/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 46.
    0
    Ugultu gercekti galiba kayıtlardada vardı youtube a bak.
    ···
    1. 1.
      +1
      Aradım buldum sağolasın tek ve değerli okurum.
      ···
  2. 45.
    +2
    Sonuç olarak böyle bir olay atlatmıştım. Yaşadıklarımın hepsi gerçek miydi yoksa hayalgücümün etkisi var mıydı bilmiyorum. Rüyam, o karga, arsada yaşananlar gerçekti. Uğultu gerçekmiydi emin değilim yaşayan hatırlayan varsa banada anlatsın. Aslında afilli bir son yazmam gerekiyordu galiba. Ama bitti işte...
    ···
  3. 44.
    +1
    Kaşığı tabağa bırakıp kumandaya uzanırken söyleniyordu. "insanda iştah bırakmıyorlar!" daha sözü bitmeden televizyonu kapatmıştı. Her zaman kendimi biraz sıyırmış biri olarak görüyorum. Arada bir kendi kendime sorduğum "deli miyim lan ben?" sorusunun en büyük sebeplerinden biri bu sahnedir. O yaşta bir çocuğun görmemesi şeyleri görmüştüm. O mahşer gecesi anlatdıklarımdan daha şiddetli daha kasvetli geçmişti. Belki de hatırlayamadığım daha korkunç şeyleri yaşamıştım...
    ···
  4. 43.
    +1
    Sende iyi gerilim romancısı olur kardes
    ···
  5. 42.
    +1
    Haberlerde artık başka bir haber verilmiyordu. Dümdüz olmuş yıkıntılarla dolu bir istanbul silüeti gösteriliyor. Ağlayan insanlar, yıkıntıların altından çıkarılan cesetler...
    Zaten pgibolojisi alt üst olmuş insanların beynine daha fazla korkunç görüntü yüklüyorlardı. Hiç unutamadığım bir sahne vardı. Yemek masasında oturmuş haber izlerken görmüştüm o sahneyi. Bir bina enkazı dozer tarafıdan kaldırılıyordu. Haberciler gördüğüm en dehşet verici sahnelerden birini çekeceğinden habersiz enkaz kaldırma çalışmalarını çekme niyetinde gelmişlerdi. Dozer kepçeyi enkaza daldırmış kaldırmıştı. Kepçenin ucuna pantolonundan takılmış havada sallanan bir ceset çorbayı boğazıma düğümlemişti. Üstüne yetmezmiş gibi pantolon sıyrılmış ceset yarı çıplak yere düşmüştü. Hemen masadakilere döndüm hepsi şok olmuştu. Babam elinde çorba dolu kaşığı ağzına zütürürken dona kalmış faltaşı gibi açılmış gözlerle bakıyordu o sahneye...
    ···
  6. 41.
    +1
    O dönem sabah aksam farketmeden belki 20-30 belkide daha fazla deprem yaşamiştik. Yaklaşık 1 ay tüm mahalle arsada uyumuştuk. 1 ay zarfında arsada büyük değişiklikler yapılmıştı. Her yeri demirden kutu halinde bir oda yapılmıştı. Arsanın etrafı çitlerle çevrilmişti. Yeniden elektrik kesintisi olması ihtimaline karşı orta yere kamp ateşi için ufak bir çukur kazıp etrafını taşlarla cevirdiler. Hatta bir köşeye odun bile yığdılar. Artık evlere giriliyor, normal yaşama dönülüyordu. Yinede tedbir elden bırakılmıyordu. Kapıya yakın yere deprem çantası hazırlanmıştı. Deprem çantası.. O güne kadar bu tabiri ilk defa duymuştum. Haberlerde sürekli aynı şeyler dönüyordu deprem çantası nasıl hazırlanır? Neler koyulur? Medya sağolsun deprem dede diye bir adam türemişti. Ahmet Mete Işıkara ismini ilk kez tanıyordu insanlar. (Allah rahmet eylesin) Bende ilk kez duymuştum. Beyaz saçlı nur yüzlü tonton bir dede insanları bilinçlendiriyordu. Böyle bir sempatik bir insan her karşımıza çıktığında felaketi çağırıştıyordu bize. Sonrasında her popüler şeyin takunu çıkardıkları gibi bu adamıda reklamlarda, haberlerde, sabah programlarında heba ettiler...
