahya'yıda al gel annende burda" diye. Bizim aile Yahya'yı evlatlık edinmiş gibiydi beyler. Anaokulundan beri birlikte büyüyünce sahiplenmişlerdi evlat gibi tabii. Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmez , her yere birlikte giderdik. Gittik yengemlere , ama yol boyunca gözüm telefonda belki mesaj gelir diye. En sonunda mesaj geldi
"Bebeğimm" -
84.
+4Her ne kadar içimi ısıtabilecek bi mesaj olsa da ona karşı olan sinirim bi türlü geçmemişti. Aklıma sürekli Tarkan denen huur çocuğu gelmiş atlatamamıştım bu durumu. Sinir bozucuydu evet , ama bu bariyeri atmam lazımdı artık üzerimden. Normalde bu mesajla aşka gelir sevgi sözcüklerine başlardık , ama bu sefer soğuk davranıp yalnızca "Efendim" diyebildim. Anlaması lazımdı biraz , ilk buluşma dediğin böylesine basit olamazdı. Tamam , belki fazla tepki gösteriyorum. Belki halası çağırdığı için cidden hayır diyemedi. Ama bende boş değildim be , ilk buluşmaydı ve heyecandan ölmek üzereydim ben. Bi kaç normal mesajlaşmanın ardından tartışmayı başlattım . haksız olduğumu söyleyip tepki gösterdi. Esasında haklıydı abi , ses edemezdim. Ama triplere girip sustuk. O gün hiç konuşmadık , akşam bi mesaj bi belirti bekledim ama olan biten bişi yoktu. Biz o esnada Yahya'yla pastaları börekleri gömmeye başlamıştık bile.Tümünü Göster
O gece Yahya evine giderken annemle ben yengemlerde kaldık. Bu arada çapraz apartmanda oturuyo beyler , yürüsen 1 dakika bile sürmeyecek mesafe bizim evle arası. Ama kalalım diye ısrar gelince kaldık. Tüm gece idil'in fotoğraflarına baktım ki acaba kendini affettirir mi diye. Gece bişi olmadı , ama sabah ilk günaydın mesajı ondan geldi. Soğukluğunu birazda olsa üzerinden atmış gibiydi , ki bende öyle sayılırım. Nedir dedim bugünkü planın , yinemi halanla takılcaksın. Laf sokuyorum arada tabii , ama boşa gidiyo. Forum Bornova'ya gideceklerini söyledi , kuzenimi gazladım "Hamdi abim bugün bi Forum yapalım ya" diye. E gezmeyede müsaitiz , kalktık gittik idil'lerin çıkacağı zamanda. Sağa sola bakınıyorum belki görürüm belki burda içime su serpilir diye. Ama göremiyorum. Collezione'a girdik , bizimkiler bi kaç bişi bakıyo kendilerine. Bende bakıyorum , ama aklım hala idil'de. Elimde telefon "Nerdesiniz , napıyosunuz" diye soruşturuyorum hala. Tam mesajı gönderecekken başımı kaldırmamla idil'le göz göze gelmem bir oldu , durmuş karşımda beni seyrediyo gülümseyerek. Yanında halası , kardeşi , babası , annesi falan var. Aile gezmesi yani. Bizimkileri görünce selamlaşıp konuştular , ben o esnada Kemal amcaya önceden yakalanma pgibolojisinden midir nedir kolonun arkasına geçtim saklaıyorum. idil kıs kıs gülüyo uzaktan bana bakarak , ama bu karşılaşma inanın herşeyi unutturmuştu bana. Planlı olarak buluşmak yerine böylesine ansızın karşılaşmak beni çok daha mutlu etmişti. Dikkatimden de kaçmıyo , kolyem hala boynunda idil hanım. Gülüşüne kurban olurum senin ya , uzaktan uzaktan gülümseyip durma öyle saniye saniye eriyorum ben burda. -
85.
