6 senelik aşk hikayemi anlatıyorum

sinemadan çıktık.
öpüşe öpüşe dolaşıyorduk.
turistin biri yanımıza geldi.
"hi, ... " tarzı bişeyler dedi
melis çok tatlısınız diyo, dedi.

bir fotoğrafımızı çekmek istedi.
biz melisle poz verdik, sade bi şekilde
kadın "no no no" dedi.
"kiss" dedi.

o anı hiç unutmuyorum.
imkanım olsa, o kadını bulup şimdi o fotoğrafı almak isterdim.
evimin duvarına büyütüp asardım.

istiklalde galatasaray lisesini arkamıza aldık
tramvay yolunun üstünde melis dudaklarıma yapıştı.
kollarını da geriye doğru açtı.
ben belinden tutuyordum.

kadın "ooo wonderful" diyodu, şaşkınlıktan bayılacaktı.
fotoğrafımızı çekti.

çok güzel bir gündü.

@235 ne alakası var dalyaprak, ömründe bi kız eli tuttun mu
sevdiğinle yan yana iki adım atınca ayakların zütüne girecekmiş gibi oldu mu
bilip bilmeden konuşma amk.

gözümü açtığımda karşımda bi çember gördüm
çemberin içinde parlak lambalar.
sesler...
başımda bi adam, maskeli.
yemyeşil giyinmiş
ağzıma bişey kapattı.
10
9
8
7
"nabız düşük."
"tansiyon düşük."
6, 5 hocam.

gözlerim karardı yine, hiçbirşey hissetmiyordum.
4
3
"başarılar arkadaşlar."
"makas.."
2
1
"melis."

okulda olduğum günler
edebiyat dil anlatım coğrafya tarih ne ders varsa girdim sınavına.
sonra ikinci sınavlara.
en düşük notum 60 dı
fevzi bak diyordu benim kanım yaradı sana notların yükselmeye başladı.
senin kanın sana yaramıyor heralde zayıflara bak dedim
güldü bin bin *

lise 2 nin ilk dönemi geride kalıyordu
2 hafta kalmıştı okulların bitmesine

takdir alacaktım bu sefer.

up up up.
beyler bugün erken geldim işten.
hemen devam ediyorum, toplanalım.

bu gece 2.seneyi bitiricez.

up up up

önümde 15 tatil vardı.
bol bol dinlenecektim
elimden gelenin en iyisini yapmıştım bu sene.
dışarı çıkamamaktan çok sıkılmıştım
ve birasızlıktan.

ademe dedim
olum çatlıyorum bişeyler yapalım içelim
hallederiz dedi.
fevzi geldi babamla konuştu
amca karayara çok sıkıldı kaç gündür evde
dışarı da çıkamıyor
biz de geliyoruz ama
sizin yanınızda pek rahat edemiyoruz.
bir gün müsade edebilir misiniz?

babam kırmadı, tamam dedi.
15 tatilin ilk günü babamlar akrabalardan birine gittiler.
bizim evde toplanıldı

biralar, çerezler, filmler..
iyi eğlenmiştim o zaman da.
yalnız ikinci döneme kadar toplamalıydım kendimi.
düzenli olarak okula gitmeliydim.
ilk dönem baya bi zor geçmişti benim için.

..

eve bi mahkeme celbi geldi o günlerde.
mami beni bıçaklayıp memlekete kaçmıştı.
izi kaybedilmişti.
daha sonra ailesi gelip, babama yalvarmış.
şikayetçi olmamamız konusunda.
annesi ağlayarak yalvarmış.
babamlar da acıyıp şikayet etmemişler ancak
iş işten geçmiş
hastane polisi, ambulanstaki acil tıpçılar
olaya karışınca iş mahkemeye gitmiş
kamuoyu davası olarak.
bu gelen celp de ilk duruşmanın habercisiydi.

ilk duruşmaya babam gitti sadece.

karşı taraf iyi bir avukat tutmuş ve suçlamayı reddetmişti.
mami'nin 18 yaşını doldurduğu ve cezai ehliyeti olduğunu söyleyen hakim
hakkındaki arama emrini tutuklama kararına çevirmişti.

illa ki bulunacaktı
sivas'taki akrabalarının evinin arandığını söylediler.
sonuç çıkmamıştı
mahkeme 3 ay sonrasına ertelenmişti.

bizim avukat ise suçu ispatlamanın yollarını arıyordu.
olay yerinden bişey çıkmamıştı
polis de arama yapmıştı.

