/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 1.
    +47 -5
    Ne zamandır yazmak istediğim ama bi türlü yazamadığım şu hikayemi yaşadığım birkaç olayla sıcağı sıcağına yazmak istiyorum beyler. Benim sizlerden başka kimsem yok çünkü adamakıllı dertleşeceğim. Katılmak isteyen panpalarım olursa bu hikayeme çok mutlu olurum , yazmaya başlıyorum.

    Bu oturduğumuz mahalleye yeni taşınmıştık. izmir'in çok nezih bi semtidir burası. Saygı sevgi içinde bir arada yaşar herkes. Ki izmir'i ve burda yaşayan göçmenleri bileniniz varsa az biraz hayal edebilirsiniz. Bizde göçmen mahallesine taşınan Türkler olarak tanışıp kaynaşmak adına taşındıktan birkaç gün sonra çevre evlere gezmeye çıkmıştık. Daha çok uzağa gitmeden hemen karşı komşumuzla karşılamamız yetmişti zaten hayatımı değiştirecek adımı atmam için. Daha ufağım , yaşım 6. Aşktan meşkten anlaşılacak bi yaş değil. Ama kapısının önünde ip atlamaya çalışan o zümrüt gözlü kızı görmem yetmişti burayı sevmem için.
    ···
  2. 2.
    +8
    idil'miş beyler adı. ilk tanıştığımız onlar oldu şu koca mahallede. ilk oyun arkadaşım , ilk sevdiğim , ilk sinir olduğum , ilk aşkım... Hepsi oluverdi zamanla. Hayal meyal hatırlıyorum ufaklık zamanlarımı , benden 1 yaş ufaktı o. Ben anaokuluna gider gelir kalan vaktimde de onunla oynardım. Çok gıcık etmişliğim , saçını çekip kaçmışlığım oldu. E hepsinin sebebi dikkat çekmek değilmi zaten. Aradan yıllar geçti , ilkokulun hatrı sayılır yıllarını atlatmışken ben mezun olup liseye geçmek üzereyim. Oda 8. sınıfa geçicek tabii. Ailelerde öylesine yakın ki hiç ayrılmıyoruz birbirimizden. Fakat ilkokulumuz ayrıydı o sıralar (adres tutuyo tutmuyo mevzusu panpalar , hala vardır öyle şeyler). Dışarda hep birlikteyiz ama okulda neler oluyo bilemiyoruz tabii. Sevdiğimi söyleyemem o zamanlar , çünkü başka kızlarla da takılıyorum deniyorum falan (ufak ergeniz lan salak salak geziyoruz işte "çıkmak" adı altında). Keza idil'den öyle bişiler görmüyorum. Aksine ben birileriyle konuştukça kıskanabiliyo. Birbirimiz arasında bi çekim , bi istek var ama sevgi adını koyamıyoruz henüz buna. Sonrasında idil'de birisinden hoşlanmaya başladı; Tarkan. işte o zaman anladım bende ona karşı boş olmadığımı.

    Dersleri bırakıp deliler gibi birisini düşündüğünüz , acaba ne yapıyodur şu anda dediğiniz oldumu beyler ? Önünüzde gibimsonik SBS denen bi sınava hazırlanırken aklınızdan çıkmayan birileri oldu mu ? Benim oldu , hemde yanında Tarkan denen bi lavuk varken. işte içimdeki duyguya o zaman isim koyabilmiştim ben her ne kadar belli etmek istemesemde.
    ···
    1. 1.
      0
      Hic sorma be pampa
      ···
    2. 2.
      0
      Hic sorma be pampa
      ···
  3. 3.
    +7
    Hiç huyum olmayan bi şekilde okullarının çıkışına gittim ben daha erkenden çıkıp. Sırf Tarkan denen lavuğu görebilmek , nasıl bi cins olduğunu öğrenebilmek için. Yakışmıyo beyler , yakıştıramıyorum onları yan yana görünce. Saklandım , yanlarınada gidemedim. Uzaktan seyrettim sadece. idil ona karşı boş değildi tamam , ama isteklide değildi onunla yürürken. Böyle olacak iş değildi. Her akşam geldiğinde görüşürdük zaten , bu konu yine görüşülmeliydi. Yoksa züt kadar boyumla daha 8. sınıfa gittiğim halimle kıskançlıktan kendimi bitirebilirdim.

