6 senelik aşk hikayemi anlatıyorum

@960 lan bana ağzını yayma zütüne kodumun evladı dıbına kodumun dipsiz bini mami az bile yapmış sana

edit: gelirsem klavyeyi zütüne sokarım senin herkesi bir sanmada

melise evlenme teklif etmek istiyordum
babama açtım konuyu
"helal olsun lan" dedi.
yalnız şimdi şey lazım gene demi dedi.
ney baba dedim
"o dektaş işte"
(artık denktaş ı düzeltmişti kendince, dektaş daha güzeldi tabi)

baba olmasa da olur yani
bi yüzük alırım ben
uygun bişey
olmaz öyle dedi.
ocak ayının ortasıydı.

anneme şu bizimkileri getirsene dedi
annem, güldü
feda olsun, böyle bişey için gidecekse dedi
getirdi
2 çeyrek altın, bi bilezik
bilezik basit bişeydi

şunları satıyorsun dedi.
benim de maaştan yardım ediyoz
sen de kredi bursunu koyuyon

al bitti gitti dedi.

ya baba, sen çok büyük adamsın dedim.
"tezavürata gerek yok" dedi

kahkahalar patladı, evin salonunda.

***

14 şubata kadar bişey söylemedim

bi planım daha vardı ama araba kullanmasını bilmiyordum.
arabayla alacaktım melisi evinden.
çok güzel bi mini cooper kiraladık.
çok seviyordu melis bu arabayı
fevzi ben kullanırım lan dedi.

kardeşim işte.

14 şubat gecesi melisi evinden aldık
ben arkada oturuyordum

melis kapıdan çıkınca
arabadan indim.
kapısını açtım
"bugün, böyle aşkım" dedim.
bindirdim arabaya
sonra fevzi'ye "devam edelim şöför bey" dedim

döndü arkasını
"bak öyle beyli meyli konuşma vururum düz duvara" dedi.

melis geceye gülerek başlamıştı.

hoca bizi gördü, hişt yeni gelen dedi.
buyrun hocam dedim.
sen ordan kalk daha gelir gelmez başladın şuraya geç dedi.
şura dediği yerde, 3 kişi vardı amk 3 erkek.
onlardan en şişman pislik olanına sen de arkadaşının yerine geç dedi.
yer değiştirdik.
o çocuklarla hiç konuşmadık derste.
ama melisin yanından kaldırılmıştım, o gün öyle bitti ve eve döndüm

ertesi gün okula gittik
ben melisin yanındaki yere oturdum tekrar,
aklım sıra binlik yapıp yerimi vermeyecektim
dün buraya oturan bin geldi, doğu şivesiyle
gağsana oğlum buradan obir tarafı geçsene falan dedi
ben de yeni gelmenin ezikliğiyle geçtim
o sırada melis geldi sınıfa
ilk iki dersin boş olduğunu söylediler
benim geldiğim yerde boş ders olmazdı mutlaka başka bir hoca gelirdi derse
bu boş ders iyi olmuştu biraz muhabbet kurardım

boş dersti,
hocanın beni yanlarına yolladığı çocuklarla takıldım biraz
onlar bana buraları, bu sınıfı, okulu anlattılar
adem ve fevzi
adem dedi ki
o melisin yanına geçen şişko binin tekidir, aynı zamanda abazadır
dıbına kodumun yavşağına karışma sakın falan dediler
ben melisi sordum, artık kanka olmuştuk
ooo hemen kız bulacaksın kendine lan falan dediler
liseli muhabbeti işte, gülüştük
melisin sevgilisinden yeni ayrıldığını
çocuğun çok piskopat olduğunu söylediler.
tüm okulda popülerdir bu kız falan dediler.
kimse gibimde değildi.
ben kafaya koymuştum

akşam eve geldim, annem o nerden çıktı dedi.
arkadaşınmış kullanmıyormuş bana verdi dedim.
üstelemediler fazla, zaten sorunlu bi tiptim
babam üstüne gitmeyelim ne yaparsa yapsın takılırdı ama
bi dersimi zayıf görse zütümden kan alırdı.
sarı kağıtta yazan numaraya mesaj attım
"selam"
-kalan kontör 18
cevap geldi "kimsin?"
"ben karayara. nasılsın"
-kalan kontör 16

kontörler çifter çifter gidiyordu amk
bir de kontör bulma derdi çıktı başımıza

"iyiyim sen"
"iyiyim, ben ders progrdıbını soracaktım."
".. .. .. bunlar var yarın.
"sağol melis teşekkürler"

12 kontör kalmıştı.

okul çıkışında konuştuk öyle ayakta.
yok bi parka gidelim
gel şuraya gidelim
gel buraya gidelim yoktu bizde.
zaten konuşamadık da.
melis konuştu ben dinledim,
nutkum tutuluyordu kızın karşısında.
en son "hem konuşalım diyosun hem de susuyosun" dedi
ben de ben böyle konularda pek iyi değilimdir dedim.
güldü, "çattık ya" dedi.
"neyse servis kalkacak" dedi ve gitti.

taktan beterdim.

zaten 6 kontör kalmıştı gibtiğimin telefonunda.
ne arayan vardı ne soran, sadece mesaj atmak için kullanmıştım.
o gece fevzi'ye mesaj attım.
"kardeş mami kim bugün beni dövecekti?"

hemen cevap geldi.

