/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 26.
    +5
    Ertesi gün salı günüydü. Okula henüz birlikte gitmeye başlamasakta ciddi adımlarla birlikte dönmeye başlamıştık. Güzel geçen bi okul gününden sonra okul çıkışında buluşup eve birlikte gitmeye karar verdik. Bu esnada da başka bi yol bulalım dedik ki tanıdık kimseye denk gelmeyelim. Güzel plan , işlerse.

    Okuldan mesafemizi açtıktan sonra idil'in arkadaşları yanımızdan ayrıldı , başbaşa kaldık. Okul çıkışından beri koluma girmiş birlikte yürüdüğümüz sevgilim kızların gitmesiyle dahada sıkı sarmaya başlamıştı kolumu. Çok hoşuma gidiyodu lan , hayallerim gerçek oluyodu. Henüz sarılmamış , öpmemişken böyle başlangıçların olması umut vericiydi. Kol kola yürüyüp günün kritiğini (esasında dedikodusu demeliyim , kızlar ne yapmış kim kiminle konuşmuş bunları konuşuyoruz aq) yaparken eve doğru ilerliyoruz. Ben zaten mutluluktan havada yürüyorum , ayaklarım yere dahi basmıyo. idil'in heyecanla yaşananları anlatması gözlerimi ondan alamamamı sağlıyo. Hayranlıkla izliyorum adeta. Tam o esnada idil kısa bi süreliğine arkasına dönüp baktı. Bakmasıyla paniklemesi bir oldu.
    "xxxx babam arkamızda"

    Beyler , o anı size en kısa yoluyla anlatmak istesem Flash derim abartısız. Normalde okulla ev arası yaya olarak 7 dakika yol alırken idil'in babasının arkasında oluşunu bilmemle kısalmıştı. Hiç tanımazmış gibi kolundan çıkıp hafif adımlarla önüne geçtim. inanamazsınız o 7 dakikalık yolu 5 saniyede bitirmiştim amk öyle bi korku. Kemal amca sert bi adamdı , kıskanırdı kızını. Hele ki benden daha çok kıskanırdı. 5 saniyede eve vararak ışınlanmayıda böylelikle bulmuş oldum. Eve geldiğimde gelen mesaj şuydu;

    "Aşkım ışınlansaydın"

    Gülmüştüm be , sağlam gülmüştüm :D
    ···
  2. 27.
    +5
    Yine bi sabah , yine idil' duyulan bi özlem ve yine bi okul yolu. Yanımızda yine Ezgi ve Sinem. Bu sefer Sinem'le tanışmayı idil'in önünde resmi bi şekilde yaptık şüphelenmesin diye. içi biraz daha rahatlamıştı. Esasında kıskanılacak bi durumda yoktu ortada. Kalbimin senini dinleyebilse sadece onun için atacağını çoktan bilir ve emin olurdu zaten.

    Birlikte gezdiğimiz ekibin içinde artık Sinem'de vardı. Okula birlikte gidip gelişimiz okulun genelinin dikkatini çekmişti ki Facebook'ta bana yazıp soranların sayısıda bi o kadar artmıştı. Sinem harbiden aranan bi kızdı beyler , gerek kişilik gerekse fiziksel özellik olarak cidden üst düzey birisiydi. Uzun boyu , taş gibi vücudu ve parıl parıl parıldayan masmavi gözleri okuldaki birçok erkeği cezbetmeye yeterde artardı bile. Okula geldik , girer girmez hem bana hem Sinem'e selam verenler yanımıza gelmeye başladı. Her gelip geçenin idil'e "Selamlar yenge , çok yakışıyosunuz diyip laf atması idil'i bi yandan utandırıp bi yandan muzip muzip gülmesine sebep oluyodu. Benim mutluluğum onun gülüşünde saklıydı. O gülerdi , ben mutlu olurdum zaten.

    Sinem önümüzde yürürken arkadan ona seslenen tanıdık bi ses gelmişti. Sinem arkasına dönüp bizim arkamızdan gelene bakıp "Aaa erken gelmişsiin" diyip sarılırken ben kim olduğunu çözmeye çalışıyodum. Sesi tanıdıksa tanıyorumdur belki diyip idil'e çaktırmadan kıza bakmaya çalışırken kız sarılmayı bırakıp bize doğru döndü ve kocaman yeşil gözlerini büyüterek bana bakmaya başladı. Kız bize bir adım daha yaklaşarak bana bakıp konuşmaya başladı "Selam xxxx"

    Şaşkınlık içersindeydim , ama etrafa belli etmemeye çalışıyodum. idil ve Sinem şaşkın gözlerle bana bakmaya başladılar. Kız gülümseyip gittikten sonra idil ve Sinem aynı bakışlarla bana dönüp sormaya başladılar.
    idil; "Kimdi ki o kız ?"
    Sinem; "Sen nerden tanıyosun ?"

    Vereceğim yanıt basitti , ama dilim el vermiyodu. Kötü bi yere sıkışmıştım , kaçacak yerim yoktu ve yanıt vermeliydim;

    "O kız Ceylan'dı , benim eski sevgilim... "
    ···
  3. 28.
    +5
    Beyler herkese iyi geceler

    Bugün çok yoğun bi gündü , dersler projeler finaller derken ancak gelebildim eve. Borçluyum size biliyorum. Ama sözüm söz yarın bütün gün hikaye yazıcam buraya.

    Affınıza sığınıyorum binler , bi gün mazur görün benide...
    ···
  4. 29.
    +5
    Sabahtan itibaren mesajlar, resimler , facebook'tan duvara yazılan yazılar dolup taşmıştı beyler. Sınıfa geldim sürpriz pasta kesmeler , hocaların sınıfta toplanması falan çok güzel zamanlardı anlatamam. Hala aklıma gelir duygulanırım. Hocalar ne alaka lan diyenler olucaktır şimdi , anlatayım. Annemin lokantası vardı beyler okul yakınında. Hocalar lezzet tercihlerine uyduğu için her öğle arası bizim lokantada yerlerdi. Annemde hepsiyle ordan tanışıp ahbap olmuştu. Hocalar annemi tanır , haliyle benide tanıyıp severlerdi. Bi indirim uğrunaydı belki ama güzel hislerdi işte amk.