    Akşam bozuk bi yüz ifaesiyle geldi , normalde dersanede olmam gerekirken karşısında olunca küçük hesap sormalar başladı "neden dersanede değilsin sen" diyerek. Diyemedim ki seni seyrediyorum , takip ediyorum diye. Yalan söyleyip geçiştiriverdim , ama kafa çok çalışmadığından olsa gerek direk belli ettim; "Tarkan'laydın heralde sende"

    Yüzü bozuldu , yanıt vermedi. Başta benim yaptığım gibi oda geçiştirdi. Ben konuşmama devam ettim;
    "Çocuğu pek tekin bulmuyorum idil ya , çevresi kötüymüş sana göre değil. Konuşmasanmı sen onunla ya boşver"
    Çocuğu daha kendisi bile bu kadar tanımazken söylediklerim onları araştırmış olmamı belli etti tabii. Facebook'u kullandığımız ilk zamanlar abi , profiline baktığında ne paylaşım yaptıysa ona göre yargılıyodun insanları (ki hala öyle yapan andavallar var). Söylediklerim aslında hoşuna gitmiş gibiydide , ilgilenmem onu sevindirmişti. Yanıt verdi gecikmeden;
    "Çağla'yla buluşmicakmıydın sen bugün , öyle anlatmıştın dün"
    Ne yanıt versemde kendimi belli etmesem derken telefonu çalmıştı. Arayan babasıydı , Kemal amca. Yanıt almamı beklemeden hadi ben kaçtım diyip girmişti evinin bahçesine. Ben ne yapmam gerektiği sorusuyla kalakalmıştım.

    Sahi , bide Çağla vardı. Onu napıcaktım ben ?
    ···
  4. 4.
    +5
    idil'in kişilik ve tipinden bahsedeyim birazda beyler, hikaye böyle devam etsin madem.

    Başlıkta bulunan esmi sırf idil'e benzediği için seçip koydum. Biraz burdan feyz alınabilir. Bembeyaz bi ten rengine sahip , gördüğünüz anda dalıp kaybolmak isteyeceğiniz derinlikte göz rengi var. Ben yıllarca öylesine daldım ki etkisinden hala kurtulabilmiş değilim , her ne kadar ayrılmış olsakta. Gözleri kıyafetine göre yeşil ya da mavi olabiliyo (ama ağırlıkla zümrüt yeşilinde kalıyo). Balık etlidir kendisi; ufakkende böyleydi şimdide böyle. Boyu Türk kızlarının geneline bakacak olursak stabildir , 1.65-1.68 kadar. Öyle bi gülüşe sahip ki beyler anlatırken dahi şu anda klavyeye sırıtarak yazıyorum bu yazıyı. En mutsuz insanı bile tek bi gülüşü , tek bi bakışıyla hizaya getirip gülümsetebilirdi denebilir. Aradan onca zaman geçti , ama sesi hala ilk günkü gibi kulaklarımda , silinmez. Bide gif ekleyeyim görsel zenginlik olsun neye benzediği hakkında;



    .



    .


    ···
  5. 5.
    +8
    Bu kısımları biraz geçiyorum beyler. Özet olarak Tarkan bininden zorda olsa ayrıldı , Araya yaz tatili girdi ve biz uzunca bir süre konuşmadık. Görüşmedikte tabii ki. Ben SBS sınavına girip güzel bi puan elde ettim , izmir'de güzelde bi liseye gittim. Mahallede her ne kadar karşılaşsak ya lise zamanıda pek konuşmuşluğumuz olmadı. Çünkü tartışma Tarkan ve kıskançlığı aşıp benim yaptığım hatalara gelince ağırlaştı ve söylenmicek şeyler söylendi. Lise zamanında çok kızla da takıldım , haberide oldu. Ama geri dönüp benimle konuşmasına ya da kıskançlık belirtisine sebep olmadı. Geldik asıl hikayenin başladığı yere; aradan geçen 1 seneden sonra onunda benim olduğum liseye gelmesi ve Facebook'tan yeniden etkileşime geçmemiz. Başlıyoruz...
    ···
  6. 6.
    +8
    Aradan uzunca vakit geçmiş , konuşmamız samimiyetimiz böylesine körermişken benim okuluma geldiğini öğrenmek beni sevindirmişti tabii. Güzel fırsattı eskilere dönmek için. Hele ki doğum günümün yaklaşıyo olması bunu katlayan etkendi.

    Okulda pek çok kez karşılaştık , yanında ilkokuldan tanıdığım Elif ve Sinem vardı. Bunlarda fena güzellikte ateş eden kızlar beyler , ilerde ilişkilerimiz artacak bunlarla. Kızlar beni henüz tanımıyo tabii , idil'le bakışmalarımız uzun sürdükçe kızlarda farketmiş olacak ki aralarında fısıldaşıp sınıfa çıkıyolardı bahçeden. Ama ne bende gidip konuşacak cesaret vardı ne de idil'de o istek.