+1Selam beyler
Okulum sonunda bitti , izmir'e döndüm ve hikayeye devam etmek için bi sabırsızlıkta yok değil içimde. Bugün biraz dinlenmeme müsade edin , yarından itibaren aradaki boşluğu kapatmak için çook hızlı bi giriş yapıcaz.
Sağlıcakla kalın -
86.
+1Evvet beyler , başlıyoruz. Unutanlar ya da hiç başlamamış olanlar varsa hızlı bi şekilde bizlere yetişebilirler. Ramazanda başka türlü vakit geçmez , sahurda da devam ederiz böyle. Takip edeni az ama öz kişiler. Umarım pek çok kişiye ulaşır yazılarm.
Şimdiden iyi okumalar dilerim beyler... -
87.
+2Bozukluklarla geçen bi haftasonunun ardından bu sürpriz buluşma (karşılaşma) aramızdaki buzları çoktaan eritmişti bile. Pazartesi güzel geçicekti geçmesine. Ama bugün yaşadığım öylesine bi talihsizlik vardı ki , hiç unutulmayacak cinstendi.Tümünü Göster
O gün idil'lerin ilk dersi Coğrafya , yani benim hem sınıf hemde coğrafya hocam olan; aynı zamanda yılbaşı hediyemi aldığım Rıdvan hocamın. Mesajla haberdar etti slayt odasında olacaklarını , sınıfta görüşürüz muhabbetleri falan oldu geçti. Benimde kafamda slayt odasının önünde onu karşılayıp sürpriz yapmak var (saçma salak hevesler işte). ilk ders geçti , kendi sınıfımda bizim çocuklarla takıldım. idil'ler 2. ders çıkacaklar çünkü. 2. ders hoca dersi zil çaldıktan sonra birkaç dakika daha uzattı. Neymiş , bu konu çok önemliymiş yarım kalırsa olmazmış. Ya hocam , emin olun Servet-i Fünun bu kadar önemli olmamıştı hayatımda. Ama bırakında gideyim artık , yetişmem gereken bi çıkış var. Bu arada slayt odası dediğim yer binanın dışında başka bi binada. Koşa koşa oraya yetişmem lazım yani.
Biz en üst kattayken yetişmem çok zordu beyler. koşuşturmam , hatta uçmam lazımdı ki yetişebileyim. Göz ucuyla pencereden baktığımda idil'lerin sınıftan çıkmış bahçede yürüdüklerini gördüm. Lan bari kapı önüne yetişseydim amk , koşmaya başladım. Merdivenlerden hızla inerken o olay yaşandı. Evet , tahmin edebileceğiniz gibi 2 sıra merdivenden taklalar atarak aşağı uçmuştum.
Koridor kalabalıktı , gerek hocalar gerek öğrenciler hepsi var abi. Başıma üşüşen üşüşene , toplanan toplanana. Gözlerim karardı ve gözümü açtığımda merdivenin birinde ters bi vaziyette yatmaktaydım; bi bacağım duvarda diğeri merdivenin başında falan. Merih hocam başıma gelmiş "Noldu sana oğlum , kendindemisin ? Nefes alıp ver bakim" diye konuşmaya devam ediyodu. Abi iyiyim , bişeyim yok. idil'e yetişmem lazım benim. Ulan tamda onların sınıfının olduğu kata yuvarlanmışım be , kötü olmuş aslında. Kaç dakikadır yatıyodum acaba , çoktaan sınıfa gitmişlerdir. Bu düşünceler aklımda dönüp dururken idil ve arkadaşlarının geçtiğini göz ucuyla görmüş oldum. Başıma üşüşen kalabalığa pek aldırış etmemişlerdi. Ama yanındakilerden bi tanesi "xxxx mı ya o ?" dedikten sonra idil'in de dikkatini çekmişti. Yanıma geldiler , yarı güler bi halde. Onların o halini görünce bende gülmüştüm abi yalan yok. Başımda toplananlarda