-
126.
0@244 eve 1.6 ama 154 beygir hacı.. 1.6 olmasının sebebi tr de vergi avantajı sağlamak, aracın %37 ötv ile satılmasını, fiyatının düşmesini temin etmek.. kaldı ki çok da basarılı olmustur, geçen sene 6000 tane falan satıldı tr de.. aynı arac 2.0 lt ya da daha ustu bir motora sahip olsaydı sadece vergi farkından dolayı fiyatı 25-30 bin euro daha pahalı olacaktı.. bu durum işin pazarlama kısmı birader.. otomotivde bi arac ne kadar kaliteli olursa olsun satılamadıktan sonra bir gibime yaramaz temel mantık budur..
bi aracın satılabilirliğini en cok etkileyen sey doğru fiyatlandırmadır..
bence 1.6 lt mercedes c, bu zamana kadar otomotiv seektöründe yapılmıs en basarılı pazarlama hamlesidir, vatandas 65 milyara passata bineceğine mercedes alıyor artık.. satıs rakamlarıyla passatı mondeo yu ezdi adamlar.. -
127.
0@254 hacı 192 beygirlik olanlar da diğerleri gibi asırı beslemeli bir motor. yani silindirin içerisinde turbo, kompressor yardımıyla normalden gazla hava alınması, elektronik yazılımda yapılan değişikliklerle hava-yakıt karısım oranının değiştirilmesi ile içerde olusan yanma gücünün artırılması sağlanan motorlar.. haliyle üretim maliyetleri ve satıs fiyatları da daha yuksektir.. bu durum, firmanın pazarlama stratejisi acısından bir tercihidir. firma bu motoru piyasadan kaldırmadı, küçük oynamalar yaparak adını değiştirdi.. bundaki amaç talep yaratmaktır.. yenisi cıkacak ki yenisini alacaksın mantığı..
örneklemek gerekirse aynı motordan eskiden 143, 163 ve 192 beygir güç üretiyordu isimlerine de 180k, 200k, 230k diyordu.. şimdi ise 184 ve 204 beygir olmak üzere iki farklı güç alıyor adına da 200 cgi ve 250 cgi diyor.. motor aynı koda sahip ve aynı hacimde.. 1.8 litre.. işin pazarlama boyutu bu yani buna dikkat..
bu motor alınmalı mı ise tamamen tercih meselesi.. sen aracı 300-400 bin km kullanmayacaksın o yuzden motorun ömründeki kısalma seni ne derece etkiler ayrı bir konu.. bu durumdan etkilenmezsin yani..
bu gibi tercihlerde piyasa neyi tercih ediyorsa ona uy derim.. piyasa bu araclar hakkında cok fazla sehir efsanesi üretir.. piyasada cok fazla olmayan versiyonlardan da uzak duru alıcılar ve fiyat belirleyen aracılar.. arabanı satacağın zaman ''hacı bu 230'lar 200 binde motor yiyomus o yuzden mercedes daha uretmiyor'' (ki alakası yok aslında) diye tak atanlar olacaktır, derdini kimseye anlatamazsın kimse anlamaz.. ikinci el satısta zorluk cekersin..
özet: aynı motor bugün farklı bir isimle 204 beygir olarak standart sunuluyor, teknik olarak sorun olmaz ama ikinci elde bu durumdan kimse anlamaz satarken zorlanırsın.. -
128.
0@253 defalarca yazdım hacı baslık içerisinde ama özetleyeyim..
ciddi hasara sahip olan araçların hasar onarımları yapılır ve yapılan işlemlerin kaydı tutularak araç tamirattan kaynaklanan değer kaybı göz önünde bulundurularak daha düşük bir fiyatla fiyatlandırılır ve satısa sunulur... bayiler genelde bu aracları el altından ese dosta satar fiyatı ucuz olduğı için..
küçük çizilme sürtme vs olan araclarda ise hasarın onarımı yapılır ve o haliyle 0 km olarak satılır.. tüm dünyada tüm markalar bunu böyle yaparlar.. -
129.