    Herşey çok güzel giderken benim beklentim hala idilden yanaydı. Bi mesaj bi yazı , sınıfa ufaktan bi uğrama falan bekledim. Ama öğle vaktine kadar hiç bişi olmadı. Okul çıkışı , pencerelerinin önünden bizimkilerle geçerken her zaman yaptığım gibi başımı kaldırıp bakmak istedim. Baktığım anda bana bakan iki koca zümrüt gözle karşılaşmam kaçınılmaz olmuştu. Görmüştüm beyler , oda bana bakıyodu. Yanında da sinem vardı. Sevinerek çıktım okuldan , bizimkilerle eğlenmeye gidicektik. Telefonum titredi , facebook'a baktım. Beklenilen sonunda olmuştu , duvarımda idilden bi yazı; doğum günün kutlu olsun *

    Bu beni harekete geçirmeye yetecek şeydi. Tüm gün Konak senin Alsancak benim gezip durduk bizimkilerle. O sevinçle gözüm hiç bişi görmez olmuştu zaten. Plana göre akşam olucaktı , gün bitimine yakın idile bi mesaj atıcaktım. Konuşmaya başlama durumumuz bu olucaktı , planlara göre tabii.

    Akşam vakti oldu , koyuldum bilgisyarın başına başladım mesajı yazmaya. Mesajı harfiyen hatırlıyorum ama uzun ve özel olduğu için hepsini buraya aktaramam beyler. Ama özetle şuydu; "doğum günümün sonunda alacağım en büyük hediye senin hayatıma yeniden girmen olabilirdi. yeniden konuşmaya başlasak , olmaz mıydı bi şansımız ?"

    Korkak bi ifadeyle göndermiştim mesajı. Çok vakit geçmeden ondan da yanıt gelmişti;

    "eskilere dönülebilir mi bilmiyorum , ama arkadaş olarak kalsak daha iyi olucak sanırım"
    ···
  5. 30.
    +5
    Bugünki müziğimizde bu olsun;
    https://www.youtube.com/watch?v=HPNKdOfA7is

    Hayatınızda hiç geçmişinizle geleceğiniz arasında sıkışıp kaldığınız oldu mu ? Geçmişiniz bi yanda sizi geçip gitmiş güzel günlere çağırırken ufka bakıp geleceğinizi hayal ettiniz mi ? Her iki yanda da size çakmak çakmak bakan ışıltılı gözler varken seçim yapmak zorunda kalsaydınız siz hangisini seçerdiniz peki ? işte tamda bu arada kalmıştım beyler , bi yanımda güle oynaya geçirip mutluluktan kırıldığım geçmiş günlerim , diğer yandan umutla bakıp umutla sarıldığım geleceğim. Kısacası bi yanımda Ceylan varken öte yanımda idil vardı. Sinem yalnızca aracıydı , ortak arkadaştı bu konuda. Bi yetkisi , söz hakkı ya da konuşması yoktu; ama arasında kaldığım 3 çift göz baskısıyla beni oracıkta eritmeye yetip artmıştı bile.

    Kızlar şaşkınlıkla bana bakarak kalmıştı. Sinem sonrasında "Aa ciddi misiin" diye sorup şaşkınlık havasını dağıtmaya çalışsa da idil kocaman olmuş yemyeşil gözleriyle kolumdan çıkıp tam karşımda durmuştu bile. Beyler , o anda kolumdan çıkmasıyla bi yanımın gölgelere karıştığını , kaybolduğumu hissetmiştim. Aklım , kalbim , gönlüm , herşeyim idil'den yanayken bunu tahmin edemeyip kolumdan çıkması beni yerin dibine sokmuştu zaten. Ceylan mı , bi daha asla olmazdı zaten. Ama idil'in buna inanması lazımdı. Mümkün mü ? Çok zor , ama ne gerekirse yapmam lazım.
    ···
  6. 31.
    +5
    Çıkışta merdivenleri koşar adımla iniyorum ki bahçede duran idil'e yetişebileyim. Yoksa bu kız tenefüslerde yanıma gelme dediyse bensizde gider eve. Koştum koştum zorda olsa yetiştim.

    "Artık beni beklemedenmi gidiyosunuz idil hanım , böylemi olduk şimdi"

    idil cevap vermedi , önüne bakıp yürümeye devam etti sadece. Siniri gözlerinden okunuyodu. Yol boyunca dil döküp derdimi anlattım , ama ne fayda. Peygamber sabrı çıktı kızda , Nuh diyo peygamber demiyo. Tek bi yanıt bile vermedi. Eve yaklaştık , artık buralarda konuşuruz heralde dedim. Yok , yine konuşmadık. Tek söylediği şey eve girerken "Görüşürüz" demek oldu , aynı şekilde yanıt verip bende eve girdim.

    Çok doluydum beyler , hak etmediğim bi şekilde bunları yaşıyodum. Üstümü değiştirip kendimi Bostanlı'ya attım. Deniz havası , yanımda bide arkadaş edası hiç fena gelmezdi bana. Yahya'da okuldan yeni çıkmıştı , aradım geldi. Sahile birlikte gittik. Oda boş değildi beyler , onunda derdi vardı. Ama o hepsinin üstesinden gelmeyi , belli etmemeyi becerebiliyodu. Ne zaman başım sıkışsa sahile atardım kendimi; yanımda kardeşlerim , elimize çiğdemimiz vakit geçerdi. Sahil havası bi o kadar da ilham verirdi bana yazılacak uzun mesajlar için. Yine öyle bi havaydı , oturdum yazdım.