gülmeye başladılar , hoca dağıttı bunları. idil ve Ezgi kaldı başımda sadece , gerisi "Geçmiş olsun moruk , dikkat et kendine" benzeri telkinlerle dağılmışlardı. Hala yatar bi haldeydim , sol bileğim ağrı içindeydi. Ama idil yanımdayken mutluydum yinede. Başımı kaldırıp gülerek idil'e bakarak "Aşkım naber ya" dedim. Göz göze geldik , güldü. "Nereye yetişmeye çalışıyodunuz böyle xxxx Bey , ne aceleniz vardı acaba ?" diyerek beni ayağa kaldırmaya giriştiler. Ayağımın üstüne ciddi anlamda basamıyodum. Bi kolumu idil'in omzuna , diğerini Ezgi'nin omzuna atacakken ilkokul arkadaşlarımdan birisi olan Buse geliverdi yanıma "Geçmiş olsun kanka , noldu sana böyle ya" diyerek. Ezgi gitti , diğer kolumuda Buse omzuna aldı. Olanları anlattım , idil'e yetişmeye çalıştığımı , o sırada merdivenlerde bi talihsizlik yaşadığımı söyledim. Güle güle beni sınıfa çıkarmaya giriştiler , bu sırada idil ve Buse de tanışmış oldular tabii. Sınıfa çıkmak bahane , kolum idil'in omzundayken o fırsatla iyi sarıldım onada. Ulan acınası haldeyim ama yinede mutluyum be , idil'in hayatıma kattığı pek çok katkıdan sadece bi tanesiydi işte bu. -
88.
+2Sınıfa çıktık , Buse'nin sınıfı zaten bizim sınıfın yanıydı. "Ben sizi baş başa bırakayım artık. Geçmiş olsun kanka , dikkat et kendine" diyip "Tanıştığıma memnun oldum" diyerek idil'le tokalaştıktan sonra sınıfına gitti. idil ilk kez sınıfıma gelmişti , böyle olmasını istemezdim tabii ama mutluydum yinede. Sınıftakiler toplandı başıma , olaydan haberleri olmuş. Dalga geçmeler , laf sokmalar gecikmeden hemen başladı tabii. Arada "Sen bu çocukta ne buluyosun yenge yaa" idil'e pas atanlarda yok değildi. Gülüşmeler güzel giderken ders zili çaldı , idil'in gitmesi gerek tabii. Düşüş anında dağılan saçlarımı düzeltip "Bugünlük gelme bizim sınıfa , ben gelirim senin yanına" diyip gitti. Tüm gün ? idil gelicekti ? Bizim sınıfa ha ? Abiii çok güzel bişi değilmi ya bu.
Düştüğümü gören hocalardan bi tanesi girdi derse , gırgır şamata bi adamdı oda. Dersin yarısı benimle geçilen dalgalar ve idil'den bahsetmekle geçti tabii. Memnundum bu durumdan. Sinem mesaj attı "Kankaa çok geçmiş olsun nasıl oldun" diye. Dur onuda çağırsaydım bu tenefüs idil'le birlikte. Barışımın kalbi dursaydı biraz , gelsin gelsin
Tenefüs oldu , idil'in sınıftan tanıdığım pek çok kişi geldi. Ulan sanki ameliyat olduk amk nedir bu geçmiş olsun sevdası. Olay tabii dalga geçmeye gelmek ama bende kendimle dalga geçtiğim için bi alınma durumu olmaz tabii. idil bi tarafıma Sinem bi tarafıma oturdu. Gözlerimi Barış'tan alamıyorum beyler inanamazsınız. Her ne kadar cool görünmeye çalışsada sıraya çarpması , Sinem'in söylediği her şeye yersiz gülmesi falan. O anları unutamam be , belli etmesemde sağlam gülmüştüm. -
89.
+2Artık merdivenleri inip çıkarken daha çok dikkat ediyorum. Hala da öyle , üzerime bi alışkanlık yapışıverdi. Ama o son düşüşüm olmadı tabii ki. Oraya ilerde gelicez.