0@251 hacı pratik olarak bir uygulamaya sahit olmadım 94 320 motor için.. ama atmosferik motor dediğin gibi, o yuzden yapacağın modifikasyonlar hava girişi uzerine olmalı.. bir kere araca düzgün bir turbo, air intake kit ve haliyle daha sıhhatli bir egsoz kiti taktırman lazım.. bu işlemlerle yanma odasının içerisindeki fabrikasyon öngörülen kimyayı sil bastan değiştirmiş olacağın için profesyonel bir modifiye için bloklara da el attırmak zorundasın..
yani su işlemleri yapabilirsin hacı : turbo, supercharge, nos... ciddi ciddi birseyler yapmayı düşünüyorsan ne kadar bütce ayırdığını, ne kadarlık bir güç artısı hedeflediğini sööyle ona göre teknik olarak ne yapılabilir nokta atısı yapayım ben de..
ayrıca el işçiliğim iyi değil bro, teknik olarak modifikasyon sürecini yönetebilirim ama uygulayamam.. -
130.
0@260 esasen cok iyi anlamadığım araclar bunlar.. iki arac da o kadar profesyonel ve muhendislik sınırını zorlayan araçlar ki, hangi kriteri baz alarak birinin birinden bariz daha iyi olduğunun söylenebildiğini anlamıyorum..Tümünü Göster
iki arac da asırı beslemeli araçlar. yani yanma odasına normal bi aractan cok cok daha fazla miktarda hava girişi sağlanıyor.. bunu sonucu daha fazla yakıt ve cok daha yuksek enerjili bir yanma yani yuksek ısı olusuyor.. mühendislikte bunu sağlamak kolay, bunu herhangi bir otomotiv firması sağlayabilir ama asıl tassaklı olan konu, bu gücü tekerleklere doğru aktarabilmek, herseyden öte o motoru soğutabilmek.. iki arac da 10 bin devirlere rahatlıkla ulasıyor, normal seyir devirleri cok cok yuksek.. blokların aşırı ısınmasını engelleyebilen, ideal sıcaklıkta tutabilen de ön plana cıkıyor.. subaru bunu daha iyi sağladığı için sürücü sürekli mtordan max performansı alabiliyor, bu durum da bir sekilde insanlarda subaru giber hacı gibi bir algı olusturus.. ben subarunun havalandırma kanallarının daha iyi konumlandırıldığını düşünüyorum.. karoser ve motor tasarımı fark yaratan sey bence..
tr şartlarına gelince.. bir defa bu araclar ideal yanma oranına ulasabilmek için çok yuksek oktan değerlerinde yakıta ihtiyac duyarlar..tr de tedarik edebileceğin yakıtın oktan değerleri ise tak gibidir.. piston baslarında erimelere, bloklarda catlamalara cok sık karsılasabilirsin kalitesiz yakıt yuzunden.. max. verim de alamazsın..
ayrıca fizikte asla kazan kazan yoktur, asırı gücün mühendislikte karsılığı aşırı derecede fazla hava girişi sağlamaktan gecer.. bedeli ise karsınıza cıkacak inanılmaz ısınma problemidir.. yuksek sıcaklıklarda malzemelerin davranıs biçimleri ciddi farklılıklar gösterir... ani ısı değişimlerinde ise malzeme amı zütü dağıtır.. bu yüzden bu aracların motorları cok cok kısa ömürlüdür.. 50 binde motor sorun vermeye baslar..
işin bir diğer yanı da insanların olaylara fanatik yaklasmasıdır.. yani bir nevi mercedes mi bmw mi, ferner mi galatasaray mı olayı..
özet:
soru :at yarraaa sen olsan hangisini secersen?
cevap : hacı ikisi de üç asağı bes yukarı her türlü performans ihtiyacımı karsılar piyasada zibilyon tane aracın eline verir, gavur yapmıs abi dedirtir.. o yuzden hangisinin tipi hosuma gidiyorsa (illa birini alacaksam) onu secerim, subaru daha yakısıklı geliyor mesela bana.. -
131.
0@262 ebenin dıbına koyum cok detaylı sormusun lan neyse muhendislik öğrencisi olman iyi derdimi daha rahat ve teknik anlatabilirim..