    Yazdığım mesajlar kesinlikle karşı konulamazdı beyler. Çevremdekiler mesajlarını hep bana yazdırırlardı. Çünkü en çok kitabı okuyan , en çok şiiri bilen , en çok duyguyu yaşayan bendim aralarında. Bu mesajda öyle bi mesajdı. En saf duygularımı yazdım idil'e işe yaramasını umut edip. Yazdım , gönderdim. Geç oldu , ama cevap geldi;

    "Seni seviyorum"

    Hiç beklemediğim bi cevaptı be , ben daha ziyade tripleşiriz , tartışırız , bi süre beni süründürür zannediyodum. Artık Sinem ve Ezgi nasıl konuştularsa bahçede idil'le , işe yaramış demek ki. Devdıbını getirdim;

    "Seni çok seviyorum. Geçmişim - geleceğim , dünüm , bugünüm ve yarınım her zaman sen olucaksın biliyosun dimi. Lütfen sürdürmeyelim böyle , bugün seni yeterince özledim zaten"

    "Biliyorum"

    Konuşması zordu , ama en azından kötü değildi. Tüm akşam soğuk geçen konuşmalar , kısa kısa cevaplar yaşandı. Ama yarın olsun , hepsi düzelirdi zaten.
    ···
  7. 32.
    +5
    Peki Ceylan kimdi ? Neden böylesine büyük bi etkiye sahipti benim safımda. Hemen anlatayım.

    Ceylan; Gamze'yle aynı jenerasyonda bizim ilkokula geçiş yapan kızlardan bi tanesi. Gamze'yle bişeyler yaşamayı denedikten sonra olmayınca bi sonraki hedefim Ceylan olmuştu. Neden , çünkü renkli gözlü dıbına koyim. u renkli göz zaafımıda durduramıyorum , başıma büyük belalar açıcak bi gün ama dur bakalım. Ceylan , okula gelmesiyle sessiz sakin olmasına rağmen ilgi gören bi tipti. Ben lisedeyim tabii o zamanlar , okuldaki aracılarımla iletişim kurabiliyorum ancak. Tanışmamız okul esnasında olmadı , ama ilk gördüğüm andan bahsetmek gerek.

    Bizim ilkokul folklör ve spor aktiviteleri konusunda izmir'in en baba okuluydu. Bi ton madalya ve kupaya sahipti. Yine o folklör çalışmalarında bi tanesi olurken eski arkadaşlarımı görmek için okula gittim. Folklör hocası Mikail hoca çok severdi beni , önceki senelerde bi projede okulu temsil ederek güzel bi başarı elde etmiştik birlikte. O zamandan beri gözdeleri arasındayım. Onu ziyarete gideyim dedim. Efe oynuyolar kızlı erkekli , izmir'deki en iyi Efe'yi oynarız bunuda belirtmek isterim. Ve bilin bakalım Efe oynayan kızlar arasında kim var ? Hadi beyler deneyin biraz tahmin etmeyi , çok zor değil. Evet evet , yaklaştınız. Tamaam , söylüyorum; EZGi... Yine kıskanç tavırlarla etrafa bakıp başka kızlara sataşmakla meşgul , gib kırığı. Tipine cürmüne bakmadan sağa sola sataşması çok sinir ederdi beni , hala öyle. Beni görünce yanıma geldi;
    "Oo xxxx bey , siz uğrarmıydınız buralara"

    Lan okul eski okulum zaten , evimede çok yakın. Neredeyse hergün burdayım bu haller bu tavırlar ne. Bi kaç boş şey söyleyip savuşturduktan sonra Ezgi'nin sınıfında olan arkadaşlarıma konuyu getirip hal hatır soracaktım ki o anda bi güneş doğdu. Ceylan geldi Ezgi'nin yanına konuşmak için. Banada selam verip ayak üstü tanışmış olduk. Bu kimdi böyle , böylesine içten gülümsemeyi nasıl becerebiliyodu ki ? Böylesine parıldayan gözlere sahip birisi Ezgi'yle neden takılırdı ki ? Gerçi oda sessiz sakin bi tipti , pek konuşmazdı. Sebebini bilmezdik , sonradan anlaşıldı zaten. ilerde orayada değinicem.

    Ezgi'den nefret eden ben birden bire ona karşı bi samimiyet beslemeye başlamıştım , çıkar ilişkisi tabii amk yoksa günahım kadar sevmem bu salağı. Ceylan Ezgi'yi alıp sınıfa doğru gitti , giderken söyledikleri şey yalnızca "Görüşürüz" oldu.

    Görüşürüz , görüşürmüydük acaba cidden Ceylan'la ? Neden görüşmeyelim be , görüşürüz tabii...
    Tümünü Göster
    ···
  8. 33.
    +5
    Çıkışta yine birlikte gitmek üzere yola koyulduk. Ama bu sefer yeni arkadaşıda vardı yanımızda. Yeni denemez aslında , ilkokuldan arkadaşı buda; ilayda. ilginç bi tip. Hani şu her kelimesini uzatarak konuşan tiki tipler olur ya "yeaaa" gibisinden konuşan , onlardan. Onunlada tanışmış olduk , iyi bi kıza besliyo aslında. Ama kavgaya eğilimli bi kız , sevmedim bu yönünü. Demedi demeyin , 1 aya kalmaz sigaraya başlar bu kız.

    idil' sürekli Oğuz diye bi çocuktan bahsediyo; "Ay Oğuz'la yeniden konuşmaya başladık kızıım nasıl mutluyum bilemezsin. Yaz boyunca konuşmamıştık , nasıl değişmiş varyaa görmen lazım" falan. Kim acaba bu Oğuz diyip geçtim , idil'de tanıyosa bu çocuğu bi kıskançlık damarım kabarabilir tabii. Yol boyunca bunlar hakkında konuşunca ben figüran gibi yanda yürümek zorunda kaldım tabii , konuya dalıp daha yeni tanıştığım kızı kendime karşı doldurmak istemezdim.