Bundan sonra idil'lerin sınıfına giderken yalnız gitmicem , bi kaç sefer Barış'ta gelicek benimle. Ne de olsa oda sınıfını benim kadar tanıyo sigara ortamından. Ertesi gün idil her ne kadar "Bugün çıkma sınıfından , ben gelirim seni görmeye" dese de ben gitmeye devam edicektim. Bu sefer Barışta benimleydi. Merdivenlerden inene kadar yanımızdan gelip geçenler "Dikkat et başkan , bi taklayı daha kaldıramazsın" diyerek geçiyolardı. Samimi insanlardı , seviyodum be. idil'lerin sınıfına gelirken yolda Sinem'le karşılaştık. "Ooo ayaklanmışsın kanka , idil'in yanına mı ?" dedi. E heralde idil'in yanına , başka ne olacağdı. "Bende Mehmet'in yanına gidiyorum , tartıştık biraz yine. Anlatıcam sana bunları hadi görüşürüz" diyip gitti. idil kapının önünde karşıladı beni. Elimden tutup apar topar sıraya oturttu. Abi o kadar ağır değildim ki ben , neyse. Yanıma oturup nasıl olduğumu sorarken Barış'a dönüp "Sene neler yapıyosun ?" diye sordu. Bi dakika lan , ben sizi tanıştırmamıştım ki daha tam anlamıyla. Barış'tan da yanıt gecikmedi "iyidir ya nolsun , görüşemedik seninle de ne zamandır" Görüşmek ? idil ? Barış ? Nasıl lan , ben sizi tanıştırmadım ki olm daha -
90.
+1O an beynimden vurulmuşa döndüm. ikisinin de gözlerinin içine sırayla bakmaya başladım , bi idil'e bi Barış'a. Nerden tanışıyodunuz siz , benim neden haberim yoktu ? Neler dönüyodu olm burda.
"Siz tanışıyo muydunuz ya ? Benim neden haberim yok ki bu durumdan ?"
ikiside bana doğru dönüp anlatmaya başladılar. Önce idil atıldı;
"Küçükken sizin yan apartmanda oturan Alev hocadan matematik dersi alıyoduk biz. Ben , Sergen , Gülşen ve Barış. Barış'la ordan tanışıyoruz biz"
Sonra Barış devam etti;
"Evet kanka , kursta yengeyle birlikteydik. Bunlar üçü birlikte pek bi gıcıklardı bana , aralarına almazlardı ya gıcıklar. Bizde dersi dinlicez diye kaynatır oyun oynardık."
Sonra kendi aralarında o günlerde yaptıkları muzipliklerden bahsettiler. idil ve Sergen'in asansöre su dökmeleri ve suçu Barış'ın üstüne atmaları , Barış'ın her fırsatta Gülşen'e yazılma çabaları falan. Sanki ben orda yokmuşum gibi. Hata mı etmiştim olm ben Barış'ı getirmekle. Kıskanmıştım. Sevgilimi en yakın arkadaşımdan delicesine kıskanmıştım. Ama belli etmemem lazımdı. Tenefüs zili çaldı , Barış ve ben sınıfa çıktık. içime bu şüphe , bu kuşku neden düşmüştü ki durduk yere ? Yok artık , kıskançlığında bi boyutu var. Bunun için Barış'la alakamı kesecek değildim tabii ki. Ya da öyle miydi ??? -
91.
+2Barış'a sınıfa çıktıktan sonra olanları bana baştan anlatmasını istedim. En azından içim bu şekilde rahatlayacaktı. "Kanka ders çalışıyoduk işte birlikte. Yanımızda Gülşen ve Sergen de vardı. Tanıyosun onları dimi ?"
Evet , onlarıda tanıyodum. Sergen idil'in neredeyse doğuştan bu yana süregelen en yakın arkadaşı. Yan komşuları oluyo , tanıyorum yani çocuğu. Biz buraya taşınmadan , ben hayatına girmeden önce var olan birisi. Kıskanılacak tarzda bi çocuk. Sarışın , gözler masmavi. Ama idil için Mert'ten (idil'in erkek kardeşi) farkı yok. O açıdan rahatım yani biraz. Gülşen'de arka mahallede oturan ama çocuklukta idil'le vakit geçiren sessiz sakin bi kız. Artık fazla görüşmezler her ne kadar aynı mahallede olmaya devam etselerde.