    Beyler eskiden muhakkak sizde yapmışsınızdır "profil resmimi beğenir misin" rezilliğini. Evet , ne yazık ki bende yaptım. Üstelik bunu gittim idil'e yaptım sırf dikkat çekebilmek için. Bi akşam profil resmimi değiştirmişken idil'e mesaj attım; "profil resmimi beğenir misiniz idil hanım" yanıt gecikmedi "tabiiki xxxx beycim" ve beğenmişti. Bu konuşma dahi buzların azda olsa erimesine sebep olmuştu. Konuşmanın devamı gelebilirdi , ama getirmedim. Yüz yüze konuşmak çok daha iyi olurdu. Ama ertesi gün yaşanacaklar çok kolay şeyler değildi.
    ···
  7. 7.
    +26 -1
    Olm o değilde kendi kendime konuşuyo gibiyim , hiç takip eden okuyan yokmuş gibi. Ses seda da çıkmıyo kimseden. Hikaye burda bi duraklasın , iki kafa dağıtmaya çıkayım ben. Eskileri hatırladıkça bi fena oldum , bi bostanlı havası alır iki biramı içer gelir daha güzel yazarım...
    ···
    1. 1.
      0
      13 şuku var panpa yetmez mi devam et
      ···
    2. 2.
      0
      2 birayı kaç saatte içtin teyzoğlu be
      ···
  8. 8.
    +9
    Aradan 1 gün geçti , ilginizin artması beni sevindirdi dostlar. Yorumlarınızı okurken çok mutlu oldum sağolun binler , boşa anlatmayacağımı anladım.

    Dün 2 bira içip geleyim dedim sahilde ama iş uzadı fazla içmiş oldum. Dün geldiğimde kafam bayağı sağlamdı yazamadım. Burdan devam edeyim dedim. Birkaç soru gelmiş onları yanıtlayayım önce;

    -Hangi lise olduğunu söyleyemem amk o zaman ifşa olurum , oturduğum ilçede bizi tanımayan yok. Zaten isim verdim ürkmüyoda değilim tanıdık çıkıcak diye.

    -Sonunda ayrılık var biliyoruz diyen var. Be dıbına koduğum başlıkta yazıyo zaten orası. Ben derdimi ve geçen yıllarımı anlatmak istedim sadece.

    Uzun entry'ler girmeye hazırlanıyorum panpalar. Burda olan çayını çorbasını hazırlasın başlıyorum. Rastgele...
    ···
  9. 9.
    +4
    Bir öncesi günde Facebook'ta yarım kalan konuşmamızı yüz yüze devam ettirmem hem yaşanacaklar hemde aramızdaki temeli atılmamış ilişkinin akıbeti adına çok büyük önem taşicaktı. Ama okuldaki ortam o kadar değişik ki bi türlü görüşemiyoruz beyler. Ben sağla solla konuşmaya giriyorum her geçtiğim sınıfta , idil sınıfına alışmaya çalışıyo. Eski okulundan buraya gelen bi kaç kız var onlarla vakit geçirmeye devam ediyo işte. Onlardan ikisini zaten söylemiştim; elif ve sinem. Onlardan bahsedelim birazda.

    Elif; idilin ufaklıktan beri vaktini geçirdiği can dostu. ilkokulun ilk yıllarından beri birlikte takılıp bu günlere kadar geldiler. Çok samimiler beyler , etle tırnak gibiler. Ama elif'in beni pek sevdiği söylenemez o günlerde. idil'le aynı boyda , esmer siyah saçlı bi kız. Ahım şahım bi güzelliği olduğunu söyleyemem ne yazık ki. Ama başarıya giden yolda bi basamak , kafalamak lazım.

    Sinem; alev parçası alev. ilk geldiği günden beri okulun gözdelerinden olmayı başardı. idil'in eski okulundan buda , ama o kadar samimi değiller. Burda daha tanışacak kimse olmayınca birlikte takılmaya başladılar. Boyu benim kadar , sarışın mavi gözlü. Sütun gibi hatun , anlatılamaz yani. Hikayenin ilerleyen zamanlarında etkisi büyük , adını çok duyacaksınız.

    idil sürekli bunlarla takılırken henüz tanışmamış olup direk yanlarına gidemem elbet. Zaten aramız açık , buzlar yeni yeni erimeye başladı. Ama sınıfına baktığımda yapabileceğim başka şeyler , denenebilecek yollar var. Sevmediğim , ama işime yarayacak bi yol; Ezgi...
    ···
  10. 10.
    +3
    ben lise 2'yim o zamanlar beyler. Geçen seneden az biraz ortamımız , çevremiz var. Sağolsunlar güzel arkadaşlıklara da sahip oldum. Barış var yanıbaşımda; sırdaşım , yoldaşım , can dostum. Hala görüşürüz onunla. Kafamızda uyuşur , bintirde biraz. Lisenin başından beri dostluk kurup hala sürdürdüğüm nadir kişilerdendir. Benden yakışıklıdırda namussuz , her ne kadar benim kız çevrem olsa da o daha ilgi çekicidir. idil yolunda çok yardımı oldu , özellikle de ilk adımlarda.