    Evlere dağılırken bu sefer ilayda da bizimle birlikteydi. Evlerimizin karşılıklı olduğunu görünce idil'le "Kızııım ne kadar şanslısınız siz yaa , enişteylede yakınmışsınız" diye güldü. Bende gülümseyip kızları yolcu ettim. Pek sevmedim ya ben bu kızı , bi garip.

    Akşam oldu , idil'den beklenen o mesaj geldi

    "Bu akşam yazmayayım istersen , Gamze'yle konuşacakların vardır falan rahatsız etmeyeyim -.-"
    ···
  9. 34.
    +4
    Bir öncesi günde Facebook'ta yarım kalan konuşmamızı yüz yüze devam ettirmem hem yaşanacaklar hemde aramızdaki temeli atılmamış ilişkinin akıbeti adına çok büyük önem taşicaktı. Ama okuldaki ortam o kadar değişik ki bi türlü görüşemiyoruz beyler. Ben sağla solla konuşmaya giriyorum her geçtiğim sınıfta , idil sınıfına alışmaya çalışıyo. Eski okulundan buraya gelen bi kaç kız var onlarla vakit geçirmeye devam ediyo işte. Onlardan ikisini zaten söylemiştim; elif ve sinem. Onlardan bahsedelim birazda.

    Elif; idilin ufaklıktan beri vaktini geçirdiği can dostu. ilkokulun ilk yıllarından beri birlikte takılıp bu günlere kadar geldiler. Çok samimiler beyler , etle tırnak gibiler. Ama elif'in beni pek sevdiği söylenemez o günlerde. idil'le aynı boyda , esmer siyah saçlı bi kız. Ahım şahım bi güzelliği olduğunu söyleyemem ne yazık ki. Ama başarıya giden yolda bi basamak , kafalamak lazım.

    Sinem; alev parçası alev. ilk geldiği günden beri okulun gözdelerinden olmayı başardı. idil'in eski okulundan buda , ama o kadar samimi değiller. Burda daha tanışacak kimse olmayınca birlikte takılmaya başladılar. Boyu benim kadar , sarışın mavi gözlü. Sütun gibi hatun , anlatılamaz yani. Hikayenin ilerleyen zamanlarında etkisi büyük , adını çok duyacaksınız.

    idil sürekli bunlarla takılırken henüz tanışmamış olup direk yanlarına gidemem elbet. Zaten aramız açık , buzlar yeni yeni erimeye başladı. Ama sınıfına baktığımda yapabileceğim başka şeyler , denenebilecek yollar var. Sevmediğim , ama işime yarayacak bi yol; Ezgi...
    ···
  10. 35.
    +4
    Bi hışımla sınıfa çıkıp kimsenin yüzüne bakmadan yerime oturdum. Barış mutluydu , şerefsiz belli ki ilayda'yla işleri ilerletmişti. Sevinsin , mutlu olsun kardeşim. Hak ediyo bunların hepsini , ilişkisi tıkanırsa ben düzelticem hatta ne yapıp edip. Düzelticem , dahil olucam ki benim yaşadığım gibimsonik olayları onlarda yaşamasın , benden mutlu olsunlar.

    O gün geçmek bilmedi , sınıftan dışarıya adımımı dahi atmadım. Dersleride giblemedim pek , ilayda'yı kendi sırama geçirip en arka sıraya oturdum , açtım kulaklıktan müziğimi triplere giriyorum. Ama zor anımda bile Barış'a kıyağımı yaparım , onuda belirteyim. Son 2 ders idil'lerin beden eğitimi dersi vardı. E öncedende dediğim gibi bizim sınıf okuldaki en panaromik açıya sahip sınıf, tüm bahçeyi izleyebiliyosun. Kuruldum pencerenin kenarına kendi dersimi iplemeden dışarıyı izliyorum , idil'lerin dersini. Sıraya girildi , hazır ola duruldu , yoklama alındı falan serbest bırakıldı (beden eğitimi dersi bundan ibaret değilmidir zaten abi). Bu esnada idil kızarmış gözleriyle sürekli bizim pencereyi seyrediyo. Sevgilim benim ya , biliyo abi onu ordan gözünü kırpadan izleyeceğimi. Ama bana karşı sinirli tabii , gözlerinin kızarıklığı geçmemiş. Ezgi ve Sinem'le en köşedeki banka oturup laflamaya konuşmaya başladılar. Ulan Ezgi , sana hiç güvenmiyorum. Sinem orda aramızı düzeltmeye çalışırken sen geçmişten bahsedip barışma durumumuzun dıbına koyarsan bende senin dıbına koyarım bilmiş ol.

    idil'in başı yine önde , kızlar başını kaldırıp bizim pencereye bakmaya devam ediyo arada el sallıyolar falan. Düzeltmem lazım benim bu durumu beyler , böyle geçecek gibi değil bu olay. Tenefüs oldu , kızlar aşağı idil'in yanına gelmemi istediler. Gitmedim , gidemedim. Tenefüste bahçe tehlikeli alan abi , Ceylan'la bi daha karşılaşırız herşey dahada tak olur falan , olmaz. Son ders başladı , bizde de Milli Güvenlik dersi var. Çok garip bide hocamız var , yoklamayı ayağa kaldırıp hazır olda durdurarak alıyo. Eski komutan , manyak biraz. Pencereden idil'leri izlemeye devam ediyorum tabii. Dersin sonunda idil'lerin sınıf yeniden hazır ola geçip "Sağol" dicekler sınıf dağılcak. Onları izlerken kendimi kaptırıp hoca ders anlatırken bende "Sağol" diye bağırdım sınıfta. Hoca bi ton konuştu bana , mizahi şeylerdi tabii. "Senin milli duyguların kabardı heralde , gel sen anlat bakalım dersi" dedi. Haydaa , bu moralle sınıfa geyik konusu olduk iyi mi. Sınıftaki en matrak çocuk benim bide , hep güldüren konuşan falan. Ama moralim yok şu an , ben sizi güldüremem. Tam tahtaya çıktım ki zil çaldı , hoca "Böyle kolay kaçamazsın xxxx bey , haftaya konuyu sen anlatıyosun" dedi. E anlatırız madem , napalım.
    Tümünü Göster
    ···
  11. 36.
    +4
    Hayatım çok güzel bi düzene girmiş , artık düzenli olarak günaydın mesajı atacağın birisi olmaya başlamıştı. Onunda benden önce davranıp attığı günaydın mesajları oluyodu tabii. Karşılıklı geçen böyle güzel günaydınlaşmalardan sonra dört gözle okul saatinin gelmesini bekler oluyodum.