1-nedense üreticiler tr de 1.6 hacim ve altında dizel ve otomatik seceneğini aynı konfigürasyonda fazla sunmuyorlar..
o fiyat bandında az alternatifin var
toyota yaris (gibtiret çünkü otomatik değil, otomatikleştirilmiş şanzımanı var, vites geçişleri ciddi atlama hissi veriyor)
opel astra 1.3 cdti - motor düşük devirlerde tork üretemiyor, 2000 devirden sonra ancak toparlamaya baslıyor ve servisi mübarek mercedes servisi gibi pahalı, parca fiyatları cok yuksek, ama yol tutus ve konfor süper
ford focus - en dengeli tercih bana göre bu, ortalama bir malzeme kalitesi, cok yaygın servis, yuksek ikinci el performansı, iyi yol tutus, düşük yakıt..
peugeot 307 - en basarılı dizel motor bunda aksesuarları da süper, 30 milyara cam tavanlı cruise controllü, dizel otom. 307 alabilirsin ama fransız arabaları 100 yıldan beri malzeme kalitesi olarak hep adi olmustır.. piyasada 10 yasında diri bir tane 207, bir tane sağından solundan ses gelmeyen c3 (citröen) göremezsin..
renault megan - malzeme kalitesi yerlerde geziyor dostum, renauly 12 toros un elektrikli camlı klimalı versiyonu ama ikinci elde peynir ekmek gibi gidiyor, parcası bol ve cok ucuz, yakıtı da düşük , kişisel tercih meselesi..
bence en mantıklı alternatif ford ama focus değil c max dostum.. performans cok iyi, sürüş zevki yuksek, uzun yol için harika, aksesuar doluluğu da yüksek, kesinlikle sedan arabada ısrarcı olmadığına memnun olursun.. -
132.
0@266 nın devamı
hacı diz<el motorların ömrüne gelince.. malzemenin basına neler gelebilir bunu bir irdelemen lazım önce (bunun için malzeme 1 dersi, malzeme muayenesi konusuna dön) kırılma, burulma vs den ziyade motor ömrü için bizi en çok ilgilendiren durum yorulma dır.. malzeme yorulması, malzemenin maruz kaldığı kuvvetten ziyade, bu kuvvete ne kadar süre boyunca maruz kaldığıyla , kac cevrim tekrarlandığıyla alakalıdır. dizel motorlar, çalısma prensipleri nedeniyle daha yuksek sıkıstırma oranına sahiptirler ve cok daha düşük devirlerde calısırlar.. ortalama calısma devirleri 1400-1600 devirdir.. benzinli motorlarda ise devir sayısı yaklasık iki katıdır.. dizel motorlar dolayısıyla daha az yorulmaya maruz kalırlar. (krank mili totalde benzinli aracın yarısı kadar cevrim yapar). günümüz malzeme teknolojisinde ise malzeme yuzeyindeki dislokasyonlar ciddi oranda giderilebildiği için, dizel motorlarda asırı sıkıstırmadan kaynaklanabilecek problemler artık sorun teskil etmemektedir.. motorun ömrü için muhendislerin en cok boğustukları sorun yorulma
olduğundan, dizel motorlar benzinli motorlara göre daha uzun ömürlü olurlar..
sadece bakım maliyetleri daha yuksektir..(daha sık filtre değişimi vs) -
133.
0@267 hacı man cok kemikli araba da man ne var sende?? tga 480 mi?? ona göre cevaplayayım.. asıl uzmanlık alanımla ilgili ilk soru senden geldi sağol yav mutlu oldum..:)
-
134.
0@266 nın devdıbına gelince
smart, mercedes ve swatch un ortak projesi olarak doğmus bir markadır.. acılımı da swatch and mercedes art dır. ancak daha sonra daimlerchrysler giberim lan diyerek swatc hisselerinin tamdıbını satın almıstır..
bir dönem smart forfour ve smart roadster olmak üzere ürün gdıbını genişletmesine, smart forfour süper bi arac olmasına, roadsterin de şimdiden gönülleri fethetmesine rağmen, kallavi mercedes bayilerinin 100 bin euroluk araclar varken 20 bin euroluk aracla ugrasmak istememeleri, sipariş gecmemeleri ve bayilerin küçük segmentte satıs konusunda tecrübesi olmaması nedeniyle üretimden kaldırılmıs, ancak fortwo modeliyle markanın devdıbına karar verilmiştir.