    Ezgi'den bahsediyodum evet. Ezgi , lisenin çirkin yüzü. Buda benim ilkokuldan tanıdığım birisi. Birbirimizden nefret ederiz. Emin olun dünyada en son ikimiz kalsak ve 100 yannanım olsa birini çevirip sokmam beyler , o kadar sevmiyorum. Kız huysuz , çirkin ve kendini bişi sanan acayip havalı bi tip. Sınıfta herkes onun etrafında dönüyomuş gibi bi histe her seferinde. Ve bir o kadarda erkek düşkünü (böyle tipler hep erkek meraklısı bilirsiniz). idil'e ulaşmak için yolum bu kız. Çünkü idil'le aynı sınıfta ve hoşlandığı çocukların hepsi benim arkadaşlarım. Aynı gün gittim sınıflarına. Hem idili görmek hemde Ezgi'yle konuşup kafalamak için. Gittiğimde suratı buruştu zaten kevaşenin. Sanki onunla konuşmaya bayılıyomuşum gibi konuya girdim bende.
    ···
  11. 11.
    +3
    Çok samimiyetsiz geçen selamlaşmaların ardından halini hatrını sorarak konuya girmeye yaklaştım.
    +ee nasıl gidiyo okul , sevdinizmi bari burayı
    -ayy çok güzel xxxx , hocalar biraz gıcık ama olsun. Biz ilkokuldan alışkınız ne de olsa dimi
    +aynen aynen. Sınıftan memnun musun bari , kızlar nasıl ?
    -sıkıcılar , daha pek kimseyle tanışmadım.
    +şu kızı tanıyo musun peki (başımı hareket ettirip idili göstererek)
    -evet idil adı. soğuk bi tip pek kimseyle konuşmuyo. gözleri çok güzel ama
    +evet güzelmiş cidden. e konuşkan değilse sen gitsene yanına , konuş tanış o iyi biri gibi duruyo (o sırada Ezgi'nin bayıla bayıla baktığı arkadaşlarımdan bi tanesi merdivenlerden çıkarken bana seslendiler.)

    Hadi görüşürüz gibisinden başımı sallayıp arkadaşlarımın yanına gittim , Ezgi bana değilde arkamdan arkadaşlarıma bakakalmış haldeydi. Sınıfa çıktığımda telefonuma çoktan bi mesaj gelmişti bile , ezgiden

    "sizin sınıf daha iyiymiş"

    Yanıt vermeden yemlemek için verdiğim aklın işe yarayıp yaramayacağını düşünmeye koyulmuştum. Ezgi idilin yanına giderse otomatik ortam oluşur bende eski günlere geri dönebilirdim. Teoride iyi , ama pratikte...
    ···
  12. 12.
    +4
    Bizim çocuklara bakıyorum , hiç birisi ezgiye bakacak bi tip değil abi. Bari kızında işi görülse diyorum ama yok yani , ezgi bakılabilecek gibi değil. Kusura bakma ezgicim , bizimkilerden sana iş çıkmıyo. Ne yazık ki seni bir mendil gibi işimi görene kadar kullanıp bi kenara atmak zorundayım Sen yeter ki işimi gör.

    Doğum günüm yaklaşıyodu beyler , hareketliliği arttıracak şey buydu. Bi çarşamba günüydü zaten. Pazar gününden hazırlıklar planlar oluşmuştu kafamda. Her ne kadar idil dahil olmasa da vardı kendimize göre planlarımız. Ama öncesinde sıkıcı geçecek 6 saatlik bi okul süreci. Olsun , pencereden idili seyretmekte yeterdi bana.

    idil pek bi üzgündü o zamanlar beyler. Ufaklıktan beri her alanda yanında olan Elif ailesi tarafından okuldan alınıp birkaç torpil aracılığıyla teee ebesinin dıbına olan başka bi okula alınmıştı. idil yalnız kaldı burda , yanında tek kalan Sinem çoktan okulun gözdesi olmuş sağa sola bakar olmuştu. Ama hızlanmaya gerek yok , daha birkaç ay daha idillesin sinemcim , hızlı koşan atın taku seyrek düşer; hele ki bizim lisede. Adamı giberler burda haberin olmaz , ki anlayacaksın zaten ilerde...