    Henüz birlikte gitmek için cesaret olmasa da birlikte dönebilmek için azda olsa cesaretimi toplamıştım. Yolun tamamı olmasa da bi kısmına kadar birlikte gelebiliyoduk. Ama önce o gün neler yaşandığına gelelim.

    Bi önceki günden bizim çocukların pencereden bağırıp laf atmaları beni her ne kadar mutlu etsede idili utandırmıştı. idil gösteriş meraklısı ya da kendini etrafa beğendirmeye uğraşan bi kız olmamıştı hiç bi zaman. Çevresindekiler yeterliydi onun için. Bu yüzden artık tenefüslerde sınıfta kalmaya karar vermiş , bundan sonra her tenefüs benim sınıflarına gelmemi istemişti. Aslında fena fikirde değildi. Sınıfındaki çocukları daha yakından tanıyıp göz kulak olabilirdim. bin tiplere sahip olanlar var , fazla güvenmiyorum açıkcası.

    Tenefüs geldi çattı , bizimkilerden ayrılıp koşa koşa idillerin sınıfına gittim. Daha ilk gidişim , çekiniyorum; bi o kadar da özlemişim abi ne yapacağımı bilemiyorum tabii. Diğer arkadaşlarıyla oturmuş ingilizce ödevi yapıyolardı. Kevaşe Ezgi her zamanki gibi elinde telefonu kapının önüne kurulmuş geçen erkekleri seyrediyodu. Bi gün birine gibtiriceksin bu kızı herkes rahatlicak dıbına koyim.

    Sıralarının başında durdum , notlara göz attım. Beyler , ufaklıktan beri ingilizceye meraklı olup hep geliştirmeye çalışmışımdır. Altyazısız dizi ve film izlemeler , dinleme çalışmaları , tekrarlar işimi ciddi anlamda ilerletmişti. ingilizce hayatımın pek çok alanında işe yarayabilirdi. Ama şimdi hem idil'in arkadaşlarıyla tanışmak hemde idil'e hafiftende olsa kur yapmak benim işime gelecek en güzel şeydi. Bilmiş bi tavırla yanlarına oturdum;

    "Açılın bakayım hanımlar , bide ben bakayım şu ödevinize"
    ···
  12. 37.
    +4
    Bizim çocuklara bakıyorum , hiç birisi ezgiye bakacak bi tip değil abi. Bari kızında işi görülse diyorum ama yok yani , ezgi bakılabilecek gibi değil. Kusura bakma ezgicim , bizimkilerden sana iş çıkmıyo. Ne yazık ki seni bir mendil gibi işimi görene kadar kullanıp bi kenara atmak zorundayım Sen yeter ki işimi gör.

    Doğum günüm yaklaşıyodu beyler , hareketliliği arttıracak şey buydu. Bi çarşamba günüydü zaten. Pazar gününden hazırlıklar planlar oluşmuştu kafamda. Her ne kadar idil dahil olmasa da vardı kendimize göre planlarımız. Ama öncesinde sıkıcı geçecek 6 saatlik bi okul süreci. Olsun , pencereden idili seyretmekte yeterdi bana.

    idil pek bi üzgündü o zamanlar beyler. Ufaklıktan beri her alanda yanında olan Elif ailesi tarafından okuldan alınıp birkaç torpil aracılığıyla teee ebesinin dıbına olan başka bi okula alınmıştı. idil yalnız kaldı burda , yanında tek kalan Sinem çoktan okulun gözdesi olmuş sağa sola bakar olmuştu. Ama hızlanmaya gerek yok , daha birkaç ay daha idillesin sinemcim , hızlı koşan atın taku seyrek düşer; hele ki bizim lisede. Adamı giberler burda haberin olmaz , ki anlayacaksın zaten ilerde...

    Elif gittiğine göre boşluğu dolduracak eküri kim olucak tahmin edin. Eveet güzel düşünceler bunlar , tabii ki Ezgi olucak. Ve olmuştu da. Aradan geçen 3 günde gördüğüm kadarıyla pek bi kaynaşmışlar artık 3lü gezer olmuşlardı. Ama Ezgi erkek meraklısı , Sinem okulun gözbebeği olmuşken arada benim idilim kaynayacaktı ona üzülüyodum. Elimi biraz çabuk tutup aralarından çekip çıkarmalıydım. Ve gerekli günde gelip çatmıştı zaten. 21 Eylül , doğum günüm...
    ···
  13. 38.
    +4
    Haftasonu geldi çattı beyler , yılbaşına az kaldı. Hediyenin kargosu geçti elime. Çok zarif altın bi kolye. Yan duran altın bi kalbin içinde büyükçe bi kelebek var , tasarım bu. Paraya kıydık aldık (para tak bende beyler bunuda belirteyim). Bunun yanı sıra yardımlarından dolayı güzel bi bileklikte Sinem'e aldım , idil hakkında konuşurken onunda zevkini biraz olsun anlamıştım. Umuyorum hoşuna gider tabii. Ee bide Rıdvan hocama almam gereken hediyeler vardı. Onada güzelinden bi Gömlek - Kravat - Kemer seti almıştım Sarar'dan (ne sandınız yarraam). Fakat idil bana bi hediye alıcak mıydı inanın bi fikrim yoktu. Vakit az , bekleyip görücez artık.