    ···
  7. 40.
    0
    Ne zaman yazacaksın merakla bekliyorum hadiii
    ···
  8. 39.
    +1
    Beyler bu gece bu kadar yarın gece bitecek gibi duruyor. Sorularınız olursa bittikten sonra tek tek cevaplarım. Çokta zor olmaz zaten fazla okuyan yok gibi :D
    ···
  9. 38.
    +1
    Annem sırf beni tehlikeden uzak tutmak için kandırmış askersin görevin bu demişti. Sanki geleceği görmüş gibiydi. Karanlikta kapıya yaslanmış bir elimde tutuğum ufak el feneriyle diger elimle duvarda gölgelerle şekil yapmaya çalışıyordum. Tam o sırada bir artçı daha başlamıştı. Annem kaç diye bağırmıştı. Bunu duyar duymaz koştum. Bir binanın sesi olur mu? Belki hayal gücümün eseriydi ama bunu duymuştum. Duvarlardan geliyordu galiba o sesi açıklamak zor çıtırtılar sürtünmeler bilmiyorum. Apartmanin kapısından dışarı çıkmıştım ki. Kapının önünde bulunan kaldırım yerine boşluğa basıp yüz üstü kapaklandım. Arsaya gitmeliydim orada olmalıydım. Dizlerimin ve ellerimin üzerinde tam kalkmaya hamle yapıyordum ki bir kol belime dolandı. Havalanmış sarsıla sarsıla bana doğru koşan babama yaklaşıyordum. Yere indiğimde farketmiştim ki Halit abi beni kolunun altına aldığı gibi arsaya koşmuştu. Hemen ardından annemlerin gelişi beni biraz olsun rahatlatmıştı. Çok garipti yine ağlamamıştım...
    ···
  10. 37.
    +1
    Tam net hatırlamıyorum o gece mi yoksa başka gece miydi. Abimin tuvalete gitmesi gerekiyordu. Tek başına eve giremeyeceğinden annemle birlikte eve girmişlerdi. Tuvaletim yoktu fakat "Evlere girmeyin!" yasağı ortalıkta dolaştığından eve girmek cezbediyordu beni. Ben ve benim asi ruhum *
    Annem abimi tuvalete sokmuş ben ise evin annemin talimatı üzerine giriş kapısında bir asker edasıyla nöbet tutuyordum. Kapıyı açık tutacaktım ki yine bir sallantı olursa kaçmalarına yardımcı olacaktım. Arada kapıdan kafamı uzatıp dağılmış evi inceliyordum. Sonra bir silkelenip görevimi hatırlıyor kapıyı tutmaya devam ediyordum. içerdeki sesler 2 saniye kesilse hemen bağırıyordum. Anneee! iyimisiniiiiiizzz?! Aslında tek olmaktan korkuyordum ama bozuntuya veremzdim. Annem ise hemen anlayıp "iyiyiz merak etme!" diyordu. Anlamı burdayız korkma olduğunu büyüyünce farketmiştim...
    ···
  11. 36.
    +1
    Abartısız söylüyorum. Neredeyse herkes gözünden yaş akarken kahkaha atıyordu. Herkesin sinirleri allak bullak olmuştu. Kahkaha atıp yerde yuvarlanan x teyzeyi gördüm 3-4 kişi onu sakinleştirmeye çalışıyordu. "Su getirin! Su getirin!"