    Elif gittiğine göre boşluğu dolduracak eküri kim olucak tahmin edin. Eveet güzel düşünceler bunlar , tabii ki Ezgi olucak. Ve olmuştu da. Aradan geçen 3 günde gördüğüm kadarıyla pek bi kaynaşmışlar artık 3lü gezer olmuşlardı. Ama Ezgi erkek meraklısı , Sinem okulun gözbebeği olmuşken arada benim idilim kaynayacaktı ona üzülüyodum. Elimi biraz çabuk tutup aralarından çekip çıkarmalıydım. Ve gerekli günde gelip çatmıştı zaten. 21 Eylül , doğum günüm...
    ···
  13. 13.
    +5
    Sabahtan itibaren mesajlar, resimler , facebook'tan duvara yazılan yazılar dolup taşmıştı beyler. Sınıfa geldim sürpriz pasta kesmeler , hocaların sınıfta toplanması falan çok güzel zamanlardı anlatamam. Hala aklıma gelir duygulanırım. Hocalar ne alaka lan diyenler olucaktır şimdi , anlatayım. Annemin lokantası vardı beyler okul yakınında. Hocalar lezzet tercihlerine uyduğu için her öğle arası bizim lokantada yerlerdi. Annemde hepsiyle ordan tanışıp ahbap olmuştu. Hocalar annemi tanır , haliyle benide tanıyıp severlerdi. Bi indirim uğrunaydı belki ama güzel hislerdi işte amk.

    Herşey çok güzel giderken benim beklentim hala idilden yanaydı. Bi mesaj bi yazı , sınıfa ufaktan bi uğrama falan bekledim. Ama öğle vaktine kadar hiç bişi olmadı. Okul çıkışı , pencerelerinin önünden bizimkilerle geçerken her zaman yaptığım gibi başımı kaldırıp bakmak istedim. Baktığım anda bana bakan iki koca zümrüt gözle karşılaşmam kaçınılmaz olmuştu. Görmüştüm beyler , oda bana bakıyodu. Yanında da sinem vardı. Sevinerek çıktım okuldan , bizimkilerle eğlenmeye gidicektik. Telefonum titredi , facebook'a baktım. Beklenilen sonunda olmuştu , duvarımda idilden bi yazı; doğum günün kutlu olsun *

    Bu beni harekete geçirmeye yetecek şeydi. Tüm gün Konak senin Alsancak benim gezip durduk bizimkilerle. O sevinçle gözüm hiç bişi görmez olmuştu zaten. Plana göre akşam olucaktı , gün bitimine yakın idile bi mesaj atıcaktım. Konuşmaya başlama durumumuz bu olucaktı , planlara göre tabii.

    Akşam vakti oldu , koyuldum bilgisyarın başına başladım mesajı yazmaya. Mesajı harfiyen hatırlıyorum ama uzun ve özel olduğu için hepsini buraya aktaramam beyler. Ama özetle şuydu; "doğum günümün sonunda alacağım en büyük hediye senin hayatıma yeniden girmen olabilirdi. yeniden konuşmaya başlasak , olmaz mıydı bi şansımız ?"

    Korkak bi ifadeyle göndermiştim mesajı. Çok vakit geçmeden ondan da yanıt gelmişti;

    "eskilere dönülebilir mi bilmiyorum , ama arkadaş olarak kalsak daha iyi olucak sanırım"
    ···
  14. 14.
    +9
    Biraz ara vereyim beyler , tepkide gelmeyince sizden yazdıklarım güme gidiyomuş gibi geliyo amk. Ama bırakmamın sebebi bu değil , az hava alayım gelip yazıcam dünkü gibi havada kalmicak merak etmeyin. Bu arada bi şeyi açığa kavuşturmak istiyorum beyler;

    hep facebook üzerinden gelişiyo olaylar farkındaysanız. Be dıbına koduğum bu ne face sevdasıymış demeyin. O zamanlar dokunmatik ekrana daha yeni yeni geçilmişti. Android olsun iphone olsun whatsapp olsun bunlar zaten yok. En büyük lüksümüz facebook , ordan iş görüyoruz. Hadi bende para vardı ben facebook kullanıyodum. Benimle birlikte 0.facebook.com kullanan fakirler vardı amk siz düşünün öyle bi zaman. Yanlış bi yargıya düşmeyin panpalar , açıklığa kavuşturayım...
    ···
  15. 15.
    +6
    Ben geldim beyler. Devam ediyorum , son birkaç part daha yazıp çıkıcam evden. Bu gece bi yolculuğum var , ilerleyen saatlerde çok yazamayabilirim. Ama yarın telafi etmeye çalışıcam daha uzun yazıp.