bıçak mamide kalmıştı.
avukat, polislerle iritbata geçti tekrar.
sonunda mezarlığı gören güvenlik kameralarına ulaştılar.
benzinliğin güvenlik kamerası bizi çekmişti o esnada.
şans bu defa yanımızdaydı.

o gece babam eve elinde koca bir kutuyla geldi.
gözlerinin içinin gülüşü ve o sevinci hala gözlerimin önünde.
yemek yedik.
ardından babam kutuyu getirdi.
"bizim sözümüz senettir oğlum" dedi.

kutuyu açtım.
laptop..
üstelik gayet güzel bir modeldi.
çok sevindim, sarıldım babama.
işleri daha iyiye gidiyordu babamın artık.
istanbula ilk gelişimizde aldığı maaşın 2 katını alıyordu.
yaşı ilerlediği için 1-2 seneye de ustabaşı olacaktı.

ama bir isteğini daha gerçekleştirmişti babam
yine sözünde durmuştu.

ertesi gün, avukat güvenlik kamerası kayıtlarının bir kopyasını getirdi.
bizde izledik.
görüntüler gayet açıktı.
polis, burada eşgal belirleyebilir dedi avukat
artık maminin suçluluğu kesinlikle kanıtlanacaktı.

...

artık tekrar yürümeye başlamıştım
sendeleyerek de olsa yürüyordum.
annemi bu dertler mahvetmişti, çok kilo vermiş
erken yaşlanmıştı sanki
15 tatilin son gecesi erkenden uyudum.
sabah erken kalkıp üzerimi giyindim
adem görse "ooo çakı" derdi. öyle.

annem beni ayakta okul elbiselerimle görünce
sarılıp ağlamaya başladı.
sakinleştikten sonra kahvaltı yaptık, fevzi gelip beni aldı.
tekrar seke seke okula gittik.

sınıfta yerimizi aldık
lise 2 nin 2.dönemi başladı.
melis geldi ilk tenefüs,
nasıl olduğumu falan sordu.
oturdu yanımda öylece çok durgun görünüyordu.
"olur öyle" dedim
ne zamandır görüşmedik e tuhaf oldu kız.

tenefüste gitti sınıfına
sürekli ben sayısalcıyım diye dalga geçerdi benle
kafanız sorudan başka bişeye çalışmaz şimdi sizin derdi
gerçekten de mallaşıyorduk yavaş yavaş
melis neden bana soğuk davranıyordu anlayamadık.

bir kaç gün sonra geçmişti ama bu soğukluk.
sebebini sorduğumda ailevi şeyler dedi.
"ailevi" çok taktan bi kelimedir.
o an susarsın ve diyecek bişey bulamazsın.
ben de sustum, nasıl olsa eninde sonunda
çıkardı kokusu

okul çıkışı kolumdan tutan bin şunları söyledi
"neydi lan bugün o hareketler"
o bin servet'ti.
oğlum rahatsız mısın lan sen dedim
pgibopat gibtir git dıbına koyim doymadın mı
"bırakacaksın lan melisin peşini" dedi
hırsından ağlıyordu.
lan olum gibtir git mal mal hareketler yapma dıbına koyim dedim.
"bırakacaksın laaaan" dedi vurmaya başladı bana
dengemi sağlayamıyordum ki karşı geleyim
geri geri yürüdüm duvara doğru çektim bunu
sırtımı duvara verdim
bu beni sıkıştırdığını sandı
ama ben dengemi sağlıyordum artık.
tuttum kollarını bağladım birbirine
vurdum kafasına kolunun içinden geçirdim kitledim
"ne lan senin derdin" dedim
"ne istiyorsun dal yannan"
yakışıyor mu lan, sanki kızın sevgilisi yok da
ben kıza yavşıyorum
sevgilisine, nasıl ayrıl diyosun amk
yürek mi yiyosun kahvaltıda
dıbına kodumun çocuğu, nedir lan çektiğim senden.

hırs yapmış ilkokul bebesi gibi ağlıyordu.
hoop noluyo lan orda falan diye geldi bizimkiler
aldılar elimden
bırakın gitsin dıbına koyim dedim.
bıraktılar
gitti ağlaya ağlaya

tanıdığım en sosyopat adamdır servet.
deli amk.

bundan sonraki 3 ay pek değişik bişey olmadı.
okulumuza devam ettik.
ben fizik tedaviye devam ettim
bacağımdaki hareket kısıtlılığından tamamen kurtuldum.
sadece yorulduğum zamanlar ağrıyordu

okulların bitmesine 1 ay kalmıştı.

bu sefer benim doğum günüm vardı.
melis çok ısrar etti, bizde kutlayalım dedi
"sizdeki doğum günleri pek güzel bitmiyor ama" dedim gülerek.
o da ademe bakarak
vidanjörleri çağırmayız biz de dedi
bastık kahkahayı,
adem de gülüyordu
"vidanjör ne lan" diyordu
daha da gülüyorduk.