    Okulda tatil öncesi son günler tabii , kimse yok sınıfta. Barış desen ilayda'yı alıp gitti sinemaya , Cem desen zaten karmakarışık kafasına göre takılıyo. Yahya kendi kız arkadaşı Ecem'le aralarını düzeltmeye çalışıyo. Bense idil'le okulda vakit geçirme peşindeydim. idil devamsızlıklarına önem veren bi kızdı , pek okulu asmayı sevmezdi yani. Onun uğruna ben okula gelirdim , değerdide. Boş derste omzuma yatıp laflayışımız , yaptığımız dedikodular hiç bişe değişilmezdi beyler. O an yaşadığım duygular , huzur , sevgi , bağlılık çok ama çok başkaydı. Bu gün hiç bitmesin isteyebilirdim. Koluma girmiş bi şekilde omzuma yatında dünya dururdu adeta , zaman yavaşlardı. Ama sonradan o dıbına kodumun Leventcan'ı aklıma gelince sinirlenirdim.
    ···
  14. 39.
    +4
    Ödev ciddi anlamda basit birkaç grammer ve kelime sorusundan ibaretti. Basitçe yapılmaya koyuldum. Dakikalarca başında oturup soruyla bakışan kızlar soruların anında çözülmesine şok olmuş bi şekilde yüzüme bakıp kaldılar. Şok oluncak bişide yoktu aslında , basit şeylerdi. Asıl önemli olan kızlar değil idil'in tepkisiydi , oda şaşkın ve gülümser bi şekilde bana bakıyodu. "Noldu idil hanım , çözümümü beğenmediniz galiba" diye sataştım. "Hıı bilmem ben , yanlış çıkarsa hocaya seni söylerim ama" diyip güldü. Beyler , güldüğü an ingilizcedeki tüm kelimeler gözümün önünden geçer gibi oldu; öylesine mutlu ve huzurluydum ki tenefüs zili çalsada bir adım hareket etmeksizin yanından kalkmak istemiyodum. Kokusu burnumdan hiç gitmese , gözlerimiz birbirinden hiç ayrılmasa , sesini yalnızca ben duysam ve bana söylense tüm kelimeler. Öyle duygular var ki içimde tarif edemiyorum beyler.

    Zil çaldı , kalkmak zorunda kaldım. idil'in gözlerinin içine bakıp "görüşürüz" dedikten sonra etrafımızda duran kızlara da "Görüşürüz kızlar" diyip sınıftan çıktım. Tanışmam fena olmazdı bunlarla , arkamdan "Teşekkür ederiz" diye bağırdılar , dönüp önemli değil manasında başımı sallayıp sınıfa çıktım. Sınıfın kapısında bekleyen isim belliydi; Barış.

    "Zil çalar çalmaz satıp gittin bin , insan bi haber verir bende gelirdim"
    "Sen niye gelceksin olm , tanıdığınmı var sınıfta. Anca Sinem'i kesersin uzaktan gibik herif."
    "Ulan Sinem'le aramdakilere sen mani olucaksın amk"

    Aslında benimde gelseydi fena olmazdı sınıfa. Hem tanımadığım kişilerin arasında fazla sıkışmazdım hemde ortak arkadaş edindikçe konuşma alanımızda artardı. Gelebilirdi benimle , ama daha erken Zamanı var.

    Derslerimden hiç bahsetmiyorum beyler. Derslerim genel anlamıyla çok iyi. Matematik ve Geometri her zaman için problem olmuştur bende. O dersler hariç hepsinden çok rahay geçiyorum , daha ilk dönemdeyiz onlarıda kopyayla falan toparlarız artık napalım. E hocalarda seviyo , gözdeyiz ya hıammına...
    ···
  15. 40.
    +4
    Günümüze dönecek olursak; çok zor bi sabah geçiriyodum beyler. Uzun zamandır haber alamadığım kız ansızın karşıma çıkmış ve beyin amcıklaması geçirmemi sağlamıştı. Duygusal olarak çöküntüdeydim , idil'de öyle. Demek bizim okula gelmişti , koskoca 4 sene bu kaosla geçecekti demek. Önemli değildi aslında. Benim aklımda , fikrimde , zikrimde , sevgimde hep idil vardı. Etkilemezdi başkaları beni. Kendimi adadığım yol belliydi , içimdeki duygu belliydi. Aldığım hediye bile belliydi be , şaşmazdım ben bu yoldan.

    Sinem donup kaldığımız havayı "Hadi sınıfa çıkalım" diyerek dağıtmıştı. idil arkasını döndü ve tek kelime dahi etmeden Sinem'le sınıfa doğru yol almıştı. Arkasını dönmüştü bana beyler , daha dakikalar öncesinde kolumda sıkı sıkı duran kız bana sırtını dönüp gitmişti. Yapacak bişi yoktu , bende sınıfa koyuldum.

    Barış kapının önünde beni bekliyodu , pencereden lan biteni izlemiş merakla anlatmamı istiyodu , gözlerinden belli. Ceylan'dan pek kimsenin haberi yoktu zaten , bi Yahya bilirdi hayatımda düzenli olarak yer alanlardan. Barış'a önce geçmişimi anlattım , sonrada dışarda olanları. Ağzı açık bi şekilde dinlemeye koyuluvermişti. Ders başlayana kadar özet geçip bitirmiştim konuyu. Konuşmam bittikten sonra söylediği tek bi cümle vardı;

    "Aga sen yarraa yedin"

    Niye olm , ben o kadar dirayetsiz bi insan mıydım Ceylan için idil'i bırakayım. Of beyler of , Barış'ın bile bunu söylemiş olması biraz korkutmuştu beni. Ama ne yapıp edip idil'i düzeltmeliydim , tek düşüncem buydu.