    Kaldığımız yerden devam ediyoruz , takip eden panpalara selam olsun.
    ···
  16. 16.
    +4
    Gelen cevaptan sonra mahvolan doğum günümemi yanayım , yoksa yıkılan hayallerimemi. Gözümün önünden kayıp giden geçmişimemi üzüleyip yoksa ilerde yaptığım planların uçup gitmesine mi. Ben kendimce "ulan şöyle cevap gelse , ben şöyle yanıtlasam , iyi geceler mesajıyla bitirsek sabahta yanına giderim" gibisinden planlar yaparken böyle bi yanıt alınca dağıldım beyler. 1100 karakterlik aşk mesajına "ok" yanıtı almış ergenler gibiydim (işin ilginci ergen olduğum doğrudur). Yapacak bişey kalmamıştı , vurdum kafayı yattım; ne kadar yatabilirsem artık.

    Ertesi gün okula gidişimde bi o kadar boştu. Yolda idille karşılaşmamak için daha erken çıkmıştım evden. Evet , belki karşılaşsam daha iyiydi. Yol boyunca yanında kimse yokken konuşsam çok daha güzel sonuçlar olabilirdi. Ama aldığım yanıttan sonra gurur yaptım beyler , yapamadım , gidemedim yanına. Gidemezdim de , yüzüm yoktu. Okulda yüzümün asıklığı bizimkiler tarafından farkedilmişti. ilk iş olarak barış ağzımdan laf almaya çalışmıştı. Ben ağzı sıkı bi insan değilim (sır konusu değil tabii , çok sağlam sır tutarım). Yaşadıklarımı birilerine anlatmak , rahatlamak isterim. Bende gizli kalsında esrarengiz olayım moduna giremem hiç. Anlattım barışa ve yanındaki diğer çocuklara. Cem , Mert ve Emre'de olanı biteni dinledi. Bu arkadaşlarımdan derinlemesine bahsetmeme gerek yok , figüranlık ve birkaç önemli faktör haricinde durumu etkileyen bir yanları olmayacak. ismen bilseniz yeterli yani.

    Barış "sınıflarına gidelim konuşalım , nolcak sanki" gibisinden fikirlerde bulundu. Sınıftan çıkmayan eleman onların sınıfına gitmek için yanıp tutuşuyodu. Meğerse onunda aklında Sinem'le konuşmak varmış. Yavşak herif , konuşabilse keşke. Reddettim sınıflarına gitme isteğini , olacak şey değildi. Ezgi'de artık onun safındaydı , gidişim zor yani. Sinem'se beni hala uzaktan görüp gülümseyen bi kız , tanışıklığımız yok yani. Birkaç hafta böyle boş ve olaysız geçti. Ancak uzaktan uzağa bakışmalar ve okul çıkışında olan karşılaşmalar yaşandı. Ama ne bir selam ne de söylenecek bir kelam geçti aradan.
    ···
  17. 17.
    +6
    Vakit benim vaktimdi beyler , benim doğum günümü çoktan atlatmış sıra onun doğum gününe gelmişti. Devamı gelmeyen bi kurdu yaptığı , ama ben boş geçecek birisi değildim. 15 Ekim, hayatımda unutmayacağım nadide tarihlerden bi tanesi. Yaklaşan her gün heyecan verici , her an yapacaklarımı düşündüğüm zamanlar. Ergenlik diz boyu , bide geri sayım başlatmışım Facebook'tan sormayın gitsin. Her geçen gün "Son 7" , "Son 5" falan yazıyorum. Kafamız daha keskin çalışmıyo kurlarımız böyle amk. Ama benim planım çok daha başkaydı. Doğum gününden daha özel sayılabilecek bi gün vardı, oda doğum gününden 5 gün öncesi.

    Tarihlerle aram çok iyidir beyler. Önemli zamanları , saatleri , tarihleri değerlendirmeyi çok severim. işte doğum gününden 5 gün öncesi değerlendireceğim çok özel anlardan bi tanesiydi; 10 Ekim 2010 Pazar. Yani 10.10.10. Kaçmazdı olm bu an , tarih olarakta çok iyiydi görsel olarakta.

    Bu esnada aile ilişkilerine göz atalım. Biz idille konuşmyoruz diye aile bundan etkilenmiş değil. Hala çok samimi bi haldeler. Onlar bize yemeğe gelir , bizimkiler onlara kahve içmeye gider falan. Devam yani. Ama aile bizim ilişkileri ve yaşananları bilmiyo tabii. Tek olay ben onlara gitmiyorum o bize gelmiyo. Bahanemiz; ders çalışmak falan. Hasgibtir ordan , yüz yüze gelmek istemiyoruz...