"dıbına koyim bişey demeseydin, melisin eskisi"

sonra bir mesaj daha

"kimseye söyleme, yarın okulda anlatırım gerisini."

ben de

"tamam kardeş iyi geceler yazdım."

2 kontör kalmıştı
giberim böyle aşkın ızdırabını diyip, son kontörle melis'e mesaj çektim.

"iyi geceler canım."

"hoşgeldin" dedi.
"ilk defa dışarda buluşuyoruz seninle" diyip gülümsedi.
ben de "ya evet" dedim
o anda nerden aklıma estiyse garsona bakar mısın dedim
ben de bi kahve alabilir miyim?
neyse benim kahve de geldi
melis konuşmaya başladı beni neden çağırdığı belli olmuştu

"mamiyi tanıyor musun"
hiç lafı uzatmadım "evet konuştuk " dedim.
"biliyorum, benle de konuştu" dedi.
sonra karşımdan masaya eğildi ben de eğildim.
"derdin ne senin oğlum seviyor musun beni" dedi.
kahveyi yarısına kadar içtim, neskafede sevmezdim ama gitti o anda.
"evet" dedim.
"seviyorum bunun için mi çağırdın beni."

"seviyorum hem de ilk günden beri" dedim.
birden bire dökülmüştüm, kendi kendime lan karayara gazı aldın durma dedim.
"hatta hikmeti de senin için haşat ettim yanına oturmuş kalkmıyordu" dedim
güldü.
"aptalsın ya" dedi sevimli bir şekilde.
"bak" dedi. "ben pek hayırlı biri değilim. o mami seni öldürür,
bak mecaz değil bu gerçekten öldürür o manyak seni. bırak benim peşimi
iyi çocuksun, hoşsun, ama bana umut bağlama"

bana koydu bu konuşma.
melis de çantasını aldı.
sanki bi huuryu gibip kalkmış gibi
kalktı masadan.
gib gibi kaldım.
maveradan melis çıktı adem girdi
ne oldu lan dedi
anlamadım ki dıbına koyim dedim durumu anlattım.
adem garsona seslendi
bi elmalı yapsana şuraya.

oturduk akşama kadar nargile içtik

"şimdi onun yanından kalk olum"

bu fikir bizim fevzi'ye aitti.
neyse kalktık melisin yanından
artık iyiden iyiye okula çevreye alışmış
çevre yapmıştım.
melisle ne olduğumuz belli değildi
onu sevdiğimi herkes öğrenmişti.

yaklaşık 1 ay falan geçti.

melisle pek konuşmuyordum.
mamiyi görmüyordum

her şey güzeldi de sevgiliyle aynı sınıfta olmak kötüydü beyler bilen bilir.
ben 1-2 hafta yanında oturdum melisin.
doya doya yaşadık aşkımızı.
sonra daha fazla dikkat çekmeyelim diye ademin yanına fevzinin yanına falan geçtim.
dersleri de toparlayıp ilk dönem teşekkür aldım, babamın gözüne soktum.
gaza gelip, dile benden ne dilersen falan demişti.
ben de telefon alalım baba dedim.
sağolsun, bi telefon yaptı bana şu nokia'nın zütü başı eğri telefonu vardı ya
iki yanı köşe iki yanı yuvarlak.
ben de 15 tatilde zütürüp fevzi'ye telefonu geri verdim
al yerine koy kardeşim, abin dükkanda iş çıkarmasın başına dedim.

sonra da bir markete girip çalışmaya başladım 15 tatil boyunca.

adem ve fevziyle bi plan yaptık
(beyler bu binlik hayatımda yaptığım en iyi binliktir)

adam beni tanıdığı için ademle fevzi markete gittiler müşteri gibi

kasap reyonuna gitmişler.
demişler ki biz kıyma alıcaz ama şuan çekin gözümüzle görelim
görevli almış etleri çekmeye başlamış
bunlar 4-5 kilo demişler görevli bırakmış tezgahı kıyma çekmeye gitmiş
diğer görevliyi de adem, abi jambon ne kadar sucuk kaç para
nolacak fenerin hali falan derken fevzi soğuk hava deposuna dalmış
(ben hepsinin yerini söylemiştim)
soğuk hava deposu acayip bişeydi kapısı bildiğimiz çelik kapıydı.
o çelik kapının anahtarı da sürekli üstündeydi tüm anahtarların yedeği patronda vardı
fevzi gidip soğuk hava deposunun anahtarını çalmış (hepimiz hırsızmışız amk yazarken farkettim * ) sonra çıkmışlar adamlar kıyma çekmeye devam ederken, biz markette bi dolanalım ayağına çıkıp gelmişler.
markette kamera olmaması en büyük avantaj tabi.

melise iki hediye alacaktım
birisi yeni çıkmış dikkatimi çekmişti.
kupanın üstüne melis yazdırdım,
içine sıcak su dökünce melis yazısı renk değiştiriyordu.
bi hediyeyi de bundan önce verecektim o da bi ayna
üstünde "boşuna bakma, senden güzeli yok" yazıyordu.