___

doğum günümde melisteydik.
aynı melisin doğum günü gibi
çok iyi geçti bu doğum günü de.
sevdiğinizle karşılıklı şarap içmenin
bana en güzel gelen zamanlarıydı.

fazla kimseyi çağırmadık
fevzi gamzeyi getirdi
ademe de birini bul sap sap takılma dedim
buldu 2-3 gün içinde
istediği zaman playboy damarı tutardı binin.

fevzi gamzeyi zütürmeye başladı yavaş yavaş.
sarhoştuk biz de
melis elimden tutup odasına zütürdü beni.
sendeledi, vazoyu kırdı bi tane.
"gibtir et amaan" dedi.
fevzi gel bi dedi gittim yanına
"hadi bu sefer" dedi.

güldüm.
odaya geçtik.

2.yılı bu gece bitiricem dedim.
bitirdim beyler
sorusu olan varsa buradan sorabilir şimdi,
hikayeye devam ederiz, biraz muhabbet edelim
sadece hikaye yazıp gidiyorum başlığa

geldim beyler çok özür dilerim
işten geldikten sonra uyumuşum

sorulara cevap: melis bakireydi.

başlıyorum 3.yıla

up.

eve dönerken bir spor mağazasının önünden geçtik
nerden aklıma geldiyse
babama tutturdum 2 dumbell alalım diye.
kick box'u bıraktım hantallaştım dedim
hiç olmazsa evde çalışırım
5 kg'dan 2 dumbell aldık
eve geldik.

fevzi aradı
"melis geliyormuş" dedi.
nerden biliyosun dedim
seni aramış kapalıymış sonra beni aradı binmiş otobüse dedi
mahkemeye girerken telefonu kapatmıştım.
içim içime sığmadı
melis geliyordu.

okul bir başladı
tam başladı.
sanki 2 senedir liseye gidip gelen biz değiliz gibi
bize üniversite seminerleri, broşürler
bir dersane geliyor, diğeri gidiyor.
kafamızı gibtiler
komplekslere girdik
"sınav stresi" almıştı bizi.
lan nereyi yazsak, ne yapsak
ne okusak, iş imkanları nedir falan
deli olmuştuk

ben babama asla "baba beni dersaneye yazdır" diyemedim.
çünkü biliyordum hayır demezdi.
evet derdi ama,
o evetin sonucu nasıl olurdu bilinmez.
borcu sevmezdi babam
ben de kimseye borçlandırmak istemiyordum.

okuldan çıktığım bi gün.
tanımadığım bir numara beni aradı
açtım,
telefondaki babamın iş arkadaşı olduğunu
babamı hastaneye kaldırdıklarını söyledi.
kim var kim yok topluca gittik hastaneye
giderken ağlıyormuşum
sonradan söylediler, hatırlamıyorum

çimenlere yayıldık
efesin çıısst sesiyle kendime geldim
lıkır lıkır gönderdim içime.
içtikçe açıldım, kurtuldum stresten
bütün geceyi anlattım
anlattıkça vay vayy dediler
özellikle tatlı olayı iyi olmuş dedi fevzi
adam seni bu yaştan geleneğine bağlı falan diye sever dedi

melis ne yaptı dediler
dondum, lan harbiden melis ne yaptı dedim
o kadar heyecanlıydım ki melisi kapıyı açarken, bizimle otururken
yemek yerken
kısım kısım hatırlıyordum
melise hiç bakmamıştım
belki bişeyler söylemek istemişti bana.
neyse gibtir et dedim
sonuçta gece iyi geçmişti
melis mesaj attı
"gündemdesin aşkım, hasta oldular sana"

cevap verdim ukalaca, hoşuna giderdi melisin
"doğru seçim yapmışlar."

o gece eve geldik işte.
yarın cumartesiydi
hem o yorgunluk
hem de sarhoşluk
iyi yatırdı beni, güzel bi dinlendim.