    Tenefüs oldu , Barış "Bende geleyim istersen seninle kanka" diye atıldı yanıma. istemedim , yalnız gitmeliydim. Ne olacaksa benimle olmalıydı , destekçilerimle değil. Sınıflarına gittim , idil'in gözleri kıpkırmızıydı. Dersten önce ve derste bi süre ağlamış. Canım yanıyodu beyler , hapsolduğum gözleri kıpkırmızı yaşlı bi şekilde görünce canım yanıyodu , içim acıyodu. Yanına oturdum , elini tuttum. Nolduğunu sorup konuya girmeye çalıştım , ama yanıt vermedi. Elindeki mendille akan yaşlarını ve burnunu silmekle meşguldü çünkü. Cidden ağlamışmıydı bu kadar , bi hiç uğruna. Cidden hüzünlenmişmiydi benim için. Ders boyunca konuşması için çabaladım , başını yerden kaldırmadı , kaldırsa da boşluğa bakıp iç çekmeye devam etti. Sınıftaki herkes kendi halindeydi , bizi gören ya da ilgilenen yoktu. Ama Gamze , gözü hep bizim üstümüzdeydi. Sinirli gözlerle beni seyretmeye devam ediyodu durumu her ne kadar farketmiş olsamda. Ceylan'dan haberi olmuştu sanırım , ilkokuldaki olaylardan oda haberdardı. Bana karşı nefret beslediğini düşünmeye başlamıştım. Tenefüs sonunda idil'in gözlerinin içine bakmaya çalıştım , izin vermedi. Başını yerden kaldırmadan "Bugün gelme yanıma" dedi. Nedenini sormak için elimi çenesine koyup başını kaldırdım , işte o an gözünden akan bi damla yaşla karşılaştım beyler. Gözlerimin içine bakıyodu yaşlı gözlerle "Gelme , istemiyorum" dedi. Bişi diyemedim. Hocaları geldi sınıfa , iyi dersler dahi demeden sinirle kapıyı çarpıp çıktım.

    Şimdi ne olucaktı , şimdi ne yapıcaktım ben...
    Tümünü Göster
    ···
  16. 41.
    +4
    izmirden sonrasını okumadım
    ···
    1. 1.
      -1
      Komik xd
      ···
  17. 42.
    +4
    Haydaa başlamıştık tribe iyimi. Beklediğim şeydi , güzelde kıvırabilirdim. Ama kıskanılmak çok hoşuma gitmişti , hiç kıvırasım yoktu. Aksine devam ettirip inadına gidesim vardı. Bu seferde işler büyüyebilir ama , o cesareti göremiyorum kendimde. Neyse , nabza göre şerbet vermeye devam edicez napalım.

    "Olurmu aşkım hiç öyle şey , seninle konuşucam tabii"
    "Yok eve giderkende birlikte gidin isterseniz , koluna girer falan. Yakıştınızda bence -.-"

    Yakışmışmıydık lan harbiden , şerrefsizim geçen seneden benim aklıma gelmişti ahahaha

    "Saçmalama bebeğim , sen varken başka kim yakışabilir benim yanıma. Tribi sürdürme lütfen , nasıl geçti senin günün anlat bakim dinliyorum"

    Konuyu bi şekilde değiştirmiştim , ama bu burda bitmemişti tabii. Daha çok tribini yicez. Of sevgilim of , kıskanılmicak kızları kıskanıyosun ya.
    ···
  18. 43.
    +4
    Tüm bu olaylar esnasında Sinem'le konuşmamız çok daha iyi bi hal almaya başladı. Arada idil olduğu için "kanka" duvarını çekmiş bulundum önüme ama bu bi engel değil (yani konuşmamıza). Konuşmamızdan idil'de haberdar , kıskanma durumuda yok. E tabii , Ceylan gibi bi badireyi atlattık Sinem'le konuşmak koyarmı hiç. Sinem'in durumuda karmaşık , Mehmet'le telefondan konuşmaya başlamışlar. Aralarında bi sevgi var gibi , ama bi türlü ulaşamıyolar birbirlerine. Çocukta ilk sene olduğundan bi cool olma çabaları , bi ortam yapma dürtüsü var. Ama bizim okulda yemez , hele ki Sinem gibi birisiyle konuşuyosan sessiz sakin takılıp cool bi havaya giremezsin. Çünkü Sinem adamın zütünü kaldırır , öyle bi üstünlüğü var. Benim bile kanka olmasına rağmen kalktı beyler. Kızın bi fotoğrafını 500 küsür kişi beğenirken her fotğrafına her gönderisine beni etiketliyo , öyle bi hava öyle bi ihtişam bendeki. idil Facebook'u fazla kullanan birisi zaten değil. O hesap yalnızca var orda , ne bi işlevi var ne de bi paylaşımı. Seviyorum bu kızın bu yönünü be , boş yere kıskançlık krizlerine sokmuyo beni.

    Kıskançlık demişken , önümüze çıkan yeni engeller , yeni sinirler var yılbaşı öncesinde. Gelin o konuya değinelim şimdide.

    Yine b okul çıkışı , idil beni beklerken ufak tefek sarı bi çocuğun yanına gelip konuştuğunu ve idil'e bi kağıt verdiğini gördüm. Yok ya , olamaz heralde böyle bişi. idil çok kişiyle yüz göz değil ki neden olsun böyle bişi. Adımlarımı hızlandırdım , ben gidene kadar ufaklık gitmişti idil'in yanından. idil'de elindeki kağıdı okuyodu. Çok uzun bişi olmasa gerek ki çabuk bitirmişti okumayı. Yanına gittim , önce hiç bişi olmamış gibi konuşmaya başladım.

    "Aşkım naber"

    "Eh işte , son ders çok sıkıcıydı ya bir an önce eve gitmek istedim. Gidelim mi ?"

    "Gidelim gidelim. O elindeki ne ? Ne yazıyo ?"

    "Boşver yaa salak saçma bişi takmaya değmez"

    "Yok yok bakayım ben ona bi , gördüm zaten uzaktan kimdi o konuşucaz."