şimdi basit gelebilir bize ama,
o zaman çok ateşli bir sevişmeye neden olmuştu bu hediyeler.

akşama kadar ufak sevişme nöbetleri yaptık
sadece cinsel birleşme olmadı.
vakit artık geç olmuştu, üstümü giyinip, düzelttim kendimi
evin koridoruna çıktım.
bi elimi yüzümü yıkayıp kendime geleyim dedim.
lavabonun kapısı amerikandı dümdüz tahta
boş mu dolu mu bilmeden daldım içeri
baktım adem ve fevzi
adem yüzünü yıkıyor hızlı hızlı
ve durmadan söyleniyor
"ananı gibiyim anasını gibiyim huur söylemedi, fevzi söylemedi"
"fevzi ne tak yiycez"
dedim ne oldu amk.

fevzi bana anlatmaya başlayacaktı ki
adem ağzından attı.
"kızı gibtim, dıbına koyim. kız kızmış"

dedim, zürriyetini gibeyim adem.
aldık başımıza işi.

fevzinin yanına gittim
pgibopat almış birini altına ağzını yüzünü gibiyordu
kalk lan kalk dedim
ortalık savaş alanı gibiydi
müdür yardımcısı dışarı çıkmıştı
lan laan diye bağırarak bize doğru geliyordu.
lan dedim kaçalım görmesin toplandık ademi de aldık
yokuş aşağı koşmaya başladık.

okuldan iyice uzaklaşınca fevzinin suratına baktım
tipini gibiyim lan ahahahhaha
noldu lan
kaşını gibmişler dıbına koyim
sen kendi ağzına bak dıbına koyim ahahahah

kardeşlik damarlarımıza işlemişti.
biz üç kişiydik.
ben adem ve fevzi *

beyler 6 seneyi gün gün anlatacak değilim.
burada sadece derdimi sizlerle paylaşmak
sizlerle vakit geçirmek istiyorum.

bazı yerleri özet geçicem
yani önemli olan her şeyi anlatıcam.

merak etmeyin taka sarmayacak
en geç 1 haftaya bitecek hikayem.

teşekkürler.

akşam 8 de gittim.
kafamı gibeyim ne ademe ne fevziye haber vermiştim.

mezarlığın orda bekledim.
telefonum yine çaldı
"nerdesin lan pekekent"
"geldim lan kapıdayım sen nerdesin zütveren"
"ayağımıza çağırıyoruz yine bulamıyosun dıbına koyduğum."
"ayaklarını gibecem senin puşt"
"kapat lan gördüm seni"

kapattım.
uzaktan, paltosunu gibtiğimi gördüm,
siyah paltosunu savura savura
matrixten fırlamış gibi geliyordu.

dimdik durdum.
yanıma kadar geldi.
"vaay büyümüşsün bee boyun boyuma gelmiş" dedi.
uzatma ne diyeceksen de, dedim.

bugün ne saçmaladın lan telefonda
yok adem madem,
yanımda melis vardı dedim.
"vaay" dedi
"vaaaaay bee"
döndü etrafımdaa
"vay vay vaaay"
vayını gibiyim niye çağırdın amk dedim.

"olum harbiden seviyormuşsun sen bu kızı, 1 sene oldu, çektim gittim sivasa.
dedim eğer dönünce bu bin kızdan ayrılırsa ne yapar ne eder
tekrar elde ederim melisi.
ama sen sağlam pabuç çıktın.
ağzın burnun kan içindeyken bile seviyorum diye inliyordun.
aferin sana" dedi.

cevap vermedim.

karşıma geçti
"ama ben bunları kaldıramam koçum"
sen istersen melisle 1 yıl değil 1000 yıl çık
melis benim, benim gözümde dedi.

ne saçmalıyorsun dıbına koyim dedim
artık bırak peşimizi, işine bak
ne takıntın varmış, bu ne saykoluk dedim.

sen daha saykoluk görmedin koçum dedi.
dibime kadar yaklaştı.
karşımdaydı.

neymiş başka saykoluğun dedim.
kemerine bi hamle yaptı
kafamda kick box derslerinde aldığımız sokak eğitimi geldi.
"kesici veya delici aletlerden kurtulma"

bıçağı çıkardı.
kendimi geri attım
o an sapladı, yerimde dursam karnıma geliyordu
o anki hamlemle
bıçağı üst bacağıma yedim.
huur çocuğu bıçağı soktuğu yerden çekmedi.
aşağı doğru indirdi bıçağı bacağımın içinde.
tüm damarlarımın koptuğunu tek tek hissettim o an
feryat ettim.

bıçağı çektiği an kan fışkırdı üstüne
koşarak gitti.

mezarlığın köşesinde
ağır yaralıydım.
telefonum cebimde değildi.
"allahım" dedim "yardım et"