    Çocukluk anneme gidip "anne x teyze deli mi niye böyle yapıyo" demiştim. Gözleri dolu dolu bana "yok bişey oğlum" derken gülmemeye çalışıyordu. O gün öyle böyle geçmişti. Yine arsada yatacaktık belliydi. Zaten kimsenin de eve girmeye niyeti yoktu. Ben yine arkadaşlarımla beraber yatacak olmanin mutluluğunu yaşıyordum.
    ···
  12. 35.
    +2
    Hayatımda gördüğüm en büyük çadır o gün kurulmuştu.(Fesatlaşmayın) Kafamı kaldırıp dev çadıra bakınca mavi çadır gökyüzü ile uyumlu duruyordu. Kadın ve çocuklar için yapılmıştı. O sabah bütün sokak cemaat olup sabah namazını kılmıştı. Geneli dindar olan bir mahalleydi ama yine de bu kadar katılımın fazla olmasında korkunun büyük rolü vardı. Namaz bitmiş insanlar bitik bir halde saga sola dağılıyordu. Gece sabaha kadar düşünmekten çok yoruldukları açıktı. Ruhlarının yorgunluğu vücutlarına yansımış bunun ağırlığı altında ayakta kalmaya çabalıyorlardı. Çoğu bir baba bir abi olduğundan sorumlulukları çoktu. Tam namaz bitmişti ki insanları duygu girdabına sokan bir olay olmuştu. Ben o sahnede bir çoğunun insanın pgibolojisinin bozulduğuna emin olmuştum.
    Bir üst komşumuz Emel abla cırtlak bir sesle balkondan aşağıdakilere seslendi. "Ay noolduu?" Herkes şaşkın biçimde balkona bakıyordu. Sesler kesilmişti. O sırada Emel ablanın kocası boxer atlet eşinin yanına çıkmış herkesin balkona baktığını görünce ani bir çeviklikle eşinin arkasına geçmişti. O gece tabiri caizse kıyamet koparken bunlar herşeyden habersiz uyuyorlarmış. O karmaşada kimseninde aklına bu gümbürtünün duyulmayıpta birilerinin evde yatacağı gelmemişti. Aşağıdan bir cevap gelmişti. "Siz depremi duymadınız mı!!!"
    ···
  13. 34.
    +1
    Aslında insanların o depremden sonra ibret alması gerekirdi. kıyamet gününü andırıyor resmen.
    ···
  14. 33.
    +1
    Aslında annemin ağlaması hep üzerdi fakat o gün fazla gözyaşı görmüştüm ve alışmıştım. O gün tekrar uyuduğumu hatırlamıyorum. Zaten o gece yaklaşık 4-5 artçı sarsıntı olmuştu. Sabaha kadar oturmuştuk bir artçı daha olursa kimse buna uykuda yakalanmak istemiyordu. Babam hiç uyumamıştı galiba. Eve girmiş yine incinlığın içinde işimize yarayacak ne bulduysa toplamış. Herkes derin derin olanları ve ne olacağını düşünüyorlardı. Ben ise ilk defa dışarda kalabalıkla bir gece geçirmenin mutluluğunu yaşıyordum. Biraz uzağımda nereden buldular ise dev bir çadır bulmuşlar nasıl kurarız planları yapılıyordu. Gün ışığı dün gecenin yıkımını açıga çıkarmıştı. Binaların duvarlarında dev çatlaklar vardı. Bazı evlerin camları kırılmıştı. Arsanın tahta kaplanmamış bir yerinde bir el girecek büyüklükte yarık oluşmuştu. Güvenli saydığımız alan bile böyle olduysa hicbir yer tam güvenli sayılmazdı
    ···
  15. 32.
    0
    Devam devaaaamm çok ürpertici
    ···
  16. 31.