smartlar cok özel araclardır ve tüm smartlar normal arabalardan cok cok farklıdır.. tüm smartlar, tridion güvenlik hücresi denilen özel alasımlı celik kafes bir karosere sahiptir ve carpısma anında bir s serisi kadar güvenlidir.. kaportası fiber malzemeden üretilmiştir, esnektir, küçük darbelerde esner, çizilmez, telefon kapağı gibi değiş tokus özelliğe sahiptir.. motorları mercedes benz tarafından üretilir.. abs, asr, esp, bas tamamında standarttır.. tüm mercedes benz yetkili servislerinde bakımı yapılabilir dolayısıyla cok tassaklı bir servis ağının nimetlerinden faydalanabilirsin..
700 cc lik motorlar kullanır ki benzinlisi bile max 4.5 litre yakar (o da max).. su an 0.7 dizel versiyonu var, torku cok cok iyi gücü de yakıı da 100 km de şehirt içi 3 litre civarı.. 0.70 kurus maximum.. sürücü ve yolcu koltuğu cok geniş bi arabadır, yanındaki yolcu koltuğunda rahatlıkla bacak bacak üstüne atar ama bagajı yok hacı
motor ömrüne gelince.. aldığın arabayı mercedes üretiyor hacı, ayrıca tr de 100 bin km yapmıs bi fortwo yoktur heralde, nerde yapıcak amk o kadar kilometreyi * motor konusunda tereddütün olmasın birader, dizelini al tepe tepe kullan ama ikinci elde zor satarsın -
135.
0@262 son sorularına gelince, kadının yası, erkeğin maası sorulmaz,
c180 elegance ın fiyatına gelince mercedesten ayrıldım hacı güncel fiyat politikasını bilmiyorum ayrıca cok yuvarlak bir soru, mercedes te arac için fiyat verilir, genel olarak c180 için verilmez.. zibilyon farklı aksesuar konfigürasyonu var -
136.
0@270 hacı tiptronik değilse en az uc farklı ağır devirli vites modu vardır.. bunlar da genellikle 1,2 ve 3 diye işaretlidir otomatik viteslerde, motor kompresyonuyla yavaslamaktan baska caren yok, bir de el freni..
o taralı alan nedir bilmiyorum hacı, turbonun devreye gireceği arfalık desem bunu gösterme panelinde görmek sürücünün ne işine yarar mantıklı gelmiyor.. ben de merak ettim, arastırıp buraya eklerim -
137.
0@272 blueefficiency demek, bu arac daha az yaksın diye üretirken bir dizi önlem aldık demektir.. mercedes, blueefficiency araclarını üretimden itibaren daha az yaksın diye normal versiyonlarından daha hafif üretiyor, ona göre lastik jant kombinasyonu kullanıyor vs
-
138.
0@278 la gibmişi motoru, motoru kurtarayım derken kolu bacağı eline alacaksın yoksa.. aslolan can güvenliğidir, motor yaptırılır, alınır.. aracın zütünde parasüt yoksa motoru ele alacak devri yukseltecek, kompresyonu artıracak ve kademeli olarak el frenini kullanacaksın.. bigiblet değil ki bu amk arka lastiğe ayağımızı sokup ayakkabıyla fren yapalım
-
139.
0hacı düşünmüş işte, 1,2,3 diye 3 farklı mod koymus.. vites değiştirmekteki amac tahvil oranını değiştirmek.. düz viteste bunu yapabiliyorsun, otomatikte de yapıyorsun.. derdin motoru eline almaksa düz viteste de aynı devir, aynı süratta giderken frenin tutmazsa vites küçülteceksin ve motoru yine de eline alacaksın..
otomatik vitesin bu durumda düz vites karsısında bir dezavantajı yok, hatta avantajı var.. düz vites aracta deviri tutturamadan vites değiştiremezsin.. 4. viteste 100 le giderken istesen de aracı 1 e atamazsın, vites gecmez.. volandan sanzımana güc aktarım biçiminden kaynaklanan mekanik bir durumdur bu.. ancak otomatik viteslerde volan baskı balata kombinasyonu yerine bir yağ kutusu vardır, devirden bağımsız olarak sanzıman dişlileri arasında gecis yapabilir bu calısma prensibi nedeniyle -
140.