___

haftasonu annem gömleğimi pantolonumu falan
yıkamak için almış, ceplerini karıştırırken
sigaramı bulmuş.
o yüzden bir münakaşa yaşandı evde.
ama pek sürmedi
fevzinin diyip attım üstümden
annem inandı ama
babam kesin emindi
sigara içtiğimden
gerçi ben de niye içiyordum bilmiyordum,
gerçekten de dedikleri gibi
lise, özentilik çağı
birşeyler yapmak, büyük sanmak
en azından öyle hissetmek çağı

ben de bi karar verdim
en azından liseyi bitirene kadar
içmeyecektim artık şu mereti.

öyle de yaptım

lise 3.ün ilk dönemi de geçen seneki gibi
okula git gel, geçti.

çıkışta tebrik ettiler beni
yalnız, servetin ne işi vardı elemelerde anlayamamıştık.
melis, umursama dedi.
aranızda tatsız şeyler oldu ama sonuçta bi ömür sürmez bu
sen yarışmaya konsantre ol.

okulda 3 asil 1 yedek kişi olacağını söylediler.

2 12.sınıf ve ben asil, servet yedek yarışmacı olmuştu.
erdem ve haticeydi 12 lerin ismi.

ilk yarışma için bi okulda, diğer okulla buluştuk.
rakibimiz olan okul, semtin en iyi lisesiydi.
hababam sınıfına dönmüştük dıbına koyim
kendimi birden bire bi yarışmanın içinde bulmuştum

5 soru sorulacaktı.
aynı anda kağıtlara yazılan cevaplar jüriye sunulacaktı.
başladık sorular geldi
1'de ikimiz de bildik.
2'de biz bilemedik.
3'de tekrar bilemedik.
4 ve 5'i de onlar bilemedi.

3-3 tü durum
yedek sorular tek tek sorulmaya başlandı.

birinci soruyu sordu sunucu matematik sorusuydu
12.sınıf.
karşıyı bi telaş aldı
bizim 12 ler çözdü verdi soruyu hocaların ellerine.
eledik rakibi.

ilk turu geçtik.

"aşkım seni çok özledim" dedim.
"ben de aşkım ben de" dedi, kokladı beni.
ben de saçlarını öpüp kokladım.
omuzlarına kadar bi ipek kumaş gibi uzanan saçlarını.
esenler metrosu'na binip forum'a gittik.
bol bol gezdik o gün.
bol bol vakit geçirdik,
sinemaya gittik, masa hokeyi oynadık,
yenildim bilerek.

sırf gözlerindeki sevinci görebilmek için.

akşam evine bıraktım
tutkulu ve aşk dolu bi öpücük aldım dudaklarından.
yanında gün boyu sıgara içmemiştim
evden biraz açıldıktan sonra adem'i aradım bi sigara yakıp

"nerdesin adem?"
"evdeyim kardeş."
"melis geldi sabah, eve bıraktım şimdi. müsaitsen gidelim mi bi yerlere."
"olur, paran var mı?"
"var, sende?"
"var bişeyler, ıslatabiliriz biraz"
"benim şarjım bitiyor, fevziyi de al gelirken."

bi birahaneye gittik.
geçen sene giremezdik böyle yerlere.
bu sene sakal bırakmıştık, boy atmıştık.
o sıskalar yoktu artık, iyi kötü bi kalıbımız vardı.
biralarımızı içip gülüyorduk.
fıstıklar da müesseseden.

telefonum çaldı "prensesim"
açtım.
"welcome to hotel californiaaa" dedi.
güldüm
"such a lovely place, such a lovely face" dedim.
şarkımızın ezgisiyle.

adem
"hay romantizmine koyim" dedi.
fevzi
"ben senin kafatasına sıçayım bi dur da" dedi ademe.
"ula durduk da, bunlar boş konuşuyo"
"sen anlamazsın amk vidanjörü" dedi fevzi.

"napıyosun aşkıım" dedim
"valizimi yerleştiriyorum bitanem, sen"
"bizimkilerle bişeyler içiyoruz" dedim
kızdı.
"az iç" dedi.
artık eskisi gibi çimenlerde oturmak da yok
ameliyatlısın sen dedi

beni düşündü melis.
beni seviyordu.
o an içtiğim tüm biralara lanet edesim geldi.
ama önümdeki köpüklü bomonti de
pek şahaneydi.