    10.10.10 güzel bi tarihti ve tamda pazar gününe denk geliyodu beyler. Cumartesi gecesinden bizim ekibi toplayıp çoktan yerlerimizi almıştık bile. BU esnada aramıza katılan bir diğer can dostumsa Yahya'ydı.

    Yahya; bizimle aynı mahallede oturan , idilide benide tanıyan ve anaokulundan beri birlikte vakit geçirdiğim insan. idil'in Elif'i varsa benimde yahya'm vardı işte öyle hesap edin. Obizim gibi anadolu seçmek yerine meslek lisesi seçmişti. Okulumuz farklıydı ama her okul çkışımız birdi. Ayrılmamıştık yani.

    idil'lerin evlerinin çevresine bilium sayıda ve görülebilecek şekilde sprey boyalarla "10.10.10" yazmaya koyulmuştuk geceden. 10.10.10 yazan birkaç A4 çıktısıda alıp ikiye - üçe bölerek tüm mahallenin yerlerine atmıştık. Muhakkak görmeliydi yapılacak olanları idil , en azından bu anı kafasına kazımalıydı. Ama mahallemizin temizliğinden sorumlu Meftun abim kulaklarımı oldukça çınlatmış olacak , fazla kirlettik etrafı. Ama olaylardan haberdar değilmişiz gibi gidip yardımımızıda ettik etrafı toparlamasında. Sağolsun.

    Görsel anlamda herşey hazırdı , birkaç kız arkadaşta yollamıştık idilin yanına benim hakkımda birkaç kelam edip aklına getirecek. Sert konuşmuş dişi öküzler , ama bahsetmişler benden. Yani yarına; 10.10.10'a tamamiyle hazırız.
    Tümünü Göster
    ···
  18. 18.
    +5
    Gün bu gündü , bugün benim günümdü. Her balkondan etrafa bakışını gördüğümde gülümsemesini görebiliyodum. Çünkü yaptığım geri sayımda bunlarında işaretini veriyodum. "Son 5" yazışımda yazının sağını solunu süslemiştim ki 10.10.10'u anlayabilsin. Ki beni takip ettiğini , yazdıklarımı okuduğunu öğrenince acayip sevinmiştim beyler. Yazdığı , beni reddettiği mesaj aklımdan uçup gitmişti yani. Bizim çocukları alıp Bostanlı Sahil'e gittik. Bilen bilir , Yasemin Cafe vardır yıllardır efsane olan. Oraya oturduk bişiler yiyip içiyoruz. Bu esnada kuruyorum kafamda mesajı yazıp göndericem diye. Öte yandan da it gibi korkuyorum beyler. Ya yine reddedilirsem. Ya yine arkadaşlık naraları atarda beni yarı yolda bırakırsa ? Çok korkuyorum beyler çok.

    Güzelinden bi mesaj yazıp yolladım. Tabii o zamanlar çevrimiçi durumu , son görülme olayı ya da görüldü zımbırtıları yok piyasada. Oturduk cevap bekliyoruz. Aradan saatler geçti , tık yok. En sonunda ümidi kesip telefonları falan bıraktık biz. Hiç ummadığım bi anda telefonum titredi , yanıt çok kısaydı; telefon numarası. Mutluluktan havalaramı uçarsın , şaşkınlıktan kafalarımı tutarsın belli değil öyle bi haldeyim. Bizimkiler gamsızdı amk , hadi yine iyisin diyip geçtiler yemeklerini yemeye devam ettiler. Benim kafamda kırk tilki dolanıyo beyler; şimdi ne yapmalı ?

    Numarayı kaydedip mesaj attım "Selam"
    -Selam
    +Numaranı vermene sevindim , pek umudum kalmamıştı
    -Çocukluktan beri beraber değil miyiz , neden vermeyeyim numaramı *
    +Son konuşmadan sonra sanmazdım * Eee peki ne diyosun mesajıma
    -Hepsini hazırlayan sendin dimi; duvarları , kağıtları , yazıları
    +Evet , evet bendim hepsi. Senin içindi , sadece senin için
    -Bi deneyelim bence *