0oo epeydir bakmadık sorular da gelmiş baya.. zaman buldukca hepsini cevaplamaya devam edicem beyler..
@269 öncelikle hacı şunun altını çizelim, ticari araçtan beklentiler binek araçlardan cok farklıdır.. hele ki kamyon grubunda bu araçlar ekmek teknesidir ve bi ticari aracın olmazsa olmaz tasıması gereken unsurlar vardır..
-düşük yakıt (kamyonlarda aracının muadillerinden %10 daha fazla yakıt tüketmesi 100 km de 3.5 lt fazla yakıt anldıbına gelir.bir kamyon tr de aylık ortalama 10 bin km yol yapar, yani mal sahibinin cebinden ayda 1.150 lira fazşa para cıkar. yılda yaklasık 13.000 tl, üç yılda 39.000 tl,4 araba için ise 3 yıl sonunda yaklasık 160 milyar eder ki kafa artı dorse parasıdır bu, zaten ne kadar kazanıyor?)
-yaygın ve ulaşılabilir profesyonel servis ağı (yetersiz servis ağı yuzunden aracın serviste zaman kaybetmesi sadece zaman kaybı değil, aracın calısamaması nedeniyle aynı zamanda para kaybıdır)
-ucuz ama daha önemlisi bol yedek parça (üretici firma sana misal bi pto'yu bedava bile verse, 1 ay almanyadan gelmesini beklerse bi taka yaramaz.. aslolan zamanında parcayı bulmak aracı yatırmamaktır)
-yüksek ikinci el değeri, ikinci elde kolay satılabilirlik (ticari araç sahipleri rekabette ayata kalabilmek, garanti süresi sayesinde risklerini minimize etmek, cok kullanıma bağlı ciddi yıpranma sonucu olusacak ağır arızalarla karsılasmamak, vergi avantajlarından faydalanmak vs gibi nedenlerden ötürü 3-4 yılda bir araclarını yenilemek zorundalardır.. bu bağlamda aracın ikinci el performansı firmanın doğrudan karlılığını ve operasyonelliğini etkiler.. ayrıca malın iyisi alınıp satılandır=
-aya(çekeri)/fiyat/ebat dengesi (tonaj çok önemli hacı, ebatlar da..misal aracı uluslarası nakliye göndereceksen ceki tablasının 2.95 dorse yapmaya musait olması lazım)
-motor ömrü.. (nedenini soylemeye gerek bile yok
man'lar piyasadaki en kemikli araclardan biri.. cok sağlamlar.. ama özellikle tga 430'lar motor ömrü ve yakıt konusunda maalesef tr de cok kötü bi üne sahipler.. ayrıca segmentinde en çok yakan arabaların da man olduğu biliniyor..
devam edecek...
-
mkult nikli orman çocuğu
-
560 bine biriniz 1 tl verin de
-
feyzoo gelmiş hoşgelmis
-
adam sizin gibi kapitalist sisteme boyun eğmemiş
-
egriye egri dogruya dogru
-
kira gelir vergisi
-
katil olmadan yasamayi becermek irade gerektiriyo
-
kafası atan kurt
-
keske kanzi trasına sahip bir cocuk olsaydim
-
hem ermeniyim hem müslümanım
-
keloğlan aramızda filminde tırtıl ile keloğlan
-
anlat da öğrenelim ya
-
karı düşünüyor ki ben en iyi yıllarımda
-
beyler ciddi pgibolojik sorunlarim var
-
inciye gelmeyin beyler
-
anca internette atıp tutarsınız
-
thexanax isimli yazar ağır şizofreni hastasıdır
-
artık sizinle dalga geçmicem söz
-
beyler bu fotodaki çocuk aslında benim
-
birader hepinize cugu atardim
-
eski sevgilim babasıyla foto atmış
-
yıl olmuş 2025 tengri diyor
-
hayat artigi a haber izliyor herhalde
-
kanzi ırkından utanma kanzi
- / 1