Ama Barış , geçmişimizin bi ucunun Barış'a dokunacağını hiç bi zaman hayal etmezdim. Çünkü biz Barış'la tanıştığımızda daha buraya yeni taşınmışlardı. Öncesi olduğunu tahmin bile edemezdim yani.
Ama işkillenmem gereksizdi ya. Barış benim can dostumdu , bana sadıktı , en yakınımdı. Bana karşı bi yanlışı olmazdı. eza idil'in de öyle... -
92.
0iyi geceler beyler. Sahurcu tayfa burdaysa devam ediyorum. Okuyan yoktur bence ama olan olursa selam olsun onlarada...
-
93.
+1Barış , can dostum , güvendiğim nadir insanlar arasında en önce gelen kişi. Ama böylesine bi haber alınca aklımda soru işaretleri oluşmadı değil. Barış zamanında çok yavşak bi insandı , tanışmadan önce bana yaptığı yanlışlarda vardı. Tanıştıktan sonra düzeltti kendini , özürde diledi benden. Ama bu olanlarda tanışmadığımız zamana denk geliyodu. Ya yine bi yanlışı olduysa. Belli etmesemde inceden inceye bunu araştırmam lazım.
Okul çıkışı idil , Ezgi ve ben birlikte döndük eve. Ezgi yine her zamanki gibi konuştuğu çocuklardan bahsedip durdu. Yolumuz gereği önce Ezgi'yi bırakırdık eve , sonra idil ve ben devam ederdik. Bu sefer Ezgi gitmedi eve , "Ay idil unuttun mu bugün işimiz vardı ya seninle"
Ne işleri vardı lan bunların , Ezgi neden telefonunu sürekli idil'e gösteriyodu. Kıllanmaya başladım bak amk.
Bizim evin önüne geldik , banklardan birine oturduk. Ortada idil , solunda ben sağında da Ezgi oturuyodu. idil'e yaklaşıp "Hayırdır olay nedir ?" dedim. idil anlatmaya başlayacakken Ezgi atıldı konuşmak için;
"Ay xxxx şimdi benim konuştuğum bi çocuk var bunun adı Sülo. idil'e de gösterdim resmini , bu bana yazdı konuşmak istedi. Ama güvenemiyorum çocuğa tekin bi tip değil. Daha siz çıkmaya başlamadığınız zamanlar idil'le ben Karşıyaka'ya gittik çocukla buluşmaya. Buluştuk , hatta elinde gülle geldi. idil'de tanıştı Sülo'yla , ama pek sevmedi tabii. işte şimdi idil'den çocuğa mesaj atıp yalandan yavşicaz. Bakalım tepkisi ne olucak idil'e karşı. Beni aldatıcak mı , yoksa sadık mı kalıcak."
Bu nasıl , ne kadar saçma bi plan lan. Benim sevgilimi mi yem ediceksiniz Sülo denen dızzonun teki için. Sinirlenmiştim , ama Ezgi'ye patlamamalıydım. Elinde beni yakacak çok büyük kozlar vardı çünkü. "iyice saçmaladığınızın farkındasınız dimi ? Şimdi çocuk idil'e sararda rahatsız etmeye başlarsa al başına belayı. Durduk yere katilmi ediceksiniz beni siz" diye çıkıştım. idil'de bu durumdan pek memnun değildi , ama Ezgi zorla diretiyodu belli ki. "idil yapma , kimi seçeceği zaten belli" diye eğilip kulağına söyledim. "Amaan bişi olmaz xxxx , merak etme eğer öyle bişi olursa ben ağzının payını verip yollarım zaten" dedi Ezgi. Sinirliyim , ama elden bişi gelmiyo beyler deliricem. -
94.