    Kağıdı aldım elime okudum. Buruş buruş edilmiş bi defter yaprağıydı zaten. Üzerinde "idil Seni Çok Seviyorum" yazıyodu yamuk yumuk bi yazıyla. Sinirlerim tepeme fırlamıştı , kıskançlık katsayım kat ve kat artıyodu. Kimdi ulan bi huur çocuğu benim sevgilime böyle şeyler yazıp veriyodu. Dellenmiştim beyler, gözlerim büyümüş bi şekilde idil'e dönüp"Kim bu , neyin nesi açıkla bakalım" dedim. Çokta önemsemeyen bi tavırla "Amaan boşver xxxx ya çok önemli bişey değil salağın biri. Yolda anlatırım hadi çıkalım" dedi. Yola çıktık , anlatmasını bekliyorum ama idil oralı değil. Elimde parça parça yırtmış olduğum kağıtları gösterip "Evet , bi açıklama bekliyorum" dedim. Anlatmaya başladı. "Ya bu bizim eski okuldan bi çocuk. Kanada'dan taşınmışlardı buraya , aslen Türk tabii. Adı Leventcan , ilk geldiğinden beri benimle konuşmaya çalışır ama ben hiç birinde yüz vermedim. Mezuniyette annesiyle birlikte gelip fotoğraf çektirmek istedi , bizde mecburen çektirdik. Üstüne bide dans müziği çalınca dans ettik. Boyu benden çok ufak zaten gördün , hiç yakışılcak bişide değildi. Öyle geçti gitti. Şimdi oda gelmiş bu liseye , benide görünce yine peşime düştü. Takmıyorum zaten sende boşver lütfen."

    Makul bi açıklamaydı , ama yinede sinirimi aldığı söylenemez. Ne demek bi kağıda "Seni çok seviyorum" yazıp vermek. Benim sevgilim lan o , benim hayatımdaki kadın. Sen ne hakla yazarsın bunu. Burda bitmezdi bu , devamı gelirdi. Ve ben o zaman rahat durmazdım işte...
    Tümünü Göster
    ···
  19. 44.
    +4
    Her ne kadar içimi ısıtabilecek bi mesaj olsa da ona karşı olan sinirim bi türlü geçmemişti. Aklıma sürekli Tarkan denen huur çocuğu gelmiş atlatamamıştım bu durumu. Sinir bozucuydu evet , ama bu bariyeri atmam lazımdı artık üzerimden. Normalde bu mesajla aşka gelir sevgi sözcüklerine başlardık , ama bu sefer soğuk davranıp yalnızca "Efendim" diyebildim. Anlaması lazımdı biraz , ilk buluşma dediğin böylesine basit olamazdı. Tamam , belki fazla tepki gösteriyorum. Belki halası çağırdığı için cidden hayır diyemedi. Ama bende boş değildim be , ilk buluşmaydı ve heyecandan ölmek üzereydim ben. Bi kaç normal mesajlaşmanın ardından tartışmayı başlattım . haksız olduğumu söyleyip tepki gösterdi. Esasında haklıydı abi , ses edemezdim. Ama triplere girip sustuk. O gün hiç konuşmadık , akşam bi mesaj bi belirti bekledim ama olan biten bişi yoktu. Biz o esnada Yahya'yla pastaları börekleri gömmeye başlamıştık bile.

    O gece Yahya evine giderken annemle ben yengemlerde kaldık. Bu arada çapraz apartmanda oturuyo beyler , yürüsen 1 dakika bile sürmeyecek mesafe bizim evle arası. Ama kalalım diye ısrar gelince kaldık. Tüm gece idil'in fotoğraflarına baktım ki acaba kendini affettirir mi diye. Gece bişi olmadı , ama sabah ilk günaydın mesajı ondan geldi. Soğukluğunu birazda olsa üzerinden atmış gibiydi , ki bende öyle sayılırım. Nedir dedim bugünkü planın , yinemi halanla takılcaksın. Laf sokuyorum arada tabii , ama boşa gidiyo. Forum Bornova'ya gideceklerini söyledi , kuzenimi gazladım "Hamdi abim bugün bi Forum yapalım ya" diye. E gezmeyede müsaitiz , kalktık gittik idil'lerin çıkacağı zamanda. Sağa sola bakınıyorum belki görürüm belki burda içime su serpilir diye. Ama göremiyorum. Collezione'a girdik , bizimkiler bi kaç bişi bakıyo kendilerine. Bende bakıyorum , ama aklım hala idil'de. Elimde telefon "Nerdesiniz , napıyosunuz" diye soruşturuyorum hala. Tam mesajı gönderecekken başımı kaldırmamla idil'le göz göze gelmem bir oldu , durmuş karşımda beni seyrediyo gülümseyerek. Yanında halası , kardeşi , babası , annesi falan var. Aile gezmesi yani. Bizimkileri görünce selamlaşıp konuştular , ben o esnada Kemal amcaya önceden yakalanma pgibolojisinden midir nedir kolonun arkasına geçtim saklaıyorum. idil kıs kıs gülüyo uzaktan bana bakarak , ama bu karşılaşma inanın herşeyi unutturmuştu bana. Planlı olarak buluşmak yerine böylesine ansızın karşılaşmak beni çok daha mutlu etmişti. Dikkatimden de kaçmıyo , kolyem hala boynunda idil hanım. Gülüşüne kurban olurum senin ya , uzaktan uzaktan gülümseyip durma öyle saniye saniye eriyorum ben burda.
    Tümünü Göster
    ···
  20. 45.
    +4
    Günaydın beyler , kusura bakmayın kahvaltım biraz uzun sürdü amk

    Şaka bi yana düb işlerim vardı beyler kahvaltıdan sonra acil çıkmak zorunda kalınca sizide bekletmiş oldum kusura bakmayın. Şimdi hızlı uzun bi kaç part giriyorum , ne kadar sövseniz haklsınız.

    Başlıyoruz
    ···