    +2
    Yorgunluktan olsa gerek hemen uyumuştum. 1-2 saat geçmeden çığlıklara tekrar uyanmıştım. Bir artçı sarsıntı daha olmuştu. Altımdaki battaniyenin altındaki tahtanın sertliği hissedebiliyordum. Oturmuş etrafa bakıyor uyku sersemi anlamaya çalışıyordum. Bir komşumuz başımıza gelmiş uyanan çocuklara "korkmayın korkmayın yatın siz" diyordu. Bunu derken korku dolu gözlerini benden kaçırıyordu. Kadınların çoğu ağlıyor durmadan dua ediyordu. Bir ara annemi aradı gözlerim, artık gün ışımaya başladığından uzaklardan onu görebilmiştim. Anladığım kadarıyla depreme arsanın dışında yakalanmıştı. Artık görevini yerine getiremeyen bir elektirik direğine sarılmış gözünü kapatmış bekliyordu. Fakat sarsıntı geçmesine rağmen babam koşarak gidip direkten alana kadar orada beklemişti. Gözünden saniyeler önce akmış yaşın bıraktığı ince çizgi yanağında duruyordu...
    ···
  17. 30.
    +1
    -"Türkiye dümdüz olmuş devlet çökmüş kimse yardıma gelmeyecek."
    -"Amerika bomba atmış ondan olmuş."
    -"Kıyılar hep suya gömülmüş"
    Binlerce asılsız haber dönüyordu ortalıkta. Karanlık kalabalığın içinden Kıyamet koptu Deccal gelecek diyeni bile duydu bu kulaklar. Enseye inmiş bir tokat sesinden sonra farklı bir seste "Ağzını hayra aç salak salak konuşma" diyordu. Telefonlar çekmiyordu. Radyodan parazit sesi gelmeye devam ediyordu. Umudunu kaybetmeyen büyükler herkesi teselli ediyor bir arada tutuyordu. Arsanin bitiminde marangoz Aslan amca dükkanın kapısını açmıştı. Yaklaşık 2,5 m boyunda 1,5 metre eninde sunta plakalar çikarip yanyana dizerek arsanin zeminini kaplamaya başladı. El birligiyle 10 dk sürmeden arsa tamamen kaplanmis çatısı gökyüzü olan bir ev inşa edilmişti adeta. Bir bölüme battaniyeler yorganlar serilmiş kocaman bir yatakhane olmuştu. Bir bölümde erkekler toplanmış ne yapacağını planlıyordu. Annem bizim yatakların oraya yatırmıştı. Sağımda solumda bütün arkadaşlarım sıralanmış uyuyorlardı. Ne güzeldi. Uyansalarda oyun oynasak...
    ···
  18. 29.
    0
    Yav yazsana sen gelir millet
    ···
    1. 1.
      0
      Milletin gelip gelmemesi umrumda degil çok çalışıyorum vakit yok ne yazık ki
      ···
  19. 28.
    +2
    Karanlıktı... istanbul hiç bu kadar karanlık olmamıştı. Sağda solda çaresizce bir şeyler yapmak isteyen insanların silüetleri belli oluyordu. 4-5 adımlık mesafede ancak kim oldukları anlaşılıyordu. Mahallenin büyükleri kontrolu ele almış insanlara yapabildiği her türlü yardımı yapmaya çalışıyorlardı. Babam yine kayıptı. Ara ara gelip yokluyordu bizi her gelişinde de birşey getiriyordu. Battaniye su vs.
    Mahallemizde evler eskiydi ama küçük olduklarından hiçbiri yıkılmamıştı.  insanlar çok hazırlıksız yakalanmıştı bu felakete. Sertçe uyarılara rağmen camları sarsıntıdan kırılmış evlere giren cesur komşularımız hızlı hızlı el feneri battaniye ne bulursa alıp kaçar adımlarla geri geliyordu. Karşı komşumuz Kadir abi bulduğu bir pilli radyola yere oturmuş etrafında merakla toplanmiş insanlara aldırmadan haber arıyordu. Parazit sesinden başka birşey bulamiyordu. Bu insanların umudunu daha da kırıyordu. insanlar arasında dedikodular dolaşmaya başlamıştı bile...
    ···
  20. 27.
    0
    Yaz panpa
    ···