0idil'in attığı mesajları okuyorum , Ezgi zorluyo şunu yaz bunu yaz diye. "Şimdi Ezgi'yle berabersin ama bende hoşlandım senden , Ezgi'yi mi seçerdin yoksa beni mi ?" yazmaya başladılar. Bizim dızzo yemi kaptı tabii hemen. "Boşver Ezgi'yi ya seni seçerdim tabii , o gözleri kim seçmez" Vay yavşak , Ezgi'yle buuşmaya gelip idil'in gözlerinide kesmişti demek ki. Anasını gibicem beyler.
Cevabı aldıktan sonra Ezgi idil'in telefonundan Sülo'yu silip engelledi. Bundan sonra hiç bi şekilde ulaşamazdı. "Ben anlayacağımı anladım , şimdi sıçtım ağzına Sülo. Teşekkür ederim bebeğim , hadi ben kaçtım daha şu salaktan ayrılıcam" diyip kalktı Ezgi. idil ve ben kaldık bankta baş başa. Ama bizimde kalkmamız gerekti artık , konu komşu gören olur Kemal amcadan darbe yememek lazım. Ben yine el sallayıp gidilen bi veda olucak zannederken kollarını boynuma sarıp yanaklarımdan birer öpücük alıp gitmişti. Sonunda; günler sonra , aylar sonra beklediğim şey hiç bir çaba sarfetmeden olmuştu. Lan nasıl mutluyum anlatamam. O akşam ben eve merdivenlerden çıkmadım ama , direk balkona kondum kanatlanıp öyle bi mutluluk vardı bende. Karmaşık ve sinir dolu geçen bi gündü , ama bitişinin böyle olması; olağanüstüydü lan heralde.
Vakit yaklaşıyo beyler , ilk buluşmanın telafisi olarak bu haftasonu 2. kez buluşuyoruz. -
95.
0Artık ilk "yanaktan" öpücükle birlikte bi kademe daha atlanan ilişkimizde herşey çok güzel bi şekilde ilerlemekteydi. Gerek sınıfa gelip gitmeler , gerek arkadaş ortamıyla kaynaşıp onlardan biri gibi olmalar. Herşey çok iyiydi. Barış'ta artık benimle geliyodu , ama idil tarafından takılacak bi durum yoktu. "iyi günler yenge" diyip diğer çocukların yanına geçiyodu , kendi geyik muhabbetleri kendi aralarında dönüyodu. Bense idil'in yanında sarmaş dolaş oturuyoduk el ele kol kola. Çevremizde oturan kızlara yerli yerinde yaptığım espiriler , Gamze'yle olan atışmalarım , idil'e inceden ettiğim iltifatlar sınıfın gözünden kaçmıyodu. Sinem'le konuşmamız son hız devam ediyodu evet , ama her tenefüs Mehmet'in yanına gitmekten benimle sınıfta pek görüşemiyodu. Hem idil denen bi kıskançlık abidesi var dıbına koyim nasıl görüşeyim ben Sinem'le.
Bu arada idil'in sevdiği bi kaç parça vardı sürekli mırıldanıp durduğu. Onları çalıp ona bi jest yapabilmek için gitara başlamıştım bu arada. Daha ilk günlerim , parmaklarım su topladı. Ama geçecek tabii , ilerde güzel planlarım var. Bir diğer can dostum Yahya'da durumlar karmaşıktı esasında biraz. Ecem'le yine bi atışma bi kapışma halindeler. Ve Ecem'de benimle konuşmuyo artık. Neymiş , objektif düşünerek yorumlayamıyomuşum durumlarını her seferinde arkadaşımın tarafını tutuyomuşum. Yahu yok öyle bişi. Yine bi ara sahil yapmak lazım; kafaları dağıtmak , kendimizi toplamak , mutlulukları paylaşmak , güzel hayaller kurmak lazım. Hem bu arada benim bi ara Yahya'yla Barış'ı da tanıştırmam lazım. Ulan ne ekip olur bizden be.