    Bu yanıttan sonrasını bende hatırlamıyorum beyler. Onayı aldıktan sonra bizimkileri bırakıp sahil boyunca avare gibi koşmaya başlamışım. Bizimkilerin anlattığına göre durum böyle. Siz olsanız sevinmez misiniz amk , sonunda amacınıza kavuştunuz
    ···
  19. 19.
    +6
    O gün geceye kadar mesajlaşıp aradan geçen onca vakit neler olup bittiğini konuştuk. Neler kaçırmışım , neler olmuş , neler yaşanmış bunları öğrendim. Canımı sıkan durumlar olduğu gibi memnun olduğum şeylerde vardı. Ama önemli olan herşeyi unutmak ve yeni bi sayfaya başlamak değil miydi ? Ufaklıktan beri süren serüvende yan yana duran dizleri yara bere içinde iki mahalle çocuğuyken şimdi kalpleri yaralı iki yetişkin olarak yeniden yan yana gelmek inanın tüm yaraların iyileşmesini çoktan başlatmıştı bile. Ben mutluydum , o umutluydu; geleceğimizi çizmek bana renklerini vermek ona kalmıştı. Boyama kitabı gibi çiziklerle dolu kalbimi meraklı bir çocuk gibi umarsızca renklendirip kendine bağlayacak kişi çoktan olmuştu bile idil. Ben hayatımı adayacağım kişiyi seçmiştim , o ona yeni bir hayat sunacak kişiyi...
    ···
  20. 20.
    +6
    Pazartesi geldi çattı , mesajlaşmaları aşıp yüzyüze gelmenin vakti gelmişti. Aklımda okula birlikte gitmek vardı , ama henüz buna hazır değildim. Dışarıya karşı her ne kadar fırlama bi tip olsamda idil'e karşı öyle değildim beyler , olamamıştım. Kendime gelememiştim utangaçlığımı atıp. Hatta okulda bile ne tak yiyeceğimi kara kara düşünür durumdaydım. ilk ders geçti gitti , tenefüs vakti. Telefonumda bi mesaj , bilin bakalım kimden; tahmini zor değil aslında. Mesaj atan kişi Ezgi.

    "idil'le bahçedeyiz , sende gel"

    Bizim sınıfın penceresi tüm bahçeyi görebilecek güzel bi konumdaydı. Bizde Barış'la her zaman pencere kenarında otururduk (diğer kızları seyretmek için. Özellikle beden eğitiminde koşan kızlar olurdu , stratejik bi yerdi iyi seyrediliyodu yani amk). Başımı kaldırıp pencereden baktığımda idille ezginin bahçenin ortasında gezindiğini gördüm. Koşarak yanlarına indim. Yol boyunca karşılaştığımızda ne konuşup ne söyleyeceğimi planlayan ben gözlerini gördüğüm anda nutkum tutulmuş ve mala dönmüştüm. "Selam" kelimesinden sonrası gelmedi beyler. Mal gibi dondum kaldım. Gülümsüyorum , gözlerinin içine bakıp sırıtıyorum sadece. Bu durum hoşuna gidiyodu , ama aynı zamanda utanıyoduda. Gülümseyerek gözlerini kaçırdığı çok olmuştu. Yandan o kulak tırmalayıcı sesi duydum; Ezgi konuşmaya başlamıştı.

    "Ay idil biliyo musun xxxx'in anneside beni çok sever , annelerimiz tanışık zaten. Ama sizin ufaklıktan tanıştığınızı bilmiyodum. xxxx sende az değilsin he , ilk hafta gelip sınıfta idil'i sordun falan."

    Lan planı açık etmişti kız , mahvedicekti herşeyi ? Ama... bundan sonra önemi varmıydı ki ? Bence yoktu. Olay artık bende ve şu aptal utangaçlığımı üstümden atmaktaydı. Şu sapşal halimi atlattığım anda benden iyisi olmazdı. Ama eski günlere dönemiyodum beyler , küsmeden önceki hallerimize dönüp şakır şakır konuşamıyodum. Çünkü durum artık farklıydı. idil artık saçını çekip kızdırdıktan sonra mahallede koşarak kaçıştığım kız değildi. Artık saçını çekip sinir etmek ne kelime , saçının tek bir teline zarar gelse benim canım yanardı.

    Tenefüs zili çaldı , bizim sınıfın penceresine göz attığım anda gördüm bizim sınıftakilerin kızlı erkekli pencereye sıralanıp bizi seyredişini. Baktığımı farkedince ıslık çalıp alkışlamaya başlayan ergen takımı daha çok utanmama sebep olmuştu zaten. Gülümseyerek okula girdik , sınıflarının önüne kadar geldim. idil gözlerimin içine bakıp gülümseyerek "Görüşürüz" derken benim ağzımdan çıkan tek şey kekeleyerek söylediğim "iyi Dersler" olmuştu.

    Kriptonyum yemiş Superman , aydınlığa bırakılmış Batman , zırhı alınmış Iron-Man gibiydim idilin karşısında beyler. Savunmasızdım , çaresiz ve şapşaldım. Ama bunun sebebi aşktı , daha önce hiçbir türünü hissetmediğim tamamiyle saf duygularla beslediğim bi aşk.
    Tümünü Göster
    ···